1987 – 88 / 1988 – 89 SEZONU

1987 – 88 TRANSFER SEZONU

Galatasaray transferde de oldukça hızlıdır. Samsunspor’lu Tanju Galatasaray’ın en sorunlu bölgesindeki i eksikliği tamamlayacak en önemli isimdir. Samsunspor’a 150 milyon ödenirken kendisine de 175 milyon + araba verilecektir. Arkasından aynı takımdan Savaş sabah Fenerbahçeli yöneticilerle konuşur, transferi için garanti verir, öğleden sonra 100 milyon liraya Galatasaray ile anlaşır. Fenerbahçe’yi arayacak yüzü olmadığı için de yakın bir akrabasından bu işi rica eder.Erhan ile sözleşme yeniler.  Prekazi konusu ise son dakikaya sürüncemede kalacaktır. Erdal ile anlaştığı halde Dortmund’un istediği 800 bin mark çok bulununca beklemeye geçer.

Diğer transfer bombası Rıdvan’dır. İlk önce Galatasaray ile görüşür. ‘Ergün Gürsoy’a söz verdim, Fenerbahçe 100 milyon lira fazla verse bile sözümden caymam’ der. Galatasaray kendisine 51 milyon para da vermiştir. Bu arada Sarıyer Genel Sekreteri Maral Öztekin enteresan bir mantık yürütür;

Galatasaray ile olaylı bir maç yaptık ve o maçta Rıdvan kaçırdığı bir gol sebebiyle çok tartışıldı ve eleştirildi. Şimdi Rıdvan’ın, Galatasaray’la anlaşmaması için Fenerbahçe tarafından kaçırıldığı söyleniyor. Galatasaray ise çıkmış biz kendisine 50 milyon lira avans ödedik, bir yere gidemez diyor. Peki, Galatasaray’ın 3 ay önce yani bizim maçtan önce Rıdvan’a ödediğini itiraf ettiği bu para ne anlama gelir?

Rıdvan Fenerbahçeli yöneticiler tarafından kaçırılmıştır ve ortalarda yoktur. Daha sonradan yönetici Güven Sazak’ın Bordum’daki yazlığında ortaya çıkar.  Rıdvan, Galatasaray’dan aldığı 51 milyon lirayı iade edeceğini açıklayarak 175 milyona Fenerbahçe’ye transfer olur. Ergün Gürsoy yaptığı açıklamada Rıdvan’ın kendisi açısından şahsiyetsiz bir insan olduğunu açıklar.

Ali Sami Alkış, Fenerbahçe’ye transferinden sonra Rıdvan için şunları yazar; “Rıdvan gibi bizim paramızla 175 kuruş etmeyen bir adam 175 milyon alıyor. Kursağında kalsın. Oradan sıyrılırsa bağırsağında kalsın. Tükürsen yağmur yağıyor sanan meşin bir duyarsız suratıyla Sarıyer, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi üst düzey 3 takımı parmağında oynatan bir bacaksız Türk futbolunun can çekişen onurunu ayaklar altına alıyor”

1987 ERD
Erdi, 450 milyon liraya mal olan rekor bir ücretle Fenerbahçe’ye transfer olur. Fenerbahçe’nin diğer transferleri Ankaragücü’nden 170 milyon lira karşılığında Durmuş ve 65 milyona Sakaryaspor’dan Nezihi’dir. Malatyaspor’da kiralık olarak oynayan kaleci Yaşar 125 milyon liraya bonservisiyle gider. St. Gallen’li 22 yaşındaki Ertan ile de anlaşılır ve bonservisini alması için İsviçre’ye gider. Kulübü bu transfer için 144 milyon lira istemektedir.Almanya’da kulüpsüz kalan Schumacher’de gündemdedir ancak bu transferin bitmesi için 400 bin mark gerekmektedir.

Transferde adı başta Fenerbahçe olmak üzere birçok kulüple geçen Trabzonsporlu Hasan Vezir, sürpriz bir şekilde 125 milyon liraya Rizespor’un yolunu tutar. Hasan önce Fenerbahçe ile görüşmüş daha sonra Beşiktaş’la anlaşmıştır. Trabzon’dan İstanbul’a doğru imza atmak için yola çıkar ancak Samsun’da yemek yerken Rizesporlu taraftarlarla karşılaşır. Taraftarlar önce başkan Turgut Yılmaz’ı ararlar ve onun onayını alınca ‘Sen Rize’nin çocuğusun, bir yere gidemezsin’ diyerek ikna edip Rize’ye götürürler ve burada imza atar.

Beşiktaş’ın Malatyaspor’dan 40 milyona transfer ettiği Bünyamin, Malatyaspor – Beşiktaş maçındaki futbolunu unutmayan taraftarlar tarafından protesto edilir. Ziya’yı 75 milyona Ankaragücü’ne, Fikret’i 100 milyona Sarıyer’e satan Beşiktaş’ın diğer üç transferi 20 milyona Bergamaspor’dan Zeki, bir önceki sezonun en tartışmalı isimlerinden Eskişehirspor’dan 250 milyon liralık maliyetiyle Zalad ve 15 milyona Vefa’dan forvet Saffet Sancaklı’dır. Kaleci Jurkoviç ve forvet Paprica gönderilirken Fenerbahçe’nin yakından ilgilendiği Ali ile yeniden sözleşme imzalanır. Bu transferden Fenerbahçe’nin kasasına 15 milyon lira girecektir çünkü Beşiktaş, Ali ile sözleşme yenilerken Fenerbahçe’den almış olduğu 15 milyon liralık avansı da ödemeyi taahhüt etmiştir.

Antrenör olarak ise İngiliz hoca peşindeki Beşiktaş önce Don Howe ile anlaşır. Don Howe İngiliz Milli Takımı teknik direktörü Bobby Robson’un yardımcısı ve Galatasaray’ın eski antrenörlerindendir. Şenes Erzik’de bu transferin bitirilmesinde çaba gösteren isimlerdendir. Beşiktaş’ın tesislerini ve gezer ve toprak sahayı beğenmez. Plan ve programlarını anlatır. Tam imza atmak üzereyken herkesi şaşkınlık içinde bırakan şekilde apar topar İngiltere’ye geri döner. Yaptığı açıklamada düşünmek için zaman ihtiyacı olduğunu ve eşiyle de konuşması gerektiğini söyler. Daha sonra eşini ikna edememesi sebebiyle Türkiye’ye gelmekten vazgeçer.
1987 BJK DNHW

Beşiktaş İngiliz ekolünde kararlıdır. İngiltere Milli Takım Teknik Direktörü Robson’un önerisiyle Arthur Cook gündeme gelir. Stankovic, Coşkun Özarı, Özkan Sümer ismi geçen diğer adaylardır.
Sarıyer transferde adını en çok duyuran kulüplerden birisidir. Beşiktaş’ın orta sahadaki etkili ismi Fikret 175 milyon karşılığında transfer edilir. Bir diğer flaş transfer, Fenerbahçe cephesinde büyük olaylara ve protestolara sebep olan eski Fenerbahçeli futbolcu Selçuk’tur. Kiralık oynayan sol bek Cem bonservisiyle kadroya katılır. Ali Çoban ise Karşıyaka’ya satılır.

MUSTAFA DENİZLİ VAKASI
Mustafa Denizli C seviyesinde antrenörlük diplomasına sahiptir ve daha önceden belirttiğimiz çeşitli özel izinlerle Birinci ligde takım çalıştırabilmektedir.

Kendisi sınıf atlaması ve B antrenörlük belgesine sahip olması için kursiyer olarak kendisi için özel olarak hazırlanan sınava davet edilir. Doğal olarak geldiğinde herkes kendisinin sınava girmek üzere İstanbul’daki Eğitim Dairesi’nde bulunduğunu zannetmektedir. Fakat kurs ve sınav sırasında Denizli, kursiyer gibi değil de eğitmen gibi davranmaya başlayınca öğretim görevlileri durumu protesto etmek için sınavı terkederler.

Öğleden sonra sözlü sınav vardır. Sınavdan önce eğitmenler, Ali Uras’ın odasında bir araya gelirler fakat orada olmaması gereken Mustafa Denizli’de odadadır. Eğitmenler hem kendisini hem de Urası’ı uyarırlar ve Denizli’nin dışarı çıkmasını isterler. Bunu üzerine Denizli ve Uras’ın taraf olduğu ikiliyle Eğitim Dairesi’nden Tevfik Eroğlu ve Asaf Özkara’nın taraf olduğu ikili arasında büyük tartışma çıkar.

Ali Uras yetkililere ‘Ne yani, ben adam mı kayırıyorum? Mustafa burada kalacak’ derken Mustafa Denizli’de ‘Ben sizden hem yaş hem de tecrübe olarak büyüğüm. Benim Milli Takım antrenörlüğüme de zaten muhalefet etmiştiniz’ diyerek tepkilerini gösterirler. Eğitimcilerden Özay Atmaca’da bu durumu protesto edince 4 kişilik komisyondan sadece Öner Özmen kalır.

Sınav komisyonunun 4 kişiden oluşması gerekmektedir, Eroğlu, Atmaca ve Özkara’nın ayrılmasından sonra Nazım Özbay ve Öner Özmen’den oluşan iki kişilik komisyona Ali Uras ve Mustafa Denizli’de katılır. Böylede Denizli hem öğrencisi hem de eğitmeni olduğu sınavdan sonra belgesine kavuşur. Ali Uras’da Eroğlu ve Atmaca’yı Ankara’ya pasif göreve geri gönderirken, Atmaca ile birlikte bu üçlünün bir daha federasyonda görev yapmayacağını açıklar.

EĞİTİM DAİRESİ İSTİFA EDER

 20 Temmuz 1987’de Futbol Federasyonu Eğitim Dairesi istifa eder. Ali Uras bu duruma sebep olarak bir türlü Mustafa Denizli’yi kabullenememelerini ve kıskanmalarını gösterir.

Buna cevap olarak Eğitim Dairesi’nden şu açıklama gelir ; “İstanbul’da düzenlediğimiz kursa içlerinde Mustafa Denizli’nin de bulunduğu 105 aday çağırdık. Denizli sabah sınavın yapılacağı binaya geldi. Ali Uras ve Denizli sınav salonunda bazı adaylarla konuşmaya başladılar ki bu sınav düzenine aykırı bir davranıştı. Bunun üzerine bir arkadaşımız çay içme bahanesiyle Denizli’yi birinci sınav grubundan dışarı çıkardı.

İkinci grubun sınavı başladığında Denizli sınav salonuna girdi ve Fatih Terim ile konuşmaya başladı. Fatih Terim’in yerini değiştirdik fakat bu sefer Denizli diğer adaylarla konuşmasını sürdürdü. Bunun üzerine kendisini önce uyardık, daha sonra da sınav salonundan çıkardık, Uras’a da, Denizli’nin sınav yapmamızı engellediği ile ilgili bilgi verdik.

Ali Uras bunun üzerine “Ne sınavı? Biz mülakat yapacağız. Denizli, Milli Takım hocası. O herkesi tanıyor, siz kimseyi tanımazsınız. Kendisi sizin kurslarınızda ders verecek.” dedi.

Biz yönetmeliğe göre mülakat değil sınav yapmak zorunda olduğumuzu, tanıdık tanımadık şeklinde değil kişilerin sınav sonuçlarındaki başarılarına göre objektif olarak değerlendirme yapmak zorunda olduğumuzu açıkladık. Uras’ın tutumunu devam ettirmesi üzerine her birlikte sınavı terk ettik.

Mustafa Denizli, C diplomalı antrenör olarak A Milli Takımda görev almasına Eğitim Dairesi olarak tepki göstermememizin en büyük ayıbımız olduğunu söyledi. Oysa bunun sebebi bizi engelleyen Ali Uras’dır. Bu sözleri yanıtlamak da kendisine düşer. Türk futbolu ve Milli Takımlar olayı yıkık ve harap bir binadır.”

Ali Uras’ın takıldığı nokta ise Eğitim Dairesi’nin istifa etmesini kendisinin istediği yönünde çıkan haberlerdir. “Ben kimseyi istifaya davet etmedim. Kursun başlamasına 1 gün kala, provokasyon amaçlı 1 aylık tatile çıkmak istediler. Ben de bunun üzerine istifalarını vermelerini istedim. Biz Denizli gibi değerli insanlardan yararlanmayacağız da kimlerden yararlanacağız ?”

OLAYLI AÇILIŞ

1987 FB ACLS
Fenerbahçe tarihindeki en olaylı açılışında Selçuk’u unutmaz. Hiç alışılmadık şekilde yönetim sürekli protesto edilir, istifaya çağırılır, Galatasaray bayrağı yakılır, sahaya 200 bin lira tutarında bozuk para yağdırılır. Sahada çalışan futbolcularla kimse ilgilenmez. Gündemde sürekli Selçuk’un transfer edilmemesi vardır. Fenerbahçe için sezon daha açılmadan bitmiştir. Siyah – beyaz ve sarı – kırmızı renklerle yazılan ‘Yapmayın laga luga çene, bizler bekleyemeyiz 14 – 15 sene’ pankartı açılışa imzasını atar.

Tahsin Kaya tepkilerden dolayı son derece kızgındır, bu transferin gerçekleşmeme sebebini, kendisinin Yılmaz Yücetürk’ün listesinde olmamasıyla açıklar.

ŞİKE SÖYLENTİLERİ BİTMİYOR

2 Temmuz’da ortalık Galatasaray – Sarıyer maçındaki şike iddiaları ile çalkalanır. Rıdvan’ın Sarıyer’li iki oyuncunun Galatasaray maçında şike yaptıkları sebebiyle Sarıyer’de kalamadıklarını ve gönderildiğini söylediği iddia edilir. Sarıyer, bu iddialar üzerine Ali Çoban ve Çelebiç’in şike yaptıkları için değil faydalı olamayacakları için bırakıldıklarını açıklar.

Ali Uras, Rıdvan’ın elinde söylediklerini kanıtlayacak deliller varsa Ali Çoban ve Çelebiç’in futbol hayatlarının biteceğini, eğer yoksa Rıdvan’ın beyin akıbetinin meçhul olacağını söyler. (Şike varsa bu iki futbolcu dışında teklif edenlere ne yapılacağı ile ilgili bir açıklama gelmez)

Alp Yalman; “Rıdvan bizim için sivrisinektir. Fazla vızıldarsa elimizin tersi ile o zavallı haşereye layığını veririz”

Rıdvan
işin gerçeğini kendi ağzından şu şekilde anlatır; Ali Çoban ve Çelebiç şike yaptılar demedim. Galatasaray maçına kendilerini vermediler ve bu durumdan huylanan Sarıyer yönetimi de bu sebeple kendileriyle sözleşme yenilemedi dedim. Şike ile ilgili kimse belge getiremez. Açıklamalarımdan sonra Ali Çoban bana telefon etti, Ergün Gürsoy’un yanındaymış. Gel kahvemi iç, oturup konuşalım dedim, geldi. Sarıyer’in seni satma nedenlerinden birisi o maçta kelek yaptığını sanmaları değil miydi diye sordum, evet öyle dedi. Çelebiç’le telefonda görüştüm, Sarıyer’den ayrılacağın için üzgün müsün diye sordum, yahu Galatasaray maçında benim şike yaptığımı düşünüyorlar dedi.”

Daha sonra Federasyon gerekli soruşturmanın 5 gün içerisinde açılacağını, tarafların kendilerine bilgi vermek zorunda olduklarını açıklar fakat ilerleyen günlerde konuyla ilgili hiçbir gelişme yaşanmaz ve olay kapanır gider.

3 Temmuz tarihinde bir açıklama yapan Federasyon yeni sezonda, artık galibiyetlere 3 puan verileceğini açıklar.
GORDON MILNE

1987 GRDNMLN
Beşiktaş sonunda aradığı İngiliz’i bulur. Robson, Paisley ve Alf Ramsey’in tavsiyeleri ile 50 yaşındaki, 1960-68 yılları arasında Liverpool’un orta sahasında oynamış ve 2 şampiyonluk kazanmış, 14 kez A milli olmuş, 1972’de İngiltere Genç Milli Takımını Dünya Gençler Şampiyonu yapmış ancak ülkemizde adını kimsenin duymadığı Gordon Milne sessiz sedasız Türkiye’ye gelerek Beşiktaş ile anlaşır. Doğruca takımla beraber Abant kampına giderek çalışmalara başlar.

8 Temmuz’da şampiyon Galatasaray sezonu açar. Derwall ve Ali Tanrıyar şampiyonluklarını koruma konusunda iddialı olduklarını açıklarlar.

1987 GSACLS

AVRUPA KURALARI
10 Temmuz’da Avrupa Kupası kuraları çekilir. Galatasaray, Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Hiddink yönetimindeki Kieft, Arnesen, Lerby, Koeman ve Gerets’li PSV ile eşleşir.

1982 yılında futbolu bırakan Hiddink, 1987 yılında PSV’nin başına geçer. Daha ilk sezonunda Hollanda Ligi, Hollanda Kupası ve Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanarak kulüp tarihine geçecek bir üçlemeye henüz imza atmak üzeredir. Hollanda Ligini 3 sezon üst üste kazanarak başka bir üçlemeye adını yazdıracaktır.

80’lerin ortası, Danimarka ve Piontek etkisi başta olmak üzere dünyanın üçlü defansların yeniden denenmeye başladığı dönemlerdi. Üçlü defanstaki stoperlerden bir tanesi daha geride süpürüşü rolü oynarken onun önündeki boş alanı beşli orta sahadan geriye çekilen ve daha sonra ön libero olarak adlandırılacak olan oyuncu kapatıyordu. Orta sahanın baklava dizilişinin benzeri bu kez defansa uygulanmış oluyordu. Orta sahanın diğer elemanı forvetlere destek verirken esas yük neredeyse tüm sahayı kat etmek zorunda olan sağ ve sol beke yüklenmiş durumdaydı. Top rakipteyken defansı beşliyor, kendilerine geçince de hücuma kalkarak orta sahayı beşliyorlardı.

PSV kadro açısında şanslıydı çünkü elinde bu sistemi milli takımlarında zaten uygulayan 4 Danimarkalıları vardı, Heintze solda güzel işler yapıyordu. Defansın merkezi gene bu sistemi nasıl oynayacağını iyi bilen Ivan Nielsen’in sorumluluğundaydı. Sağ kanatta bu taktik için yaratılmış olan Belçika’lı Gerets tüm eksiği kolayca kapatıyordu. Orta sahanın iki önemli silahı Frank Arnesen sol kanadın tamamından sorumluyken defansın açıklarını kapatmakla görevli Soren Lerby Hollanda’ya ilk kez Ajax’a transfer olarak gelmişler ve Cruyff tedrisatından mezun olmuş isimlerdi.

Maradona’lı Napoli’nin daha ilk turda Real Madrid ile eşleşmesi büyük talihsizlik olarak yorumlanır.

UEFA Kupası’na katılan Beşiktaş’ın kurası da aynı zorluktadır. Beşiktaş Trapattoni’nin çalıştırdığı İnter ile eşleşir. Anderlecht’ten Scifo ve Juventus’dan Rummenigge’nin yerine alınan Serena İtalyan ekibinin yeni transferleridir. Kaleci Zenga, Bergomi, Ferri, Altobelli, Baresi kadronun diğer önemli isimleridir.

Gençlerbirliği Rus temsilcisi Dinamo Minsk ile eşleşir.

ŞAHAP SAYIN’IN İSYANI

 
14 Temmuz’da Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürü Şahap Sayın, Futbol Federasyonunu eleştirir. Federasyon Başkanı Ali Uras’ı ve teşkilatı küçük düşürdükleri gerekçesiyle Ceza kurulu’na sevk edilen Trabzonspor Başkanı Mehmet Ali Yılmaz ve Fenerbahçe Başkanı Tahsin Kaya’ya özel af çıkar.
Sayın şu açıklamaya yapar; “Yönetmelikleri uygulayıp uygulamama yetkisi bana verilmiştir. Ben de sporumuza hizmet eden ve büyük fedakarlıklarda bulunan bu yöneticilerimize ceza verilmesine karşıyım. Yetkimi kullanarak dosyalara el koydum. Futbol Federasyonu Fenerbahçe ve Trabzonspor’un canına okudu. 2 başkanımız ile diğer yetkililer de doğal olarak tepkilerini gösterdiler. Ayrıca çok ağır suçlamalarda bulunan bir sürü yönetici oldu. Neden Eskişehirspor Başkanı Begiter’e aynı işlem uygulanmıyor? Artık herhangi bir işlem yapılmayacak, konu kapanmıştır.”

İZİN SKANDALI

 16 Temmuz’da gündem gene Galatasaray ile ilgili karışır. Galatasaray’ın Almanya turnesine kaçak olarak, Federasyondan izin almadan gittiği ortaya çıkar. Oysa yeni yönetmeliklere göre yurt dışında müsabaka ya da kamp yapacak takımların mutlaka Federasyondan izin almaları ve Maliye Bakanlığına getirecekleri döviz miktarını bildirmesi gerekmektedir.
Futbol Federasyonu Basın Sözcüsü Ersan Feray; “Galatasaray’ın izin almadığı doğrultusundaki haberleri biz de basından öğrendik. Yönetmelik hükümleri neyi gerektiriyorsa yapılacaktır.”

Futbol Federasyonu Dış İlişkiler Başkanı Hayati Üstev; (Galatasaray’ın Stuttgart Kickers ile hazırlık maçı yaptığı gün) “Galatasaray’ın bizde herhangi bir başvurusu yok. Belki turistik bir gezi için gitmiş olabilirler.”

Galatasaray Basın Sözcüsü Selçuk Uygur; Müracaatımız var, olmuş olması lazım, ellerine geçmemiştir, herhalde postada takılmıştır. Gün geçtiği için müsaade istemedik, konuyu Federasyonun bilgisine arz ettik. Bize en fazla bu konu ile ilgili bir ihtar verilir, biz de bunu geçiştiririz.”

Profesyonel Futbol Yönetmeliğinin 56 ıncı maddesine göre yurt dışına çıkacak olan takımlara Futbol Federasyonu tarafından bir müşahit gönderilmesi zorunlu hale getirilmişti. Bunun için önceden Futbol Federasyonu’dan izin almaları gerekiyordu. Elde ettikleri gelirleri ise Maliye Bakanlığı’na bildirmek zorundaydılar.
Bu duruma uymayan kuruluşlarla ilgili Beden Terbiyesi Ceza Yönetmeliği’nin 23 üncü maddesi yürürlüğe girecekti. “Yetkili makamlardan izin alınarak yapılması gereken yarışmayı izinsiz yapanlar ve yaptıranlar 1 aydan 3 aya kadar yarışmalardan men ve 6 aydan 1 yıla kadar hak mahrumiyeti ile cezalandırılırlar.”
İlerleyen günlerde bu konu ile ilgili olarak da bir gelişme sağlandığına ilişkin bir haber gelmez.

Ali Uras yeni sezonu değerlendirir;

Eğitim Dairesi 15 yılda tek bir eğitici yetiştiremedi, Mustafa Denizli kursa katıldı diye istifa ettiler. Kendilerini affetmeyeceğim.

Yılmaz Yücetürk çok iddialı konuşuyor ancak Fenerbahçe’ye istediği futbolu oynatacağına ihtimal vermiyorum.

Beşiktaş’a yeni gelen Milne’in takımı değiştireceğini düşünüyorum.

Geçen sezon yaşanan üzücü olayların yaşanmaması için gece gündüz Allah’a dua ediyorum.’

YILMAZ YÜCETÜRK
Fenerbahçe’de ise Yücetürk’ün birbirinden iddialı demeçleri sürmektedir. Kaç gol atacaklarına seyircinin karar vereceğini söyleyerek taraftarlar ne kadar gol isterlerse o kadar gol atarız der. Futbol felsefesini pres, tempo, çabuk futbol, az geri ve yan pas olarak açıklar. Altaylı Yesic, Sakarya’dan Turan, Gençlerbirliği’nden Gökhan’ı alamadıkları için üzgün olduklarını söyler. Komando eğitimini andıran antrenmanlar ise son hızıyla sürmektedir. İlk itiraz Rıdvan’dan gelir; ‘Benim yıllardır kendime göre bir oyun tarzım var. Hocamın istediği sistemde başarılı olmam mümkün değil. Diğer yetenekli arkadaşlarım da hocanın uygulatmaya çalıştığı sistem yüzünden yeteneklerini ispat edemediler. Oyun şeklimizi değiştirmemiz şart.”
22 Temmuz’da Beşiktaş, Ali Sami Yen Stadı’nda yaklaşık 7 bin taraftarının önünde sezonu açar. Sezon çalışmalarının geri kalanı Hava Harp Okulu tesislerinde sürdürecek olan Beşiktaş’ın açılışına İstanbul Emniyet Müdürü Ünal Erkan, Yardımcısı Mehmet Ağar, Çevik Kuvvetler Müdürü Necati Altıntaş’da iştirak eder. Tribünlerde ‘Uras İstifa!’ tezahüratı eksik olmaz.

1987 BJKACLS

24 Temmuz’da Fenerbahçe Göztepe SGK Hastanesi’nde genel sağlık taramasından geçer. Doktorlar, futbolculardan sigarayı azaltmalarını isterler.

İlk hazırlık maçına çıkan Fenerbahçe Adapazarı’nda Sakaryaspor’a 1-0 yenilirken futbolu çok keyif vermez. Yücetürk defansta Nezihi – Pesic ikilisini dener. Durmuş ve Erdi orta sahada aksarken forvet Rıdvan ve Kayhan’dan oluşmaktadır.

DIDIER SIX

1987 DRWLLSX
Derken Galatasaray’da başka bir yabancı transfer etmenin hazırlıkları başlar, bu isim Didier Six’dir. 54 kez Fransa Milli Takımı forması giyen Six, önce amatör olarak üçüncü lig takımında oynayacak, daha sonra profesyonel kadroya geçecektir.
Galatasaray önce Futbol Federasyonu’na başvuruda bulunacak, Futbol Federasyonu’da Fransız Futbol Federasyonu’na Türkiye’de amatör olarak oynayıp oynayamayacağını soracaktır. Gelecek olumlu cevaba göre ise derhal vatandaşlık işlemleri başlatılacaktır. Hedefini Avrupa Kupalarına katılan bir takımda oynamak olduğunu açıklayan Six daha önceden Lens, Marsilya, Brugges, Aston Villa ve Stuttgart gibi takımlarda oynamış bir oyuncudur. En son Stuttgart’ta oynamakta olan Six’e 2 yıl için 150 bin mark ödenecektir.

3 gün sonra, 18 Ağustos’ta Six, Türkiye’ye gelir. Derwall, Six’in transferi ile ilgili şu açıklamayı yapar; “PSV’de 5 Danimarkalı var, biz de neden olmasın? Neden futbol dünyası hep İtalyan ve İspanyol futbolunu konuşuyor? Çünkü bu ülkeler yabancı futbolculara kapılarını sonuna kadar açmışlar.” Alp Yalman, Six’in işlemlerini PSV maçına kadar yetiştirmeye çalışacaklarını açıklar. Galatasaraylılara göre bu transferle Türk futbolunun Avrupa’da tanınması amaçlanmaktadır. Ayrıca Türk – Fransız ilişkileri için de olumlu katkısı olacaktır.

Olaya bakış açısı değerlendirildiğinde yönlendirildiği açıkça belli olan Başbakan Turgut Özal’da verdiği Marlboro örneğiyle bu transferden yana olduğunu gösterir; ‘Eskiden Marlboro ile yakalanan hapse giriyordu, şimdi herkesin elinde. Marlboro ithal ederken futbolcu neden etmeyelim? Bütün spor adamları Türkiye’ye gelmek istiyor, işte Derwall, işte Six… Eskiden turist olarak Türkiye’ye zor geliyorlardı, şimdi vatandaşlığa geçmek istiyorlar. Futbolda kalite artsın. Bu siz fena futbolcu değil, futbolumuz da kazanır.’

SARIYER

30 Temmuz’da Sarıyer bir transfer bombası daha patlatır ve Erdal ile 500 milyona anlaşarak transferi gerçekleştirir. Faruk Süren 2 Temmuz’da Erdal’ı kendilerinden başka kimsenin alamayacağını, Sarıyer’in gücünün bu transfere yetmeyeceğini, Derwall ise Dortmund’da yedek bekleyen Erdal’ın 800 bin mark etmeyeceğini söylemiştir. Sarıyer zirvenin en kuvvetli adaylarından birisi olmaya hazırlanmaktadır.

JÜBİLE MAÇLARI
1 Ağustos’ta Şenol Güneş futbola veda eder. Fenerbahçe Stadı’nda Trabzonspor ve Beşiktaş karşı karşıya gelirken maçı izlemeye gelen 22 bin taraftar 43 milyon lira hasılat bırakırlar. Beşiktaş çok rahat bir futbolla maçı 4-1 kazanırken goller Feyyaz (3) ve Saffet’ten gelir. Denenmek için oynatılan Zoranovic kırmızı kartla oyun dışında kalır. Trabzon’un tek golünde Hami’nin adı vardır.

1987 SNLGNSJBL

Trabzonspor ertesi günü Ahmet Ceylan’ın jübilesi için Galatasaray ile oynar ve gene aynı skorla mağlup olur. Goller Uğur, Tanju, Prekazi ve Savaş Koç’tan gelir.

3 Ağustos’ta Engin ve Onur’un jübilesi için Fenerbahçe Rizespor’la karşılaşır. 16 bin seyirci gişelere 31 milyon lira bırakırlar. Goller Erdi, Pesic, Nezihi ve Kayhan’dan gelir. Fenerbahçe’nin maçın ilk bölümünde ve ikinci yarısında zaman zaman çok etkili ve baskılı bir futbol oynar. Adı transfer sezonunda çok geçen Hakan Tecimer ve Hasan Vezir sahanın en iyi oyuncularındandır.
Derwall 5 Ağustos’ta Almanya’da katıldığı bir panelde Türk futbolundaki çarpıklıklardan bahseder. “Seyircilere hoş görünmek için yapılan pahalı transferler yetenekli futbolcuların parlamasını önlüyor. Spor basınında büyük hatalar yapılıyor. Maçlardan sonra verilen yıldızlar çelişkilerle dolu. 90 dakika sahada hiçbir şey yapmamış bir oyuncu 90 ıncı dakikada gol atarsa hemen 5 yıldız veriliyor. Aynı sürede sahada basmadık yer bırakmayan bir oyuncuya gol atamadı diye 1 yıldız veriyorlar. Ne basın ne televizyon Futbol Federasyonu’nun hataları konusunda eleştiride bulunmuyor.”

Galatasaray’da Derwall’in görev tanımını belirleme çalışmaları sürmektedir. Derwall profesyonel takımla ilgilenmemek, takımı Denizli’ye bırakmak ve altyapıya eğilmek istemektedir. Denizli ise yönetim kurulu değil Derwall’e bağlı olduğunu açıklar.
TSYD MAÇLARI

 

Lige hazırlıkta ilk ciddi sınav olan TSYD maçları başlar, önce Beşiktaş Galatasaray’ı 2-1, sonra da Galatasaray Fenerbahçe’yi 3-2 yener. Son yılların en güzel derbisinde daha iyi ve baskılı oynayan taraf yenilmesine rağmen Fenerbahçe’dir. Taraftarlar mağlubiyete rağmen umutlu bir şekilde stadı terk ederler çünkü Fenerbahçe uzun süredir ilk kez bu kadar pres yapan bir takım görüntüsündedir. Gollerin tamamı ikinci yarıda gelirken son 20 dakikadaki tempo daha da nefes kesicidir. Tanju Galatasaray’ı öne geçirir, Fenerbahçe Pesic’in ortasında Nezihi’nin kafasıyla beraberlik golünü bulur. Mirsad 70 inci dakikada Galatasaray’ı yeniden öne geçirirken 8 dakika sonra gene kafayla bu kez Kayhan beraberliği sağlar. Bitime 8 dakika kala Tanju’nun penaltısı skoru ilan eder.

Son gün ise Fenerbahçe Beşiktaş’ı 1-0 yenince Galatasaray kupayı kazanır. 3 üncü dakikada penaltıdan yararlanamayan Fenerbahçe’nin galibiyet golünde yeni transfer Erdi’nin imzası vardır. İlk yarı Fenerbahçe ikinci yarı ise Beşiktaş daha derli toplu bir görüntü verir. Lukovcan kalede devleşirken Pesic sahanın en iyisidir. Rıdvan’ın adalesi yırtılırken tandon bağları zedelenir ve ayağı alçıya alınır. Beşiktaş ise net olarak görüldüğü üzere klasik 4-4-2 dizilişine geçmiştir. Forvet Ali – Feyyaz’dan oluşurken en büyük problem sağ bekte ve sol açıkta görünmektedir. Zorunluluktan sağ bek oynayan Bünyamin iki maçın sonunda isyan bayrağını çeker. Sakatlıktan sonra Metin’in nerede şans bulacağı belirsizliğini korumaktadır. Milne Ali’nin pres gücü ve Feyyaz’ın golcülüğünden çok memnundur.

Lig 15 Ağustos’ta başlar ve Fenerbahçe, Beşiktaş maçında sakatlanan Rıdvan’ın devam eden sakatlığı sebebiyle oynamadığı, 32 bin kişinin doldurduğu tribünlerin beş beş sesleriyle inlediği maçta Karşıyaka’yı 2-1 yener yenmesine ancak futbol gene bir önceki seneye dönmüştür. Goller sezona harika başlayan Pesic ve Şenol’dan gelir.

Galatasaray Eskişehir’i deplasmanda 1-0 yenerken golde 30 metreden attığı şutla, yaz boyunca Galatasaray’dan ayrılıp ayrılmayacağı tartışılan Prekazi’nin imzası vardır. Mirsad ve Tanju maç boyunca inanılmaz goller kaçırırlar. Sahanın yıldızı Arif’tir. Prekazi, bu maçta hakeme küfür ettiği için 3 maç ceza alır.

Beşiktaş ise Denizlispor’u intikam maçı olarak gördüğü karşılaşmada 3-0 yener. Goller Ulvi, Ali ve Feyyaz’dan gelir.

LİGLER ERTELENİYOR, FEDERASYON DÜŞÜYOR

19 Ağustos’ta Futbol Federasyonu ciddi anlamda sallanır. Ankara 2 inci İdari Mahkemesi, Futbol Federasyonu’nun idari işlemdeki uygulamasının yanlışlığını dikkate alarak yürütmeyi durdurma kararı alır. Bunun anlamı şudur, 2 inci lige düşen Kocaelispor ve 3 üncü ligde şampiyonluğu kaçıran Ünyespor bir üst lige yükseleceklerdir. Uras ise bu kararın uygulanmasının mümkün olmadığını açıklar.

Olay şöyle gelişmiştir, 36 ıncı haftadaki Zonguldakspor – Boluspor maçını konuk takım 2-1 kazanır ve 30 puana yükselir. Kocaelispor’da Gençlerbirliği’ni 2-1 yenerek 31 puana çıkar. Son haftada Boluspor, Sarıyer’i 2-0 yenerek 32 puana çıkar. Kocaelispor ise Fenerbahçe’ye yenilerek 31 puanda kalır ve küme düşer.

Kocaelispor, Zonguldakspor – Boluspor maçına şike sebebi ile itiraz eder. Gerekçe olarak karşılaşmanın gözlemcisinin ve Şike Tahkik Komisyonu Başkanı Atilla Elmas’ın kararını gösterir. Bu raporda karşılaşmanın skoru ve oyunla ilgili şüphe doğuracak hareketler meydana geldiği belirtilmiştir. Futbol Federasyonu bu kararı geçerli saymaz, Elmas’ı görevden alır ve komisyonu lağvederek maçın sonucunu onaylar. Ayrıca 5 kişiden oluşması gereken kurul 3 kişiden oluşmuştur. Bu durumda alınan kararın hukuken bir geçerliliği kalmamış olur. Kocaelispor bunun üzerine idari mahkemeye başvurur.

Ünyespor’un ise 3 üncü lig 1 inci gruptan 2 inci lige çıkması için Trabzon’u geçmesi gerekmektedir. Bunun için de Sivas Demir Spor karşısında 4 farklı bir galibiyete ihtiyacı vardır. İlk yarıyı 2-0 önde kapar. 2 inci yarıda Sivaslılar güvenlik önlemlerinin yetersizliğini gerekçe gösterip maçı yarıda bırakırlar ve maçı Ünyespor, kendisine yetmeyen bir skorla hükmen 3-0 kazanır. Hakem raporunda Sivas Demir Spor’un çekilmesi kasıtlı olarak nitelendirilirken gözlemci raporunda da güvenlik önlemlerinin yeterli olduğu yazmaktadır. Ünyeliler de İdari Mahkemeye başvurmuşlardır. Ali Uras zor durumdadır.

Bakan Emiroğlu liglerin 15 gün ertelendiğini ve mahkeme kararlarının uygulanacağını açıklar. Bunun üzerine Futbol Federasyonunun istifa edeceği söylentisi çıkar.

1 inci ligdeki 18 takım bir araya gelirler ve ligin kaldığı yerden devamını isterler, Kocaelispor’un 1 inci lige çıkmasına kimse karşı değildir. Ancak küme düşen diğer takımlardan Bursaspor ve Antalyaspor’un da mahkemeye başvurarak yürütmeyi durdurma kararı alması halinde ligde çok fazla takım olacaktır. Bu durumda ligin 2 gruba bölünerek daha sonra play-off larda mücadele edilmesi gündemi gelir ancak takımlar buna şiddetle karşı çıkarlar.

21 Ağustos’ta Ali Uras istifa eder. “Bakan beni arayarak mahkeme kararlarının tatbik edilmesini istedi. Durumu tartıştık, 60 günlük süremiz olduğunu ve yeni Tahkim Kurulu oluşturulacağını söyledim. Tek sorumluluğu Futbol Federasyonu olarak üzerime aldım. Ama olmadı. Neden olmadı? 60 gün içinde yerine getirilmesi gereken yürütmenin durdurulması 2 gün içinde uygulandı. Bunu bana sormayın. Artık bu ülkede spor yapılmaz.”
MHK üyeleri Uras’ı ziyaret ederek vedalaşırlar. Talat Tokat, Uras dönemi kadar hiçbir dönemde rahat bir ortam bulamadıklarını ve başarılı olamadıklarını söyler.

FIFA’da bu gelişmeleri yakından incelemeye almıştır. Lig fikstüründe meydana gelebilecek bir değişiklikte Milli takımın uluslararası müsabakalardan men edilmesi cezası bile gündeme gelebilecektir. UEFA Genel Sekreteri, spora politika karıştırıldığının anlaşılması halinde Türkiye’nin müsabakalarının iptal edileceğini açıklar.

Bakan Emiroğlu ise büyük destek verdiği Uras’a çok kızgındır; ‘Yönetmeliğe uymayan kendisi. Mahkeme kararlarını uygulamayan kendisi. İstifa eden kendisi. Sonra da bizi olaya siyaset karıştırdılar diye suçluyor. Beni mecbur etmesin, hakkında hukuki işlem yaptırmak istemiyorum.’

Uras’ı koruyan TFF Yönetim Kurulu üyesi ve Galatasaray Spor Kulübü yöneticisi Necdet Çobanlı’ya da bir o kadar sinirlenmiştir; ‘Türkiye’nin hukukunu koruması gerekirken FIFA bizi atar, UEFA bizi yasaklar diye konuşuyor. Türkiye’yi dışarıya jurnal ederek erteleme kararlarını vahim bir olay gösteren kendisidir. FIFA’nın tasarrufları bu memleketin düzeninin üzerinde değildir.’

Emiroğlu Çobanlı’ya ne kadar öfkeliyse, Çobanlı’da muhtemelen bir kaç misli daha kızgındır, hem yıllarca birlikte Galatasaray için çalıştıkları yakın dostu Ali Uras istifa etmek zorunda kalmıştır hem de Milli Eğitim ve Spor Bakanı kendisini ağır şekilde yüklenmektedir. Çare daha da sinirli görünmektir; ‘Bakan Emiroğlu beni gelişmeleri yurt dışına jurnal etmekle suçluyor. Oysa FIFA ve UEFA gelişmeleri yabancı basından öğrendiler, benden de bilgi istediler. Bir insanı, ülkesini yurt dışına jurnal etmekle itham etmek hem cezayı gerektirecek bir hakaret suçu hem de küçük düşürücü bir mana taşıdığı için  manevi tazminat talebi gerektirecek bir hukuk davası konusudur.  Bana ceza yazan bir İngiliz polisini mahkum ettirdiğimi unutmayarak eğer o İngiliz polisinin akıbetine uğramak istemiyorlarsa hakaretlerine devam etmesinler.’

Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdür Yardımcısı Kamiloğlu, Futbol Federasyonu Başkanlığına, bir önceki Federasyonda Asbaşkan olarak görev yapan Halim Çorbalı’nın atandığını açıklar. Çorbalı yeni federasyonda Ayhan Şarman, Oğuz Manas, Ayhan Bermek, Türker Aslan, Selahattin Yetmişbir gibi isimlere görev dağıtır.

Hıncal Uluç, 8 Mayıs 2012’de Ali Uras’ın vefatının ardından şunları yazacaktır; ‘Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı oldu. Ama Fener kuklası medya sırf Galatasaraylı diye, bu ülkenin belki de en tarafsız, en kibar, en sportmen, en centilmen başkanına öyle acımasız saldırdı ki, şaşkına döndü ve kısa süre sonra “Lanet olsun” dedi ve istifa etti. ‘

Oysa Fenerbahçe’nin o devirde ne Ali Uras’ı devirecek bir gücü vardır ne de Galatasaray’ın nasıl bir yapılanma içine girdiği fark edecek bir vizyonu. Kaldı ki şahsına ağır saldırılar yapan kimse de olmamış, Başbakan ve Bakan her fırsatta kendisini kollamıştır. İstifa etme sebebi lanet olması değil kural ve hukuk tanımamazlıktır.

Liglerin durmasıyla takımlarda kendilerini yeniden kamplara çıkarlar ve hazırlık maçlarına başlarlar.

25 Ağustos’ta liglerin yeniden düzenlemesinden vazgeçilir ve 1 hafta sonra yeniden başlatılmasına karar verilir. Kocaelispor ve yürütmeyi durdurma kararı kabul edilen Bursaspor yeniden 1 inci lige alınırlar ve lig 20 takıma çıkarılır. İlk haftanın sonuçları geçerli sayılır ve bu iki takımın ligin ilk haftasında karşılaşmalarına karar verilir. İşin ilginç tarafı bu duruma göre şike yaptıkları kabul edilen Boluspor ve Zonguldakspor için bir yaptırıma gidilmez. Kamp programları yapan takımlar yeniden mağdur durumda kalmışlardır. Tüm 1 inci lig takımları toplanarak statüyü kabul ettiklerini açıklarlar, ligin sonunda itiraz etmeme kararı alırlar ve kendi aralarında bir dernek kurma konusunda anlaşırlar.
Ünyespor’da 2 inci lig B grubuna çıkarılır.

29 Ağustos’ta lig yeniden başlar ve Galatasaray Sakaryaspor’u 3-1 yener. Tanju attığı 2 golle tribünleri dolduran 35 bin taraftarı ilk kez selamlar. Attığı röveşata golü en güzel golleri arasındadır. Son gol Yusuf’tan gelir.

Fenerbahçe büyük umutlarla gittiği Adana’da önce sıcağa sonra da rakibine çarpılır. Sezonun en iyisi Pesic Fenerbahçe’yi maçın hemen başında öne geçirir. İkinci yarıda kontak kapatan sarı-lacivertliler 70 inci dakikada İbrahim ve 85 inci dakikada Ziya’nın gollerine engel olamazlar.

Beşiktaş ise Karşıyaka deplasmanında aynı sonuçla mağluptur. Karşıyaka ilk yarıyı Yüksel’in 2 golüyle 2-0 önde kapar. Feyyaz 48’de skoru 2-1 e getirse de kalan dakikalar başka gole sahne olmaz.

MİLLİ GALATASARAY

Ligin ikinci haftasından sonra gündemi yeniden Milli Takım oluşturur. Denizli, Milli Takım kadrosuna Galatasaray’dan tam 12 oyuncu çağırmıştır.

Denizli şöyle bir açıklama yaparak durumu anlatır; “PSV maçı öncesi Galatasaray’ı parçalamak istemedim. Ben artık Galatasaray’da eski konumumda değilim, bir sorumluluğum var. PSV maçı ulusumuzu en az İngiltere maçı kadar ilgilendiriyor. Bu nedenle Milli Takımda bulunduğum süre içinde takımdaki futbolculardan ayrılmak istemedim. Galatasaray’ı düşünmek zorundayım. Zaten bu aday kadrodur, taktik çalışmaları başladıktan sonra değişecektir.”

Büyük tepki gören bu uygulama karşısında, ne etliye ne sütlüye dokunmamayı hayat felsefesi olarak benimsemiş olan Çorbalı, takım kurmakta tem yetkili Denizli’dir, kulüpçülük yapacağına inanmıyorum yorumunu yapar.

Kemal Ulusu; “Denizli, devleti suiistimal etmiştir. Ne devlet ne de Futbol Federasyonu Galatasaraylı futbolculara kamp yaptırmaya mecbur değildir. Futbol Federasyonu’nun ilgisizliği bu durumlara neden olmuştur. Denizli, bunu PSV maçı öncesi takımı bölmemek için yaptım diyor. Hangi hakla devletin parası ile kendi takımına kamp, antrenman yaptırıyor? Niçin aynı şeyi Avrupa Kupalarına katılan diğer takımlar, Beşiktaş ve Gençlerbirliği için düşünmüyor? Galatasaray’da takıma giremeyen Muhammed’in, 2,5 aydır sakat olan İlyas’ın Milli Takımda ne işi var ?”
Denizli’yi destekleyen ve aldığı kararın son derece doğru olduğunu söyleyen isimle de vardır, Trabzonspor’u çalıştıran Ahmet Suat Özyazıcı, Sarıyer’in başındaki Candan Tarhan, Denizlispor Teknik Direktörü Necdet Zorluer, Altay Teknik Direktörü Erkan Kural gibi. Bunların dışında kalan tüm geri kalan kulüp ve camialar, Galatasaray dışında, uygulamadan memnun olmadıklarını açıklamışlardır.

Bu arada bu tepkiler üzerine Galatasaray Yönetim Kurulu’nun bir bölümü, Denizli’ye, Ali Uras’ın hatırına Milli Takım için izin verildiğini, artık bu hatırın kalktığını düşünmektedir. Bu duruma ters düşünen kişi ise Ergün Gürsoy’dur ve olayın Milli bir dava olduğunu söyleyerek Denizli’nin Milli takımın başında görevinde kalması gerektiği konusunda Doğan Sarıbeyoğlu ile ters düşer.

Ali Uras, bu Futbol Federasyonu’nun memur olduğunu (ki bu konuda gerçekten son derece haklıdır) ve kendi yapacaklarının hiçbirini yapamayacaklarını iddia eder (bu kısım biraz şüphelidir), hata yaptıkları zaman doğu’ya Kadastro Müdürü olarak sürülme risklerinin olduğunu söyler. Kendisi görevde kalsa tüm işleri 1 haftada çözümleyebileceğini düşünmektedir.

Mustafa Denizli için daha de önemli bir gelişme diplomasızlık sorununun çözülmesi olmuştur. Batı Almanya Futbol Federasyonu tarafından verilen A Sınıfı Diploması, TFF’ye 21 Ağustos’ta gelir ve işleme konulur.

Tahsil yetersizliği nedeniyle Türkiye’de antrenör kurslarına katılamayan Denizli’nin yurt dışından aldığı diplomasında ‘A sınıfı antrenör kursunu büyük bir başarıyla bitirdi’ ibaresi göze çarpmaktadır. Ancak söz konusu diplomada bu kursun hangi tarihte, hangi şehirde düzenlendiği ile hiçbir bilgi yer almazken 11.12.1986 tarihinde verildiği kaydedilen diploma nedense Türkiye’ye 9 ay sonra iletilmiştir.

Fenerbahçe’nin bir büyük sorunu Rıdvan’ın bir türlü geçmek bilmeyen sakatlığıdır. Bağlarda ve kapsülde zedelenme teşhisiyle ayağı alçıya alınmıştır ancak sakatlığı 1 ayda geçecek iken hala antrenmanlara çıkamamaktadır. Buna bir de sezona çok bir başlangıç yapan Lukovcan eklenir. Sağ kolundaki kemik iltihaplanması nedeniyle en iyi ihtimalle 2 ay sahalardan uzak kalacaktır.

 

Nihayet lige dönülen haftada Galatasaray Rizespor’u 5-0 yenerken futbol şöleni çeker. Mirsad’ın 2, Uğur ve İlyas’ın golleriyle ilk yarıyı 4-0 önde kapayan Galatasaray ikinci yarıda vites düşürür. Tanju’nun bu yarıda tek golü maçın skorunu belirler.

Beşiktaş ise Adana Demirspor’u 3-0 yener. İlk yarısını Ali’nin ilk 20 dakika içinde attığı gollerle 2-0 önde geçen Beşiktaş ikinci yarıda tamamen durur. Seyircilerin protestosunun başlaması üzerine biraz hareketlenince Sinan’ın son dakikadaki golüyle 3 puanı 3 golle alır.

FBBL2
Fenerbahçe Bolu deplasmanından çok kötü bir futbolla 0-0 beraberlikle döner. Asıl kıyamet daha sonra kopar. Maçtan çıkan Fenerbahçeli taraftarlar şehir çıkışında pusuya yatarlar ve futbolcuların otobüsüne taşla saldırırlar. Kaza yapmamak için otobüs park edince Abdülkerim ve İsmail aşağı inerek taraftarlarla tartışırlar. Sezonun o ana kadar en iyisi Pesiç atılan taşlar sonucu kafasından yaralanarak kafası kanlar içinde Bolu Devlet Hastanesine kaldırılır ve kafa röntgeni çekilerek müşahede altına alınır. Durumunun ciddiyetini koruması üzerine özel bir araçla İstanbul Numune Hastanesi’ne sevk edilir. Otobüste neredeyse kırılmadık hiçbir cam kalmamıştır. 10 kişi gözaltına alınır. Daha sonra taraftarlar Pesiç’e karşı özel bir tutumları olmadığını açıklarlar.

FBBL

Derhal olay yerine gelen başkan Tahsin Kaya iyice tuhaf bir açıklama yaparak saldırganların ligde tek kalmak isteyene Galatasaray taraftarları olabileceğini söyler

Rıdvan sakat sakat ilk 11’de maça başlar ve 27 inci dakikada yürüyemeyecek hale gelince oyundan alınır. Yücetürk, doktorların oynar raporu verdikleri için Rıdvan’ı oynattığını açıklarken Rıdvan ise sakatlığının daha da kötüye gittiğini söyler ve tedavi için Almanya’ya gitmesi uygun görülür.

Tahsin Kaya, başarısız sonuçların devam etmesi halinde tüm takımı kiraya vermekle tehdit eder. Yönetim Eskişehirspor maçını Yücetürk için son şans olarak görmektedir. Başta Güven Sazak olmak üzere bazı yöneticiler görevine derhal son verilmesi taraftarıdırlar. Basının yerden yere vurduğu ve tecrübesizlikle suçladığı Yücetürk, amigoların kendisiyle görüşme isteğini, otobüse taş atanlarla konuşmam diyerek kabul etmez.

Yücetürk hala kendinden emindir ve ilk lig karşılaşması olan Eskişehirspor maçında patlama yapacaklarını söyleyerek güven verir.

SIX TRANSFERİ

Beden Terbiyesi Genel Sekreteri Kemal Kamiloğlu; “Six’in profesyonel olduğunu bütün dünya biliyor. Önce amatörlüğe döndürülüp transferden sonra profesyonel olacağı ortada. Ben böyle dolambaçlı yollarla yapılan işlere alet olmak istemiyorum.” şeklinde bir açıklama yapar ama pek teki yaratmaz.
AVRUPA KUPALARI
16 Eylül’de Avrupa Kupası maçlarında Galatasaray PSV’ye 3-0 yenilir. İlk yarısı golsüz berabere biten maçın ikinci yarısında Galatasaray’ın defanstan çıkarken önce Mirsad daha sonra Savaş ile kaptırdığı çok basit toplar yüzünden, ilk olarak Gilhaus ardından Koeman skoru bir anda 2-0’a taşırlar. Koot’un son dakikadaki nefis volesi PSV’yi rövanş için iyice rahatlatır. Skora rağmen takımın en iyisi kaleci Simovic’dir.

Galatasaray-PSV maçının 30 uncu dakikasında Nillsen, orta sahada Uğur’a sert bir faul yapar. Maçın yan hakemi, orta hakemi uyararak Nillsen’in kramponlarını kontrol etmesini ister. Portekizli hakem kontrolü yaptıktan sonra sarı kartı gösterir. Bu sırada sahanın kenarına gelen Denizli’nin üzerine Gerets koşarak gelir ve kendisini çok sert bir şekilde iter. Bunu gören Semih ve Muhammed, Gerets’in üzerine yürürler ve saha karışır. Gerets, maçın sonuna kadar Türk seyirciler tarafından protesto edilir.

Beşiktaş kendi sahasında İnter ile 0-0 berabere kalır. Beşiktaş’ın en iyisi Ali’dir. Sinan iki tane mutlak gol pozisyonundan yararlanamazken taraftarları çıldırtır. Inter, Beşiktaş’ın presi karşısında 90 dakika mahkum bir futbol oynar ancak gol yememeyi başarır. Sahanın yıldızı kurtardığı gollerle Inter kalecisi Zenga olur.

Gençlerbirliği ise Dinamo Minsk’e deplasmanda 2-0 yenilerek büyük bir sürprize imza atar.
ESKİŞEHİR MAÇINDA BEKLENEN PATLAMA

20 Eylülde kader maçında Fenerbahçe, kendi sahasında Eskişehirspor’a 4-0 yenilir. Eskişehirspor 30 uncu dakikada 2-0 öne geçtikten sonra kalan 60 dakikada 32 bin Fenerbahçe taraftarı protesto olarak rakip takımı desteklerler. Maç boyunca taraftarların ağzında tek bir slogan vardır; ‘Es es es maçında patladık işte.’  Daha sonra buna ‘Formaları çıkarın çıplak oynayın’da eklenir.

1,5 saat soyunma odalarında mahsur kalan Yılmaz Yücetürk ve futbolcular stadı polis otolarına bindirilerek terk ederler. Öfkeli taraftarlar polisle çatışırlar. ‘Yücetürk istifa’ ve ‘Fenerbahçe forması size yakışmaz’ sloganları Kadıköy sokaklarını inletir. Taraftarlar Dereağzı tesislerini taşlarlar.

FBESK

Can Bartu’ya teknik konular haricinde her türlü yetki verilir ancak Bartu bu teklifi kabul etmez.

Galatasaray kötü oynasa da Tanju (2) ve İlyas’ın golleriyle Zonguldakspor’u 3-1 yenerken Beşiktaş korkarak gittiği Bolu deplasmanından Ali’nin golüyle 1-0 galibiyetle döner.

Dördüncü hafta sonunda Galatasaray 12 puanla liderdir. Peşinde 9 puanlı Beşiktaş, Trabzonspor ve Malatyaspor vardır. Sezonun flaş takımı Sarıyer 8 puanla takiptedir. Fenerbahçe 4 puanla 15 inci sıraya kadar inmiştir.
İSTİFALAR, OLAYLAR

Beklenildiği üzere Yücetürk 21 Eylül’de istifa eder. Pesic hariç tüm takıma 600 bin lira ceza kesilir.  Takımın başına Veselinoviç’in getirilmesine karar verilir ancak bu transfere sene başında çalıştırmaya başladığı AEK kulübü izin vermez. Takımı toparlamak amacıyla menajerliğe Necdet Niş’in getirilmesi uygun görülür.

SNLKRK

Kavgalar ise bitmek bilmemektedir. Takımın ilk çalışma gününde Şenol sürekli laf atan taraftarlar ile antrenmanda kavga eder, bir tanesinin boğazına sarılınca sakinleşmesi için soyunma odalarına götürülür. Ancak laf atmalar bitmez, bu kez yerden kaptığı kürekle taraftarların üzerlerine saldırmak ister. Abdülkerim ve Önder kendisini zor yatıştırırlar. Antrenmanın bitimiyle daha da kalabalıklaşan grup Şenol’u beklemeye başlar. Pesic hariç antrenmanı terk eden tüm futbolcular yuhalanırken Şenol soyunma odasına tek başına kalmıştır. En sonunda polis nezaretinde evine götürülürken taraftarın taşlı saldırısına maruz kalır.

Veselinoviç’in aklı aslında Fenerbahçe’dedir. Atina’daki çalışma şartlarından hiç memnun değildir, ‘Bana sadece bir araba verdiler, benzini bile ben alıyorum. Evin masraflarını da karşılamıyorlar’ şeklinde dert yanar ancak kontratı kendisini bağlamaktadır. Her iki tarafı da bir süre idare ettikten sonra kesin olarak gelemeyeceğinin belli olmasında rota Kaleperoviç’e çevrilir ancak olumlu yanıt alınamaz. Necdet Niş, “Ortada ne teknik direktör ne de yönetici var. Takım orda yerde. Şaşırdım kaldım.” diyerek istifa eder. Fenerbahçe tam bir kaosun ortasında sahipsiz kalmıştır. Rausch ve Didi gündeme gelen diğer isimlerdir.

Yönetim Kurulu yaptığı görüşmeler sonucunda takımın başına, daha önce Bayern Münih, Benfica ve Dortmund gibi takımları çalıştırmış Macar asıllı Alman Csernai’nin gelmesine karar verir. Disiplini ve inatçılığıyla ünlü Pal Csernai son iki senesini dinlenerek geçirmiştir. Stankovic’den son derece şikayetçi kalarak ayrılan Fenerbahçe havlu attığı ligin dördüncü haftasında Stankovic’in Alman versiyonu ile anlaşmak üzeredir.

DIDIER  SIX

Didier Six Türk vatandaşlığına geçmek için almak zorunda olduğu sağlık raporunu Taksim İlkyardım Hastanesi’nden alarak hazırlanan tüm evraklarla beraber Ankara’ya gönderir ve vatandaşlığa geçmek için bekleyişe geçer. Ekim ayı içerisinde futbol oynayacağı düşünülmektedir. Beden Terbiyesi Genel Müdür Kemal Kamiloğlu bir önceki sene Kovacevic’e verilen lisansın örnek olarak alınacağını söyler ve bunun iyi bir yol olmadığını da belirterek yeni yönetmelikle bu tip transferlerin önünü kesmeyi amaçladıklarını açıklar.

GALATASARAY PİYANGOSU
Bu sırada Galatasaray’ın eşya piyangosu çekilişi yapılır ve verileceği belirtilen dayalı döşeli evlerin inşaatlarının henüz başlamamış olduğu ortaya çıkar ve büyük bir skandal patlak verir. Yönetim Kurulu acilen toplanır, Alp Yalman olayın doğru olduğunu ama haberi kasıtlı ve çok çirkin bulduklarını, ayrıca dairelerden bir tanesinin de hazır olduğunu açıklar.

GSPYNG

Yönetim derhal bir bildiri yayınlar; ‘Piyango biletlerinin arkasında talihlilere verilecek dairelerin arsa pafta parsel kat ve daire numaraları yazılıdır. Dairelerin bedellerinin tamamı kulübümüz tarafından Koza İnşaat firmasına ödenmiştir. Kulübümüz ikramiye kazanan talihlilerine kat irtifaklı arsa tapularını derhal verebilir.

Dayalı döşeli daireyi kazanmış olan talihlimiz Koza İnşaat’a başvurarak dairesini hemen teslim alabilir. Diğer daireleri kazanan talihlilerimiz isterlerse, kulübümüze müracaat ederek Koza İnşaat’la yapmış olduğumuz anlaşmadaki değer üzerinden dairelerinin bedellerini alabilirler.’

9 Ekim’de Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı, basındaki haberleri ihbar kabul ederek Galatasaray’ın düzenlediği Eşya Piyangosu için soruşturma açar.

Olay şu şekilde gelmiştir;
Tanesi 3 bin liradan satışa çıkarılan biletlerden Galatasaray 1 milyar lira civarında bir gelir sağlamıştır. İlanlarda, kazananlara 11 adet apartman dairesi, 100 adet Toshiba televizyon ve 1.000 adet Galatasaray altını verileceği duyurulmuştur.

19 Eylül 1987 tarihinde yapılan çekilişte kazanan talihliler evlerini almak için geldikleri kulüpten elleri boş gönderilirler. Sebep olarak dairelerin 9 ay sonra teslim edileceği gösterilir. İşin peşine düşen GÜNEŞ Gazetesi, ilanların üzerinde resmi görülen dayalı döşeli dairelerin gerçekte mevcut olmadığını ve henüz inşaatların temellerinin bile atılmadığını belgeler.

Büyük bir kriz yaşayan Galatasaray Yönetim Kurulu acilen toplanır ve kazananların haklarının geçerli olduğunu, gerekirse kazanan talihlilere evlerin paralarının derhal ödeneceğini açıklayan yukarıdaki bildiriyi yayınlar.

Evleri inşa edecek Koza İnşaat yetkilileri yaptıkları açıklamada, Galatasaray ile yapılan anlaşma gereği daireleri 1989 yılında teslim edeceklerini, piyangoda taahhüt edilen tarihlerin kendileri için bağlayıcı olmadığını söylerler.

Hukukçular da kendi aralarında ikiye ayrılmışlardır. Bir kısım Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre bu vakayı dolandırıcılık olarak nitelendirirken diğer kısım fiili ve halka yöneltilen ilan naklindeki yalan olarak nitelendirirler. Her ne olursa olsun olayın bir suç unsuru teşkil ettiği apaçık ortadadır. Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı, kişisel ihbar olmadan, piyangoyu düzenleyenler hakkında soruşturma başlatır.

Galatasaray eski başkanlarından Suphi Batur : “Daire karşılığı para verilemez. Kanuna göre yasaktır, derneklerin para vermesi diye bir durum söz konusu olamaz. Evlerin henüz teslim edilmesi gerekirdi.”

Asbaşkan Alp Yalman : “Açılan soruşturma hakkında bilgim yok, bize ulaşmadı. 4 kişi ev kazandı, gelip tapularını aldılar. Dairelerin teslimi ile ilgili polemiğe girmek istemiyorum. Nasıl siz bir kooperatiften bir ev alıyorsunuz, kazananlar da aynı şekilde gelip tapularını alacaklar. Almak istemeyen olsaydı parasını ödeyecektik. Para verilmesi Dernekler Kanuna aykırı değil, eşya piyangosuna aykırıdır.
Çıkan ilanlarda dairelerin hazır olduğuna dair bir yazı da yoktu, bitmiş bir daireden söz etmedik”
(İlanlarda ise içi dayalı döşeli daireye aitmiş gibi sunulan salonun, yemek odasının, mutfağın resimlerinin altında, bunlardan birisi sizin olacak yazısı vardır)

Doğan Sarıbeyoğlu: “Biz çekilişten sonra isteyene gelsin, parasını verelim demedik. Biz dairelerin parasını Koza İnşaat’a yatırdık. İsteyen gider Koza İnşaat’tan parasını alır. Soruşturma sonucunda Galatasaray’a yöneltilen suçlamaların haksız olduğu ortaya çıkacaktır.”

LİGE DÖNÜŞ

Uğur, Yusuf ve Prekazi’den yoksun Galatasaray, Sarıyer ile 1-1 berabere kalırken hakem Yüksel Okçuoğlu maça imzasını atar. Her iki takımın karşılıklı birer golü sayılmazken Galatasaray’da İsmail, Savaş ve Cüneyt, Sarıyer’de ise Selçuk ve Fikret görmeleri gereken kırmızı kartları görmezler. Sarıyer’in golü 75 inci dakikada yılın transferi Erdal’dan Galatasaray 5 dakika sonra Erhan ile 1 puanı kurtarır.

Denizli maçtan sonra hakemleri kastederek 14 kişiye karşı mücadele ettiklerini söyler. Maçın başlamasına 15 dakika kala skor levhasında çıkan yangın panik yaratır ancak kısa sürede söndürülür.
Beşiktaş, bir önceki hafta Fenerbahçe’yi sahadan silen Eskişehirspor’u deplasmanda 1-0’la geçer. Tek golde sezonun en formda ismi Ali’nin imzası vardır. Bergamaspor’dan alınan Zeki uyum sürecini çok çabuk atlatmıştır ve sahanın en iyi isimlerindendir.
Csernai’nin tribünde izlediği maçta Sakaryaspor, Fenerbahçe’yi, Serdar ve Oğuz’un topuk pasıyla yaptığı asist sonrasında Aykut’un golleriyle 2-0 yener. 20 takımlı ligde 16 ıncı sıraya kadar gerilemişlerdir. Maç sonrası Fenerbahçe takımı İstanbul’a gelene kadar taraftarlar stadın dışına çıkarılmazlar. Fakat kent içinde gene olaylar vardır. Maçın ertesi günü yapılan idmanda ise Müjdat ve Kayhan duşta yumruklaşırlar. Başta erdi ve Durmuş olmak üzere yeni transferlerden hiç verim alınmamıştır, Rıdvan ise sürekli sakattır.

Kulüp doktoru Erol Turhan, Rıdvan’ın geçmeyen sakatlığıyla ilgili önemli bir açıklama yapar. Rıdvan’ın fiziksel olarak bir problemi olmadığını, tek probleminin psikolojik olduğunu ve bunu yenerse sahaya çıkıp rahatça futbol oynayabileceğini söyler. Fenerbahçe’de yaşanan bir diğer önemli gelişme Genel Sekreter Aziz Yılmaz’ın istifasıdır.
Sezonun ikinci büyük seyirci olayı 1-1 sona eren Rizespor – Trabzonspor karşılaşmasından sonra patlar. Maçın bitimiyle önce Rizespor taraftarları stadı terk ederken 5 bin Trabzonsporlu tribünlerde beklemeye devam eder. Ancak Rizesporlular stadın dışından içine taş yağdırmaya başlarlar. Bunun üzerine de Trabzon taraftarları tel örgüleri kırarak sahaya girerler. Orta sahanın ortasında 2 saat kadar bekleyen taraftarlar stadın çevresinin tamamen boşaltılması sonucunda dışarıya çıkarılırlar. Neticede her iki takımın da sahalarının birer maç kapatılmasına karar verilir.

RZTRBZNSPR

 

AVRUPA KUPALARI

Avrupa Kupası rövanş maçlarında Galatasaray, PSV’yi 2-0 yenmesine rağmen elenir. Galatasaray daha maçın 5 inci dakikasında Prekazi’nin kornerinde Tanju’nun kafasıyla öne geçer. 43 üncü dakikada gene Prekazi’nin ortasında bu kez Van Aerle topu kendi ağlarına yollayınca Galatasaray soyunma odasına iyice umutlu döner. İkinci yarıda özellikle 60 ıncı dakikaya kadar tüm gücüyle bastırmasına ve birçok gollük pozisyona girmesine rağmen bunlardan yararlanamaz ve ilk maçta özellikle son dakikada yenilen o son golün çok pahalıya mal olacağı ortaya çıkar. Hiddink ikinci yarıda Uğur’un başına adam markajı vererek Galatasaray orta sahasını iyi kilitlemiştir.

Hedefteki isim ise çok iyi oynayan isimler olan Prekazi’nin yerine uzun süredir oynamayan Savaş Koç’u ve Mirsad’ın yerine geçen seneki formundan çok uzak İlyas’ı oyuna alan Mustafa Denizli’dir. Kendisi de hatasının bilincindedir, sağlıklı karar veremediğini ve planlarının olumsuz gerçekleştiğini itiraf eder.

Galatasaray, bir önceki sene Craiova maçındaki taktiği uygulayarak TRT ile anlaşamadığını ve maçın yayınlanmayacağını açıklar. Böylece tribünlerin dolmasından sonra maçın başlamasına 2 saat kala TRT ile 20,5 milyon liraya anlaşılır ve maç naklen yayınlanır.

 

Beşiktaş, 1-0 öne geçtiği karşılaşmada İnter’e 3-1 yenilir. Feyyaz 15 inci dakikada siyah-beyazlıları 1-0 öne geçirir. Altobelli 35’de defansın büyük hatası sonucunda kafa golüyle skoru eşitler. 45’de Serena aşırtma vuruşla İnter’e yetecek tur skorunu tabelaya yazdırır. Beşiktaş ikinci yarıda iyi oynasa da aradığı golü bulamaz. Maçın skorunu son dakikada açık ofsayt pozisyonundaki Serena belirler, Fransız hakem üçlüsü, başta orta hakem Bouget olmak üzere tüm maç boyunca sergiledikleri rezalet ve taraflı yönetimi bu gol ile taçlandırırlar.

 

Gençlerbirliği ise kolay gibi görünen rakibi Dinamo Minsk’e 2-1 yenilerek elenen diğer takımlar olur ve ilk tur sonunda Avrupa’da Türk takımı kalmaz. Galatasaray ve Beşiktaş elenmelerine rağmen son derece mutludurlar, özellikle Galatasaray’ın Kapıkule’nin ötesinde bir futbol oynadığı düşüncesi yaygındır.

Ali Tanrıyar : “PSV’yi sahadan silerek ilk maçın rövanşını ve intikamımızı aldık”

Selçuk Uygur : “Galatasaray Avrupalı gibi oynadı.”

Süleyman Seba : “Turu İstanbul’da yitirmiştik. Yine de İtalya’da çok iyi oynadık sayılır. Milano’yu İnter’e mezar edebilirdik.”

Denizli
, Milli Takımdan yana epey dertlidir ve istifayı kafasına koymuşa benzemektedir; “Yeni Futbol federasyonu geldiğinden beri sıkıntılarım devam ediyor. Futbolcuların pasaportlarıyla bile ben uğraşıyorum. 8 tane kolum yok, ben ahtapot değilim. Ali Uras yönetiminde bunların hiçbirisi olmuyordu. Dayanacak gücüm kalmadı. Sağlığım bozuldu. İnsan delirebilir. Ali Uras döneminde Milli takıma verilen önemi göremiyorum.”

 Bu olaylar devam ederken Milli Takım ve Mustafa Denizli, İngiltere maçına hazırlanmaktadırlar. Denizli, Wembley’e galibiyet ve grup birinciliği için gittiklerini, açık ve riskli bir futbol oynayacaklarını söylemektedir.

3 Ekim’de Csernai ile ilk maçına çıkan Fenerbahçe, Rizespor’u Önder ve Osman’ın golleriyle 2-0 yenerek tam 49 gün sonra galibiyetle tanışır. Defansın göbeğinde forma giyen Pesic her zaman olduğu gibi takımın en iyisidir. Maçın hakemi bir önceki sene Mesut Yılmaz’ın paralı askeri olduğu iddia edilen Coşkun Kutay’dır ve Fenerbahçe’nin 1 penaltısı verilmez.
Ertesi günü İstanbul’da tam 10 gün vardır, Beşiktaş Sakaryaspor’u son 20 dakikasına 1-1 girilen maçta 5-1, Galatasaray ise Bursaspor’u 5-2 lik skorlarla zorlanmadan geçerler.
6 ıncı hafta sonunda Galatasaray 16 puanla lider, Beşiktaş 15 puanla ikinci, küme düşme hattından uzaklaşan Fenerbahçe 7 puanla 14 üncü sıradadır.

GEÇMİŞ OLSUN ERDİ

Çok tehlikeli bir trafik kazası geçiren Erdi ölümden dönmüştür. Göztepe’de arabayla park halindeki bir kamyonun altına girer, kafasına 10 dikiş atılır, dişleri kırılır ve yüzünün büyük bölümü kırık camlar sebebiyle yırtılmıştır. Mucize eseri vücudunda kırık yoktur ve 1 ay dinlendikten sonra sahalara dönebileceği açıklanır.

 

Beşiktaş, Rizespor’un Trabzonspor karşılaşmasında aldığı ceza sebebiyle Ankara’da oynanan maçta 3-0 galip gelir. Bir önceki sene sağbek oynayan Ali, attığı 2 golle toplamda 9 gole ulaşarak gol krallığında zirveye çıkmıştır. Sahanın en iyisi olan Rıza, Zeki ve Gökhan’dan oluşan Beşiktaş orta sahası yaptığı amansız presle Trabzonspor’un oyun dahi kurmasına fırsat tanımamıştır.
Galatasaray, Fatih Terim’in başında bulunduğu ve bir penaltı atışından yararlanamayan Ankaragücü’nü Tanju ve Prekazi’nin 2 golüyle 3-1 yener.  Tribünler fatih Terim’i zaman zaman protesto ederler.

Fenerbahçe ise deplasmanda Zonguldakspor’u 1-0 yenerken ligdeki ilk deplasman galibiyetini alır. İlk yarısı golsüz biten maç Rıdvan’ın oyuna girmesiyle hareketlenir ve tek gol Durmuş’dan gelir.
İNGİLTERE MAÇI

15 Ekim 1987’de tarih tekerrür eder ve Derwall’in bir daha 8-0’lar, 5-0’lar olmayacak dediği Milli takım İngiltere maçından bir kez daha 8-0’lık yenilgiyle ayrılır. Kaygan zemin, rakip oyuncuların fizik güçleri ve topa olan sertlikleri millilerimizin gözünü korkutur, daha maçın ilk dakikasında öne geçerken attıkları goller her iki yarıya da eşit şekilde dağılmıştır. Bizim adımıza cesaret ile şuursuzluk arasında çizginin aşıldığı özel gecelerden birisidir.

Maçın ilk dakikası içinde Barnes, sağdan gelen ortada muhtemelen antrenmanlarda atamadığı rahatlıkta bir gole imza atar. Arkasında maç boyunca geliştirebildiğimiz tek organize atağı da Hollandalı yan hakem rezalet bir kararla ofsayt olarak keser. İkinci golde Lineker’ın imzası vardır, bu kez ters kanattan gelen ortada topa dokunurken pozisyonu Barnes’dan bile rahattır. Defanstan çıkarken kaptırılan her top problem yaratmaya devam ederken Barnes farkı 3’e, Lineker kaleci Fatih’in büyük hatasında 4’e taşır. İkinci yarıda kaleci Fatih kornerde gelen topa 2 defans oyuncusuyla birlikte çıkınca anlamsızca kaleyi bomboş bırakır ve Lineker 3 üncü golünü atar. Sonrasında karşılaşma jübile maçı halini alır, 6,7 ve 8 inci goller antrenmanlarda görülecek kolaylıktadır.

1987 INGMLLMC
Denizli ertesi günü yaptığı açıklamada istifayı düşünmediğinin altını çizerek şunları söyler ; “İlk 20 dakikayı gol yemeden bitirseydik belki şansımız olurdu. Farklı skora maç başında yediğimiz golle oyun disiplinimizin bozulması ve savunmadaki bariz hatalar sebep oldu. Grupta bizim için 2 inci veya sonuncu olmak bir şeyi değiştirmez. Grup 1 inciliği için sahaya çıktık, riskli oynadık, farklı yenildik. Az farklı yenilseydik bugünkü eleştirilerin hiçbirisi olmayacaktı.”

Türkiye, elemelere katılan 7 grupta mücadele eden 32 ülke içinde gol atamayan tek ülkedir.

Maçın ardından Derwall, Denizli’yi savunur, farkın taktik değil kişisel hatalardan geldiğini söylerken ilk 20 dakika golsüz geçilseydi, belki Türkiye’nin bir şansı olabilirdi der.

Ali Uras’da yenilgide suçlanacak en son ismin Denizli olduğu görüşündedir; ‘Ne verdik ki başarı istiyoruz, hayalci olmayı bırakalım. Faturayı teknik kadro ve futbolculara çıkartamayız. Bunda sporumuzu yönetenlerin daha büyük hataları var. Mustafa Denizli’nin tek hatası büyük konuşmak oldu.’
Aslında Ali Uras tespitinde haklıdır, tek hatası olmasa da en büyük hatası çok konuşmak olmuştur. Skordan daha çok insanları üzen ve kızdıran maçtan önce Denizli’nin insanlara verdiği büyük umutlar, İngiltere’yi Wembley’de yenme planları, sürekli nasıl hücum oynayacaklarından bahsetmesi ve beklentiyi çok yükseklere çekmiş olmasıdır.

LİG YENİDEN BAŞLIYOR

Milli takımdaki oyuncu sayısının fazlalığı sebebiyle Galatasaray, zorlu Trabzon deplasmanına moralsiz bir şekilde çıkar ama alınan 3-2’lik galibiyet keyifleri yeniden yerine getirir. Trabzonspor maça fırtına gibi girer, gol üstüne gol kaçırır ve ancak 40 ıncı dakikada öne geçer. İkinci yarıda Galatasaray’ın maçın başından beri ikinci defa rakip ceza sahasına girdiği pozisyonda Prekazi’nin K. Şenol tarafından düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı Tanju penaltı gole çevirir. Prekazi’nin orta sahanın ortasından attığı enfes frikik golü ve ardından sağdan adrese teslim ortasında Tanju’nun ikinci sayısı sarı kırmızılıları iyice rahatlatırken Trabzonspor’un son dakikadaki sayısı sadece skoru değiştirmeye yarar. Özetle Tanju ve Prekazi atmış, Simoviç tutmuş ve Galatasaray 3 puanı almıştır.

 

Beşiktaş, Zonguldakspor karşısında 2-0 galiptir. Golleri Ali ve Feyyaz atarken siyah beyazlı takım kendisini fazla zorlamaz.
Fenerbahçe ise, tribünlerin yakıldığı, sahaya ve şeref tribününe bozuk para atıldığı, yönetimin sürekli istifaya davet edildiği olaylı maçta Sarıyer’e 4-1 yenilir. Kendisine yapılan penaltıda topun başına geçen Selçuk  Lukovcan’ı ters köşeye yatırır ve alkışlar eşliğinde başı önde sessizce yürüyerek orta sahaya döner. Formaları çıkarın çıplak oynayın sezonun en popüler tezahüratıdır. Maç sonunda Tahsin Kaya, kalp spazmı geçirerek hastaneye kaldırılır. Önemli Galatasaray maçı öncesi kırmızı kart gören Müjdat’ın kaptanlığı alınır. Csernai, artık şampiyonluktan bahsetmenin hayal olduğunu dile getirir. Lukovcan defansı suçlarken defans orta sahanın kendilerine yardım etmediğinden, forvet ise hepsinden şikayetçidir. Muhalefet yönetimin istifasını ister, yönetim istifanın zararlı olacağını iddia ederek muhalefeti ortalığı karıştırmakla suçlar.

FBSRYR

22 puanlı Galatasaray ve 21 puanlı Beşiktaş ligin 8 inci haftasında zirvede baş başa kalmıştır. Denizlispor 17 puanla bir ikiliyi takip ederken Fenerbahçe 10 puanda kalır.

HOŞGELDİN DÜNDAR
22 Ekim’de, Fenerbahçe maçı öncesi Fransız Six ve İranlı sağ bek Nasır Galatasaray için Türk vatandaşı olurlar. Nasır’ın tüm evrakları tamamdır fakat Six için Fransa Futbol Federasyonu’ndan gelen ilk evrakta profesyonel futbolcu olduğu yazılıdır. Lisans çıkması için mutlaka “amatör sporcudur” yazması gerektiği için yeni bir belge daha istenir. Gelen ikinci belgede gene “profesyonel sporcudur” yazmasına rağmen dip not olarak “Türkiye’de herhangi bir takıma amatör futbolcu olarak transfer olabilir” düşülmüştür. Ancak Futbol Federasyonu’nun bu notu kabul edip etmeyeceği belirsizdir, reddedilirse 3 üncü kez belge istenecek ve Fenerbahçe maçında oynayamayacaktır, kabul edilirse sahaya çıkacaktır. Federasyon bu notu geçerli saymaz ve yeni bir belge istenmesi zorunluluğu doğar.

27 Ekim’de Fransız Futbol Federasyonu, Six’in amatörlüğünü onaylar ve Beşiktaş maçında oynayacak hale gelir.
DERBİLER
Ergün Gürsoy, Fenerbahçe maçı öncesi yaptığı açıklamalarla gerilimi iyice artırır;

“-Fenerbahçe maçtan önce doping yapacak, mutlaka doping kontrolü istiyoruz.
-Bizden dost kulüp diye bahsediyorlar. Fenerbahçe hiçbir zaman bizim dostumuz olmamıştır. Güvenmiyoruz onlara. Biz ezeli rakibiz. Biri konuşursa bütün kirli çamaşırlarını ortaya dökerim”

Gürsoy’un diğer iddiaları ise maçın hakemi İhsan Türe ile Tahsin Kaya arasında iş ilişkisi bulunduğu yönündedir ve maçın hakeminin değiştirilmesini ister.

Mustafa Denizli, “Tarihi bir fark olabileceğini” ima eden sözleriyle gündemdedir.

Maçın skoru sorulan Derwall dalga geçerek ‘Kolay bir soru. Netice belli.’ Cevabını verir

Ali Tanrıyar : “Onlar patlama falan yapamaz. Yapsalar bile zaten 15 inci sıradalar, ancak 13 üncü sıraya çıkarlar. Yazık. Onların bu duruma düşmesini istemezdim.”

Harika bir havada, her iki takım taraftarının da maçtan yaklaşık 6 saat önce tribünleri tıklım tıklım doldurduğu, içerdeki kadar taraftarın da dışarıda kaldığı Ali Sami Yen Stadı’ndaki derbi maç 1-1 beraberlikle sona erer ve değil galibiyeti tarihi bir farkı kaçıran taraf Fenerbahçe’dir. 20 inci dakikada Önder’in şutu Galatasaray defansından sekerek Durmuş’un önüne düşer ve vuruşundan top ağlarla buluşur. Ancak ofsayt sebebiyle nizami gol iptal edilir. Fenerbahçeli futbolcuların İhsan Türe’ye itiraz ettikleri sırada oyunu başlatan Galatasaray ilk tehlikeli atağında İlyas’la golü bulmuştur. İkinci yarıda 60 ıncı dakikada orta sahanın ortasında topla buluşan B. Şenol sağ taraftan ileri hareketlenen İsmail’e pasını verir ve penaltı noktasına hareketlenir, İsmail’in harika ortasında kafa ile beraberlik golüne imzasını atar. Maçın yıldızı hezimeti önleyen Galatasaray kalecisi Simoviç olur.

FBGS

Maçtan sonra konuşan Denizli; ‘Ben Fenerbahçe’yi farklı skorla yeneri demedim. Sadece son 20 yılın en gollü maç olur dedim.’

Beşiktaş, hakem Aykan Köseoğlu’nun katlettiği maçta Sarıyer’i 2-1 yener. Gollerin ikisi de ilk yarıda Ali’den gelir. Beşiktaş’ın ilk golünde yan hakemin kaldırdığı ofsayt bayrağını dikkate almaz, pozisyona itirazlarını sürdüren Selçuk’u kırmızı kartla oyundan atar. İkinci gol ise, ilk gole yapılan itirazlardan dolayı uzattığı dakikalarda gelir. Sahanın yıldızları Beşiktaş kalecisi Zalad, 2 gole adını yazdıran Ali ve eski takımına karşı büyük bir hırsla oynayan Fikret’tir.
SRYRBJK
Beşiktaş 24 puanla lider, Galatasaray 23 puanla ikinci, Fenerbahçe ise 11 puanla 15 inci sıradadır.

TUHAF BİR TRANSFER HİKAYESİ

Galatasaray maçındaki harika futbol Fenerbahçe’ye yaramamıştır. Acilen yeni bir kriz gerekmektedir ve aranan problem çok geçmeden bulunur, adı Lukovcan – Csernai gerginliğidir.

Yeni çalıştırıcı Lukovcan’ın kaleciliğinden hiç memnun değildir. Yerine alternatif olarak düşündüğü İsviçreli Brüggel’i İstanbul’a getirtir. Kendisi İsviçre’nin F.C. Wettingen takımında forma giymektedir. Ancak Lukovcan hiçbir yere gitmeye niyetinin olmadığını söyleyerek, kontratımı bozmam, gerekirse gider evde yatar gene paramı alırım şeklinde konuşur. Fenerbahçe’nin planı, kaleci arayışındaki Sarıyer’e kendisini vererek kurtulmaktır.

1987 BRGGL

Ertesi günü Lukovcan kadro dışı bırakılır ve Brüggel takımlara çalışmalara başlar. Her iki kaleci de çift kale maçında rakip takımların kalelerini korurken birbirleriyle bir araya gelmezler.

Brüggel bir sonraki ortaya çıkışında İstanbul’a gelişinin 48 inci saatinde bu kez havaalanında, dönüş yolculuğundadır, Fenerbahçe kendisini almaktan vazgeçmiştir.  ‘Hayatımda böyle komedi görmedim. Fenerbahçeli yöneticiler gururumla oynadılar. Bu işte Csernai’nin bir suçu yok. Ben öbür kalecinin gitmesini neden bekleyeyim ki? Kendisini gitmesi daha önceden söylenmeliydi.’ der ve uçakla İsviçre’nin yolunu tutar. Fenerbahçe ise Lukovcan’a gitmediği için kızgındır ve antrenmanlara çıkmasını yasaklar.

 

Beşiktaş-Galatasaray derbisi öncesi Beşiktaş Genel Sekreteri Ferhan Dinçer, Mustafa Denizli’ye yüklenir. “Denizli’nin hem Milli takımı hem de Galatasaray’ı çalıştırmasının çok ve çeşitli sakıncaları ortaya çıkmıştır. Artık iki antrenörlükten birisini tercih etmesinin vakti gelmiştir. İlk önce 12 Galatasaraylıyı Milli takıma çağırarak Galatasaray’ı bölmek istemediğini söylemiştir. Galatasaray’ın transferlerini yapan ve transferleri kendisinin hazırladığını söyleyen Denizli, milli futbolcularla transfer temaslarını kimlerin yapmakta olduğunu kamuoyuna açıklasın.”
TRT KRİZİ

Galatasaray, Fenerbahçe derbisinden sonra TRT’yi suçlayan bir açıklama yayınlar. TRT’nin naklen yayınlarla ilgili protokolünü kendilerine zorla imzalatmaya çalıştığını söyler ve protokolün tek taraflı ve istismar edici olduğunu belirtirler. ‘Biz aslında maçlarımızın TRT’den naklen yayınlamasıyla ilgili protokolü geçen yıl da kabul etmeyecektik ancak araya Sayın Mesut Yılmaz’ın girmesiyle evet dedik. Şartların içinde bulunduğumuz sezon için lehimize olacak şekilde düzeltileceği sözünü aldık. 4 ay önce TRT’ye başvurarak taleplerimizi yeniledik. Beşiktaş ve Fenerbahçe’de bizimle aynı fikirdeydiler ancak daha sonra fikirlerini değiştirdiler.’
Beşiktaş maçı öncesi naklen yayınlarla ilgili kriz gene patlak verir, TRT ve Galatasaray gene anlaşamamışlardır. Galatasaray, Beşiktaş maçı için TRT’den 20 milyon lira istemektedir, TRT ise ligdeki Galatasaray hariç 19 takımla yapmış olduğu protokol gereği maç başına 6 milyon lira vermektedir.

TRT Haber Dairesi Başkanı Demiral, Galatasaray’ın “Ben Ayrıyım” diyerek diğer takımlardan farklı uygulama istediğini, TRT olarak takımlar arasında bir ayırım yapamayacaklarını açıklar. Galatasaray protokolü imzalayıncaya kadar hiçbir maçı yayınlanmayacaktır.

Galatasaray, sıkıntının paranın azlığı ya da çokluğu için değil, isim ve telif haklarının prensip olarak TRT ile yapılan protokole konulması için mücadele ettiğini, anlaşmazlığın buradan kaynaklandığını duyurur. Fenerbahçe ve Beşiktaş ile daha önceden anlaşmış olmalarına rağmen bu iki takımın da protokolü imzalamalarından hoşnut kalmamışlardır.

TRT Spor Müdürü Aydın Köker; “Sezon bitsin. Galatasaray’ın istekleri diğer kulüplerden de gelirse ve bu kulüplerde bir araya gelebiliyorlarsa, Ankara’da kendileriyle konuşalım.”

Devreye Turgut Özal girer, Ali Tanrıyar ve TRT Genel Müdürü Tunca Toskay arasında arabuluculuk yapar Galatasaray’a maçın naklen yayını için 6 milyon lira ödenecek ve her iki taraf en kısa zamanda bir araya gelerek masaya oturacaklardır. Yapılacak pazarlıkta diğer kulüplere ödenen ücret de ele alınacaktır. 25 Kasım tarihinde anlaşma sağlanır ve en kısa sürede protokol imzalanacağı açıklanır.

1 Kasım’da Fenerbahçe, 2 penaltı atışından yararlanamadığı maçta Ankaragücü ile 0-0 berabere kalır. Kalede kadro dışı bırakılan Lukovcan’ın yerine Can görev almıştır. İlk yarıda Pesic, ikinci yarıda Osman penaltı vuruşlarında topu Ankaragücü kalecisi Şenol’a teslim ederler. Fenerbahçe’de ayakta kalan tek futbolcu Rıdvan’dır.
İnönü Stadındaki Galatasaray – Beşiktaş derbisi 2-2 beraberlikle biter, Galatasaray’ın dördüncü yabancısı Didier Six, yeni adıyla Dündar  Türkiye’deki ilk golünü atar. Önce Prekazi’nin enfes şutunu Zalad çıkartır arkadan Feyyaz’ın müthiş volesi direkte patlar. Galatasaray 33 üncü dakikada İsmail ile öne geçer, Feyyaz skoru eşitler. Bitime 10 dakika kala Uğur’un sol kanattan ortasında Six sarı kırmızılıları tekrar öne geçirirken 87’de oyuna sonradan giren Metin’in Muhammed ile çarpışması sonucu kazanılan penaltıda Rıza maçın skorunu ilan eder. İkinci yarıda maç 1-1 devam ederken Sadık Deda’nın verdiği hatalı penaltıyı Rıza kaçırır. Yusuf’un gole giden Feyyaz’a yaptığı faul ceza sahasının hemen dışındadır. Galatasaray’da İsmail’in attığı gol için ofsayt tartışması yapılır.

CSERNAI’NIN TESPİTLERİ

Csernai, futbolcuları tanıdıkça şikayetleri de artmaya başlamıştır. Verdiği mesajlar ve kullandığı tarz Stankovic ile büyük benzerlik göstermektedir; ‘Elimde arzu ettiğim 11’i çıkartacak kalitede futbolcu yok. Antrenmanda futbolculara bir şey gösteriyorum. Anlayıp anlamadıklarını soruyorum, hepsi evet diyor. Ancak 3 dakika geçmeden hiçbir şey anlamadıklarını anlıyorum ve antrenmanı kesmek zorunda kalıyorum.

İlk sıralardaki takımlardan eksikliğimiz dikkatsizlik ve mücadele. Kapasitemiz yok. Onların pozisyonları değerlendiren oyuncuları var, bizim yok. 9 maçta gol atamayan forvet sadece bizde var. Rıdvan ve Kayhan kafa toplarında hiç yoklar. Kötü niyetli değiller ama görev anlayışları zayıf. Kalede Lukovcan ile devam etmek mecburiyetindeyiz.’

1987 KLNK

Bir sonraki hafta Galatasaray, Gençlerbirliği’nin 2-1 yener. Sert geçen maçta galibiyet golleri Semih ve Mirsad’tan gelir. Kazım Ünlüsoy, Tanju’nun nizami golünü yanlış bir kararla ofsayt gerekçesiyle iptal eder.

Fenerbahçe ise Trabzonspor’u deplasmanda 2-1 yener ve üstelik de ikinci golü maçın bitimine 15 dakika kala penaltıdan atmasına rağmen hiçbir olay çıkmaz. Sarı lacivertliler sezonun en iyi futbolunu ortaya koyarlar ve farkı kaçırırlar. Gollerde Önder ve Şenol’un imzası vardır. Pesic ve Rıdvan Fenerbahçe’nin en iyi isimleridir. Trabzonspor 7 inci dakikada Hami’nin penaltı golüyle öne geçmesine rağmen üstünlüğünü koruyamaz.
Beşiktaş, Ankaragücü ile deplasmanda 0-0 berabere kalır ve hakem Necmi Temizel, Ali’nin attığı golü yanlış bir kararla ofsayt gerekçesiyle saymaz. 70 inci dakikada Zalad, ev sahibi ekipten Hüsnü’yü yumruklar, penaltı ve kırmızı kart olması gereken pozisyon Necmi Temizel’in dikkatinden gene kaçmıştır.

27 puanlı Galatasaray ve 26 puanlı Beşiktaş arayı iyice açarken arkadan gelen Yılmaz Vural yönetimindeki Malatyaspor 21 puandadır. 12 inci sıraya yükselen Fenerbahçe’nin 15 puanı vardır.

MİLLİ MAÇ

11 Kasım’da, Milli takım Belfast’ta 10 maçtır galibiyete hasret kalan K.İrlanda’ya deplasmanda 1-0 yenilir ve gol atamayan tek ülke olma özelliğini devam ettirir. Denizli’nin defansın ortasında Yusuf  ile yan yana oynattığı Beşiktaşlı Gökhan sahanın en iyilerindendir. İlk yarıda Tanju ve Erdal çok önemli birer pozisyondan yararlanamazlar.

Denizli istifa etmeyi düşünmediğini açıklarken Galatasaray Yönetimi Denizli’ye bir an evvel sadece Galatasaray ile ilgilenmesi için baskı yapmaktadır. Denizli’nin çok yıprandığı görüşündedirler, gerçekten de giderek daha itici bir hale gelmektedir.

Yugoslavya’yı deplasmanda 4-1 yenen İngiltere Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkını garantiler.

 

TUHAF BİR ŞİKE DAVASI

14 Kasım tarihinde bu kez Trabzonspor ile ilgili bir şike söylentisi ortaya çıkar. 1-1 berabere biten Sarıyer – Trabzonspor maçını yöneten hakem Burhan Koçak, maçtan önce eski hakemlerden Özer Kızıltan’ın kendisine maçı Trabzonspor’un kazanması için 3 milyon lira teklif ettiğini Futbol Federasyonu’na bildirir.

Trabzonspor, tarihlerinde böyle bir leke olmadığını söyleyerek Özer Kızıltan’la herhangi bir dostluk veya samimiyetleri bulunmadığını açıklar.

MHK Asbaşkanı Hilmi Ok, kendilerine bir telefon görüşmesi olduğu hakkında bilgiler geldiğini ama ellerinde bir kanıt olmadığını, kimin kimle konuştuğunu, ne konuştuğunu, doğru mu yanlış mı olduğunu bilmediklerini söyler.

Halim Çorbalı olayların yakından takip ettiklerini ifade eder ve ertesi günü Özer Kızıltan tüm aralamalara rağmen bulunamaz, kayıplara karışmıştır.

Daha sonra yeri tespit edilerek 24 Kasım’da tutuklanarak mahkemeye çıkarılır. Fakat sebep Sarıyer – Trabzonspor maçı değil, Boğaziçi – Yakacık Taçspor maçında hakem Bekir Tavacı’ya verdiği 250 bin liralık rüşvettir. Yetkililer Trabzonspor maçı ile ilgili yazının henüz Ankara’ya yazılmadığını söylerler.

30 Aralık’ta Kızıltan delil ve tanık ifadelerindeki yetersizlik sebebiyle serbest bırakılır.

AHMET AKÇAY YENİDEN İŞ BAŞINDA
15 Kasım’da Galatasaray İzmir’de Altay’ı 2-1 yenerken golleri Türk vatandaşlığına geçirdiği Mirsad ve Dündar’dan gelmiştir.

Beşiktaş ise olayların hakemi Ahmet Akçay’ın yönettiği maçta Trabzonspor’u 3-1 yener. Goller ise neredeyse klasik haline gelen Feyyaz – Ali – Rıza (penaltı) üçlüsünden gelir. Rıza sahanın en iyisidir.

Fenerbahçe, Bursaspor karşısında 4-0 galip gelir, Kayhan 3 gole imza atarken diğeri Müjdat’tan gelir. Sahanın en iyisi Rıdvan’dır. Maçın bitimiyle Ankaragücü ve Trabzonspor maçlarında sarı kart gören Hasan’ın forma giymesi sebebiyle hükmen mağlup sayılacağı iddiaları atılır.

Maçın video görüntülerine göre Trabzonspor maçının hakemi Ahmet Akçay, Hasan’a sarı kartını göstermektedir ancak bunu doldurduğu formda belirtmemiştir, sadece Nezihi sarı kartlı olarak görülmektedir. Bunun üzerine Fenerbahçelilerde Hasan’ı bir sonraki maçta oynatırlar.

Gözlemci Mazhar Kerestecioğlu, Hasan’ın sarı kart görmediğini, hakemin oyuncuları yeterince uzaklaştırmadan kartını gösterdiği için Ankaragücü’nden Erhan’a çıkan kartın karmaşa yarattığını ifade eder.

Rıdvan, hakemin Erhan’a kart göstermek için olay yerine geldiğini, fakat kartını önce Hasan’a çıkardığını, yanlışlığı anlayınca dönüp Erhan’a gösterdiğini ancak maçtan sonra kartı kime gösterdiğini yazdığını bilmediğini söyler. Bursa maçı öncesi bu durumu kulüpteki yetkililerle paylaşmış ama onlar Hasan’ın sarı kart görmediğini söylemişlerdir.

Ahmet Akçay : “Amacım Hasan’a sarı kart göstermek değildi. Elimde sarı kart vardı, tamam, ancak diğer elimle Hasan’a git diyorum ve dönerek kartı Erhan’a gösteriyorum, sonra da notumu alıyorum. Hatalı olduğum anlaşılırsa hakemliği bırakırım.”

Ahmet Akçay’ın hatalı olmadığı anlaşılır ve hakemliğe devam eder.

YENİ DERBİ, ESKİ SKOR

22 Kasım’da derbi maçında Beşiktaş Kadıköy’de Fenerbahçe’yi gene 4-0 yener. Maç antrenman havasında geçmiştir. Kale yeniden Lukovcan’a emanet edilmiştir. 20 inci dakikada Rıza’nın orta sahadan Fenerbahçe ceza sahasına havalandırdığı topu Fenerbahçe defansı izleyince Feyyaz kafayla perdeyi açar. 40 ıncı dakikada Ali’nin ortasında gene Feyyaz vardır, savunma gene pozisyonu izlemiştir. İkinci yarının hemen başında Zeki 25 metreden topu 90’dan ağlara gönderir. Bitime 5 dakika kala Ali gene ortalar, Feyyaz gene topu ağlara yollar, defans gene izler, tek fark pozisyonun sol kanattan gelişmiş olmasıdır. Özcan Oal, skor 1-0 devam ederken Beşiktaş’ın Kadir ile attığı nizami bir golünü ofsayt gerekçesiyle iptal eder.

Sabahlamaya gelen taraftarların arasında çıkan olaylarda 20 kişi yaralanırken 50 kişi tutuklanır.

Fenerbahçe’de bir kez daha Lukovcan krizi çıkmıştır. Daha önceden alternatif olarak gelen yabancı kaleci karşısında hiçbir yere gitmeyeceğini söyleyen Yugoslav kaleci bu defa tam tersi, sürekli ülkesine dönmek istemektedir. Csernai’nin her fırsatta kendisinden memnun olmadığını söylemesi ve Beşiktaş maçının faturasını kendisine kesmesi Lukovcan’ı iyice kızdırır. Bu kez de Vasa isimli bir futbol kulübünde oynayan Jozsef Andrusch adında bir Macar kaleci gündeme gelmiştir.

 

Galatasaray, sağanak yağış altında Tanju’nun 4 gol attığı maçta Kocaelispor’u 5-1’le geçer. Diğer gol Mirsad’dan gelmiştir. Böylece Tanju, 13 gollü Ali’yi 1 golle geçerek tahta oturur.
Galatasaray 33 puanla lider, Beşiktaş 32 puanla ikinci, Fenerbahçe 18 puanla 12 inci sıradadır.
MUSTAFA DENİZLİ’NİN İSYANI
26 Kasım’da Mustafa Denizli, Yugoslavya maçından sonra Milli takım’dan ayrılacağını açıklar, “Uzun bir süredir çok yoğun bir çalışma temposu içindeydim. Hem Galatasaray hem de Milli Takımdaki görevlerim bana ağır gelmeye başladı. İşe başlarken hedefim Türkiye’yi Avrupa 20 incisi yapmaktı. Türkiye’de böyle bir potansiyelin olduğuna inanıyordum. Önemli olan beyinlerin değişmesiydi, artık değiştiklerine inanıyorum.”

Çorbalı : “Arkadaş bize mukavele ile bağlı. Ben gidiyorum demekle olmaz. Biz de bir kamu kuruluşuyuz. Mukavelenin belirli şartları vardır, o şartlara bakmamız lazım. Eğer kendisi gitmek istiyorsa tabii karşılıklı anlaşma ile feshedebiliriz.”

 

Galatasaray, Samsun deplasmanından 1-0 lık yenilgiyle dönerken maçın hakemi Erman Toroğlu, oyunu 7 dakika uzatarak büyük tepki toplar. Son anlarda topun her taca çıkışında oyuna 1 dakika ilave etmiştir. Simovic 80 dakika boyunca Samsunspor ataklarına tek başına direnirken Mete’nin golüne engel olamayınca sara kırmızılılar ligdeki ilk yenilgilerini alırlar.
Beşiktaş, Bursaspor’u 4-0 yenerken izleyenleri futbola doyurur. Perdeyi Saffet açar, Ali 2 golle devam eder, son noktayı Zeki koyar. Ali, Rıza ve Saffet sahanın yıldızlarıdır.

 

Fenerbahçe, Ankara’da Tınaz Tırpan yönetimindeki Gençlerbirliği ile 1-1 berabere kalır. Gençlerbirliği’nin golündeki penaltı kararında hakem Engin Kurt’un kararı yanlıştır. Kaleyi gene Can korumuştur.
BOKS ŞUBESİ İŞ BAŞINDA

Lige haftalar önce havlu atan Fenerbahçe her hafta farklı bir skandalla çalkalanmaya devam etmektedir. Takımın sol beki Sedat, antrenmandan sonra birisi kulübün eski diğeri yeni iki boksörü Şadıman Öztemel ve Cemal Çağlayan tarafından saldırıya uğrar. Sedat, bu saldırının Aziz Yılmaz’ın talimatıyla olduğunu söyler. Başkan Tahsin Kaya’da, ‘Aziz’in alacağı varsa gelsin kulüpten istesin. Adam dövdürmek de ne oluyor?’ der.

Yugoslavya maçı, Denizli’nin ısrarları sonucunda İzmir’e alınır. Bu durum, maçtan hemen sonraki hafta Galatasaray’ın İzmir’de Karşıyaka ile maçı olmasına bağlanır.
Galatasaray, Türk vatandaşlığına geçirdiği İranlı oyuncu Nasır’ı 40 milyon liraya Konyaspor’a satarken, Savaş’ı da Ankaragücü’ne kiralar.

PROJELER, PROJELER
Yeni projeler peşinde koşan Galatasaray, Dünya Bankası’ndan 4 milyar liralık kredi ister. 1 milyarını da kendileri koyarak Florya’da 110 dönüm arazi üzerinde Olimpiyat Sitesi’ne benzer tesisler yapacaklar ve bunlardan halk da faydalanabilecektir. 2 yüzme havuzu, 8 tenis kortu, 2 çim saha ve kafeteryalar bulunacak tesisin 5 yıl içinde masraflarını çıkaracağı hesaplanmaktadır.

6 Aralık’ta Fenerbahçe, sadece 6.916 biletli seyircinin izlediği, 4 topunun direkten döndüğü ve 1 golünün Necmi Temizel tarafından sayılmadığı maçta Altay’ı İsmail’in penaltı golüyle 1-0 yener.
Galatasaray alarm sinyalleri vermeye devam etmektedir, Samsun’dan sonra ikinci deplasmanında Malatyaspor’a 3-1 yenilir. Orhan ve Oktay’ın 2 golü ile 3-0 öne geçen Malatyaspor karşısında teselli sayısı İlyas’tan gelir. Simovic ve Muhammed sarı kırmızılı takımda ayakta kalmayı başaran isimlerdir.

Beşiktaş ise Gençlerbirliği’nin 1-0 yenerek puan farkını 5’e çıkarır. Golü 20 inci dakikada Rıza penaltıdan atar. 35 inci dakikada kazanılan ikinci penaltıyı, tribünlerin isteği üzerine gol krallığını kovalayan Ali kullanır ancak topu kaleci Okan’a teslim eder.
38 puanlı Beşiktaş zirvede yalnız kalmış görünmektedir. 33 puanlı Galatasaray’ın arkasında 27 puanlı Trabzonspor yer alır. Dokuzuncu sıraya yükselen Fenerbahçe 22 puandadır. Son dakika mahkeme kararıyla lige yeniden yükseltilen Kocaelispor 10 puanla ligin dibindedir.

 

OLAYLAR, OLAYLAR

 

Taraftarlar gene hesap sormak üzere Florya’dadırlar. Mirsad ve Prekazi uyarılarak özel yaşantılarına dikkat etmeleri istenir. Savaş ve Six’i takımda görmek istemediklerini Denizli’ye anlatırlar. Alkışlanan tek isim Simovic’dir. Denizli ise her takım gibi Galatasaray’ın da yenilebileceğini, zaten kendilerinin yenilmeme konusunda bir söz vermediklerini anlatır.

Başkan Tanrıyar ise yaptığı derin analizlerle futbol bilgisini konuşturmaktadır; ‘Teknik adamlardan hesap soracağız. Sorumsuzca davranan hangi futbolcu olursa kulağını çekeceğiz, gerekirse tokadı vuracağız.

Uğur bu sene kaç maç oynadı? Ben onu bunu bilmem, futbol golle ölçülür. Golü atıp yatacaksın, bizimkiler sürekli yatıyor.

Siz takıma girecek düzeyde değil, 2 ay beklemesi lazım. Gollerin çoğunu Erhan’ın yaptığı hatalar yüzünden yiyoruz. İsmail’in kendine iyi bakmadığı belli. Prekazi anca ayağına top geldiğinde oynuyor. Tanju gol atamıyor.’
Stankoviç’in yolundan giden Csernai’de basınla takışır. Gazetecileri antrenmandan kovar. Sebebi antrenmana 10 dakika geç kaldığı için çalışmaya almadığı Zafer’le konuşmaya çalışmalarıdır. Lukovcan gene kadro dışıdır.

Ligin ve Fenerbahçe’nin kısa bir değerlendirmesini yapar;

‘Fenerbahçe’de gol içgüdüsüne sahip oyuncu yok. Rıdvan’ın oyun zekasına hayranım ama profesyonel anlamda henüz çocuk.  Abdülkerim çok yetenekli, ancak kapasitesinin yüzde onu ile oynuyor. En özveri ile oynayan oyuncum Sedat.

Ben olsam kaleci Lukovcan’ı transfer etmezdim. Bu yıl çok tenkit edildiğimiz açık farklı yenilgilere de uğramazdık. Fenerbahçe’yi sezon başında teslim alsaydım bugün şikayet edilen problemlerin hiçbirisi olmazdı.

İstediğim futbolu şu ana kadar sadece Galatasaray maçında sahaya koyabildik.’

1987 FB APO

Aynı gerginlik Florya’da Ergün Gürsoy ile gazeteciler arasında da yaşanmaktadır. Derwall, Türk basını ile ilgili şu çarpıcı açıklamayı yapar ; “Almanya’da yalan haber yazılırsa hemen tekzip edilir. Fransa’da tekzip yayınlanıncaya kadar gazetenin yayın hakkı elinden alınır. Burada mağlup olan takımın futbolcuları, dünyanın en büyük aptalları olarak kabul ediliyor. Bir takım ya Dünya Şampiyonu gibi oynuyor ya da futbolu hiç bilmiyor. Ortasını bulursa okuyucuna gazete satamayacağını düşünüyor. Almanya’da okuyucu sansasyonel habere ilgi göstermediği için böyle bir endişe yok.
Fenerbahçe gibi bir takım basın yüzünden 2 yıldır başarısız sonuçlar alıyor. Anlayamadığım nokta çıkan hatalı yorumların çoğu futbol oynamış ve sorunları iyi bilen yazarların elinden çıkıyor.”

 

 12 Aralık’ta ligin en formda ekibi Beşiktaş büyük bir sürpriz yaparak, İzmir’de Altay’la 1-1 berabere kalır. Ali’nin golüne Yesic’in penaltısıyla cevap veren Altay ligde sondan ikinci sıradadır.

Galatasaray, Denizlispor’u 3-1 yenerken moral bulur, Tanju 2 gol atarak gol krallığındaki iddiasını korurken diğer golde sahanın en iyilerinden Muhammed’in adı vardır.

Fenerbahçe, Kocaeli deplasmanından 1-1 beraberlikle dönerken Sadık Deda, Fenerbahçe’nin 2 penaltısını vermez. Sahanın en iyisi harika bir futbol oynayan Rıdvan’dır.  Alman futbolcu Buschmann ile öne geçen ligin son sırasındaki Kocaelispor Fuat’ın kendi kalesine attığı golle 1 puana razı olmak zorunda kalır.

 

Fenerbahçe Divan Kurulu toplantısında toplam borç 1,5 milyar lira olarak açıklanır. Tahsin Kaya yeniden aday olacaktır fakat diğer adayların gözünü korkutan bir rakamdır bu. Bütçede ise 1 milyar 710 milyon liralık gelire karşılık 2 milyar 15 milyon liralık bir gider ve 304 milyon liralık açık vardır.

DÜNYA KUPASI ELEMELERİ
1990 Dünya Kupası elemelerinde kuralar çekilir ve Sovyetler Birliği, Avusturya, İzlanda ve D. Almanya ile aynı grupta yer alırız. Sovyetler Birliği grubun favorisi olarak değerlendirilmektedir. Avusturya eski gücünden uzak görünürken D. Almanya ve Alman Sigi Held’in çalıştırdığı İzlanda dişimize en yakın takımlardır.

Dünya Kupasına katılmak için Federasyon Başkanı Çorbalı’nın en büyük umudu Derwall’dir. Kendisinden Milli Takım’ı elemelere hazırlamasını rica ederken ‘Böyle büyük bir insanı Türkiye’den kaçırmamamız lazım.’ der. Planları arasında Eğitim Dairesi’ni Derwall’e bağlamak ta vardır, Federasyon her şeyiyle Derwall’in emir ve görüşlerine açıktır yeter ki kendisinin gönlü olsundur.

TRYGSLVY

Yugoslavya maçı öncesi 16 Aralık’ta Futbol Federasyonu, oybirliğiyle Denizli’nin görevine son verilmesini kararlaştırır. Şiddetli yağmur nedeniyle sadece 4,500 kişinin izlemeye geldiği İzmir’deki maçta 3-2 yenilerek Yusuf ve Feyyaz ile ilk gollerimizi atarız ve topladığımız 2 puanla grubu sonuncu olarak bitiririz. Denizli’den sonra göreve getirilen isim Ümit Milli Takım çalıştırıcısı Tınaz Tırpan’dır.

 

Federasyon Başkanı Çorbalı’nın açıklamaları oldukça kafa karıştırıcıdır, Tınaz Tırpan’ın baş antrenör olmadığını söylerken Derwall’in ilk hedef olduğunu, Bobby Chralton ile görüştüklerini ve Milli Takım patronluğu için en büyük adayın Cramer olduğunu açıklar.

Milli Takımı Yugoslavya maçından sonra bırakacağını günler önce açıklayan Denizli, Çorbalı’nın “Eğer Denizli istifa etmezse kendisini görevden alacağım” açıklamasına büyük tepki gösterir ve hesap soracağını açıklar. Çorbalı ise aralarında yaptıkları toplantıda Denizli’nin görevi bırakması için rica etme kararı aldıklarını, Denizli’nin de istifa ederek bu ricalarını kabul etmiş olduğunu söyler.
HAKEMLER İŞ BAŞINDA
21 Aralık’ta Fenerbahçe, Samsunspor’u, henüz sarı lacivertli forma ile golü olmayan Rıdvan’ın bir kez daha muhteşem oynadığı maçta Pesic, Osman ve Müjdat’ın golleriyle 3-1 yenerek 3 yıl sonra Samsun’a ilk gollerini atar. Coşkun Kutay, Rıdvan’ın ceza sahasında iki kez düşürülmesine penaltı vermez.

Beşiktaş fark için çıktığı Kocaelispor maçından 1-1 lik beraberlikle döner. Altay karşısında alınan sürpriz beraberliğin hırsı ile ligin son sırasına demir atmış Kocaelispor maçına başlayan Beşiktaş daha 3 üncü dakikada Gökhan ile golü bulunca taraftarlar tribünde atılacak gol sayısı üzerine bahislere başlamışlardır. Ne var ki Rıza, 76 ıncı dakikada Engin Kurt’un yanlış verdiği penaltıyı gene kaçırır. Penaltı atışında kaleci Rüstem atıştan önce ileri çıkarak Rıza’nın açısını kapatmıştır. Maçın son dakikasında İsmail’in geri pasını yakalayan Alman golcü Buschmann beraberlik golünü atar.

 

Galatasaray ise Necmi Temizel’in yönettiği ve 2 penaltısının verilmediği maçta İzmir’de çok ağır zeminde Karşıyaka’yı 2-1’le geçer. 60 ıncı dakikaya kadar yenik durumda oynayan Galatasaray’ın golleri İlyas ve Tanju’dan gelir.

 

Beşiktaş bütün avantajını ligin son 2 sırasındaki takıma verdiği 4 puanla kaybetmiştir, 40 puanla zirvede olmasına rağmen takipçisi Galatasaray 39 puanla hemen dibine gelmiştir. Büyük yükselişe geçen Fenerbahçe 30 puanlı Malatyaspor ve 27 puanlı Trabzonspor’un arkasından 26 puanla beşinci sıraya kadar sıçramıştır.
Neredeyse bütün takımlar hakemlerden dert yanarken kendilerinden memnun olan isimler Federasyon Başkanı Çorbalı ve maçların gözlemcileridir. Hakemlerin haftayı başarıyla bitirdiği görüşündedirler. 100 üzerinden Necmi Temizel 74, Coşkum Kutay 79, Engin Kurt 67 puan alırlar. En düşük puanı, 62 ile Trabzonspor – Malatyaspor karşılaşmasını katleden Hamdi Kutval almıştır.
25 Aralık’ta Lefter, Fenerbahçe’nin kendisini ağlattığını söyler : “Fenerbahçe, Eskişehir, Sarıyer, Beşiktaş’tan 4 gol yiyecek takım mıydı? Kahrımdan maçlara bile gitmiyorum ama kulağımda radyoda. Fenerbahçe tarihinde hiç böyle kötü bir dönem görmedi.”
Tahsin Kaya, 1 Mart 1998 itibariyle Fenerbahçe’nin maç gelirlerine yüzde yüz temlik koyacağını açıklar. Kulübe cebinden yaklaşık 1 milyar lira vermiştir ve şimdi parasını kurtarma derdindedir.
27 Aralık’ta Galatasaray Yönetim Kurulu, Olağanüstü Genel Kuruldan Florya’da yapılacak 11 milyar liralık tesislerin yapım yetkisini alır. 1 yılda 2 milyar lira kar getirecek tesisler, 1 futbol sahası, 4 kulvarlı atletizm pisti, 1.500 seyirci kapasiteli salon, kapalı ve açık yüzme havuzu, 3 adet tenis kortunu bünyesinde bulunduracaktır. Proje, düşük faizli 11 milyar lira kredi alınarak gerçekleştirilecektir. Hazine arazisi 49 yıllığına kiralanmıştır ve tesislerin 3 yıl içinde bitirilmesi gerekmektedir.

Türkiye geçen sene olduğu gibi gene ağır kışın etkisi altına inmiştir.

Fenerbahçe kafilesi bastıran kar yağışı sebebiyle Gaziantep’ten Malatya’ya giderken yolda mahsur kalır ve 13 saatte otele ulaşabilir. Karlı kaplı sahada 2 şutu da direkten dönen Fenerbahçe elinden geleni yapsa da Malatyaspor 30 uncu dakikada Feyzullah’ın golüyle 1-0 galip gelir.

Malatya’ya giden Fenerbahçe’nin kafile başkanı Uğur Bozyiğit, Csernai hakkında öfke dolu açıklamalar yapar : “Csernai her yemekte şarabı çekiyor, sonra da odasına çıkıp sızıyor. Türkiye’yi ve Türkleri sevmiyor. Yolda mahsur kaldık. Herkese bağırıp çağırmaya başladı, tüm kafilenin moralini bozdu, kendisini ne sanıyor? Müjdat ve Şenol sahada sakat sakat dolaşırken oyunu uyurgezer gibi izliyor. Böylesine kötü bir teknik direktör görmedim.”

Bozyiğit hayatında kaç teknik direktör ile çalışmıştır bilinmez ama doğru olan basının Csernai’den intikamını aldığıdır. 10 Aralık’ta kendilerinin idmandan kovan Csernai ile ilgili her gün topun ağzında olduğu haberleri çıkmaktadır. İnsan ilişkileri çok zayıf olan Csernai, karşılıklı diyalogların ön planda olduğu bir ülkede çarkın nasıl döndüğünü daha anlayamamıştır, Derwall’in basın ilişkileri uzmanlığından çok ama çok uzaktır.

 

Galatasaray, 52 dakika gol bulamadığı zayıf rakibi Adana Demirspor’u Tanju’nun ikisi penaltıdan attığı gollerle 3-0 yenerken hakem Ahmet Akçay gene maça damgasını vurur. Hava topuna çıkıp yere düşen Mirsad’ın pozisyonuna verdiği penaltı kararına Galatasaraylı futbolcular bile inanamazlar. Galatasaray’ın ikinci golü de ofsayttır. Böylece 20 gole ulaşan Tanju, ligde 20 gol atan Fenerbahçe’yi de yakalamıştır.
5 puanlık farkı koruyamayan Beşiktaş Samsun deplasmanından 0-0 beraberlikle dönünce ikinciliğe düşer. Beşiktaş çok kötü oynar, buna rağmen çok gol kaçırır ancak yaptığı kritik kurtarışla mağlubiyeti önleyen isim kaleci Zalad olur.

BKJLY

Bu kez basılan antrenman sahası Fulya’dır. Ligin en dibinde yer alan iki takımla iki hafta üst üste berabere kalınınca sinirler gerilmiştir. Taraftarlar Metin’in önünü keserek küfür eder ve sahtekarlıkla suçlarlar. Takımı pavyonlara alıştırdığını iddia ederek kötü gidişten sorumlu tutarlar ve Galatasaray formasının kendisine yakışacağını söylerler. Araya giren Gökhan ve Samet’e de küfür edilir. Olaya müdahale eden güvenlik kuvvetleri öfkeli kalabalığı dağıtır.

 

Galatasaray 42 puanla lider, Beşiktaş 41 puanla ikinci, Yılmaz Vural’ın çalıştırdığı ligin sürpriz ekibi Malatyaspor 33 puanla üçüncü, bir başka sürpriz takım Sakaryaspor 29 puanla dördüncü, Fenerbahçe ise 26 puanla 8 inci sıradadır.
İLK YARI BİTİYOR

İlk yarının son haftasında Beşiktaş, Malatyaspor’la 0-0 berabere kalır. Sinan, kaçırdığı gollerle taraftarlarını delirtirken tribünler lisansını iptal edin diye bağırırlar. Maçın mutlak hakimi oynadığı futbolla Malatyaspor olurken bir topları direkten döner, sahanın en iyisi olan kaleci Zalad’ı bir türlü geçemezler. Forvet Oktay ve orta sahadaki Ünal konuk ekibin en etkili isimleridir. Beşiktaş’ın en büyük sıkıntısı ideal geri dörtlüsünden sadece Ulvi’nin kalmış olmasıdır.

 

Galatasaray, Bolu deplasmanında İlyas’ın son dakika golü ile beraberliği yakalarken hakem Sadık Deda Galatasaray’ın bir penaltısını vermez. Boluspor ikinci yarının hemen başında öne geçer, Galatasaray 88’de İlyas ile 1 puanı ve ilk yarı liderliğini kurtarır. Boluspor’u genç ismi Hayrettin oynadığı futbolla herkesi kendisine hayran bırakır.

 

Fenerbahçe, Denizlispor karşısında 2-0 galiptir. Goller Zafer ve Önder’den gelirken kalede tartışılan isim Lukovcan görev alır. Takımın dizilişinde geçen seneye göre terk fark Rıdvan’dır.

İlk ayrı sonunda Galatasaray 43 puanla lider, Beşiktaş 42 puanla ikinci, 34 puanlı Malatyaspor üçüncü, 32 puanlı Sakaryaspor dördüncü, Fenerbahçe ise 29 puanla 6 ıncı sıradadır. Kocaelispor 13 puanla ligin en alt sırasında yer alırken üstünde 16 puanlı Zonguldakspor ve 17 puanlı Gençlerbirliği bulunmaktadır.
Tanju 20 golle ilk yarıda gol krallığında öndeyken Fenerbahçe’nin ilk yarıda en fazla gol atan oyuncusu 4 golle Önder’dir.

GALATASARAY

 Galatasaray kadro genişliği ve oyuncu alternatifleri bakımından en avantajlı ekip olarak görünmektedir. İlk yarı boyunca kırmızı kart gören hiç futbolcusu olmamıştır.

Kalede Türkiye’nin tartışmasız en iyi ismi olan Simovic’in varlığı defansa büyük güven verirken daha rahat oynamalarını sağlar. Alınan birçok puanda tek başına Simovic’in imzası vardır.

İdeal savunma hattı da sağ bekte İsmail, sol bekte Semih, ortada Cüneyt ve Erhan ikilisiyle kurulmuş durumdadır. Sakatlıklarla boğuşan Yusuf takıma girmekte zorlanmaktadır. Türkiye’nin şüphesiz en hücuma dayalı defans hattı Galatasaray’dadır.

Geçen senenin aksine Uğur henüz forma girememişken İlyas’ta kendini son haftalarda göstermeye başlamıştır. Ancak orta sahanın en iyi ismi Tanju ile adeta telepatik bir iletişim kuran ve sezon başında gidip gitmeyeceği son ana kadar belirsizliğini koruyan Prekazi’dir. Birçok maçta attığı ve attırdığı gollerin imzası vardır. Samsunspor’dan alınan Savaş henüz uyum sürecini aşamamış görünürken en büyük çıkış yapan isim ise genç Muhammed olmuştur. Orta sahaya tek başına kattığı dinamizm ile adeta takımın pres gücünü bir basamak yukarı taşımış, Prekazi sadece top kendisindeyken oynadığı için onun da bütün açıklarını başarıyla kapatmıştır. Orta sahanın gelecek vaat eden bir diğer önemli ismi alt yapıdan gelen Tugay henüz şans bulamamıştır.

Geçen senenin en büyük eksiği olan forvet hattı, daha ilk yarıda 20 gol atan Tanju’nun transferi ile güçlenmiş, Mirsad ile iyi bir ikili olmuştur. Alternatiflerinin olmayışı en büyük eksiklik gibi görünürken sonradan Türk vatandaşı olarak takıma katılan Six hamlesi forvet hattını rahatlatmıştır. Ancak burası aynı zamanda takımın en yumuşak karnıdır çünkü tüm bu isimler sadece top kendi ayaklarında olduğu zaman oynamaktadırlar.

BEŞİKTAŞ

Beşiktaş Milne ile İngilizlerin klasik 4-4-2 sine dönmüştür. Kalede geçen sezonun çok tartışılan ismi Zalad tam olarak güven vermese de ilk yarı boyunca büyük bir hata da yapmamıştır. Beşiktaş’ın en uyumlu hattı defansın tek eksiği sağ bek olarak göze çarpmaktadır. Sol bekte Kadir, ortada ise uyumlu Samet – Ulvi ikilisi, orta sahadan da aldıkları destekle harika bir ilk yarı geçirmişlerdir. Milne’in sağ bekte denediği Bünyamin iki maçta isyan edince takımdan kesilmiş ve yerini esas pozisyonu stoper olan İsmail’e bırakmıştır.

Milne’in sisteminde orta dörtlünün ve presin büyük önemi vardır. 19 maçta sadece 9 gol yiyen siyah beyazlıların bu başarıda en büyük payı defans kadar orta sahadadır. Takımın ilk yarıdaki en istikrarlı ve en iyi ismi Rıza 90 dakika boyunca sağ kanatta tam istenildiği gibi ileri geri gitmekte ve sürekli orta kesmektedir. Yeni transferlerden fizik gücü çok yüksek Zeki, teknik yetersiz ancak fiziği yerinde Gökhan Keskin orta sahada rakibi presle boğmaktadırlar. Takımın sağ bekten sonra en büyük ikinci eksik bölgesi sol açık olarak görünmektedir.

Sinan ve Metin Tekin, Milne’in sistemine uyamayan iki oyuncudur. Metin çoğu maça sonradan girerken Sinan’da solda kendisinden istenilenleri yapamayınca takımdan kesilmiştir. Futbol anlatışı olarak Rıza gibi kanat boyunca ileri geri çalışması, rakibin beklerini kovalaması ve orta kesmesi mümkün görünmemektedir. Milne bazı antrenmanlarda sahanın 5 metre içine sağ ve sol kanatlara dubalar dizdirerek Metin ve Sinan’ın bunları geçerek sahanın içine girmesini yasaklar, sürekli kanatlarda ileri geri çalışmalarını isterAncak iki oyuncu da serbest oynamaya alışkın ve sürekli forvete kayan tipte isimlerdir. Antrenmanlardaki davranışları ve disiplinsizlikleri de (özellikle Sinan’ın) Milne için olumsuz puanlardır.

Takımın en uyumlu yerlerinden birisi de Ali ve Feyyaz’dan oluşan forvet hattıdır. Bir önceki sezona sağ bekte başlayan Ali yaptığı amansız prese bir de attığı 16 golle fırsatçılığını da ekleyerek komple bir hücum oyuncusu olmuştur. 10 gol atan Feyyaz ise Ali ve Rıza’dan aldığı asistleri gole çevirmekte zorlanmamaktadır. Milne, uzun boylu diğer ileri uç oyuncusu Saffet ile de özel olarak ilgilenmektedir.

Ligin son bölümüne kadar çok iyi bir performans sergileyen takım ligin dibindeki iki ekibe takılmış ve son 3 haftada 6 puan kaybederek ilk yarıyı ikinci bitirmiştir. Bunda en büyük etmen Milne’in Sinan’a yer açma çabaları ve ideal geri dörtlüden sadece Ulvi’nin sahaya çıkabilir durumda olmasıdır. Enteresan olan ise Samet’in yokluğunda savunma ikilisini bir türlü Ulvi – Gökhan olarak denemeye başlamamasıdır.

FENERBAHÇE

Lige daha sezon açılışında havlu atan Fenerbahçe bir iki maç parlasa da sezonun bir an önce bitmesini ister bir havadadır. İlk yarıda22 gol atan takım 23 golü de kalesinde görmüştür. Fenerbahçe’yi ezen bir Alman panzeri yapma çabasındaki Yücetürk’ün planları amaç ve eldeki malzemenin ilgisiz olması yüzünden erken iflas etmiş yerine Stankovic’in kopyası Csernai gelmiştir.

Kalede Csernai ile bir türlü anlaşamayan Lukovcan zorunluluktan oynamaktadır, yedeği Can hiç güven vermemektedir.

Takıma en çok takviye gereken yer savunma hattı tamamen yenilenmesi gerekirken aynı kaldığı için aynı problemler de devam etmektedir. Bütün özverisine rağmen Sedat sol bekte yetersiz kalırken İsmail zaman zaman iyi maçlar çıkarmaktadır. Nezihi’nin sakatlanması ve orta sahada yaratıcı oyuncu kalmayınca takımın en iyi ismi Pesic’in buraya çekilmesinden dolayı defans ikilisi aynen geçen seneki gibi Hasan – Abdülkerim ikilisine döner.

Orta sahada hepsi de birbirinin kopyası, aynı futbolcu özelliklerine sahip birçok isim görev alır, Müjdat, Önder, Zafer, Osman’ın kapasiteleri bellidir ve yeni gelen isimlerden ne Durmuş ne de Erdi bunlardan daha iyi durumda değildir.

Fenerbahçe forveti için 6 maçı gol atamadan tamamladı dersek genel durumu en iyi şekilde anlatmış oluruz. En büyük sebebi de orta sahadan Pesic dışında pas alacak oyuncu bulunmamasıdır. Zafer ve Kayhan geçen sene forveti oluşturan isimlerdir, bunlara Rıdvan’ın eklenmesi takımdaki en büyük farklılıktır. Sezon başında uzun süre sakatlık nedeniyle oynamayan Rıdvan son maçlara doğru takımın ayakta kalan tek ismi olur. Çoğu maçta Rıdvan olmasa Fenerbahçe rakip kaleye atak bile yapamayacak haldedir. Ancak onun da en büyük eksikliği henüz gol atamamış olması ve bunun üzerinde yarattığı baskıdır.

Ligin en büyük çıkış yapan iki takımı Malatyaspor ve Sakaryaspor’dur.

Almanya’dan eğitimini tamamlayıp yeni dönen Yılmaz Vural’ın yönettiği Malatyaspor özellikle son haftalarda büyük bir çıkışa geçerek görkemli bir futbol sergilemeye başlar. Kaleci Yaşar oldukça iyi bir oyun sergilemektedir. Forvette Oktay 13 golle takımın gol yükünü çeken isimdir. Ancak bu başarıda en önemli faktör şüphesiz 21 yaşındaki orta saha oyuncusu Ünal Karaman’dır. Gaziantepspor’dan transfer edilen genç yetenek ligin en iyi orta saha oyuncuları arasındadır. Eren, Feyzullah, Orhan ve Ceyhun’un da katkılarıyla Malatyaspor ligin korkulan ekiplerinden birisi olmuştur.

5 Ocak’ta Galatasaray Deda’yı istenmeyen hakem ilan ederek bir deklarasyon yayınlar; “MHK Başkanı Hilmi Ok ve arkadaşları, Beşiktaş ve Boluspor maçlarını değerlendirdiklerinde, Sadık Deda’nın hata yapmaktan öte Galatasaray’ın maçlarında kötü niyetli davrandığını göreceklerdir. Eğer görmezlerse Galatasaray’a karşı işlenen hakemlik suçuna ortak olacaklardır. İşte o zaman büyük fedakârlıklarla sahaya çıkardığımız futbol takımımızın haklarını kendimiz korumak zorunda kalacağız.

Sayısı ikiyi üçü geçmeyen ve Galatasaray’a karşı art niyetli oldukları kanıtlanmış hakemleri maçlarımızda görmek istemiyoruz. Bu da bizim en doğal hakkımız.”
YENİ BİR GALATASARAY PİYANGOSU

Galatasaray, Florya’da yapmayı planladığı tesisler kaynak sağlamak amacıyla hızlı bir şekilde yeni bir piyango düzenler ama umduğunu pek bulamaz. Bunun en önemli sebeplerinden birisi bir önceki piyangoda yaşanan olaylardır. Bastırılan 100 bin biletten 30 bin tanesi satılır ve 300 milyon liralık gelir elde edilir. Buna karşılık Galatasaray borçlarının bir bölümünden bu sayede kurtulmuştur, örneğin Faruk Süren’e alacaklarına karşılık 11 bin adet piyango bileti verilmiştir. En büyük hedef Mali Kongreye borçsuz girebilmektir. Ali Tanrıyar’a karşı rakip arayan muhalefetin başkanlık teklifini Faruk Süren kabul etmez.

Tesisler için 11 milyar lira kredi bulmaya çalışan Ali Tanrıyar bunun için Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal’ı listesine almaya çalışmaktadır. Ekonomiyi iyi bilen ve kredi almakta büyük faydası dokunulacağı düşünülen Ahmet Özal’ın önündeki tek engel kulübe 2 yıllık üye olmasıdır, oysa Yönetim Kuruluna girebilmek için 5 yıllık üyelik şartı aranmaktadır. Bu sebeple üyelik tarihinin geriye çekilip çekilemeyeceği araştırılmaya başlanır.

Ağzı yoklanan Necdet Çobanlı (Ali Uras’ın eski dostu ve istifası sonrasında en büyük destekçilerinden) Galatasaray’a başkan olmak ve hizmet etmenin kendisi için büyük şeref olacağını açıklar.
7 Ocak’ta Seba yapacaklarıyla ilgili konuşur; “Pendik’teki Sosyal Tesisleri 49 yıllığına Beden Terbiyesi’nden almış bulunuyoruz. Diğer yer da Akatlar’da. Burası da iyi bir salon, yüzme havuzu ve restaurant olacak. Beşiktaş Koleji’ni de gerçekleştirmek istiyoruz. Çim saha da Nisan ayında bitmiş olacak.”

Kongre yarışının sürdüğü Fenerbahçe’de her gün bir aday ismi gazetelerde çıkmaktadır. Emekli Hava Orgenerali Muhsin Batur, Selim Edes, Zeki Çakmak, eski Başbakanlardan Bülend Ulusu bu isimlerden bazılarıdır. En ciddi aday olarak Semih Bayülken tarafından desteklenen Osman Hızlan görülmektedir.

Fenerbahçe’de Lukovcan tekrardan kadro dışı bırakılmıştır ve Csernai, devre arası kampı için gidilen Fethiye’de basınla 2 ay süren suskunluğunu bırakarak önemli açıklamalarda bulunur; “Beşiktaş ve Galatasaray hariç ilk 10 sıradaki takımların güçleri birbirleriyle aynı. Fenerbahçe’nin o güçlü zamanları bugün için geçerli değil. Şimdiden önümüzdeki yılın tedbirleri alınmalı. Takımda 15 tane işe yaramaz ve problemli futbolcu var. Yönetim milyonları boşuna harcamış. Sadece bir kısmı işi ciddiye alıyor. Fethiye’ye geleli 3 gün oldu, şimdiden kaytarmaya başladılar, yok başım ağrıyor, yok ayaklarım ağrıyor, hastalandım, halsizim, yorgunum. Nasıl iş, bir türlü çözemiyorum. ”
2 çalıştırıcı değiştirilmiştir fakat söyledikleri, sıkıntıları, şikâyetleri birbirleriyle büyük benzerlik göstermektedir. Antrenör değişiklikleri sonuç vermediğine göre Fenerbahçe’nin kurtuluşu, kadronun büyük bölümünün revize edilmesinde görülmektedir.

20 Ocak’ta Dereağzı Grubu, Tahsin Kaya’ya karşı Kadıköy Grubundan destek sağlamak amacıyla bir yemek düzenler. Kaya’ya karşı omuz omuza şarkıların söylendiği toplantının ilginç bir özelliği katılımcılar arasında mevcut Yönetim Kurulundan 5 kişinin yer almasıdır.

24 Ocak’ta ikinci yarı beraberliklerle başlar.

Galatasaray deplasmanda Eskişehirspor’la 1-1 berabere kalır. Hakem Hasan Ceylan, Galatasaray’ın ilk yarının son saniyelerinde golü bulduğu penaltı atışındaki kararda hatalıdır. Eskişehirspor ikinci yarıda kazandığı penaltı vuruşundan yararlanamaz. Penaltıyı kaçıran Yusuf bir dakika sonra beraberlik golünü atar.
Beşiktaş, Denizli deplasmanından golsüz beraberlikle dönerken hakem Yavuz Karaozan Beşiktaş’ın bir penaltısını vermez. Sağ bekte Turan’ı deneyen Milne aradığını gene bulamaz. İlk 11’de sahaya çıkan Metin hayal kırıklığı yaratır.

Fenerbahçe aynı skorla Karşıyaka deplasmanından 0-0 beraberlikle dönmektedir. Maçın tek önemli pozisyonu Ali Çoban’ın Rıdvan’ın şutunu çizgiden çıkarmasıdır.

Ankaragücü’nün çiçeği burnunda çalıştırıcısı Fatih Terim, Adana Demirspor maçında hakeme hakaret ettiği gerekçesiyle 1,5 ay hak mahrumiyeti cezası alır.

FTHTRM

30 Ocak’ta Csernai’nin yardımcısı Ömer Kaner son 1 aydır üzerlerinde yönetimin büyük baskısı olduğunu açıklar ; “Özellikle son 1 aydır Tahsin Kaya ve yönetim devamlı baskı yapıyor, bu adamı neden oynatmadınız, bu adamı neden kadroya almadınız diye sürekli sorguluyorlar. Tahsin Kaya telefon açıyor, yöneticilerle haber yolluyor, benim söylediğim futbolcu oynayacak yoksa karışmam diyor. Teknik Heyete bu kadar karışılan bir kulüp görmedim.”

BERABERLİKLER TAKIMI

İkinci yarının ikinci haftasında Beşiktaş üst üste 6 ıncı maçından da beraberlikle ayrılır. Rıza ve Feyyaz’dan yoksun olarak Karşıyaka karşısına çıkan Beşiktaş henüz beşinci dakikada Zeki’yi de kaybedince tüm saha yerleşimi bozulur. Genç forvet Saffet Sancaklı kaçırdığı iki golle tribünleri çıldırtır. 1-1 biten karşılaşmada golü son dakikada Ali atmıştır ve maçın hakemi Galatasaray’ın istenmeyen hakem ilan ettiği Sadık Deda’dır.

Galatasaray, deplasmanda Sakaryaspor’u 2-0 yenerken Beşiktaş ile olan puan farkını 3’e çıkartır. Gollerde birinde imzası olan Tanju bir de penaltıdan yararlanamaz. Diğer golü Selçuk kendi kalesine atar. Sakaryaspor umulanın çok altında bir performans sergiler. Her iki takımın da stoperleri Sakaryaspor’da Turan, Galatasaray’da Cüneyt takımları adına sahanın en iyileridir.

Fenerbahçe ligde 17 inci sıradaki Adana Demirspor’a Kadıköy’de son 15 dakikada yediği gollerle 2-0 yenilirken gene kıyamet kopar. Tribünler haftaya kimse maça gelmesin diye bağırmaktadır. Sahaya ve şeref tribününe bozuk para yağar. Takımı taşıyan otobüs şoförü, taşlanmamak için futbolcuları almadan stadı terk eder. Adana Demirspor bu galibiyetle 20 takımlı ligde 16 ıncılığa yükselmiştir.
Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Sadıkoğlu, Ziya’nın çok klas bir oyuncu olduğunu, kendilerine iki maçta da gol attığı için seneye transfer etmeyi düşündüklerini, Csernai’nin ise bir an önce gönderilmesi gerektiğini açıklar.

İslam Çupi; “Rakip Adana Demir Spor ise ve bu rakip de bir deniz kaplumbağası gibi puan cetvelinin on yedinci metresinde duruyorsa, böyle bir yenilginin Fenerbahçe tarihinde yeri olmamalı. Fenerbahçe tarihinde böyle bir yenilgi de olmalı diyenler varsa benim cevabım kısa olur. Kağıt, mürekkep, beyin ve Fenerbahçe tarihi bitti beyler.
30 yıldır yazarlı, 20 yıldır yazarsız tam 50 yıldır Fenerbahçe’yi izliyorum. Dünkü kadar Fenerbahçe’sizlikte Fenerbahçe’yim diyen bir Kalamış kalpazanı gözlerime hiç oturmadı, gözlerimi hiç bu kadar rahatsız etmedi.”

Ogün Altıparmak 5 futbolcunun Fenerbahçe’yi sattığını iddia eder; “Eskişehirspor maçı öncesi Yücetürk’ü yanıma çekip uyardım. Dikkat et oyunlar dönüyor dedim. O inanmadı. Bana kalsa Abdülkerim’e 1 dakika forma vermem. Csernai takıma koymayacağım dedi, gene koydu. Bazı futbolcuların, bizim babamız var, bize bir şey olmaz takıntısı sürüyor.”

Müjdat ; “Kayhan başkana ana avrat küfür etti, ben kötü oldum. Yönetim bunları biliyor, hiçbir şey yapmıyor, sonra faturayı bana kesiyor. Semih Bayülken’e yakınım diye beni istemiyorlar. Şimdi ki yöneticiler keşke Bayülken kadar erkek adam olsalar.”

4 Şubat’ta yapılan toplantıda Altıparmak bu sözlerini söylemediğini, futbolcuların takımı sabote ettiklerini söylediğini ancak maç satmakla ilgili bir cümle söylemediğini ve gazetelerin yalan yazdığını açıklar. Gazetecilerin ses bandının dinlenmesi teklifi kabul edilmez. Toplantıdan önce Suphi Arı ile Ogün Altıparmak, Kulüp Müdürü Serkan Acar’ın odasında itişirler, iki yöneticiyi olaylar daha büyümeden diğer yöneticilerin ayırır.

Önce kaptanlığı elinden alınan Müjdat yaptığı açıklamalardan dolayı takımın huzurunu bozma gerekçesiyle süresiz kadro dışı bırakılır. Sedat, Abdülkerim, Hasan ve Önder düzenledikleri basın toplantısında kendiler için maç sattı diyen yönetici Hüseyin Kozluca’yı mahkemeye vereceklerini açıklarlar. 4-0 kaybedilen Eskişehirspor maçını sattığı iddia edilen Sedat, o maçın ilk 16 kişilik kadrosunda bile değildir.
Müjdat
, Csernai’nin, kendisine ihtiyacım var raporu üzerine 3 hafta sonra affedilecektir. Maçları protesto etmeye hazırlanan Fenerbahçeli taraftarlar Csernai’nin destek istemesi üzerine bu eylemden vazgeçerler fakat Müjdat ve Semih Bayülken’i protesto edeceklerini duyururlar.

Fenerbahçe lige havlu atmıştır ama taraftarı hala pes etmemiştir. 7 Şubat’ta iddiasız Fenerbahçe’nin Boluspor’u 3-1 yendiği karşılaşmasını 15.983 biletli seyirci izlemiştir. Bunların bir bölümü da protesto amacıyla gelenlerdir. Kayhan’ın gollerinde adrese teslim ortaları yapan Durmuş ve Lukovcan en iyi futbollarını oynarlarken goller Kayhan (2) ve İsmail’den gelir.

Denetleme Kurulu hazırladığı raporda 1 milyar 558 milyon liralık gelire karşılık borcun 2 milyar 348 milyon lira olduğunu açıklar. Borçların faizleri maddi yükü çoğaltırken karşılıksız çıkan çekler de kulübün itibarını düşürmektedir. Aynı gün Divan Toplantısında Tahsin Kaya serzenişte bulunur; “Yönetim Kurulu’na bozuk para atılırken neden üyeler sahip çıkmadı? Futbol takımı başarısız diye Fenerbahçe’ye sahip çıkılmıyor. Kulübün aylık gideri 35-40 milyon lira, hangi hazırlıklar var, hangi tedbirler alınıyor diye kimse sormuyor. Başkanlığı benden daha iyi yapacak birisi varsa bırakırım. Arabamın altına bomba süsü verilmiş paketler konuldu. Umumi heyet, suçlusunuz, yönetime sahip çıkmadınız.”

Ali Şen ; Tahsin Kaya 1,5 milyar lira para vermiş ama bir gün yüzü gülmemiştir. Fenerbahçe vefalı kulüptür. Tahsin Kaya’nın bu kulüpte güleceği günler olmalıdır, bu başkana vefa gösterilmelidir.”

Emin Cankurtaran ; “Başkanı üyeler seçer, Hepimizin belli bir grubu var. Bunları harekete geçirmeli, Kaya’ya oy vermeye davet etmeliyiz.”

Galatasaray, Rizespor’u 1-0 yendiği maçtan sonra atılan taşlar sebebiyle 1 saat mahsur kalır. Maçın tek golü Cüneyt’ten gelirken sahanın en iyisi Muhammed olur. Simovic’in yokluğunda ilk kez görev alan kaleci Hayrettin güvenoyu alır.  Kazım Ünlüsoy Rize’nin 1 golünü faul sebebiyle iptal etmiştir.

Adana Demirspor bir sürpriz daha yaparak bu sefer Beşiktaş’ı 2-0 yenmiştir. Ziya iki gole adını yazdırırken bir şutunu da Samet çizgiden çıkartır.
22 inci hafta sonunda Galatasaray 50 puanla lider, Beşiktaş 44 puanla ikinci, Malatyaspor 40 puanla üçüncü, Fenerbahçe 33 puanla 7 inci sıradadır.

 

10 Şubat’ta Galatasaray Vakfı, tesisler için alınacak 11 milyar liralık krediye karşı olduğunu açıklar. Bu kredi için milyarlık mal varlıkları ipotek altına alınacaktır ve bu durum birçok sakıncası vardır. Vakıf, Alp Yalman’ın küstürülmesini ise vefasızlık olarak değerlendirir.
Kupa maçlarında Galatasaray, Kayseri’den 5-1’lik galibiyetle dönerken Beşiktaş üst üste 6 beraberlik ve 1 yenilgiden sonra Kuşadası’nı Ulvi’nin penaltısıyla 1-0 yener. Fenerbahçe Adanaspor’la deplasmanda 1-1 berabere kalır. Rıdvan Fenerbahçe formasıyla resmi maçlardaki ilk golüne imza atar.

23 üncü haftada deplasman turunun son maçında Galatasaray, Zonguldak deplasmanında Tanju’nun golleriyle 2-1 galip gelirken Tanju’nun nizami bir golü de hakem Engin Kurt engeline takılır. İlyas sezonun en iyi futbolunu sergilemiştir.

Beşiktaş sahasında 22 bin kişinin izlediği Boluspor karşılaşmasında bu kez ligdeki kötü gidişe dur der ve nihayet galip gelir. 4-1 biten maçın gollerinde Beşiktaş taraftarlarının slogan isimleri vardır, Metin, Ali (2) ve Feyyaz.

Fenerbahçe Eskişehirspor’a deplasmanda 2-1 yenilir. Fenerbahçe 2-1 mağlup durumdayken skoru 2-2 yapacak olan Erdoğan’ın kendi kalesine attığı golü hakem İlyas Ayan, yardımcısı Mehmet Çetiner’in yanlış bayrağıyla iptal eder. Devre arasında Abdülkerim ve kaleci Lukovcan kavga eder. Maçtan sonra basın Csernai’yi, Csernai hakemleri, yönetim her ikisini de suçlar.

Başkanlık için her gün farklı bir ismin ortaya çıkması devam etmektedir. Başkanlık yarışının kızıştığı günlerde belirtilen süreye kadar tam 10 aday başkanlık için isim bildirmiştir; Tahsin Kaya, Fikret Arıcan, Osman Hızlan, Eşref Aydın, Zeki Çakmak, Fikret Kırcan, Cihat Arman, İbrahim İskeçe, Semai Şatıroğlu, Lütfü Zerende.

53 puanlı Galatasaray’ın arkasında 47 puanlı Beşiktaş ve ligin 2 sürpriz ekibinden 40 puanlı Malatyaspor, 39 puanlı Sakaryaspor vardır.

KONGRE YAKLAŞIYOR

3 büyük takımda gidecekleri kongre öncesinde yeni arayışlar içerisindedirler. İçlerinde koltuğu en rahat görünen Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba’dır. Sadece kimlerin yönetimde olacağı merak konusudur.

Fenerbahçe’de Tahsin Kaya’nın kulüpten alacağı rakamın ve borcun büyüklüğü yeni aday çıkmasını zorlaştırmaktadır. Herkes canla başla çalıştığından ve elinden geleni yaptığından emindir ancak ortaya çıkan sonuç bu özveriyle paralel gitmemektedir. Gene de genel kanı kendisine bir dönem daha şans verilmesi yönündedir. Neticede Semih Bayülken karşısına birisini mutlaka rakip olarak çıkartacaktır ancak bu isim kim olacaktır?

Galatasaray’da ise işler gayet iyi gittiği halde Ali Tanrıyar’a yönelik muhalefet artmaktadır. Eski Futbol Federasyonu Başkanı Ali Uras açar ağzını yumar gözünü; ‘Ali Tanrıyar’ın başkanlığa seçilirken bastırdığı seçim vaatlerini yeniden inceleyeceğim. Bakalım söylediklerinin hangisini yerine getirmiş? Ergun Gürsoy, Selçuk Uygur gibi değerler kolayca silip atılamaz.’

21 Şubat’ta olaylı maçta Galatasaray, Sarıyer ile 2-2 berabere kalır. Çok sert geçen maçta Galatasaray 18, Sarıyer tam 38 kez faul yapar. Galatasaray’ın golleri Tanju ve Prekazi, Sarıyer’in ise Selçuk ve Sercan’dan gelir.  Hakem Yahya Diker Galatasaraylı oyunculara 4 sarı kart, Sarıyerli oyunculara 5 sarı, 1 kırmızı kart göstermiştir.

1988 GSSRYR

Sarıyer maçın hemen başında Sercan ile 1-0 öne geçer. 36 ıncı dakikada Sarıyer, Cem’in ağır bir kararla kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kalır. Ve 1 dakika sonra çok tartışılan penaltı kararı gelir. Hakem Diker, Sarıyerli Zoran’ın, rakibinin de arkadan müdahalesiyle dengesini kaybederek topu göğsüyle kornere attığı pozisyonda önce korneri verir sonra da yan hakemin ısrarlı uyarılarıyla penaltı noktasını gösterir, Tanju beraberlik golünü atar. 40 ıncı dakikada Selçuk Sarıyer’i yeniden öne geçirir. Önce rakibine, Sarıyerli Cem’in kırmızı kart görmesine neden olan sertlikte bir faulü yapan Galatasaraylı Arif’e kırmızı kart göstermeyen Diker,  daha sonra Sarıyer’in ve Galatasaray’ın 1’er penaltısı verilmez. Galatasaraylı Savaş, kendisine faul yapan Erdoğan’ın suratına tekme attığı pozisyonda sadece sarı kart görür. 75 inci dakikada Prekazi frikikten maçın sonucunu belirleyen frikik golüne imzasını atar.

Beşiktaş sahasında Oğuz Sarvan’ın 1 penaltısını vermediği maçta Eskişehirspor’u 2-1 yener. Maçı 27 bin kişi izlemiştir. Eskişehirspor İnönü Stadı’nda Nedim ile öne geçerken sahanın en kötü isimlerinden sağ bek İsmail beraberlik golünü atar. Son sözü 80 inci dakikada oyuna sonradan giren Sinan’ın pasında yeni transfer Saffet söyler.

 Tarihinin en kötü günlerini yaşayan Fenerbahçe’nin taraftarı enteresan işler yapmaya devam etmektedir. Sakaryaspor ile 1-1 berabere biten karşılaşmayı 15.658 biletli seyirci izlemiştir. Erman Toroğlu’nun yönettiği maçta Fenerbahçe Pesic’in kaleci Engin tarafından düşürülmesiyle kazanılan penaltıda İsmail’in golüyle öne geçerken Sakaryaspor Oğuz Çetin ile beraberliği sağlar. 35 inci dakikada Rıdvan mutlak bir gol pozisyonundan yararlanamaz, dönen topu stoper Hasan ıskalar ve Oğuz şık bir plase ile ağları görür. Bu pozisyondan sonra Hasan uzun süre yuhalanır. Maç sonunda taraftarlar mücadeleden memnundur, takıma desteklerini gösterirler.

OLAYLAR DEVAM EDİYOR

 

Malatya’da belki de dünya spor tarihine geçecek olayların meydana geldiği bir hafta olmuştur. Acilen göreve çağrılan Türk Ordu’su, hakem Serdar Çakman ve yardımcılarını korumak için adeta seferberlik ilan eder.

MLTY

Ligin flaş ekibi Malatyaspor sahasında Bursaspor ile oynamaktadır ve Serdar Çakman, Metin Tokat, Bülent Yavuz hakem üçlüsü kötü bir yönetime imza atarlar. Maçı deplasman ekibi Bursaspor 4-1 kazanır.

Maçın 36 ıncı dakikasında Bursaspor bir penaltı kazanır. Malatyasporlu Oktay hakemin üzerine yürür, kendisini iter ve kokartını söküp yere atınca kırmızı kartı görür. Arkadan penaltı noktasına dikilen top kullanılmak üzereyken bu kez Malatyasporlu Feyzullah gelir ve topu tribünlere gönderir, Çakman kendisine de kırmızı kart gösterir. Kendini kaybeden taraftarlar tribünlerden söktükleri betonları sahaya yağdırırlar. Arkadan Ünal’ın da kırmızı kart görmesiyle Malatyaspor sahada 8 kişi kalır. Oyunun büyük kısmında yan hakemleri kalkanlı polisler korumak zorunda kalırlar. İlk devrenin bitiminde Malatya valisi hakemlerin soyunma odasına gelir ve askeri birliğin yolda olduğunu, onlar gelene kadar maçın başlamamasını rica eder. Böylece ikinci yarı 35 dakika gecikmeyle başlar. Serdar Çakman olayların başlamasıyla ilgili olarak en büyük suçlunun tribünleri sürekli tahrik eden Malatyaspor’lu Oktay olduğunu iddia eder. Maçtan sonra yapılan alkol muayenesinde hakemler temiz çıkarlar.

Maçtan sonra toplanan Profesyonel Futbol Ceza Kurulu Oktay’a 4, Feyzullah ve Ünal’a da 3’er maç ceza verir.
Kupanın rövanş maçlarında Galatasaray, Kayserispor’u 4-1 yenerken Beşiktaş Kuşadasıspor’la deplasmanda 1-1 berabere kalarak turu geçer. Fenerbahçe’nin Adanaspor’u 4-0 yendiği zorluk derecesi son derece düşük olan maçta hakem İbrahim Acar Fenerbahçe’nin Rıdvan’ın ayağından kazandığı ikinci golündeki ofsaydı görmez, durum 4-0 olduktan sonra da Rıdvan’a yapılan 2 penaltıyı vermez.

27 Şubat’ta iki aday kalmıştır Fenerbahçe’de, Tahsin Kaya ve Osman Hızlan. Tahsin Kaya seçilmesi halinde 1 milyar 750 milyon lirayı reklam karşılığı olarak vereceğini söylerken Osman Hızlan, seçilse de seçilmese de spor kompleksi ve Fikirtepe Sahası’nın Fenerbahçe’ye verileceğini açıklar.
Semih Bayülken şu açıklamayı yapar ;Bu seferlik kongreye girmeyeceğiz. Nasılsa yeni yönetim 3 ayda dağılır. Biz yenilenmiş olarak kongreye soyunuruz.”

Beşiktaş’ın üst üste puan kayıplarından sonra sıra Galatasaray’a gelmiştir, Bursa deplasmanında maçın hakemi Bursaspor tarafından 2 sene önce istenmeyen adam ilan edilen Necmi Temizel’dir. 1-1 biten maçta Temizel, Prekazi’nin Taygun’un kasten ayağına basarak sakatladığı pozisyonu yakalayamaz. Çok yoğun yağmur altında ve ağır bir zeminde oynanan maçta goller Çetin ve Tanju’dan gelirken Prekazi’nin bir şutu direkten döner.

Beşiktaş biraz da korkarak gittiği deplasmanda Sakaryaspor’u sahanın yıldızı Ali (2) ve Rıza’nın golleriyle 3-1, Fenerbahçe deplasmanda Rizespor’u Rıdvan’ın yerine oyuna giren Kayhan’ın 86 ıncı dakikadaki golüyle 1-0 yener. Beşiktaş maçının hakemi Sadık Deda, Sakaryaspor’un tek golünde hatalı karar vermiştir.

Galatasaray ve Beşiktaş arasındaki puan farkı bir anda yeniden 2’ye düşmüş ve arkalarından gelen Malatyaspor ile de artık çift hanelere çıkmıştır.

Galatasaray’da Ali Tanrıyar tek aday olarak kongreye girer fakat Alp Yalman’ın görev almayacağını açıklamasından sonraki huzursuzluk sürmektedir. Bu sebeple Faruk Süren ve Özkan Olcay’da görev almayacaklarını tekrarlarlar. Ali Tanrıyar ve Alp Yalman uzun süre yönetimde görev alma konusunda konuşurlar. Tanrıyar, Sarıbeyoğlu’nun yönetime girmesini isterken Yalman buna karşı çıkmaktadır fakat bu ısrarı uzun sürmez ve yönetime girmeye karar verir. Ergun Gürsoy, Selçuk Uygur ve Alp Yalman Tanrıyar’ın listesine girerken yönetimdeki yeni iki isim Engin Kaptanoğlu ve Özhan Canaydın olur.

FBSLH

Fenerbahçe’de ise kongreye yaklaşılırken silahlar çekilmiştir, üstelik mecazi anlamda da değil. Yönetici Fazıl Tokatlı’nın arabasına, kendisi, Muhittin Bulgurlu ve Aziz Yılmaz’da içinde ve hareket halindeyken başka bir araçtan iki el ateş edilirken Tahsin Kaya bu saldırıdan başkan adaylarından Kadıköy Belediye Başkanı Osman Hızlan’ı sorumlu tutar. Hızlan ise Kaya’yı mahkemeye vereceğini söyler.
6 Mart’ta Beşiktaş Rizespor’u 3-1 yenerken 9 hafta aralıktan sonra yeniden liderliği ele geçirir. 35 bin taraftarının desteğiyle maça hızlı başlayan Beşiktaş 2 inci dakikada Ali ile öne geçer. Rizespor ilk atağında 20 inci dakikada B. Turgut ile beraberliği yakalar ancak Feyyaz 5 dakika sonra skoru gene değiştirir. İkinci yarıda Gökhan’ın tek golü maçın skorunu belirler.

Ligde sekizinci sırada bulunan Fenerbahçe ikinci lige dönmeye hazırlanan Zonguldakspor’u 2-0 yenerken Rıdvan nihayet Fenerbahçe formasıyla ligdeki ilk golünü ağlara gönderir, ikinci gol İsmail’in penaltısından gelir. Lukovcan sahanın en iyisidir. Bu iddiasız maçı izlemeye tuhaf bir şekilde 22 bin taraftar gelmiştir.

Galatasaray deplasmanda Fatih Terim’in çalıştırdığı Ankaragücü ile 2-2 berabere kalır. Tanju ile öne geçen sarı kırmızılılar 2-1 geriye düşerken Mirsad ile 1 puanı kurtarmayı başarır.

26 ıncı hafta sonunda Beşiktaş ve Galatasaray 56’şar puanla ilk iki sıradadırlar. 7 inci Fenerbahçe’nin 40 puanı vardır.
SEÇİMLER
1.240 üyenin oy kullandığı ve rekor katılımın gerçekleştiği Suadiye Atlantik Sineması’ndaki seçimlerde Tahsin Kaya 869 oy alarak yeniden başkan seçilir. Osman Hızlan 362 oy da kalmıştır.

Hem başbakan Turgut Özal’ın hem de iki yol önceki kongrede Tahsin Kaya’yı başkanlığa taşıyan Semih Bayülken’in desteğini arkasına alan Osman Hızlan’ın böyle bir yenilgiye uğrayacağını kimse beklememektedir. Turgut Özal seçim sonuçlarını öğrenince Fenerbahçe’ye hayırlı olsun ama her şey para ile olmaz, Tahsin Kaya bu işi yapamaz yorumunda bulunur.
Yeni yönetimde İnal Batu, Mesut Dizdar, Mehmet Özbek, Metin Aşık, Hasan Özaydın, Ahmet Erol, Özer Kanra, Hadi Türkmen gibi tanıdık isimler bulunmaktadır.

Galatasaray’da kongreye katılan 764 üyeden 661’inin oyunu alan Ali Tanrıyar yeniden başkan seçilmiştir. Daha sonra 5 oyla en fazla oy alan kişi o dönemin sevilen dizisi “Perihan Abla” nın Şakir’i Şevket Altuğ’dur. Doğan Sarıbeyoğlu yönetimde kalırken Mehmet Balcı, Yiğit Okur, Engin Kaptanoğlu ve Özhan Canaydın Yönetim Kurulundaki yeni isimlerdir. Kongreden önce bir konuşma yapan Tanrıyar’ın keyfi yerindedir; ‘Galatasaray çağ atlıyor. Ben Galatasaray’ı seviyorum ve sevmeyen de ölsün.’

Görevlerde bir değişiklik olmaz, Alp Yalman Asbaşkan, Süren basketbol şube sorumlusu, Uygur basın sözcüsü, Gürsoy futbol şube sorumlusudur.

Basketbolda 7 Mart tarihinde İTÜ’nün ligin en zayıf ekibi Hilalspor’u 153 – 70 yendiği maçta genç basketbolcu Levent Topsakal attığı 81 sayı ile bir rekora imza atar.
28 YIL SONRA
9 Mart’ta, Federasyon Kupası karşılaşmalarında Ankaragücü, Galatasaray’ı 2-1 yenerek bir üst tur için umutlanır. Beşiktaş Altay karşısında 1-0 galip gelirken tek gol Feyyaz’dan gelir. Yesic kırmızı kart ile oyundan atılırken Beşiktaş Rıza’nın yokluğunu fazlasıyla hisseder.

Aynı gün Kadıköy’de Fenerbahçe tarihinin unutulmaz maçlarından birisi daha yaşanır. Fenerbahçe, Kadıköy’de Sakaryaspor’a 5-1 yenilmiştir. Yağmur sabahın çok erken saatlerinde başlar ve maç boyunca da etkisini hiç azaltmadan devam eder. Karşılaşma çamur bir zeminde oynanmıştır. Lider Beşiktaş’ın Altay maçına 7 bin taraftar gelirken hafta içi öğlen saatinde ve çok kötü bir havada oynanan maça gene de 12 bin taraftar gelmiştir.

FBSKRYSPR

Takım son umudu olan Federasyon Kupası için sahaya çıktığında taraftarı gene yanındadır. Ancak takımda Rıdvan ve Erdi dışında mücadele eden tek bir isim bile yoktur. Sakaryaspor orta saha oyuncuları Serdar (2) ve Oğuz’un golleriyle 3-0 öne geçince tribünler artık protestoya başlarlar. Aykut Kocaman ve Özcan’ın golleriyle Fenerbahçe 28 yılın en büyük yenilgisine uğrar. Herkesi çıldırtan yenilen goller değil takımın hiçbir şey yapmadan sahada yürümesidir. Futbolcular izleyenlere daha fazla ıslanmamak için maçın bir an önce oynanıp bitmesini istiyorlarmış gibi bir izlenim verirler. Maç bitiminde, aralıksız yağan yağmur sebebiyle açık tribündeki taraftarların suratlarından hangilerinin ağlayıp ağlamadığı anlaşılmaz. Maçı radyodan dinleyen 18 yaşında bir taraftar beşinci golden sonra üzüntüsünden kalp krizi geçirip vefat eder.

 Hakem Hasan Ceylan tek büyük hatasında Sakaryaspor’da Aykut Kocaman’ın ceza sahasında düşürülmesini ceza sahası dışında taşımış fakat kullanılan frikikte Serdar topu ağlara yollamıştır. Fenerbahçe’nin elindeki tek umudu kupada gitmiştir artık.

Abdülkerim, Zafer, Müjdat ve Hasan’ın kulüpten ihraç edildikleri açıklanır. İki hafta sonra ki Galatasaray maçı için Fenerbahçe gene çok eksik bir kadroyla kalmıştır. Başkan futbolcuları, futbolcular yöneticileri, her iki taraf da Csernai’yi suçlar.

Tahsin Kaya ; “Bu futbolcular kasten oynamıyorlar diyenlere inanmıyordum ama gözlerimle gördüm. Aldıkları paralar haram olsun.”

Müjdat ; “Çöküşün nedeni Csernai, Ömer Kaner ve Şenol’dur. Bana nasıl forma giydirmezler? Bu bir komplodur.”

Abdülkerim ; “Milyonları alanlarda Sakarya maçında oynadı ama fatura bize kesildi. Ben ne aldım ki? Neden bizi suçluyorlar ?”

Eski Fenerbahçeli İlyas Tüfekçi, Fenerbahçe için kör bir kuyu benzetmesini yaparken hiçbir arkadaşımın o maceraya sürüklenmesini istemem der. Yunanistan’da bulunan ve henüz Fenerbahçe tarihine geçeceğinden habersiz Veselinoviç adeta bir kahin gibi Fenerbahçe’ye gelmesi halinde kurtarıcı olacağını söyler; ‘Seneye gelir bu takımı şampiyon yaparım. Yapamazsam bu işi bırakırım.’

 İlk antrenmanda taraftarlar gazeteleri tellere asarak futbolcuları protesto ederler.

İNÖNÜ’DE SIRA DIŞI BİR MAÇ

12 Mart tarihinde, İnönü’de gene garip, tarif edilmesi zor ancak akıl dışı olduğu kesin bazı olaylar olmaktadır; 3 gün önce takımları kendi sahasında son umutları olan kupa maçında 5-1 lik bir bozguna uğramış ligde 7 inci sıradaki Fenerbahçe’nin Sarıyer karşılaşmasına tam 22.927 biletli Fenerbahçeli seyirci gelmiştir. Maça kimsenin gelmeyeceğini sanarak içeri son anda rahatça girebileceklerini düşünen taraftarların kapıda yığılması sebebiyle stat anca maçın ilk yarısının sonlarına doğru dolar.

FBSRYR

Gelen taraftarların üzerinde ne bir flama, ne bir atkı ne de bir bere vardır. İlk yarıda golleri kaçıran taraf Sarıyer olurken hem Fenerbahçeli futbolcular hem de taraftarlar maçı sadece izlerler.

Derken ikinci yarıda sahaya öyle bir Rıdvan çıkar ki önce tribünleri sonra da takımı ateşler, taraftarları her dakika maçın içine çeker. Karşısındaki rakibi eski Fenerbahçeli Cem, maç içinde bir ara kendisini yarı şaka yarı ciddi gidip diğer kanatta oynaması için uyarır.

Önce 80 inci dakikada Durmuş’un pasında Erdi ilk golü atar. Arkasından 85 inci dakikada Sarıyer’in sol çizgisi üzerinde Cem ile mücadele eden Rıdvan önce rakibini karşısına sonra da topu iki ayağı üzerine alarak havalandırır, topuğuyla Cem’in üzerinden aşırtır, solundan hareketlenir ve top yere değmeden ayağında yumuşattığında 23 bin taraftar kendinden geçmiştir. Sol tarafında hareketli Pesic’i görür ve Pesic neredeyse sıfırdan topu ağlara gönderir. Maçın son dakikasında penaltıdan Sarıyer’in tek golünü atan Selçuk ise en ufak bir sevinç gösterisinde bulunmadan topu alarak, aynen ilk yarıdaki maçta olduğu gibi başı önde alkışlar arasında santraya gelir. Sessiz başlayan maç bir tiyatro perdesinin kapanışı gibi ayakta alkışlar ile son bulur. Maçın ilk yarısının sonunda Yüksel Okçuoğlu’nun taraftarlara küfrederek tükürmesi ise bazı taraftarlar tarafından deftere yazılmıştır.

 İslam Çupi; ‘Fenerbahçe maçın ilk yarısında bir Kadıköy köstebeği… Zeminin üstünde değil çimen altı olmuş… Yapılmayan stoplar… Yerine gitmeyen paslar… Sarıyer ilk devrede skoru 4-0 yapacak golleri file yerine foto muhabirlerinin kucağına atmış.

 Fenerbahçe’nin büyüklüğünü maçın başından beri çılgınlaşan seyirci anlatıyor. Fenerbahçe’nin birinci devrede burnu havada idi ikinci devre hırsı ve onuru ayağa kalktı.

 Eskilerde Fenerbahçe’yi önemsememek ölümdü. Sarıyer maç ciddiyet temposu adına uyanmamakta ısrar edince karşısında Faust’un şeytanından daha etkili bir  şeytan bulmuştu, Rıdvanbahçe. Beyaz martıların defansta açtığı geniş otobanlarda Paris’i düşüren Nazi Mareşali Pauls gibi, Rıdvanbahçe Sarıyer’in başkentine doğru elini kolunu sallayarak yürüyecekti.’

Galatasaray kendi sahasında Trabzonspor’u Tanju’nun iki golü ile 2-1 yenerken, bir önceki sene Mesut Yılmaz’ın paralı askeri olduğu iddia edilen Coşkun Kutay Galatasaray lehine garip bir penaltı verir. Rakip ceza sahası içinde hatalı geri pasını yakalayan Tanju, kaleci Şevki’yi çalımlamaya çalışır ama Şevki topun önüne yatarak Tanju’nun ayağından çeker alır, sonra da topun kontrolünü kaybeder. Tam bu sırada topu kaptıran Tanju hiçbir müdahale olmadan iki ayağını yerden keserek Şevki’nin üzerinden uçar. Hakem oyunu devam ettirirken açılan top boşta kalan Savaş’ın önünde düşer, onun şutunu Şevki kurtarınca Kutay dönerek penaltı noktasını gösterir. Daha sonra yaptığı açıklamada Savaş’ın golü atması halinde penaltıyı vermeyeceğini açıklar. Trabzonspor’dan 7 oyuncu sarı kart görürken B. Hamdi oyuna girdikten 6 dakika sonra ikinci sarıdan kırmızı kartla oyundan atılır.

GSTNJTS

Maçtan sonra konuşan Federasyon Başkanı Çorbalı hakemlerin genel olarak iyi bir hafta geçirdiklerini ancak özellikle Coşkun Kutay’ın tüm kararlarında hepsinden daha da başarılı olduğunun altını çizer, maçtan sonra TRT’nin sadece iki Trabzonsporlu futbolcuyla röportaj yapmasını ise tarafsızlık ilkesinin ihlali olarak görür ve yayıncı kuruluşu eleştirir.

CSKNKTY

Beşiktaş, çok zorlandığı ve Galatasaray’ın teşvik pirimi yolladığı iddia edilen maçta Zonguldakspor’u deplasmanda 2-1 yener. Yenik duruma düştükten sonra Ali ve Zeki’nin 2 dakika içinde atığı goller 3 puanı getirir. Maçtan önce Beşiktaş taraftarlarının açtıkları pankartları Zonguldaksporlular yırtınca iki taraftar grubu arasında kavga çıkar. Maçtan sonra konuşan Beşiktaş Genel Sekreteri Ferhan Dinçer; ‘Zonguldaksporlu futbolculara 300’er bin liralık primlerine ilaveten verilen 500’er bin liralık primin ne anlamını anlayabildik ne de kaynağını bulabildik.’

Ligin en iyi futbollarından birisini oynayan Malatyaspor’un evinde Adana Demirspor’a 7-2 yenilmesi büyük söylentilere neden olur. Başbakan Turgut Özal maçın araştırılması talimatını verirken başarılı teknik direktör Yılmaz Vural’ın görevine son verilir.

Beşiktaş 59 puan ve +35 averajla liderken aynı puan ve +30 averajla Galatasaray ikinci sıradadır. Fenerbahçe 43 puan ve +2 averajla üçüncülüğe yükselirken olaylı Bursaspor maçından sonra düşüşe geçen Malatyaspor’da aynı puan ve 0 averajla dördüncü sıradadır. Arkadan 42 puanlı Trabzonspor ve Sakaryaspor gelmektedir.
Günün başka ilginç bir olayı İzmir’de 175-101 biten Hilalspor – Fenerbahçe basket maçında Erman’ın tam 153 sayı atarak rekor kırmasıdır. Böylece Levent Topsakal’ın rekoru sadece 5 gün sürer.

RMN

 

16 Mart’ta Tınaz Tırpan ilk kez milli takımın başında sahaya çıkar. Rakip Macaristan’dır ve maç 0-0 sonuçlanmak üzeredir. Maçın bitimine saniyeler kala kaleci Fatih’i oyundan çıkartır ve milli olması için Gençlerbirliği kalecisi Okan’ı oyuna alır Bu değişiklikten saniyeler sonra gelen Macaristan atağı golle sonuçlanır. Böylece Tınaz Tırpan daha ilk maçta eleştiri oklarına hedef olur.

YİNE BİR SKANDAL, YENİ BİR SKANDAL
15 Mart’ta yeni bir skandal daha su yüzüne çıkar. Galatasaray’lı Savaş Koç’un Ankaragücü’ne transferinde hile yapılmıştır. Faruk Süren imzalı sözleşme, transferin son günü olan 30 Kasım tarihine aittir. Fakat bu sözleşmenin noterde 4 Aralık tarihinde, yani transfer sezonu kapandıktan sonra imzalanmış olduğu tutanaklarla belgelenmiştir. Bundan sonra Savaş 12 lig ve 3 kupa maçında Ankaragücü forması giymiştir.

Çorbalı;”Güzide kulüplerin böylesine yollara başvurması üzücüdür. İlk toplantıda konu ile ilgili karar alacağız. Adalet Bakanlığı’da durumu değerlendirecektir. Savaş Koç’un lisansının iptali de gündeme gelebilir.”
DERBİ ZAMANI
Gözler Fenerbahçe – Galatasaray derbi maçındadır ve maçın hakemi ilk yarıda olduğu gibi gene İhsan Türe’dir ve gene ilk yarıda olduğu gibi Galatasaraylılar Tahsin Kaya ile iş ortaklığı gerekçesiyle hakemi protesto ederler.

Galatasaray, Uğur’un son dakikadaki golüyle maçı 2-1 kazanır. Stadı etkisi alan yoğun rüzgar zaman zamana zor anlar yaşatır ve top kontrolünü zorlaştırır. Fenerbahçe Rıdvan’ın sağ kanattan ortasında bomboş durumdaki Erdi’nin kafa golüyle öne geçer ve ilk yarı bu şekilde sonuçlanır. Prekazi beraberliği sağlarken son sözü Uğur söyler. Simovic’in uzun kaleci atışı rüzgarı da arkasına alarak Fenerbahçe ceza sahasının önüne kadar gelir. Topu uzaklaştırmak isteyen Sedat ayağının üstüyle kötü bir vuruş yapar ve top taca çıkmak üzereyken gene rüzgarın etkisiyle yön değiştirerek kornere çıkar. Prekazi’nin kornerinde kafalardan seken top bomboş Uğur’un önüne düşünce 3 puan da Galatasaray’ın olur. Maç 1-1 devam ederken Şenol’un harika şutu üst direkten döner. Fenerbahçe sahaya sakat Kayhan, cezalı İsmail ve kadro dışı bırakılan Hasan, Müjdat ve Abdülkerim’den yoksun kadrosuyla bir hayli eksik olarak çıkmıştır. Lukovcan’ın açık ofsayt pozisyonundaki Tanju’nun şutunu kurtarması doğacak muhtemel tartışmaları önler ama Yusuf’un maç boyunca Rıdvan’a attığı tekmeler sadece hakemin gözünden kaçar.

Yeniden teknik direktör arayışları hızlanmıştır. Piontek gündeme gelir ancak maliyeti çok fazla bulunur. Lucescu ismi çok sık geçmektedir. Bu transfer için İnal Batu başta olmak üzere devlet düzeyinde girişimlerin bulunduğu yazılmaktadır çünkü doğu blokundaki sporcuların yurt dışında çalışmaları özel izine tabidir. Lucescu; “Türk futbolunu iyi tanıyorum ve Fenerbahçe’nin ne kadar büyük bir kulüp olduğunu biliyorum. Fenerbahçe’nin yaptığı teklif benim için Juventus’un yaptığı teklif ayarındadır.” Fakat Romanya Futbol Federasyonu bu transfere izin vermez. Bu durumda en kuvvetli aday Veselinoviç kalmıştır.

LCSC

Beşiktaş, Sarıyer’i 2-1 yenerken Özcan Oal her iki takım lehine birer penaltı vermez, Beşiktaş’ın kazandığı penaltı da tartışmaya son derece açıktır. Sarıyer’de Erdal ve Selçuk itirazları sebebiyle kırmızı kartla oyun dışında kalırlar.

Maçın henüz 5 inci dakikasında Sarıyer öne geçerken 12 inci dakikada Ali beraberliği sağlar ve ilk yarı böyle biter. İkinci yarıda sahada iki takımdan çok hakem Özcan Oal izlenir. 49 uncu dakikada Sarıyer’in açık bir penaltısını vermez. 64 üncü dakikada bir hava topu mücadelesinde Beşiktaşlı Metin ve Sarıyerli Erdem’in ortasına düşen top her iki futbolcunun da eline değer. Hatta maçtan sonra Metin’in itiraf edeceği üzere topa elle ilk temas eden kendisidir. Oal tüm itirazları dinlemez ve topun başına geçen Ali maçın skorunu ilan eder. Oyunun başlamasıyla birlikte Erdal ve Selçuk kırmızı kartla oyundan atılır. Maçın bitimine 2 dakika kala Oal bu kez Metin’e yapılan faulde Beşiktaş’ın açık bir penaltısını vermez. Sarıyer böylece 28 maçta hakem hatalarıyla 15 puan kaybetmiştir.

Maçın ertesi günü yaptığı açıklamada Oal harika, kusursuz bir maç yönettiği görüşündedir.

oal

Ünyespor – Antalyaspor maçını yöneten Erman Toroğlu taraftarların tepkisini çekince tribünlerden atılan taşlarla yaralanır. Maçın 30 uncu dakikasında Antalyaspor lehine verdiği penaltı kararından sonra bir de ev sahibinin kaptanı Ömer’e kırmızı kartını gösterir ve ortalık karışır. Sahaya taş ve şişe yağmaya başlar, maçı güçlükle bitirir.

Olaylı Beşiktaş – Sarıyer maçının üzerine Galatasaray derhal sert bir açıklama yapar ; “ Fenerbahçe maçında Fenerbahçelilerden daha çok üzülen Beşiktaşlıları, Özcan Oal Sarıyer maçında güldürdü. Özcan Oal gibi tecrübeli bir hakem olacak da böyle bir maç yönetecek. Olmaz böyle şey. Biraz hafızasını yoklayan her sporsever ben bu filmi 2 sene önce Ankara’da ki Gençlerbirliği maçında gördüm.’ der.

24 Mart’ta kupanın rövanş karşılaşmalarında Galatasaray, sahasında Ankaragücü’ne 3-1 yenilerek elenir. Fatih Terim Galatasaray taraftarlarının kendisine kızmamasını tam tersine kendisiyle gurur duymalarını ister; Galatasaray’a yuvam gözüyle bakıyorum. Beni oradan ayırmaya kimsenin gücü yetmez. Bir gün Galatasaray’a döneceğim.”

Bu maçta unutulmaz bir pozisyon Prekazi’nin attığı dirsekle Rıfat’ı kanlar içinde bırakması ve Tanju ile Savaş’ın geçen sene beraber Samsunspor forması giydikleri bu oyuncuyu birer ayağından tutarak yaka paça sahanın dışına atmaya çalışmalarıdır.
Beşiktaş, Altay ile 2-2 berabere kalarak bir üst tura çıkar.

Fenerbahçe’nin Sakarya’da ki 2-1’lik galibiyeti bir işe yaramaz.

 

Fenerbahçe, Ankaragücü ile deplasmanda 0-0 berabere kalırken Kazım Ünlüsoy Fenerbahçe’nin açık bir penaltısını vermez. Devre arasında Pesiç, kendisini oynatmayan Csernai ile soyunma odasında yumruklaşacak kadar hararetli bir tartışmaya girer ve 250 milyon lira ceza kesilir. Takımdaki eksiklikler sebebiyle Csernai’nin kadro dışı bırakma talebi olumlu bulunmaz.

28 Mart’taki önemli maçta ilk iki sıradaki Beşiktaş ve Galatasaray 0-0 berabere kalırlar. Stres nedeniyle çok kötü bir futbol oynanır. İki takımda beraberliğe dünden razıdırlar ve sanki formalite için sahaya çıkmışlardır. Maçtan sonra akıllarda kalan en önemli olaylar Erman Toroğlu’nun Yusuf’a, sus da maçı yöneteyim kardeşim diye çıkışması ve çok sert futbola izin verdiği iddialarına Kandilli Kız Lisesi gibi mi oynayacağız şeklinde cevap vermesidir.
TRGL
Maçtan sonra Galatasaray tarafı kendisini şampiyon ilan eder. Ergun Gürsoy bitime daha 9 maç kalmasına rağmen taraftarların şimdiden bayraklarını çıkartmalarını isterken Denizli aradaki averaj farkının önemli olmadığını ve bir maçta kapanacağını söyler.

Süleyman Seba yeniden Beşiktaş Başkanlığına seçilir, kullanılan 727 oydan geçerli olan 707’sinin tamamını almıştır. Yönetim Kurulunda Metin Keçeli, Ali Balkaner, Mekki Başak gibi tanıdık simalar bulunmaktadır.

31 Mart’ta kupada Sakaryaspor’un kurbanı bu kez Beşiktaş’tır, Kendi sahasındaki maçı 4-0 kazanır. Maç boyunca harika bir kontratak taktiği uygulayan yeşil – siyahlıların golleri Kemal Yıldırım (2), Oğuz ve Serdar’dan gelir. Beşiktaş 1-0 gerideyken 2 topu direkten döner ve Feyyaz kaleciyle karşı karşıya bir fırsattan yararlanamaz. Coşkun Kutay Sakaryaspor’un bir de penaltısını vermez. Aykut Kocaman karşılaşmanın yıldızıdır. Maçta Metin beyin sarsıntısı geçirir ve özel ambülansla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne kaldırılır. Kafatasında çatlak tespit edilir ve sezonu kapatır. Bu arada bir süre sonra hastanede ve hayatını kaybetti söylentileri gazete ve hastanenin telefonlarının kilitlenmesine yol açar.

MTN

Galatasaray’ı eleyen Ankaragücü Sarıyer’i 3-2 yenerek kupadaki iddiasını devam ettirir.

Fenerbahçe’nin transfer bütçesi 2 milyar lira olarak açıklanır ve Ali Uras döneminde lağvedilen Eğitim Dairesi’nin Başkanı Tevfik Eroğlu, altyapının başına getirilir.

3 Nisan’da lider Beşiktaş, 13.324 biletli seyircinin izlediği ve Ali’nin ayağından bir de penaltı kaçırdığı maçta Ankaragücü’nü haftalardır gole hasret kalan Feyyaz’ın 50 inci dakikadaki golüyle 1-0 yener. Metin’den sonra Beşiktaş 15 inci dakikada sakatlanıp oyundan çıkan Sinan’ı da kaybeder.

Galatasaray, Ankara’da Gençlerbirliği’ni 2-1 yenerken Tanju ve Mirsad’ın golleriyle 2-0 öne geçer. Ancak ikinci yarıda durunca Gençlerbirliği farkı teke indirse de maçta başka gol olmaz. Kart cezalısı Prekazi’nin eksikliği maç boyunca hissedilir.

7 inci sıradaki 47 puanlı Fenerbahçe, 23.389 seyircinin izlediği maçta Trabzonspor’u 2-0’la geçer ve altıncılığa yükselir. Gollerde Erdi ve Rıdvan’ın imzaları vardır. Sahanın en iyisi gene Rıdvan’dır. Attığı golde topu Trabzonspor kalecisi Şevki’nin solundan atıp kendisi sağından geçer, kaleci kendisini indirmek istese de Rıdvan’ın hızına yetişmesi mümkün olmaz.

 +37 averaja sahip Beşiktaş ve +32 averajlı Galatasaray, 66’şar puanla ilk iki sıradadırlar. Malatyaspor 50 puanla geriden gelmektedir.
10 Nisan 1987’de, Galatasaray, 18.603 kişinin izlediği maçta Altay’ı 5-1 yener. Tanju (2), Prekazi (2) ve Mirsad sarı kırmızılıların gollerini kaydederken attıklarından fazlasını da kaçırırlar.

Fenerbahçe, Bursa deplasmanından 0-0 beraberlikle döner. Beş binden fazla Fenerbahçe taraftarı takımını bursa deplasmanında da yalnız bırakmaz.
GENE TRABZON, GENE OLAYLAR
Trabzonspor – Beşiktaş karşılaşması sadece 74 dakika oynanır. Trabzonspor 15 inci dakikada harika bir organizasyonla Hasan’ın ayağından 1-0 öne geçer. 17 inci dakikada Kemal ceza sahasında Beşiktaş’lı Gökhan’ı indirince hakem Erman Toroğlu penaltı noktasını gösterir. Rıza’nın vuruşunda skor 1-1 olduktan sonra sahaya atılan yabancı maddeler ve taşlar sebebiyle müsabaka 9 dakika durur. Toroğlu anons yapılmasını ister fakat hoparlörün kablolarının kopuk olduğu söylenerek maçın devam edilmesi istenir. Bunun üzerine Toroğlu anons gelene kadar maçı başlatmayacağını söyleyince kablolar tamir edilir, anons yapılır ve maç yeniden başlar. Ali 35 inci dakikada Beşiktaş’ı 2-1 öne geçirir. 42 inci dakikada Ali’nin ceza sahası içinde düşürülmesine Toroğlu seyirci kalır.

BJKTS

İkinci yarıda Beşiktaş 55 inci dakikada Feyyaz ile 3-1 öne geçtiği zaman yan hakem Vahap Beyaz’ın başı, atılan taşlar sebebiyle yarılır ve oyun bu kez 8 dakika durur, daha sonra Beyaz maça devam edebileceğini söyler.

70 inci dakikada Lemi’nin golü ile skor 3-2 olur ve 1 dakika sonra Beşiktaş penaltı kazanır. Bu kez diğer yan hakem Hüseyin Karaca’ya taş yağmaya başlar. Hakem Erman Toroğlu bu maddeler içindeki ucu açık çakıyı görünce maçı tatil eder. Kentte İstanbul plakalı araçlar taşlanır.

Trabzonsporlular, Toroğlu’nun öğle yemeğinde alkol aldığını ve sahaya alkollü çıktığını iddia ederler fakat hastanede yapılan muayenede temiz çıkar. Bu kez de alkol muayenesinin maçtan 7 sonra yapıldığını söyleyerek itiraz eder.  Toroğlu maçta Trabzonsporlu futbolculara küfür ettiği iddiasını kesinlikle reddeder.

Trabzonspor – Beşiktaş maçı sonrası politik girişimler de hız kazanır, özellikle iktidardaki ANAP kolları sıvamıştır.

ANAP Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili Eyüp Aşık;
“Hakem Toroğlu, terbiyesiz ve kabadayı tavırlarıyla olay çıkmasını teşvik etmiştir. Maç yeniden oynanmalıdır. Bu maçta Trabzonspor seyircisinin nasıl tahrik edildiğinin araştırılmasını istiyoruz. 20 bin kişi içinde 3-4 kendini bilmez hareketi bahane ederek taraf tutmuştur.”

Trabzon Milletvekili ve Millet Meclisi eski Başkanı Necmettin Karaduman;
“Hakemin işi polislik mi vatandaşı tahrik ediyor? Onun işi hakemlik olmasa gerek, daha maçın başında seyircilerin üzerine yürüdü.”

Trabzonspor Başkanı Mazhar Afacan ;
“Trabzonspor taraftarı suçsuzdur. Toroğlu isyana teşvik etmek gibi, taraftarı suça yöneltmek gibi, Türk spor tarihinde ender yaşanan bir suçu işledi. Adale yırtılması sonucu ayağında iç kanama olan ve bunun için uyuşturucu kullanan, ayağı sakat, düdüğü berbat, menfaati sağlam, hakem değil hakem sıfatıyla rol yapan Erman Toroğlu’nun önümüzdeki yıl FIFA kokartıyla sahalarda maç yaptığını görürsek şaşırmayalım.”

DYP Trabzon Milletvekili Mehmet Çakıroğlu ;
“Başbakanın eşi Semra Özal’in Beşiktaş’ı desteklemesi olaya ayrı bir renk katıyor. Ellerini ve desteklerini çekmeleri gerekir.”

Süleyman Seba ;
“Trabzon’da meydana gelen spor dışı olaylar, Türk sporunun geleceği için son derece düşündürücü ve üzücüdür. Her zaman takdir ettiğimiz Trabzonspor seyircisinin bu tutumuna bir anlam veremediğimi üzülerek belirtmek isterim.”

Derwall ;
“Trabzonspor – Beşiktaş maçı tekrarlanmalıdır. Beşiktaş hükmen 3-0 galip ilan edilirse UEFA ve FIFA kuralları ihlal edilmiş olur.”

Bu esnada, Futbol Federasyonu, Türkiye’ye geldiğinden beri sadece işiyle uğraşan ve hiçbir rakip ve hakem hakkında yorum yapmayan Gordon Milne ile ilgili soruşturma açar ve Disiplin Kuruluna sevk eder. Sebebi sakat olan Zeki’nin bu durumu bilindiği halde Milli Takımla Rusya’ya götürülmesi ile ilgili söyledikleridir.

Çorbalı ; “Futbol Federasyonu adına Beşiktaş teknik direktörünü kınıyorum. Türkiye’yi temsil eden bir faaliyete Beşiktaş’lı oyuncuları alarak hata mı ettik? Bu olayı İngiliz centilmenliğine yakıştıramadım. Olacak şey değil, bu İngiliz ülkemizde misafir ve Federasyonu kınıyor.”

Gordon Milne ; “Ben sadece sakat olan Zeki’yi Rusya’ya kim götürdü diye sordum.”

POTADA YÜKSEK GERİLİM

13 Nisan’da basketbolda yarı final mücadelesinde Rıza Erverdi yönetimindeki Fenerbahçe, deplasmanda son dakikalarda bir ara 13 sayı geri düştüğü maçta Çukurova’ya 96-94 yenilir ve rövanş için büyük avantaj elde eder. Çukurova’yı 52 sayı atan Spriggs sürüklerken Fenerbahçe’de 31 sayı atan Erman Kunter ve 27 sayı atan Pete Williams maçın başa baş bir skorla bitmesini sağlamışlardır. Çok gergin bir ortamda oynanan maç sahaya atılan yabancı maddeler nedeniyle çok sık kesilirken iki takımın çalıştırıcı ve yöneticileri birbirlerine girerler. Basın tribününden Fenerbahçeli basketbolculara küfür edilmesi üzerine iki Fenerbahçeli taraftar kendilerine cevap verirler. Ancak polisin sert müdahalesi üzerine iki taraftar hastanelik olurken bu kez Fenerbahçeli basketbolcular müdahale etmek zorunda kalırlar. Fenerbahçe menajeri Doğan Hakyemez ve daha önceden Fenerbahçe genç takımını çalıştırmış olan Çukurova antrenörü Halil Üner saha içinde yumruklaşırlar.

Diğer yarı final maçında ise Efes Pilsen’i eleyen Galatasaray, Mehmet Baturalp’ın çalıştırdığı Eczacıbaşı’na yenilir.

CKRV

16 Nisan’daki rövanş maçı Fenerbahçe basketbol tarihinin en unutulmaz maçlarından birisidir. Maçın başlamasına kısa bir süre kala Spor Sergi Sarayı gişelerinde satışa çıkan biletler, saatlerce bekleyen taraftarların arasında birçok kavga çıkmasına neden olur. Güvenlik güçleri tedbirleri artırırlar.

İlk maçın sonucu olarak karşılaşma çok gergin bir ortamda başlar. Çukurova tribünlerden sahaya atılan bir bıçak nedeniyle sahaya çıkmak istemez.

Maçta 27-17 öne geçen Fenerbahçe rakibine 11-3 lük bir seri verince ilk yarıyı 30-28 önde kapatır. İkinci yarının hemen başında farkı bu kez 9 sayıya çıkartır. Bundan sonra oyuna ortak olan Çukurova maçı yeniden dengeler ve maçın son saniyesinde Spriggs’in orta sahadan dengesini kaybetmiş durumda savurduğu top sayı olunca 60-57 lik galibiyetle finale çıkan taraf Çukurova olur. Maçın bitiş anıyla birlikte tribünlerde önce kısa bir sessizlik olur, arkadan kulaklara gelen tek ses taraftarların hıçkırıklarıdır.

Diğer finalist Galatasaray’ı gecen Eczacıbaşı olur. 20 yaşındaki Rüçhan Tamsöz, 21 yaşındaki Orhun Ene, Yusuf Erboy, Serdar Susmuş, 22 yaşındaki Tamer Oyguç gibi alt yapıdan gelen gençlerden kurulu, 23 yaşındaki Larry Richard’ın sürüklediği Mehmet Baturalp liderliğindeki Eczacıbaşı, 1 Mayıs’ta bitecek olan final serisini kazanarak gülen taraf olacaktır.

ECZBAS

 KUPA RÖVANŞLARI

Kupa rövanş maçında Beşiktaş, sahasında Sakaryaspor’a 1-0 yenilerek elenir. Bu arada bu başarılı sonuçların ardında yatan önemli bir isim de, Sakaryaspor’un başında bulunan ve Fenerbahçe’de Csernai’den önce menajerlik görevine getirilerek ilgisizlikten dolayı hemen istifasını veren Necdet Niş’tir. Daha sonra Sakaryaspor’un başına geçen Niş harika bir teknik direktörlük yapmaktadır.

Diğer finalistler Sarıyer ile 1-1 berabere kalan Ankaragücü, Samsunspor ve ligin son sırasında yer alan Zonguldakspor olur. 

BİYEDİÇ İYİLEŞİYOR

Bursaspor’un başarılı orta saha oyuncusu Nejat Biyediç’in tedavisini Galatasaray üstlenince ortalık gene karışır. Bursa’da yapılan tedavinin olumlu sonuç vermemesi üzerine Biyediç’in Galatasaraylı yöneticiler tarafından İstanbul’a davet edilerek tedavisine burada devam edilmesi Beşiktaşlıları çileden çıkartır. Gerçek amaç ise Biyediç gibi önemli bir ismin bir an önce iyileşerek Beşiktaş’a karşı forma giymesidir.

Galatasaray Yönetimi ; “Kimse öküz altında buzağı aramasın. Türkiye’nin en iyi tesisleri bizde. Kapımız tüm futbolculara açıktır, gelip tedavi olabilirler.”

16 Nisan’da Beşiktaş hükmen 3-0 galip ilan edilir ve Trabzonspor ile Trabzonspor Başkanı Mazhar Afacan Ceza Kuruluna sevk edilirler.

 DERBİ VAKTİ

İnönü Stadı’nda Beşiktaş, Fenerbahçe’yi bitime 4 dakika kala attığı golle 2-1 yener. Milne sürpriz bir kararla Ulvi’yi forvete çekerek maça başlar. Hakem Coşkun Kutay, oyunun hemen başında Rıdvan’ın ceza sahası içinde İsmail tarafından düşürüldüğü pozisyonu dışarı taşıyarak serbest atış verir. Rıdvan’ı kovalayan İsmail faul yapmaya ceza sahası içinde başlamış, Rıdvan faul yapılmasına rağmen yıkılmayarak ceza sahasına girmeyi başarmış, faulün aynı şiddette devamı üzerine ceza sahasına girdikten sonra da dayanamayarak yere düşmüştür. Daha sonra Rıdvan’ın Zalad tarafından indirilmesiyle kazandığı penaltı atışını İsmail ile gole çevirir ve Fenerbahçe 1-0 öne geçer. Kutay, maç içinde de Rıdvan’a yapılan faullerde bir türlü kartını kullanmaz.

Daha sonra Ulvi’nin gerçek yerine dönmesiyle Beşiktaş eski sistemine döner ve Ali’nin 77 ve 86 ıncı dakikadaki golleriyle 3 puanı kazanır. Lukovcan Beşiktaş’ın galibiyet golünde ceza sahası dışına gereksiz yere çıkarak kalesini terk ederek büyük bir hata yapar.

 
Galatasaray, Kocaeli deplasmanından 2-1’lik galibiyetle dönerken Kocaelispor’un maçın sonunda attığı golde faul vardır.

72 puanlı iki takımın mücadelesinde Beşiktaş 41’e 37 averajla liderliğini korumaya devam eder.

20 Nisan’da Galatasaray hakemleri sert bir şekilde uyarır;
Selçuk Uygur; “Son 3 senedir kardeş kulüp Beşiktaş ile şampiyonluk mücadelesi yapmaktayız. Galatasaray ve Beşiktaş’ın son haftalarda yaptıkları maçlarla ilgili olarak basınımızda yer alan kritikleri incelediğimizde birçok hakem hatasının yapıldığını ve bu hataların daima Beşiktaş lehine, Galatasaray aleyhine tecelli ettiğini üzülerek görmekteyiz.”

Doğan Sarıbeyoğlu ; “Galatasaray’ın şampiyon olması mucize olur. Şimdiden UEFA Kupasındaki rakibimizi merak ediyoruz. Bizim takım Beşiktaş’ı ikiye katlar ancak gizli güçler çalışmaya başladılar, ikinciliğimizi kutluyoruz.”

Gerçek bir hakem dostu olan Çorbalı ise hakem Kutay’ın, Rıdvan’ın düşürülmesindeki inceliği çok iyi keşfettiği ve pozisyonun penaltıyla uzaktan yakından alakası olmadığı iddiasındadır.

Ertesi günü cevap Beşiktaş Basın Sözcüsü Oktay Söl’den gelir ; “Geçen yıl biz hakemin attığı gol ile şampiyonluğu kaybederken Galatasaray aynı hakemlerle şampiyon oldu. Galatasaray, Türk hakemlerinin şerefiyle oynuyor. Şimdiden hakemler üzerinde baskı kurmak istiyorlar. Şampiyonluk kaçarsa biz söylemiştik diyecekler. Takdir kamuoyunundur. Bu basit bir politikadır. Beşiktaş bu tip şeylere hiçbir zaman girmemiştir ve girmeyecektir.”

Her iki yönetici de bu beyanlardan sonra ceza Kuruluna gönderilirler.

Galatasaray, Samsunspor maçına Yavuz Karaozan’ın atanmasını da çok büyük tepki gösterir.

Uygur ; “2 yıl önce Gençlerbirliği maçında bir golümüzü ve penaltımızı gasp eden Karaozan’ı böylesine kritik bir dönemde böylesine kritik bir maça vermekle MHK’nin neyi kanıtlamak istediğini anlamak mümkün değil. MHK ligi 6 hafta önce bitirmek mi istiyor? Her şeye rağmen taraftarlarımızı itidale davet ediyorum.
Eğer Çorbalı beni Ceza Kuruluna sevk ederse ben de kendisini mahkemeye vereceğim.”

24 Nisan’da Kadıköy’de artık herkesin alıştığı üzere Rıdvan resitali vardır. Fenerbahçe, Tahsin Kesiciler’in 1 penaltısını vermediği maçta Gençlerbirliği’ni 3-0 yener. Şenol, Rıdvan ve İsmail’in penaltı golü sonucu belirlerken farkın daha da büyümesini Erdi’nin kaçırdığı goller önler.
Galatasaray, Tanju’nun 2 ve Prekazi’nin golleriyle çok sert oynayan Samsunspor’u 3-0 yenerken, Yavuz Karaozan daha maçın 10 uncu dakikasında kontrolü elinden kaçırır, maç boyunca 13 kez sarı 2 kez de kırmızı kartına başvurur. Prekazi de Samsunspor’lu futbolcuları çıldırtır. Maçın skorunu 3-0’a getiren golü attıktan sonra koşarak Samsunspor yedek kulübesine yaptığı kol hareketi üzerine sahada kendisini kaybeden 2 Samsunspor’lu futbolcu, Emin kırmızı kart görür. Çok kötü bir yönetim gösteren Karaozan maçın son dakikasında Samsunspor’lu Emin’i de oyundan atarken bu 2 kırmızı kart dışında Samsunsporlu oyunculara toplam 8 de sarı kart göstermiştir.

Prekazi daha sonra 3 maç ceza alır ve yönetim maç başına 1’er milyon yatırarak kalan maçlarda oynamasını sağlar.

Bursaspor, sahasında Beşiktaş’ı 2-1 yenmiştir. İlk golde de Zalad’ın ikinci golde Ulvi’nin büyük hatası vardır. Maçın son 3 dakikası çok enteresan olaylara sahne olur. 88 de Bursaspor farkı ikiye çıkartır. 89 da Beşiktaş İsmail ile farkı teke indirir. Son dakikada Beşiktaş’ın Saffet ile kazandığı nizami golü hakem Oğuz Sarvan iptal eder. Bu arada Bursaspor’un ilk golünü Galatasaray tarafından tedavi ettirilen Biyediç atmıştır.

bjkbrspr

Maçtan sonra Beşiktaş taraftarları büyük olaylar çıkartırlar, Bursa savaş alanına döner. Beşiktaşlı Futbolcuları taşıyan otobüsü taşlayarak camları kırar, kent içinde de arabaları taşlarlar ve polisle çatışırlar. Gözlemci Kemal Aydın olaylarda tüm sorumluluğun Beşiktaş taraftarlarında olduğunu belirtir.

33 üncü hafta sonunda Galatasaray 75 puanla lider, Beşiktaş 72 puanla ikinci, Fenerbahçe 51 puanla 6 ıncı sıradadır.

Her mağlubiyetten sonra olduğu gibi Fulya gene taraftarlar tarafından basılır, Sinan ve Gökhan’a “pavyona gidin, sizin yeriniz orası”, Turan’a “koridor Turan”, Ulvi’ye “seneye başka takım bul, yoksa sonun iyi olmaz”, takımın tamamına ise “ruhsuzlar” şeklinde bağırılır. Sahada sürekli yeni şeyler deneyen Milne’de tepki gören isimler arasındadır.

Beşiktaş için en önemli haber  Fenerbahçe’nin de peşinde olduğu Kahramanmaraşspor’un orta saha oyuncusu Scifo lakaplı Mehmet ile ön anlaşma imzalanmasıdır.

SCF

29 Nisan’da Fenerbahçe, son şampiyonluğunu kazandığı hocası ile bir kez daha el sıkışır, Veselinovic 230 milyon liralık bir maliyet karşılığında bir sonraki sezon takımın başına olacaktır. Bazı taraftarlar bu seçimden son derece memnunken bazıları ortaya atılan Ribbeck, Cyruff, Lucescu gibi isimlerden sonra bu durumu dağın fare doğurması olarak değerlendirirler. Bu arada adı geçen Ribbeck, sezon sonunda profesyonel kariyerini sonlandırdığını açıklayacaktır. Yunan basını ise AEK’yi çalıştırırken bile aklı sürekli Türkiye’de olan Veselinovic’e ateş püskürür.

VSLNVC

Arkadan Sakaryaspor’u ligde sürükleyen 4 oyuncuya 100 milyon lira tazminat ödemeli ön protokol imzalatılır, Oğuz, Aykut Kocaman, Turan ve Serdar yeni sezonda sarı lacivertli formayı giyeceklerdir. Bursaspor’un başarılı sağ beki Taygun’la da prensipte anlaşılır. Kale için Veselinoviç’in ısrarla istediği Yunanistan’ın Kalamarya takımının kalesini koruyan Simenovic, Lukovcan’dan dili yanan yöneticileri düşündürmektedir.

Alman ekolüne dönen Trabzonspor’da yeni sezon için anlaştığı çalıştırıcı Werner Biskup’u Türkiye’ye getirir.

İTİRAZLAR… İTİRAZLAR…

Galatasaray’ın yeni haftadaki yeni itiraz konusu Malatyaspor maçının Cumartesi gününe alınmasıdır. Federasyona baskı yapıldığını ve tüm antrenman, kamp programlarının alt üst olduğunu söylerler. Maçın hakemi Sadık Deda’ya ise bu sefer hiç bir itiraz gelmez.

Aynı gün, Galatasaray’ın 11 milyarlık Florya Tesislerinin inşaatlarına başlanır.

Nisan ayının son günü serin bir havada Galatasaray, Malatyaspor’u 3-1 yenerek Beşiktaş maçını beklemeye başlar. İlk golün sahibi Prekazi ikinci golde Tanju’ya üçüncü golde de Erhan’a harika asistler yapar. Arif ve Prekazi sahanın en iyi isimleri olurlar. Gol sayısını 35’e çıkartan Tanju sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da gol krallığına koşmaktadır.

Beşiktaş ertesi günü sondan ikinci sıradaki küme düşen Gençlerbirliği ile 1-1 berabere kalınca Galatasaray, 4 hafta kala 5 puan öne geçer. İş bitmiş gibidir. Beşiktaşlılar, hiç bir amacı kalmamış Gençlerbirliği oyuncularının kırmızı kart görme pahasına zaman geçirmelerine tepki gösterirler. Her ne kadar Beşiktaşlı oyuncular akıl almaz goller kaçırsa da Gençlerbirliği kalecisi Çetin kalesinde hayatının maçını çıkartarak penaltı atışı dışında kalesini gole kapar.

Ligin bir an önce bitmesini bekleyen Fenerbahçe, İzmir’de Altay’a 2-0 yenilir.

Derwall, artık emekliye ayrılacağını ve takım çalıştırmayacağını açıklar.

Daha lig bitmemiştir ama transfer dedikoduları başını alıp gitmiştir. Sözleşmesi biten Rıza’nın istediği rakam, Beşiktaş’ın önerdiğinin tam iki katıdır. Avusturya’nın ünlü kulübü Tanju için şartları araştırırken Veselinovic Fenerbahçe kalesi için Simenovic’de ısrarlıdır. Sol bek için ilk akla gelen tercih Trabzonsporlu K. Şenol olur. Malatyalı Ünal Karaman gündemdeki diğer isimdir.

SEBA’NIN DERTLERİ

SLYMNSB

Beşiktaş başkanı Süleyman Seba son günlerde yaşanan tatsız olaylardan, teşvik primi söylentilerinden ve ligin son 2 haftasında çöküşe geçen futbol takımından dolayı dertlidir; ‘Futbol dışı oyunların sürdüğü bir ülkede sonuca varmak çok zor. Bu böyle devam edecekse vuralım kapıya kilidi, şapkamızı alıp gidelim. Beşiktaş’ın müzesinde tek haram kupa yoktur.

Takımda genç ve yetenekli oyuncular var. Ancak tecrübesizlik sorunu yaşadık. Milne kimi transfer etmek istiyorsa ona göre hareket edeceğiz.’
7 Mayıs’ta Beşiktaş, Altaylı Yesiç’in bir penaltıdan yararlanamadığı maçta Altay’ı Ali ve Saffet’in golleriyle 2-1 yener. Kafası karışık, öfkeli ve hayal kırıklığı yaşayan tribünler önce Galatasaray’a sataşarak “Cim bom gibi haram kupa istemeyiz” diye bağırırlar sonra da kötü oyuna istinaden yönetimi istifaya davet ederler.

Ertesi günü Galatasaray deplasmanda Denizlispor karşısındadır. İlk yarıda Tanju’nun penaltı ve Yusuf’un golleri tribünleri rahatlatır. Ancak ikinci yarıda işler tamamen değişir, bastıran Denizlispor 80 inci dakikada farkı bire indirir ve Galatasaray’ın paniğinden de yararlanarak son 10 dakikayı tek kale oynar. 84 üncü dakikada Denizlispor’lu Zafer’in şutu direkten dönünce 3 puan da Galatasaray’ın olur.

Veselinoviç’in izlemeye geldiği karşılaşmada Fenerbahçe, kendi sahasında Kocaelispor’la 1-1 berabere kalır. Ünal Ünal, Kocaelispor’un golündeki ofsaydı tespit edemez. Maçı izleyen Veselinoviç, acilen bir kaleci ve iki savunma oyuncusu ister.

Bitime 3 hafta vardır, 81 puanlı Galatasaray, Beşiktaş’ın 5 puan önündedir. Arkadan gelen takımlar büyük fark yemişlerdir, Malatyaspor 58, Bursaspor ve Trabzonspor 54, Samsunspor 53, Karşıyaka ve Fenerbahçe 52 puanla sıralanırlar.

Transfer çalışmaları hız kazanmaya başlar ve Milne, Feyyaz, Sinan, Hüsamettin, Gökhan ve Ulvi’nin satış listesine konulması için rapor verir. Fakat yönetim bu işe pek sıcak bakmamaktadır. Yöneticilerden Faruk Sağnak, bu 5 oyuncu ile yeniden anlaşma yapılacağını, kendilerinin bir aile ve onların da çocukları olduğunu açıklar. Kahramanmaraşspor’un yıldızı Mehmet ile anlaşılır.

Transfer görüşmeleri kilitlenme noktasına gelen Feyyaz, 14 Mayıs’ta ağlayarak kulübü terk eder ve istediği fiyatın çok altında bir ücret önerilmesi sebebiyle Beşiktaş defterini artık tamamen kapadığını söyler.

Selçuk Uygur 3 haftada 5 puan farkın kapanmasının mümkün olmadığını ve %100 şampiyon olduklarını söyler. Zaten kamuoyu da Galatasaray’ı şampiyon olarak kabul etmektedir.

Beşiktaş maçında çıkan olaylar sebebiyle hükmen yenik sayılan Trabzonspor’un sahası 2 maç kapanır.
Federasyon Kupası Finali ilk maçında Sakaryaspor, Samsunspor’u Oğuz ve Sinan’ın golleriyle 2-0 yenerken rövanş için büyük avantaj elde eder.

Fenerbahçe Samsun deplasmanında 2-1 mağluptur.

Beşiktaş’ın Kocaeli’den 1-1’lik beraberlikle dönmesi ve Galatasaray’ın da Karşıyaka’yı Tanju ve Prekazi’nin golleriyle 2-0 yenmesiyle lig 15 Mayıs’ta matematiksel olarak da bitmiştir. Bir ara averaj hesaplarının büyük önem kazandığı ligde 2 hafta kala puan farkı 7’ye çıkar. Beşiktaş maçında son düdüğün çalınmasıyla Ali Sami Yen’de tribünler sevinçten delirir. Derwall profesyonel çalıştırıcılık kariyerine de böylece bir şampiyonlukla veda etmiş olur. Galatasaray, 36 haftanın 23 haftasını lider olarak geçirmiştir ve lehine 10 penaltı verilmiştir.

DRWLL

Derwall gitmeden Türkiye macerasını özetler; Denizli ile 4 yıl çalıştım. Bu yıl her şeyi o yaptı. Bazen birbirimize danıştık. Benden sonra Galatasaray’ı tek başına götürecek olan isim kendisidir.

BU sene kadromuz çok genişti, Tanju bizim için büyük avantaj oldu. Kenarda İlyas, Six, Savaş, Hayrettin, İsmail bazen Cüneyt gibi isimler oturdu. Sakatlar olduğu zaman bile sıkıntı çekmedik.

İzmir’deki Karşıyaka maçı bu sezon oynadığımız en iyi maç oldu. En kötüsü ise Kocaeli’deki karşılaşmaydı. İkinci yarıdaki kadar berbat bir Galatasaray hiç görmedim.

Şu anda tek ihtiyacımız sol ayaklı bir orta saha oyuncusu. Semih de daha rahatlayacak. Bunun dışında büyük transferlere ihtiyacımız yok.

Fenerbahçeli Müjdat Türkiye’deki en iyi profesyonel. Fenerbahçe’nin bu oyuncuya sahip çıkmasını isterim. Pesic, Kayhan, Ali, Feyyaz, Rıza, Hami ve İskender‘i de unutamayacağım. Rıdvan için bir şey hissetmiyorum. Üç kez masaya oturduk, üç kez anlaştık, üç kez evet dedi. Anlaştık. Sonra gelmedi. Rıdvan kendisi için yaşayan bir adam.

Beşiktaş ve Fenerbahçe her yıla farklı bir antrenörle giriyorlar. Bu yüzden de bir türlü istenilen armoniyi bulamıyorlar. Antrenörlere şans tanımak zorundalar.

Bulunduğum sürede 4 yılda 6 Futbol Federasyonu başkanı gördüm. Antrenörlük yapmayan futbol adamları Futbol Federasyonu’nda yer almalı (Ancak Derwall daha önce bir futbol takımı başkanlığını yapmış bir ismin Futbol Federasyonu’nda hem de başkan olarak görev yapmasıyla ilgili bir yorumda bulunmuyor) Politika spora karışmamalı.’

 

18 Mayıs’ta Federasyon Kupası’nın rövanş maçında Samsunspor ile 1-1 berabere kalan Sakaryaspor kupanın sahibi olur.
21 Mayıs’ta Fenerbahçe, Malatyaspor’u 2-1 yenerken tribünlerde 17.972 seyirci vardır. Goller Rıdvan ve İsmail’in penaltısından gelir. Konuk ekibin golünü Oktay atar. Malatyaspor’un iki şutu direkten dönerken bir golü de Ahmet Akçay tarafından kötü bir kararla ofsayt nedeniyle iptal edilir. Ahmet Akçay Fenerbahçe’nin bir penaltısını vermezken verdiği penaltı kararı da yanlıştır. Rıdvan her zaman olduğu gibi başroldedir. Atina’dan haber gönderen Veselinoviç’in 3 cümlesinden ikisinin Simenovic olması yöneticileri sinirlendirmeye başlar.

Beşiktaş, Samsunspor’la 0-0 berabere kalır. Tribünlerde 7.961 taraftar zaman zaman takıma destek verirken bazen de yönetimi istifaya davet eder.

Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 5-0’le geçerken 2 gol atan Tanju gol sayısını 39’a çıkartır ve Metin Oktay’ın 38 gollük rekorunu kırar. Bu gol aynı zamanda kendisine Avrupa Gol Krallığı unvanını da getirecektir. Adana Demirspor kalecisi Fatih maçtan sonra Tanju’dan yediği goller için hem üzüntülü hem de sevinçli olduğunu açıklar. Galatasaray çok güzel bir şekilde, Tanju’nun Avrupa’da gol krallığına oynamasını milli bir mesele olarak göstermeyi başarmıştır. Neredeyse penaltı vermeyen hakem, Tanju’nun şutunu kurtaran kaleci vatan haini ilan edilecektir. Maç sonunda Metin Oktay sahaya iner ve rekorun yeni sahibiyle kucaklaşır. Bu arada Tanju’nun attığı golde geriye çekilerek pozisyonu kendisine bırakan Yusuf’un ofsayt pozisyonunu hakem Tahsin Keçeciler atlamıştır.
TNJ
Galatasaray’ın yeni hedefi son lig maçında Boluspor’a 4 gol atarak Fenerbahçe’nin 1959/60 sezonundaki 88 gollü rekorunu kırmaktır.

Üç gün önce Federasyon Kupası’nı müzesine götüren Sakaryaspor, 3-1 önde götürdüğü karşılaşmada Rizespor’a son 18 dakika içinde yediği 3 golle 4-3 yenilir. Ligin son sırasında 26 puanlı Zonguldakspor ve üzerinde sırayla 30 puanlı Gençlerbirliği, 34 puanlı Kocaelispor bulunmaktadır. Trabzon deplasmanından 1 puanla dönen Denizlispor puanını 42 ye yükseltirken Rizespor aldığı 3 puanla 40’dan 43’e çıkar ve küme düşme hattının bir sıra üstüne çıkmayı başarır. Maçta elinden geleni yapan Özcan, Sinan, Kemal ve Oğuz primle ödüllendirilirken kaleci Neşet, Selçuk, Blerim cezalandırılır. En büyük ceza ise maç kampına katılmayan Turan’a kesilir.
25 Mayıs’ta Feyyaz 200 milyona yeniden Beşiktaş’la anlaşır, Zalad ise Türk vatandaşlığına geçme önerisini kabul etmez. Galatasaray ise sözleşmesi biten 12 oyuncusu ile transfer görüşmelerine başlamıştır. Fenerbahçe, Kayhan’ı Konyaspor’a verir.

Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nın sahibi Galatasaray’ı ilk turda eleyen PSV olur. Normal süresi 0-0 biten karşılaşmada Hiddink’in takımı penaltılar sonucunda Benfica’yı 6-5 yenerek kupayı müzesine götürür.

HDDNK
Ligin son haftasında, jübile maçı sertliğinde geçen karşılaşmalarda Galatasaray Boluspor’u 1-0, Malatyaspor Beşiktaş’ı 5-3, Denizlispor Fenerbahçe’yi 3-2 yener.

gssmpyn

Galatasaray Sahaya havai fişeklerin ve binlerce balonun eşliğinde çıkar. Maç boyunca stadın üzerinde, kuyruğunda şampiyon Galatasaray pankartı olan uçak turlar. Six’in babası için tribünlerde yer bulunamayınca eline bir fotoğraf makinesi tutuşturulur ve foto muhabiri gibi gösterilerek maçı saha içinden izler. 90 dakikanın bitimiyle taraftarların sahanın içine dolmasından dolayı kupa çok geç alınır, futbolcuların formalarını kapmayan çalışan taraftarların yarattığı izdihamdan dolayı şeref turu ise atılamaz. Mustafa Denizli kötü organizasyon nedeniyle çok kızgındır. Gece tekneyle Boğaz’ı gezen futbolcular Ortaköy’de karaya çıktıklarında Beşiktaşlı taraftarların saldırısına uğrarlar. Uğur’un kıyafetleri yırtılırken Raşit’e de bıçak çekilir. Beşiktaş civarında Beşiktaşlı taraftarlar, Kadıköy ve Bağdat Caddesi’nde ise Fenerbahçeli taraftarlar şampiyonluk turuna çıkan Galatasaraylı taraftarları engellerler.

38 maç sonunda Galatasaray 90 puanla şampiyon, Beşiktaş 78 puanla ikinci, Malatyaspor 62 puanla üçüncü, Samsunspor 60 puanla dördüncü, Fenerbahçe 55 puanla sekizinci sıradadır. Denizlispor, Kocaelispor, Gençlerbirliği ve Zonguldakspor ise küme düşen takımlar olurlar.

Denizlispor Fenerbahçe’yi 3-2 mağlup ederek 45 puana çıkmasına rağmen Rizespor’un Bursaspor’u 2-0 yenmesi ve 46 puana ulaşması sebebiyle birinci lige veda eden son takım olur.

İşin ilginç tarafı sezon boyunca sürekli hakemlerden yakınan Galatasaray’ın ve lig boyunca kendisini kovalayan Beşiktaş’ın, ligin koptuğu ve 72’şer puanla girilen 32 inci haftaya kadar meydana gelen tüm hakem hatalarına bakıldığı zaman, her iki takımın da toplam da bu hatalar sayesinde 3’er puan artıda oldukları görülmektedir.

Eski İç İşleri Bakanı ve Galatasaray Başkanı Ali Tanrıyar’ın televizyonda naklen yayında söylediği “Galatasaray’ı sevmeyen ölsün” sözleri Fenerbahçe, Trabzonspor, Beşiktaş ve Rizespor’dan tepki görür. Fenerbahçe bu sözleri spor ahlakı ve centilmenliğiyle bağdaştırmazken Beşiktaş talihsiz bir konuma olarak değerlendirir. Metin Keçeli, Galatasaray’ın bir milyar liralık örtülü ödenekle şampiyon olduğunu iddia eder.

 Beşiktaş, son 3 dakikada attığı 2 golle Samsunspor’u 3-2 yener ve Başbakanlık Kupası’nı müzesine götürür.

Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı Sakaryaspor’u Mirsad ve Tanju’nun golleriyle 2-0 yenen Galatasaray kazanmıştır. Sene sonu olmasına rağmen Galatasaray’ın oynadığı futbol Avrupa seviyesindedir. Özellikle yaptığı pres ve süratli futboluyla maçın belirli aralıklarında Sakaryaspor topu görmekte bile güçlük çeker.

ŞAMPİYON GALATASARAY

Şampiyon Galatasaray’ın şampiyonluğunda en büyük etmenlerin, tesise, futbolcuya, teknik yönetime yapılan yatırımlar, şampiyonluk yarışında karşılaşılmayan darboğazlar, zamanında ve eksiksiz olarak ödenen primler, yerine getirilen vaatler, her maç hasılat rekorunu zorlayacak doluluktaki tribünler olduğu konuşulmaktadır.

Galatasaray, geniş ve çok alternatifli kadrosunun faydasını uzun lig maratonunda fazlasıyla görmüştür. Beşiktaş ile aynı sayıda sakatlık yaşamasına rağmen neredeyse eksik oyuncuları hissetmemiştir bile.

Kalede Simovic, özellikle ilk yarıda birçok puana imzasını atan isim olmuştur. Takımın oyundan düştüğü bazı maçları neredeyse kalesini gole kapatarak döndürmeyi başarmıştır. Yedeği Hayrettin’e çok az maçta şans gelmesine rağmen o da fazla sırıtmamıştır.

Geçen yıldan oturan savunma hattı sezon boyunca çok az maçta bozulmuştur. Özellikle stoper Cüneyt ve sol bek Semih, kariyerlerinin en iyi sezonlarından birisini geçirmişlerdir. Sağ bek İsmail ile kariyerinin sonuna yaklaşmakta olan Erhan’da vasatın üstünde kalmışlardır. Özellikle Erhan’ın defanstaki rolü Galatasaray için çok önemlidir çünkü geriden oyun kuran ve takımı hücuma kaldıran kilit isim Erhan’dır. Öyle ki takımın en önemli oyucularından Yusuf’un çoğu maçtaki eksikliği ne defansta ne orta sahada fark edilmemiştir bile.

Orta sahada sene başında kalıp kalmayacağı çok tartışılan, son ana kadar oyalanan Prekazi şampiyonluğun ikinci mimarıdır. Özellikle Tanju ile kurduğu iletişim ile ikisi de birbirini tamamlamıştır. Gerek ince pasları, gerek adrese teslim ortaları ile Tanju’nun attığı 39 golde en büyük pay kesinlikle Prekazi’nin dir. İlyas her zaman olduğu gibi ligin ikinci yarısında açılmış, Muhammed beklentilerin çok üzerinde bir dinamizmi orta sahaya katmıştır. Sadece Samsunspor’dan alınan Savaş’ın uyum süresi beklenenden fazla sürmüş ve bu oyuncudan tam performans alınamamıştır. Takımda belki de geçen senenin altında kalan tek isim Uğur olurken Arif’in bazı kritik maçlara ağırlığını koyması ve Six transferi bu bölgeyi iyice rahatlatmıştır.

Bir önceki sene takımın en büyük sıkıntısı olan forvet bölgesi Mirsad’ın Türk vatandaşı yapılmasıyla rahatlamışken Tanju transferiyle Türkiye liginin çok üstünde bir seviyeye çıkmıştır. Muhtemelen Tanju’nun çok gol atacağını herkes beklemekteydi ancak büyük bir takımda ilk sezonunda ligin gol rekorunu kıracağı herhalde çok az insanın tahmin ettiği bir şeydi. Bunda daha önce belirttiğimiz üzere en önemli pay Prekazi’nindir. Bu ikili sahanın içinde birbirini adeta gözü kapalı bulmaktadır.

Bir sonraki sezon için Galatasaray’ın eksikliği forvete bir takviye ve orta sahaya Six’in yerine yeni bir isim gibi görünmektedir.

BEŞİKTAŞ

Ligin son haftalarına kadar Galatasaray ile başa baş yarışan Beşiktaş, kısıtlı kadronun eksikliğini ligin son maçlarına doğru iyice hissederek neredeyse iflas etmiştir.

Kalede Zalad standardı olmayan bir isimdir. Bazı maçları tek başına alırken bazılarında ise, Bursaspor maçında olduğu gibi, takımına büyük zararı dokunmaktadır. Simovic ile mukayese edildiğinde Beşiktaş’ın bu yarışı neden kazanmasının mümkün olmadığı anlaşılır.

Milne sene boyunca defansta türlü denemelere girmesine rağmen bir türlü bu hattı oturtamamıştır. Kadir, Semih’ten sonra Türkiye’nin en güven sol beklerinden birisidir. Defansın ortasında Samet artık futbol hayatını sonlandırmak üzeredir ve Ulvi çoğu maçta yalnız kalır. Sağ bek ise Beşiktaş’ın sene boyunca kanayan yarası olmuştur. Burada Bünyamin, İsmail, Turan gibi denenen tüm isimlerden verim alınmaz. Defansın ortasında Samet’in yokluğunda denenen isimler de aynı şekilde hiç güven vermezler. Tuhaf olan Milne’in ligde havlu atılana kadar Gökhan’ı burada hiç denememesi olmuştur. Oysaki aynı Milne Ulvi’yi forvette bile denemiştir.

Orta sahada Rıza geçen seneki performansını aynen kaldığı yerden devam ettirirken Bergamaspor’dan alınan Zeki kimsenin tahmin etmediği şekilde ilk 11’de kendine yer bulur. Gökhan’ın eklenmesiyle orta sahanın dört isminden 3 tanesi bellidir ancak bu isimlerin hepsi yaratıcılıktan çok uzak, düz, görev adamlarıdır. Beşiktaş’ın sol açığı yoktur. Buraya monte edilmek istenen Sinan yarardan çok zarar getirmiştir.

Uzun boylu forvet oyuncusu Saffet’in zamana ihtiyacı olduğu çok açıktır. Büyük çıkış yapan Ali bazı maçlarda kilitlenirken Feyyaz her sene olduğu gibi kendi kalitesine yakışan bir sezon geçirmiştir. Forvette Milne’in çözmesi gereken en büyük sorun Metin’e yer açmaktır. Ancak Milne bu konuda iyi bir sınav verememiştir.

Özetle Milne elindeki az alternatifli kadroyu birçok antrenörün yapamayacağı kadar iyi yönetmiş, bazı yanlış denemelerde bulunması kötü olmuş, çok kritik bir iki dokunuş yapması gereken yerde ustalığını gösterememiştir. Bu kadroyu bu kadar iyi yöneterek ligin son haftalarına kadar başa oynatacak antrenör sayısı fazla değildir. Sınıf atlaması için detaylarda biraz daha ustalaşması   gerekmektedir. Yeni sezonda transfer politikasını ne şekilde oluşturacağı merak konusudur. Takımın acilen ilk 11’de görev alacak bir sağ bek, bir stoper, bir sol açık ve orta sahaya yaratıcı bir isime ihtiyacı vardır. Transfer söylentilerine göre orta sahanın yaratıcı ismi Kahramanmaraşspor’dan gelen Mehmet olacak, stopere ise Gökhan Keskin çekilecektir.

FENERBAHÇE

Fenerbahçe için söyleyecek fazla şey yoktur. Takımın değişmesi gereken birçok noktası Yılmaz Yücetürk’ün inadı ve maddi sorunlar nedeniyle çözülmeden lige girilmiştir. Bir de üzerinde yanlış bir antrenör tercihi gelince ligin yaklaşık 6 aylık bölümü taraftarlar için işkence halini almıştır. Bununla beraber bir çok maçta tribünler dolmuştur, bunun da en büyük nedeni Rıdvan’ın futbolunu izlemektir. O da ilk yarıyı sakatlıklarla geçirdikten sonra esas formuna ikinci yarıda ulaşmıştır.

Fenerbahçe’nin sezona Lukovcan ile devam etmeyeceği belidir, yerine arayışlar sürmektedir.

Defans hattında İsmail ve Müjdat hariç tüm oyuncuların zaten bir önceki sezonda değişmesi gereken bu gerçekleşmemiştir. Takımın en az 2 stoper ve bir sol beke ihtiyacı vardır.

Aynı şekilde orta saha birbirinin tıpatıp benzeri, yaratıcılığı kısıtlı ve düz oyunculardan oluşmaktadır. Forvette ise Rıdvan’ın yanına mutlaka en az 2 takviye daha yapılmalıdır. Daha da önemlisi Tanju – Prekazi ikilisinin bir benzeri olacak şekilde Rıdvan’ı besleyecek bir isim mutlaka kadroya dahil edilmelidir.

Bu kadar oyuncu nasıl bulunur, maddi kaynak nasıl sağlanır, bu oyuncuların birbirine uyumu ne kadar zaman alır, Veselinovic doğru bir tercih midir, bunların hepsini zaman gösterecektir.

Ligde dikkati çeken başlıca futbolcular Boluspor’un sağ beki Recep ve orta saha oyuncusu Hayrettin, Sakaryaspor’dan stoper Turan ve orta sahanın yıldızı Oğuz Çetin, Eskişehirspor’un başarılı defans oyuncusu Mücahit, Malatyaspor’un genç yeteneği Ünal Karaman, Adana Demirspor’un forveti Ziya ve Malatyaspor’un golcüsü Oktay olmuştur.

27 galibiyeti olan ve 86 gol atan Galatasaray en çok gol atan takım olurken Gençlerbirliği kalesinde 65 gol görmüştür. Adana Demirspor’un Sakaryaspor’u 7-0 yendiği karşılaşma ligin en gollü maçıdır. Adana Demirspor aynı zamanda Malatyaspor’u deplasmanda 7-2 yenerek en farklı dış saha galibiyetine de imza atmıştır.

Adanaspor, Kahramanmaraşspor ve Konyaspor ligin yeni takımlarıdır.

 

TONI, TONI, TONI SCHUMACHER
1 Haziran günü Fenerbahçe dev bir transfere imza atar, Schumacher 800 bin mark karşılığında 2 yıllığına artık Fenerbahçe’dedir. Aynı zamanda Türkiye’ye gelmiş en kariyerli yabancıdır.

Toni Schumacher

34 yaşındaki tecrübeli kaleci Almanya’da Köln ile özdeşleşmiş bir isimdir. 420 maç bu takımın kalesini korurken 76 maç da Alman Milli Takımı ile sahaya çıkmıştır. Almanlar Dünya Kupası finallerinde 1982’de İspanya’da İtalya’ya ve 1986’da Meksika’da Arjantin’e yenilirken (yediği ilk gol muhtemelen kariyerinin en hatalı gollerinden birisidir) kalede hep Schumacher vardır. Özellikle 1982’de Fransa ile oynanan yarı final maçında rakip futbolcu Battiston’a ceza sahası dışına çıkarak vurduğu uçan tekme, kendisinin kötü bir ün kazanmasına hastanelik olan  rakibinin ise iki dişine mal olmuştur. Schumacher’in kariyerinin bir diğer başarısı Milli Takım ile 1980’de İtalya’da Avrupa Futbol Şampiyonası Kupası’nı kazanmış olmasıdır.

1973 yılında Köln forması ile Eskişehirspor’a karşı ilk uluslararası maçına çıkan Schumacher, 1977 yılında devraldığı kaleyi 1983 yılına kadar aralıksız tüm lig maçlarında (213 maç) koruyarak ulaşılması zor bir rekora imza atar. 1978’de hem Bundesliga hem de Almanya Kupası’nı kazanırlar. Ertesi sezon takımı Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı finale kadar çıkar. 1982 – 83 sezonunda Köln müzesine bir Almanya Şampiyonluğu daha ekler. 1984 yılında Almanya’da yılın futbolcusu seçilir. 1986’da UEFA Kupası’nı finalde Real Madrid’e kaybetseler de bu kulüp tarihinin en önemli başarılarından birisi olacaktır. Schumacher aynı sene ikinci kez yılın futbolcusu seçilir. 1987’de Köln’ün başına geçen Christoph Daum formayı 20 yaşındaki Bodo Illgner’e teslim eder.

1462630_full-lnd

Köln’ün ardından Schalke 04’e transfer olan Schumacher burada kariyerinin en kötü sezonunu geçirir. Ligde sonuncu ve en çok gol yiyen takım olarak küme düşerlerken yedikleri 84 golün 77’sini Schumacher ağlarında görmüştür.

Schumacher’in Almanya kariyerini bitiren en önemli olay şüphesiz yediği goller değil yazdığı kitap Anpfiff, Türkçe adıyla Başlama Vuruşu olur. Bu kitapta bazıları soyunma odasında kalması gereken mahrem bilgileri açığa vururken herkesi kızdıran esas kısım arkadaşlarının kullandıkları ilaç ve kimyasallardan bahsetmesi olur. Bir insan nasıl ve neden bu şekilde kendi ipini çeker, tüm bunları yazarken yaşayacaklarını gerçekten tahmin etmemiş olabilir mi? Bilinmez. Ancak kitap kendisine yeni bir ülkenin kapılarının açılmasına vesile olmuştur.

Maç boyunca ağzında sakız pek eksik olmaz. Şapkasız, çantasız ve sarı formasız çıktığı pek yoktur. Schumacher kalesinde durmaz, özellikle kendi takımı hücum halindeyken orta sahaya kadar çıkar. Bu ilk başta izleyenleri biraz heyecanlandırsa da daha sonra tüm taraftarlar zamanla alışırlar. Nedeni kapalı yerlerde durma korkusudur.

Her maçta takımdan daha sonra sahaya çıkar, bazıları bunu soyunma odasında dua etmesine diğerleri de kendini özel olarak alkışlatmak istemesine bağlarlar. Alkışlarla sahaya çıktıktan sonra kalesine geçer, ceza sahasına gelir ve sağ ayağının dışıyla altı pasın her iki kenarından ceza sahasının bittiği yere kadar düz çizgiler çizer. Bu çizgiler rakibi ile karşı karşıya kaldığında ceza sahasının hangi noktasında durduğunu anlayarak kalesinin kapatması için gerekli olan açıları hesaplamasına yardımcı olmaktadır.

En faydalı özelliklerinden birisi, kalesini Schumacher’in koruduğu takım topu geriden oyuna sokmakta hiç zorluk çekmez çünkü topu aldıktan sonra sahayı radar gibi tarayarak eliyle orta sahaya kadar istediği herhangi bir noktaya ulaştırabilmektedir. Bu özellikle kontratağa çıkacak takımlar için bulunmaz bir nimettir. Ancak hele ki topu eline alıp kafasını kaldırdığında ileri doğru hareketlenmeyen takım arkadaşlarını görsün, işte o zaman gerçekten delirir. Çoğu maçta Hakan’a bağırmaları tribünden bile duyulacaktır.

VESELİNOVİC NAZLANIYOR
Veselinoviç’le el sıkışan Fenerbahçe’de garip gelişmeler olmaktadır. Veselinoviç’in sürekli şartları ağırlaştırması, anlaşmaya ev, uçak biletleri, araba ve fazladan 15 bin dolar koydurmak istemesi, sürekli Simenovic’den bahsetmesi, Schumacher’in transferine de karşı çıkması sebebiyle yönetim yeni arayışlara girer ve Alman Köppel İstanbul’a getirilir. Veselinoviç ayrıca Pesiç’in kadroda kalmasını, kaleye Simenoviç’in, liberoya da Sedoyeviç’in transfer edilmesini istemektedir.
Köppel ile sabaha kadar pazarlık eden yönetim sabahın ilk ışıklarıyla 500 bin mark karşılığında el sıkışır fakat 06.50 uçağıyla Almanya’ya geri döndüğünün bilgisinin gelmesi herkesi şoke eder. Karısı bu transfere karşı çıkmıştır. Böylece yönetim Veselinoviç’in tüm şartlarını kabul ederek anlaşma imzalar. Köppel bir hafta sonra Dortmund’un başına geçecektir.

Fenerbahçe dış transferde son derece hızlıdır, 240 milyon lira isteyen Feyzullah’dan ve İstanbul’a getirilen Yugoslav libero Zovko’dan 200 bin dolarlık maliyeti sebebiyle vazgeçilir, Veselinovic bu transferin yatması nedeniyle yeniden çok sinirlidir. Zafer Eskişehirspor’a verilir, Lukovcan’a kulüp araması söylenir. Sakaryaspor’dan Turan 200, Serdar 160, Aykut Kocaman 225, Oğuz Çetin 300 milyona, Malatyaspor’dan Orhan 80 milyona, Karabükspor’dan Bilal 55 milyona, Bursaspor’dan Taygun 100 milyona, Sönmez Filament’ten Ergin 20 milyona, Trabzonspor’dan sol bek K.Şenol 210 milyona, Rizespor’dan Hakan 150 milyona Fenerbahçeli olurlar. İç transferde Şenol’la 215 milyona yeniden anlaşılır. 17 Haziran’da Abdülkerim affedilir ve boş mukaveleye imza atar. Daha sonrada Ankaragücü’ne gönderilir. Bunun üzerine Müjdat’ta gelip Tahsin Kaya’nın elini öperek affını talep eder.

DSC_3097

DÜN DÜNDÜR

Fenerbahçe’den ayrıldıktan sonra 1 yıl dinlenen Stankoviç, Kızılyıldız’ın başına geçer. Lukovcan’da Fenerbahçe’den ayrılmayı kafasına koymuştur ve Kızılyıldız yöneticileriyle anlaşır. Bunu duyan Stankovic yönetime rest çeker, kendisini takımda kesinlikle görmek istemediğini, Fenerbahçe’de onun yüzünden başarısız olduğunu açıkça söyler. Aynı Stankovic Lukovcan’ı Fenerbahçe’nin kalesine getiren isimdir.

BEŞİKTAŞ EKSİKLERİ TAMAMLIYOR

Beşiktaş orta sahanın yaratıcı futbolcusu Şifo Mehmet’ten sonra Yeni Salihlispor’dan forvet Halim, Boluspor’dan K.Şenol ve en büyük eksiği olan bölge için bir önceki sezonun en iyi sağ beki olan Recep ile anlaşır. Kaleye Zalad’a alternatif olarak Orduspor’un başarılı kalecisi Metin kadroya dahil edilir. Sol açık dışında önemli gedikler kapatılmıştır. Forvet transferi için birçok aday vardır ancak Milne’in özellikle istediği QPR’nin genç yeteneği 22 yaşındaki Les Ferdinand bir adım öndedir. Kulübün kendisini satmaya yanaşmaması üzerine 1 yıllığına kiralama yoluna gidilir. Saffet Sancaklı Eskişehirspor’a kiralanır.

SESSİZ SEDASIZ GALATASARAY

Galatasaray, iç transferde Simoviç ve Uğur’la 270’şer milyona, Yusuf’la 250 milyona, Semih’le 225 milyona, Hayrettin, Savaş Koç, Muhammed ve İsmail’le 200’er milyona, Kovaçeviç’le 175 milyona yeniden anlaşır. Daha önce Malatyaspor’a satılan ve adı olaylı Malatyaspor – Beşiktaş karşılaşmasında çokça geçen B.Metin 150 milyon karşılığında Malatyaspor’dan transfer edilir. Metin yuvasından kopup Malatya’ya satıldığında çok üzüldüğünü, geri döneceğine hiç ihtimal vermediğini ancak yeniden Galatasaray’da olmaktan çok mutlu olduğunu açıklar.

DİĞER TRANSFERLER

Bir önceki sezonun hareketli takımı Sarıyer Almanya 3 üncü ligi takımlarından Westfalia Herne 04’ün Schumacher’e benzerliğiyle dikkatleri çeken kalecisi Alman Müller ve Malatyaspor kalecisi eski Fenerbahçeli Yaşar ile anlaşır. Transfer döneminin peşinde en çok koşulan ve konuşulan isimlerinden Malatyaspor’lu Ünal tüm astronomik teklifleri geri çevirerek kulübünde kalır. Boluspor’lu Hayrettin ise Fenerbahçe’nin cazip teklifini reddederek Ankaragücü’ne gider. Trabzonspor yabancı tercihlerini iki Yugoslav’dan yana kullanarak kaleci Haçiç ve forvet Lukiç’i transfer eder.

ALTIN PORTAKAL

25 Haziran’da finalde Rusya’yı 2-0 yenen Hollanda Avrupa Şampiyonluğunu kazanır. Rinus Michels’in çalıştırdığı portakallar ilk yarıyı Gullit’in kafa golüyle 1-0 önde kaparlar. Rusların tüm direncini kıran gol, belki de şampiyona tarihinin en güzel golü olacaktır, Van Basten’in golünü atacak başka bir futbolcu belki de dünyaya hiç gelmeyecektir. Soldan yapılan orta ceza sahasının sağ tarafına doğru açılırken o pozisyonda topla buluşacak 100 futbolcudan 99 tanesi muhtemel topu durdurup kafayı kaldırıp boştaki arkadaşını arar. Van Basten o diğer 1 futbolcudur. Top altı pasın hizasına yumuşakça yere inerken kale arkası çekimlerinde kadraja bile girmeyecek bir açıdadır, iki ayağını yerden keserek öyle bir vurur ki hazırlıksız yakalanan Dassaev ellerini kaldırmasına rağmen başının üzerinden geçen topa müdahale edemez. Rijkaard, Gullit, Van Basten, Koeman gibi yıldızlar bu şampiyonluğu haketmişlerdir.

OLAYLI SEÇİMLER

Futbol Federasyonu Başkanı’nın yeni ismi belli olacaktır ve adaylar ortaya çıkmaya başlamıştır. Genel Kurul adaylar arasına seçim yapacak ve uygun görülen adaylar, atanması için Başbakan Turgut Özal’a sunulacaklardır. Milli Takım eski teknik direktörü Coşkun Özarı ve Kemal Ulusu ilk adaylar olurken Spor-Toto Teşkilat Müdürü Erdenay Oflas’da çok geçmeden kendilerini izler.

28 Haziran’da Özerk Futbol Federasyonu, Birinci Genel Kurulu seçimini yapar ve kavga dövüş eksik olmaz. Erdenay Oflas 89, Coşkun Özarı 50, Kemal Ulusu 9 oy alırlar. Başbakan Turgut Özal, bu 3 isimden birisini 4 yıllığına Futbol Federasyonu Başkanı olarak atayacaktır. Özarı, yaşanan rezaletlerden sonra kendisine görev verilse bile kabul etmeyeceğini açıklar.

Bakan Hasan Celal Güzel, Erdenay Oflas’ın seçilmesi için büyük çaba harcar. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kemal Kamiloğlu’da aynı şekilde Oflas’ı desteklemektedir.

İlk olarak Başkanlık divanı seçimi yapılır, Oflas aday olarak Ata Aksu’yu, Özarı ise Kahraman Bapçum’u gösterir. Oylama oldu bittiye getirilir ve daha kimse ne olduğunu anlamadan Kamiloğlu bir açıklama yaparak Aksu’ya 63, Bapçum’a ise 61 oy çıktığını açıklar ve ortalık karışır. Sinirlerine hakim olamayan Özkan Sümer, Kamiloğlu’na hakaret eder.

Celal Güzel yaptığı konuşmada basını suçlayınca başta Turgay Şeren ve Togay Bayatlı olmak üzere gazeteciler isyan ederler.

Başkanlık seçiminde daha da büyük bir skandal yaşanır ve oyları tasnif eden Emin Özgün’ün cebinden oy zarfları çıkar. Zaten gergin olan küfürlerin havada uçuştuğu salonda artık itiş kakış başlar. Olayları yatıştırmak için polis müdahale etmek zorunda kalır. Özarı ve kendisini destekleyenler seçimlere haklı olarak itiraz ederler ancak Divan Başkanı Ata Aksu itirazı görmezden gelerek işleme koymaz. Kendisine burada bir parantez açalım;

Ata Aksu Türk futbolunda adını 1976 yılında Gaziantepspor İkinci Başkanı olarak duyurur. 1977 yılında, daha 28 yaşında Gaziantepspor’un başkanı, 1986 yılında Gaziantep’ten milletvekili seçilir. Erkek dergilerinin siyah poşet içinde satılmasıyla sonuçlanacak olan “Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma’ya Yönelik Yasa” önerisinin hazırlayıcısı ve ilk imza sahibidir.

Özerk Futbol Federasyonu ile ilgili tartışmalar sürerken Turgut Özal bir açıklama yapar ve özerkliği askıya aldığını bildirir;
“Olaylardan büyük üzüntü duydum. Yazılanları ihbar olarak kabul ediyorum. Soruşturma bitene kadar Başkan atamıyorum. Mevcut Çorbalı Federasyonu şu anda iş başındadır.

Bu kavga kıyamet olmamalıydı. Seçim medeni ölçüler içinde cereyan etmeliydi. Daha işin iç yüzünü öğrenmedim, belki hiç birisini Başkan olarak atamayacağım, belki seçimler yeni baştan yapılacak.

Erdanay Oflas, seçimlere girmeden önce istifasını vermeliydi, Devlet memuru sıfatıyla bu seçime katılmasını doğru bulmadım.”

 29 Haziran’da Ata Aksu seçimlerde Divan Kurulu Başkanı seçilmesi sebebiyle yönetmelik gereği, yeni başkan atanıncaya kadar Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğuna oturur. Böylece Çorbalı devri resmen sona ermiş olur. Aksu koltuğa oturmasıyla icraatlarına hemen başlar ve Özkan Sümer’i devlet memuruna yani kendisine hakaretten savcılığa verir. Kendisini desteklemeyen Gündüz Tekin Onay ve Ergün Gürsoy’u da ceza kuruluna sevk eder. Yeni federasyonun parasının ve memurunun olmaması sebebiyle A antrenörlük kursu iptal edilir. Şenes Erzik, FIFA Kongresi’ne gönderilmez.

Aksu, oylamaya gelen antrenörlerin içkili olduklarını, bazılarının ayakta bile duramadığını ve olayların başlamasına kendilerinin sebep olduklarını söyler.

En sonunda 1 Temmuz’da Turgut Özal masaya yumruğunu vurur; ‘Olaylardan büyük üzüntü duydum. Derhal soruşturma başlatılıyor, sonuçlanana kadar da mevcut federasyon iş başındadır.

Ben daha işin iç yüzünü öğrenmiş değilim. Belki hiçbirisini atamayacağım. Belki seçim yeni baştan yapılacak. Olayı titizlikle inceliyorum. Mesele mahkemeye intikal etmiş. Belki mahkeme iptal eder. Bu kadar kavga kıyamet kopmamalıydı. Her şey medeni ölçüler içinde çözülmeliydi. Özerk Futbol Yasası’nı memlekete faydalı olsun diye çıkardık. Olay daha problemli bir yola gitti.” Böylece ‘işgalci başkan’ lakabı takılan Ata Aksu görevden alınır ve hakkında soruşturma başlatılır.
Yeni kurulacak olan federasyona tavsiyelerde bulunan Mustafa Denizli, Porto, PSV, Ajax takımlarını örnek göstererek yabancı hakkının 5 olması gerektiğini ve Türkiye’yi uluslararası alanda tanıtmak için oyunu kurallarına göre oynamanın zorunlu olduğunu savunur. Kadrosunda 2 yabancı, 2 de Türk vatandaşı yapılmış oyuncu bulunan Galatasaray 3 yabancı daha transfer etmek istemektedir.

VESELINOVIC SIKINTILI

Veselinovic kaleye Simenovic’in alınmaması, yerine Schumacher’in transfer edilmesi, kendi önerdiği libero Zovko yerine yönetimin Schumacher’in, aynı dili konuştuğum bir libero ile daha iyi anlaşırım diyerek tavsiye ettiği Kutzop ile görüşmelere başlaması, kendisine değil de Schumacher’e Almanya’da kamp yeri sorması üzerine çıldırır; “Schumacher kulübü karıştırıyor. Türkiye’ye geldim, beni bir kişi karşıladı. Schumacher geldi yöneticiler ellerinde koca çiçeklerle havaalanında sıraya girdiler. Ben 35 yaşındaki Kutzop’u istemiyorum, Schumacher istedi diye görüşüyorlar.”

DSC_3088

Veselinovic bunları açıkladığı ve Atina’ya dönmek üzere yola çıktığında Schumacher’in aylık kirası 1.500 dolar olan Caddebostan Reşit Paşa Korusu’ndaki yüzme havuzlu, tenis kortlu yalıya yerleştiğinden henüz habersizdir. Ertesi günü gidip resmi sözleşmeye imza atacak ve unutulmaz pozunu verecektir.

CmTEs7uXEAAXVPN

GÜRSOY KRİZİ

Galatasaray’da 2 Temmuz’da Ergün Gürsoy krizi çıkar. Gürsoy, yönetimden istifa ettiği açıklar. Buzdağının üstündeki sebep yönetimin Briegel’i almak istemesi fakat kendisinin 650 bin marklık bu transfere maliyeti sebebiyle karşı çıkmasıdır. Gerçek sebep ise Alp Yalman ile aralarındaki çekişmedir. Yalman, Federasyon seçimlerinde Gürsoy’un desteğini istemiş fakat o, daha önce söz verdiği için Özarı’nın tarafında yer almıştır. Aynı şekilde Alman kondisyoner Sandhowe’un getirilişiyle ilgili kendisine danışılmamıştır.

BAŞKANLAR SEZONU DEĞERLENDİRİYOR

Lig başlamadan önce 3 büyük kulübün başkanı sırayla Milliyet Spor Müdürü Şansal Büyüka ile röportaj yaparlar;

Başkan Tanrıyar; “Mustafa Denizli’nin Galatasaray’ın başında kalmasını Derwall istedi. Hiç boşuna antrenör aramayın, Mustafa’dan iyisini bulamazsınız dedi.

Galatasaray’da farklı bir kadro var. Hepsi, hatta yedekler bile milli. Türkiye’de bugün gelip Galatasaray kadrosunda banko oynayacak kaç oyuncu var? Bu bakımdan transfer yapmadık. B. Metin kendi gelmek istedi. Yuvasını özlemiş. İyi çalışırsa takıma girer, çalışmazsa açıkta kalır.

Avrupa Kupalarında önce Allah’a dua edelim, karşımıza zayıf bir takım çıkarsın, Lüksemburg veya Malta takımı.

Fenerbahçe bu sezon çok tehlikeli. Çok iyi transferler yaptılar. Yarışa çok ciddi şekilde asılacaklar. Bu yıl işimiz daha zor. Rıdvan çok iyi futbolcu ama bırakalım jübilesini Fenerbahçe’de yapsın. Zaten üç büyükler olarak bir araya gelip sıkı bir anlaşma yaparak piyasayı kızıştırmaktan ve yükseltmekten vazgeçmemiz lazım.”

 

Süleyman Seba; “Taraftarlara flaş transfer sözü vermiştik. Onları pek tatmin edemedik ancak ihtiyaca göre adam aldık. Doğru olan da budur. Rıza, Metin, Ali, Feyyaz gibi Türkiye’de kaç futbolcu var? Bu futbolcular 5 yıldır Beşiktaş’ı zirvede tutuyor.

Sağ bek sorununu Recep ile çözdük. Orta sahaya gelecek vaat eden Mehmet’i kattık. Biz almasaydık şu anda Fenerbahçe’de olacaktı. Ünal’ı almak için çok uğraştık ancak kulübü ile sözleşmesi devam ediyor. Alınacak diğer 2-3 tane futbolcuyu da Fenerbahçe aldı. Santrafor transferini Ferdinand ile çözeceğiz.

Milne’in elbette hataları olduk. Ona karşı olan arkadaşlarla oturduk, hatalarını değerlendirdik ama gitsin diye bir görüş ortaya atılmadı. Bu yıl daha da başarılı olacak.

Milne sene sonu verdiği raporda Sinan’ı kesinlikle takımda görmek istemediğini söyledi. Ancak Sinan’ı oynatması konusunda Milne’den isteklerimiz olacak. Fakat Sinan’ın da hatalarından vazgeçmesi ve kendine çeki düzen vermesi gerekiyor.”

 

Tahsin Kaya; “Transferde aldığımız oyuncuların hepsi, flaş, iyi isimler. Ancak sadece takım kurmakla iş bitmiyor. Bu işin bir de uyum süreci var. Fenerbahçe kesinlikle şampiyon olur diyemem.

Geçen sene transfer ayında sağı solu dinleyip dediklerini yaptım. Bu sene kimseye kulak asmadım. 6 kişiden oluşan transfer komitesi kimi dediyse hepsini aldık.

Stankovic döneminde yapılan transferleri Semih Bayülken gerçekleştirdi. O zaman genel sekreterdi, ben futbolcuların adlarını bile bilmiyordum. Ben inşaatçıyım, o işten anlarım. Yapılan transferlerde sorumluluk bende değildi. Bilmiyordun da neden geldin diye sorarlar o zaman. Herkes her şeyi bilmek zorunda değil. İşte bildiğini iddia edenlerin yaptıkları da ortada. Ben finansörüm, bilenle finanse edenin bütünleşmesi lazım.

Schumacher ile Veselinoviç arasında sürtüşme olacağını sanmıyorum. Akıllı insanlar olduklarını tahmin ediyorum.”

GALATASARAY SAHADA

Dış transferi B.Metin’i alarak kapatan Galatasaray 7 Temmuz’da sezonu açar. Havanın sıcaklığı ve transferdeki durgunluk açılışın görkemini önceki senelere göre geride bırakır. Gürsoy kesin kararlı olduğu bu istifasından, açılış törenindeki taraftarların yoğun tezahüratı üzerine vazgeçtiği açıklar.

Mustafa Denizli her zaman olduğu gibi formunun zirvesindedir; “Öyle bir devrim yapacağız ki Türk futbolu temelinden zirvesine kadar zangır zangır sallanacak. Türkiye ve Avrupa’ya yepyeni bir Galatasaray sunacağız. Orta alanda topla büyük koridorlar yaratacağız. Sistemimiz 3-5-2 olarak görünecek.

Futbolcular hücum sözcüğü ile hipnotize edilecek. Liberodan santrfora kadar herkes gol atmayı düşünecek. Gol yemekten korkmuyoruz, yediğimizden fazla atamamaktan korkuyoruz. Bu sene 45 gol yesek bile atacağımız gol sayısı 100’ü geçecek.”

100 golün geçilmesiyle ilgili tahmini doğru fakat takım yanlıştır.

FENERBAHÇE’NİN AYAK SESLERİ VE KRİZ

DSC_3085
3 gün sonra Fenerbahçe bir önceki sezonun aksine Türk futbol tarihinin en görkemli ve muhteşem açılışıyla sezona başlar. Taraftarların açılış paralı olsun, kulübümüze maddi destek sağlayalım teklifini Metin Aşık ve Tahsin Kaya kabul etmezler. Kadıköy tıklım tıklım dolmuştur. Tribünlere girebilenler şanslıyken içerdekinden fazla taraftar dışarıda kalmıştır. Saha içinde o zamana kadar yapılan 270 kilo ağırlığındaki 100 metre boy ve 25 metre enindeki en büyük bayrak 200 kişi tarafından taşınmıştır.

DSC_3086

Bütün bu güzelliklerden sonra ayın 13 ünde gene bir kriz patlak verir. Eski futbolculardan Özer Kanra, Melih Ilgaz ve Ahmet Erol’dan oluşan futbol komitesi, Metin Aşık’ın Futbol Şube Sorumluluğuna getirilmesine karşı çıkmışlardır ve bunun gerçekleşmesi halinde istifa edeceklerini, 3 üyenin daha arkalarından geleceğini söylemişlerdir. Yönetim Kurulu toplantısında Özer Kanra ile kavga ederek toplantıyı terk eden Tahsin Kaya istifa eder. Tahsin Kaya, Metin Aşık’ın olmadığı yerde bende yokum diyerek istifa mektubunu Serkan Acar’a yollar. Arkasından Veselinoviç, tüm yönetimi sevip saymakla birlikte sözleşmeyi Tahsin Kaya ile yaptığını ve kendisinin gitmesi durumunda görev yapmasının mümkün olmadığını açıklar.
acilis
Tahsin Kaya ; Metin Aşık şimdiye kadar kulübe cebinden 400 milyon lira para verdi. Kendisi aynı zamanda en faal ve iş bilir üyedir. Kulübe 5 kuruş vermeyenler iş yapanlara da engel oluyorlar.”
Bunun üzerine tartışmaya katılan Metin Aşık’ta, Tahsin Kaya’nın olmadığı yerde kendisinin görev yapmayacağını söyler.

14 Temmuz’da Tahsin Kaya ; “Taraftarlar ve futbolcular tedirgin olmasınlar, tüm sözlerimi tutacağım. Rahatsızlıkları baştan beri biliyordum ama hep içime attım. İstifa kararını daha önce versem hiçbir futbolcu takıma gelmezdi.

Bu isimler eski futbolcu olabilirler fakat hiçbir futbolcu ile diyalogları yok. Bir futbolcuya 50 bin lira vermeyen, Fenerbahçe’de yönetici olamaz. Ahmet Erol, “Schumacher’i ben çalıştırırım” demiş, hayretler içinde kaldım.”

Yönetim Kurulu olağanüstü toplanır, Tahsin Kaya ve Metin Aşık’ın istifaları kabul edilmez. Metin Aşık, Futbol Şube Sorumluluğuna getirilir. Melih Ilgaz, Yönetim Kurulundan ayrıldığını açıklar.

17 Temmuz’da Tahsin Kaya, Divan Kurulu tarafından belirlenen üyelerle 4 saatlik bir görüşme yapar ve istifasını geri alır. Ortam yeniden sakinleşmiştir. Takımda sakin, huzurlu bir ortamda kamp ve hazırlık maçları yapmak üzere Almanya’ya hareket eder. B. Şenol’a menüsküs teşhisi konması ve Rıdvan’ın sakatlanması can sıkar.

DSC_3087

 AVRUPA KUPALARI

Avrupa Kupalarında Türk takımlarına kolay rakipler çıkmıştır. Şampiyon Kulüpler Kupasında Galatasaray, Otto Bariç’in çalıştırdığı Avusturya Şampiyonu Rapid Wien ile, Kupa Galipleri Kupasında Sakaryaspor, Macar Becescaba – Norveç Byren galibi ile, UEFA Kupasında Beşiktaş, Yugoslav Dinamo Zagreb ile eşleşirler.

Rapid Wien’in en etkili üç futbolcusu orta sahanın beyni Kranjcar, forvet Stojadinoviç ve kaptan Weber olarak göze çarpmaktadır.

15 Temmuz’da Beşiktaş’ta 25 bin taraftarının önünde sunuculuğunu Neco’nun yaptığı törenle sezonu açar. En çok ilgiyi hemen Ferdi lakabı takılan QPR’nin 21 yaşındaki kiralık forveti Les Ferdinand, beyin sarsıntısı geçiren ve sağlığına kavuşan Metin ve Şifo Mehmet görürler. Ertesi günü Ferdinand ile 1 yıllık sözleşme imzalanır.

ferdi

MALATYA’DA SAMBA

Transferin aktif takımlarından birisi de Malatyaspor’dur. Brezilya Milli Takımı oyuncuları Eder, Serginho ve kaleci Carlos’la anlaşırlar.
brasil
İki forvet oyuncusu 31 yaşındaki Eder ve 35 yaşındaki Serginho transferleri 2.5 milyara mal olur. Veteran sayılabilecek bu oyunculara verilen ücretleri kimin karşıladığı büyük merak uyandırır. Başkan Nurettin Güven, bu rakamın 350 milyonunu kendisinin karşıladığını, diğer finans kaynaklarını daha sonra açıklayacağını söyler. Brezilyalı oyunculara alacakları transfer ücreti haricinde şampiyonluk halinde 100’er bin dolar, Malatya’da müstakil bir ev ve İstanbul’da bir daire, 4 kez Brezilya’ya gidiş dönüş bileti, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş galibiyetleri için ekstra prim de verilecektir. Maçlarda izdiham olabileceği sebebiyle stadı da genişletmeye karar verilir.

İşin ilginç tarafı Malatyaspor’un yeni düzenleme gereği bu oyuncuların 3 ünü birden aynı anda oynatamayacak olmasıdır. Futbol Federasyonu’nun aldığı yeni karar gereği Türk vatandaşlığına geçirilen oyuncular 1 sene oynayamayacaklardır, 16 kişilik kadroda sadece 2 yabancı bulundurulabilecektir. Malatyaspor buna rağmen 3 yabancı transfer etmiştir ve yöneticiler Federasyonla bu konuda zıtlaşarak hepsinin oynayacağı iddiasında bulunurlar.

URAS’IN KEHANETİ

Galatasaray ve Futbol Federasyonu eski başkanı Ali Uras ligin falına bakar; “Galatasaray bu yıl da şampiyonluğun en büyük adayı. Beşiktaş akıllı davranarak eksik yerlerine iyi transferler yaptı. Fenerbahçe’de öyle. Ancak eski yıllarda oynayan oyuncular da daha az kaliteli değillerdi. Fenerbahçe’nin asıl sorunu sporcu eksikliği değil yönetim boşluğudur. Bu boşluk bu sene de giderilmediğine göre Fenerbahçeliler bu yıl da şampiyonluğu ancak hayal edecekler.”

Yavaş yavaş hazırlık maçları da başlamıştır. Ciddi sayılabilecek ilk sınavda Galatasaray, Yunanistan’da AEK ile 2-2 berabere kalır. Goller Mirsad ve Prekazi’den gelir.

Fenerbahçe 17.500 taraftarı önüne çıktığı ilk maçta Kahramanmaraşspor’u 2-0 yener. Goller Müjdat ve Serdar’dan gelir. Akılda kalan notlar arasında Schumacher’in karşı karşıya kaldığı pozisyondaki başarılı kurtarışı, libero Zovko’nun göz doldurmayan performansı ve tribünlerdeki “Fenerbahçe’yi sevmeyen de yaşasın” pankartı vardır. Veselinoviç henüz araştırma devresindedir.

DSC_3046

Trabzonspor’un yeni çalıştırıcısı Biskup yaptığı tuhaflıklarla gündeme oturmuştur. Moral yemeğinde içkinin de etkisiyle yaptığı garip hareketler herkesi güldürürken antrenmanlarda futbolcular birbirlerini kıyasıya sakatlamaktadırlar. Biskup takım kaptanlığını Turgay’dan alıp B. Hasan’a verinde Turgay tesislerden eşyalarını alarak herkesle vedalaşır ve takımdan ayrılır. Biskup’un suyu hızla ısınmaktadır.

Biskup

JÜBİLE MAÇLARI

Samet’in jübile maçında Rıza’nın iki golüyle Beşiktaş, Fenerbahçe’yi 2-1 yener. Rıza’nın ikinci golünde Schumacher o pozisyonda bir futbolcunun topu ortaya çıkartması gerektiğini, açıyı bunu düşünerek kapattığını ancak Rıza’nın kaleyi düşünmesi yüzünden golü yediğini açıklar. Milne, Veselinovic karşısında 1-0 öndedir. Fenerbahçe’nin futbolu eleştiri konusudur. Üstelik Beşiktaş maçın oynandığı günün bir önceki gecesinde geç saatlerde Almanya kampından dönerek İstanbul’a gelmiştir. Gündüz uçakları daha pahalı olduğu için yöneticiler işin ekonomi tarafını düşünmüşlerdir.

Milne; “Bu yıl daha tecrübeli ve güçlüyüz. Artık taraftarlarımıza bekledikleri şampiyonluğu vermemiz gerekir.”

Veselinoviç eleştirilere aldırmamakta ve oyuncuları farklı mevkilerde denemektedir ; “Bu sezon Fenerbahçe’yi bir yere getiremezsem futbolu bırakıp yakında doğum yapacak kızımın bebeğine dadılık yaparım.”

2 Ağustos’ta ligin diğer iddialı takımlarından Sarıyer, sene başında Fenerbahçe ile antrenmanlara çıkan ve Almanya kampına katılan Mustafa Yücedağ’ı transfer eder.

4 Ağustos’ta Raşit Çetiner’in jübile maçında Galatasaray Konyaspor’u Tanju (2), Mirsad ve Yusuf’un golleriyle 4-1 yener. Konyaspor’un golü Suat’tan gelmiştir.

Serdar’ın jübilesinde Trabzonspor Beşiktaş’ı 4-1, Öner’in jübile maçında maç boyunca 21 futbolcusuna forma veren Galatasaray, bir önceki sezon Sakaryaspor’la büyük başarılara imza atan Necdet Niş’in çalıştırdığı Bakırköyspor’u 1-0 yenerken Erdoğan Arıca’nın jübilesinde Fenerbahçe ile Sarıyer 0-0 berabere kalırlar. Sarıyer’in iki penaltısı verilmezken tribünlerde 20 binden fazla taraftar vardır.

HAKEM ERGÜL YÜCEDAĞ’DAN KARİYER ZİRVESİ

 AEK ile Türkiye’de yapılan maçta Galatasaray 4-3 yenilir. İlyas sinirli hareketleri ile sahada dikkat çekerken hakem Ergül Yücedağ’ın skor 4–0 olduktan sonra Galatasaray lehine verdiği 2 garip penaltı kararı Yunanlı futbolcuları delirtir. Bardağı taşıran damla ise AEK kalecisinin ceza sahasına 4 adım kuralını ihlal ederek çift vuruş vermesi olur, AEK stoperi Manolas formasını çıkarıp kendisine uzatır. Özellikle Danimarkalı forvet Nielsen’in Simoviç’e attığı aşırtma gol uzun süre unutulmaz. Mustafa Denizli yenilgiden dolayı rahattır, iyi bir yenilgiye ihtiyacımız vardı der. Antrenmandan çıkan Fenerbahçeli futbolcular, İnönü Stadı’ndaki maçı Galatasaraylı taraftarların arasında izlerler. Maç 4-0 olduktan sonra Galatasaraylı izleyiciler Fenerbahçe aleyhine tezahürata başlarlar.

 DSC_3107

FENERBAHÇE’DE BİTMEYEN SORUNSAL, LİBERO

 Fenerbahçe’nin en büyük derdi bir liberoyu takıma monte edebilmektir. Bazı yazar ve antrenörlerin adayı Oğuz’dur;

Kemal Belgin : “Bence Sedat oynamalı. Oğuz’un orta sahadaki görevi üstlenilirse Oğuz da olabilir.”

Metin Tükenmez : “Müjdat olmalı.”

Alparslan Eratlı : “Abdülkerim. Oğuz’da olabilir ancak orta sahada onun yaptığı işi yapacak bir isim yok.”

Halit Deringör : “Oğuz bir liberoda aranan tüm özelliklere sahip.”

Adnan Dinçer : “Önce Abdülkerim, sonra Oğuz ve K.Şenol.”

Hıncal Uluç : “Abdülkerim.”

Yılmaz Vural : “Oğuz.”

Adaylar arasındaki Abdülkerim, 10 Ağustos’ta yeniden kadro dışı bırakılır.

TSYD ŞAMPİYONU BEŞİKTAŞ

bjk kupa

Başlayan TSYD Kupası’nın ilk gününde Beşiktaş, Fenerbahçe’yi 3-2 yener. Üstelik ilk yarıyı Fenerbahçe 2-1 önde kapamıştır. Beşiktaş ikinci yarıyı Ferdinand’ın 43 üncü dakikada Nezihi’ye tekme atması ve kırmızı kart görmesi yüzünden 10 kişi oynamıştır. Veselinoviç, bir libero olmaması sebebiyle böyle bir sonucun olduğunu söyleyince Altay’lı Yesiç için yeniden girişimler başlar. Fenerbahçe’nin gollerini Önder ve Beşiktaşlı yeni transfer Recep kendi kalesine atarken sahanın en iyi ismi Oğuz’dur. Beşiktaş’ın gollerinde Zeki (2) ve yeni transferlerden Şenol’un imzaları vardır. Fenerbahçeli taraftarlar da endişe ve panik yeniden başlarken Milne, Veselinovic karşısında 2-0 öne geçer.

Cumhuriyet gazetesinde Aydın Güleş : “Başlarında, kulüp içinde ve futbolcular arasında güvencesini yitirmiş, 30 kişilik futbolcu ordusundan sahaya doğru dürüst bir 11 süremeyen Veysel hoca olduğu sürece bu Fener çok söner.”

İkinci gün Fenerbahçe bu kez Simoviç’in kalesinde devleştiği maçta Galatasaray’a Tanju’nun golüyle 1-0 yenilmiş ama oynadığı futbol beğeni toplamıştır. Taraftarlar takımı karşılaşmanın sonunda alkışlarla soyunma odasına yollarlar. Yeni sezona ait ilk kıvılcımın çakıldığı maçtır. Maç içinde birçok gol pozisyonundan yararlanamayan Orhan bir de penaltı atışından yararlanamamış, direkten dönen topu kendisi tamamlayıp ağlara yollayarak geçersiz olmasına da sebep olmuştur. Maçtan önce antrenmanda 10’da 10 penaltı atan penaltı vuruşlarını atmaya hak kazanmıştır. Müjdat liberoda beğeni toplar. Takım arkadaşlarını uyarırken İhsan Türe’den sarı kart gören Schumacher zor zaptedilir.
DSC_3089
Aydın Güleş : “Bu kadar üstün oynayan Fenerbahçe bu maçı kazanamazsa acaba hangi derbi maçını kazanacak ? Kötü oynayınca zaten kaybediyor.”

Son günde Beşiktaş, Galatasaray ile 1-1 berabere kalır ve averajla kupanın sahibi olur. Goller Ferdinand ve Mirsad’dan gelirken Denizli’nin as oyuncularını dinlendirmesi tribünlerin tepkisine yol açar. Denizli ise 11 oyuncunun sahaya çıktığını ve takımda as / yedek diye bir ayırımın söz konusu olmadığını söyler.

Milne defans hattını artık oturtmuştur, sağ bek Recep, sol bek Kadir, ortada Gökhan – Ulvi ikilisi çok iyi bir görünüm sunar. Orta sahanın ortasını Zeki ve Rıza’dan kuran Milne, Şifo Mehmet’i de buraya monte etmenin yollarını aramaktadır. Sağ kanatta Metin’e şans verirken bazen de Rıza’yı buraya çekip orta sahada Şifo Mehmet’e yer verir. Sol açıkta Sinan’a hiç güvenmezken burada hiç yeri olmayan Şenol’u denemektedir. Forvette Feyyaz – Ali – Ferdinand üçlüsünden ikisi formayı değişerek giyeceklerdir. Özetle isabetli transferler yapılmıştır ancak sol kanat hala eksiktir, kaleci güven vermez ve kadro derinliği henüz tam sağlanmamıştır.

Milne

Ligin en geniş kadrosuna sahip Mustafa Denizli sürekli yeni şeyler denemektedir. PSV’den etkilenen Mustafa Denizli takıma ısrarla 3-5-2 yi oturtmaya çalışmaktadır. Ancak bu taktik AEK’nın karşısında büyük bir faciaya dönmek üzereyken imdada maçın hakemi yetişmiştir. Geri üçlüyü Cüneyt – Erhan ve Semih’den kurmaya çalışan Denizli’nin işini en zorlaştıran isim buranın adamı olmayan Semih’tir. Aslında Denizli’nin yaptığı küçük bir değişikliktir, Semih’in sol bekten biraz daha defansın ortasına, sağ bek İsmail’i ise biraz daha orta sahaya yaklaştırmıştır ama bu bile tüm defans yapısını yerle bir eder. Sol kanadı tek başına Malatyaspor’dan transfer edilen sol açık Metin’in götüremeyeceği çok açıkken Denizli bu konuda da ısrarını sürdürmektedir. Muhammed’in oynamadığı her maçta Galatasaray orta sahası rakibe mahkum kalmaktadır.

Fenerbahçe’de Veselinoviç halen denemelere devam etmektedir. Kale artık emin ellerdedir. Oğuz’un Rıdvan’ı besleyeceği belli olmuştur ancak Rıdvan bitirici bir oyuncu değildir. Onun da birisini beslemesi gerekmektedir ve bu isim henüz sahneye çıkmamıştır. Orhan TSYD maçında taraftarları delirtmiştir. Galatasaray maçında özellikle Müjdat’ın defansın göbeğindeki oyunu takımı çok rahatlatır. Sağ bekte Bursaspor’dan transfer edilen Taygun’u deneyen Veselinovic İsmail ile bu oyuncu arasında kararsızdır. Sol bekte K. Şenol bir adım daha öndedir. Sakatlık ve askerlik nedeniyle B. Şenol, Hakan Tecimer ve Aykut Kocaman henüz takımla bile çalışmalara başlamamıştır. Serdar ve Turan’da henüz devreye girmemişlerdir.

DSC_3044

Ligin falına bakan Derwall Fenerbahçe için umutsuz konuşur; “Ligde hiç şansları yok. Her yıl aynı filmi tekrarlıyorlar. 6-7 oyuncu alıp taraftarlarına umut saçıyorlar. Sonra da 6 ay içinde antrenör değiştiriyorlar. Ardından yeniden transferler yapıp yeni bir takım kuruyorlar. Bu yüzden şansları yok. Biz bu takımı oluşturmak için üç yıl bekledik. Galatasaray’ın karşısına çıkacak tek takım Beşiktaş’tır. Milne ve genç ekibinin iyi işler yapacaklarına inanıyorum.”

17 Ağustos’ta İstanbul takımları için yeni bir uygulamaya başlanır. Spor Bakanı Hasan Celal Güzel’in talimatları doğrultusunda ilk kez maç biletleri hafta başında satışa sunulacaktır ve Ali Sami Yen, İnönü ve Fenerbahçe statlarındaki yerler numaralandırılmıştır. İlk uygulama Galatasaray – Karşıyaka maçıyla başlar ve taraftarlar ilk kez hafta arasında aldıkları biletlerdeki koltuk sıralarına göre yerlerine otururlar.

19 Ağustos’ta Galatasaray, büyük uğraşılarla Türk vatandaşı yaparak transfer ettiği Didier Six’in serbest bırakır.
VE SEZON BAŞLIYOR

21 Ağustos’ta Fenerbahçe, Rize deplasmanından 5-0’lık galibiyetle döner. İlk yarıda son derece zevksiz bir karşılaşma oynanmış ve Schumacher maçın 20 inci dakikasında İsa ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda açıyı kapatarak gole izin vermemiştir. İkinci yarıda sahada bambaşka bir takım vardır. Gollerin tamamı son yarım saatte ve 4 tanesi ikinci yarıda Orhan’ın yerine oyuna giren, asker olduğu için antrenmanlara dahi çıkamayan 23 yaşındaki Aykut Kocaman’dan gelmiştir. Diğer golde Rıdvan’ın ismi vardır.

DSC_3090
Beşiktaş deplasmanda Ankaragücü karşısında 1-0 yenikken, Yenisalihlispor’dan transfer edilen Halim’in son 10 dakikada attığı gollerle 2-1 galip gelir. Beşiktaş, Şifo Mehmet’in ceza sahasında kendisini yere attığı pozisyonda hakem Engin Kurt’un yarattığı penaltı atışından da Rıza ile yararlanamaz.

Galatasaray, 13.509 kişinin izlediği maçta Karşıyaka’yı 4-1 yenerken hafta içi kendisine söz verildiğini iddia ettiği 50 milyonu alamayan Prekazi kampı terk etmiştir ve maça da çıkmaz. İki gün sonra 1,5 milyon lira cezayı kabul edecek ve Ali Tanrıyar’ın elini öperek yeniden antrenmanlara çıkacaktır. Goller İlyas (2), Tanju (2) ve Cevdet’ten gelir. Mustafa Denizli, Erhan ve Cüneyt’in yanına 20 yaşındaki Bülent Korkmaz’ı yerleştirmeye çalışmaktadır.

Fenerbahçe 12 kişilik bir kiralık listesi hazırlar, Abdülkerim Ankaragücü’ne, Zafer Adana Demirspor’a, Pesiç ise Sakaryaspor’a verilir. Her ne kadar Rizespor düşmenin en büyük adayları arasında gösterilse de 5-0’lık deplasman galibiyeti Veselinovic’i coşturur; “Galatasaray psikolojik açıdan yorgun. Beşiktaş’ın kadrosu da çok genç. Bu yıl Fenerbahçe ile Trabzonspor şampiyonluk için çekişecek. Rize maçında %60 kapasite ile oynadık ancak bu saydığım takımları yenmek için %90’lara çıkmamız şart.

En büyük tehlike erken havaya girmek. Altay maçını 1-0 alırsak razıyım.

Oğuz futbolculuğundan önce çok iyi insan. Hakan 4 ay futbol oynamamış, çalışmalara daha yeni başlıyor. Rıdvan hepsinin ustası. Bir yedek kaleci sıkıntısı çektiğimi itiraf etmeliyim.

Schumacher iyi oynar ve bir de Yesic’i kiralarsak 9 futbolcu ile saldıracağız. Bir maçı mutlaka 10-0 kazanacak ve sansasyon yaratacağız.”

Mustafa Denizli’nin kehaneti gibi 10-0 kehaneti de tutacaktır ama gene takım farklıdır.

28 Ağustos’ta Fenerbahçe 27 bin taraftarının önünde ilk resmi maçına çıkar. Rizespor maçının bir tekrarı yaşanır ve ilk 45 dakikada gene golü bulamaz. İkinci yarı Turan perdeyi açar ve arkadan Aykut, Rıdvan ve Serdar’ın golleri gelir. İkinci golde Yesic’in kafasındaki topu zıplayıp çalarak golü atan Aykut, çok istenilen Yesic bu mu sorusunu akıllara getirir. Rıdvan ile Oğuz arasında, Rıdvan’ın attığı üçüncü golde görüldüğü üzere çok dikkat çekici bir pas alışverişi vardır. Rıdvan hem kendisini besleyecek ismi hem de kendi besleyeceği ayağı bulmuş gibidir. Burhan Koçak Fenerbahçe’nin bir de penaltısını vermez.

rdvn

İslam Çupi’nin dediği gibi balinanın başı artık görünmüştür; “İlerleyen haftalarda herhalde o muhteşem gövdesini göreceğiz. Sonra balinanın en acımasız yerini, kuyruğunu… Denizde sandalla dolaşanlar, şimdiden dikkat…”

Altay’ın aça Samantha Fox reklamıyla çıkması dikkatler den kaçmaz, İngiliz sanatçı az sonunda İzmir’de konsere gelecektir. Yesic’i çok pahalı bulan yönetim, forvet Orhan’dan memnun değildir ve Rizespor’dan Hasan Vezir’in kiralanması için görüşmelere başlar.

Galatasaray, gücünden çok şey kaybeden Sakaryaspor deplasmanında 3-1 galiptir, goller Uğur, Tanju ve İlyas’tan gelir. Kafa olarak Avrupa’yı kendine hedef haline getiren Denizli bu defa da geri üçlüde altyapıdan gelen 18 yaşındaki başka bir yetenek, Tugay Kerimoğlu’nu dener.

Beşiktaş haftayı dinlenerek geçirir.

3 Eylül’de Galatasaray, 34 bin taraftarı önünde lige flaş Brezilyalı transferleriyle giren Malatyaspor’u 6-0 yener. Tanju ilk golü atar, daha sonra sakatlanıp oyundan çıkınca yürekleri ağza getirir. Diğer goller Mirsad (2), sezona çok iyi başlayan Uğur, İlyas ve Prekazi’den gelir. Ahmet Akçay İlyas’ın golündeki açık ofsaytı göremez. Carlos yediği gollerde hiçbir varlık gösteremez. Denizli bu defa dörtlü defansa dönmüş ve geri ikilide Cüneyt – Tugay’ı oynatmıştır. Maçın ertesi günü takım Viyana’ya hareket eder.

Malatyaspor’da sıkıntı en üst düzeydedir, yerli futbolcular paralarını alamadıkları takdirde bir dahaki maça çıkmayacaklarını, Brezilyalılar ise ülkelerine geri döneceklerini söylerler. Eder, sözleşme imzaladıktan sonra Türkiye’ye dönmemiştir bile. Brezilya’nın Cruziero takımıyla hazırlık maçlarına çıktığı öğrenilir. Antrenör Nihat Atacan istifa eder. Malatya’da taraftarlar yönetimi protesto ederek yürüyüş yaparlar.
Beşiktaş, Eskişehirspor’u 3-0 yenerken hakem Serdar Çakman Eskişehir’in aşırı sert futboluna göz yumduğu için eleştirilir. Sadece tek bir futbolcuya kırmızı kart gösterebilmiştir. Goller Feyyaz (2) ve Ferdinand’dan gelir.

Fenerbahçe üst süte iki farklı galibiyetten sonra Kahramanmaraşspor’un sert futbolu ve sert toprak sahasına takılarak 0-0 beraberlikle döner. Kalede Schumacher ve defansta Müjdat dışında göze çarpan isim yoktur. Futbolcular maç boyunca düşüp sakatlanmamak için büyük çaba harcarlar.

DSC_3047

6 Eylül’de Trabzonspor teknik direktörü Alman Werner Biskup görevinden istifa eder. Takımı bir süreliğine 2 inci lig takımının çalıştırıcı Giray Bulak hazırladıktan sonra 10 Eylül’de tam yetkiyle teknik direktörlük görevine Şenol Güneş getirilir.

AVRUPA SAYFASI AÇILIYOR
Avrupa Kupalarında Galatasaray, Rapid Wien deplasmanında 2-0 mağlupken ligde forma şansı bulamayan B. Savaş’ın 80 inci dakikadaki golüyle ümitlenir. Galatasaray 2 farklı geriye düştükten sonra artık tüm hatlarıyla saldırmaya başlar. Sağdan İsmail’in ortasında ceza sahasında topu kontrol eden Prekazi ceza sahasının dışına çıkartır. Yerden bir karşı yükseklikteki topun gelişine nefis vuran B. Savaş tur için umutları da İstanbul’a taşır. Denizli defansı Cüneyt ve Bülent Korkmaz ile dörtlerken Tanju’nun yokluğunda Prekazi’yi ileride serbest oynatır. Hayatında ilk kez gece maçına çıkan Bülent Korkmaz ışıkların kendisini çok olumsuz etkilediğini söyler.

Denzli

Avusturya basını 4 üncü dakikada penaltılarının verilmediği iddiasındadır. Maçtan önce eğer kaybedersek kovulurum diyen Otto Bariç, bu galibiyete rağmen gelen eleştiriler üzerine istifa eder. Bariç’in en çok eleştirildiği konulardan birisi de takımın en etkili 3 ismi Herzog, Kranjcar ve Kienast’ı maç öncesinde kadro dışı bırakması, daha sonra yönetimi zoruyla oynatmasıdır. Yeni antrenör Markoviç’tir.

Beşiktaş, sağanak yağmur altında Dinamo Zagreb’i 1-0, Sakaryaspor ise Macar Becescaba’yı 2-0 yenerler.

Beşiktaş sakat ve cezalılar yüzünden ilk 11’inden 8 eksikle İstanbul’a gelen Dinamo Zagreb karşısında daha dördüncü dakikada defansın büyük hatasından yararlanan Feyyaz ile öne geçince beklentiler artar ancak geri kalan 86 dakikada skor değişmez. İkinci yarıda Şenol’un yerine oyuna giren Sinan takımın en iyisidir. Metin’in oynatılmaması yüzünden Milne’in sorgulanma ve eleştirilmeye başlanmıştır.

BASKETBOLDA DA PROBLEM AYNI, YABANCI SAYISI

DSC_3049

Basketbolda Galatasaray ile Basketbol federasyonu arasındaki gerginlik başlamıştır. Basketbol Federasyonu, liglerdeki yabancı sayısını azaltmak ve Türk vatandaşlığına geçen sporcu sayısındaki artışı önlemek amacıyla 9+1 kuralı getirmiştir. Buna göre sahaya çıkan 10 kişiden 9 tanesinin Türkiye liglerinde yıldız veya genç takımlarda oynamış oyuncular olması gerekmektedir. Sadece 1 yabancıya izin vardır.

9+1 kuralına sadece bir istisna getirilmiştir, “Milli takımda oynamaya hak kazananlar bu kural dışında tutulur” denilmiştir. Zaten liglerde bu kıstasa uyan tek isim vardır, o da Galatasaraylı Dawkins’tir. Bu kuralın özel olarak kendisi için hazırlandığı çok barizdir.

+1 sayısının Galatasaraylı Dawkins’i kapsamadığı ve Milli takımda oynayabileceğinin açıklanması üzerine Fenerbahçe’nin başlattığı isyana 11 kulüp ligi boykot edeceklerini açıklayarak katılır. Bir de ABD’li basketbolcuların kendi ülkelerinden çıkarken başka bir ülkeye hizmette bulunmamak üzere imzaladıkları taahhütname söz konusudur. Dawkins milli takımda oynarsa bu taahhüttü de bozmuş olacaktır.

Faruk Süren : “Bazı yöneticilerin milli hislerini öne sürüp, Dawkins’in oynaması Türk basketbolu için zarardır, demeleri tamamen kendi becerisizliklerini kapatmak içindir. Biz Dawkins’in Türk vatandaşı olduğunu FIBA’ya bildirdik ancak diğer kulüpler bunu yapmadılar. Dawkins’i ligde üstünlük sağlamak için Türk vatandaşı yapmadık. Dawkins’i oynatabilmek Galatasaray için bir idari zaferdir ve takdir edilmesi gerekir. Dawkins’in vatandaşlığında ABD aleyhine sonucu değiştirecek şekilde oynamadığı sürece problem çıkmaz ve vatandaşlıktan çıkarılmaz.

 Diğer kulüpler Galatasaray’ın aklının erdiği işleri hayal bile edemedikleri gibi taklit dahi edemiyorlar.

 Türk vatandaşı olan bir sporcuyu ve kulübü, yönetmeliklerdeki boşluklardan faydalanmakla suçlamak boşunadır. Eğer biz bu işten biz güç kazandıysak bunu Türk takımlarının Avrupa Kupaları’nda daha başarılı olmaları için yaptık.”

Ligi boykot etmeye hazırlanan 11 kulüp, 29 Eylül’de Federasyon ile bir toplantı yaparlar. Bu toplantıda Osman Solakoğlu yönetimindeki federasyon çark eder ve Dawkins’in Milli takımda oynayamayacağını, bu sebeple Galatasaray’da yabancı statüsünde değerlendirileceği ve oynamasının da mümkün olmadığının açıklanması üzerine boykottan vazgeçilir.

Faruk Süren, Fenerbahçe önderliğinde boykot kararı alan kulüpleri teroristler gibi davranarak devlete karşı gelmek ve anarşik ortam yaratmakla suçlar.

Danıştay’a kadar uzanan davada Galatasaray’ın Dawkins’i 9+1 kuralının dışında tutma talebi reddedilir. Osman Solakoğlu, tüm kulüplere Dawkins’i Milli Takıma almayacağına ve 9-1 kuralının dışında bırakacağına dair garanti verir. Dawkins’in +1 dışındaki ikinci yabancı olarak yerli statüsünde oynaması için Milli Takım’da yer alması gerektiği için bu kapı da tamamen kapanmış olur. Galatasaray bu olaya da tepki göstererek Danıştay’ın bu kararı baskı altında kalarak verdiğini iddia eder.

BERABERLİKLER HAFTASI

10 Eylül’de Fenerbahçe üst üste ikinci şok beraberliğini alır. 90 dakika kapanan Samsunspor’un sert futbolu sebebiyle kaleye yarısından çoğu savunmadan dönen 25 şut atan Fenerbahçe golü bulamaz ve maç 0-0 biter. İkinci yarıda Schumacher kalesinde devleşerek 1 puanın alınmasında katkıda bulunmuştur. Kızgın ve panik halindeki taraftarlar çıkışta Rıdvan ve kardeşini tartaklar, Erdi, Aykut ve K.Şenol’dan hesap sorarlar. Tek teselli takımın hala gol yememiş olmasıdır.

Ertesi günü Galatasaray, Bolu deplasmanından 0-0, Beşiktaş ise Karşıyaka deplasmanından 1-1’lik beraberlikle dönerler.

Mustafa Denizli üçlü defans dönerken bu defa Cüneyt ve Semih’in yanında Viyana kahramanı B. Savaş’a şans verir. Beraberlik yorgunluğa ve akılların Avrupa’da olmasına bağlanır.

Karşıyaka Beşiktaş karşısında golcüsü Cevdet ile öne geçerken beraberlik golü Feyyaz’dan gelir. Son dakikaların golcüsü Halim siyah beyazlılara gene 3 puanı getirmek üzeredir ki kaleciyi geçen topu Yüksel çizgiden çıkartır.

Dördüncü hafta sonunda Galatasaray ve Boluspor 10’ar puanla zirvededirler. Arkadan Fatih Terim’in çalıştırdığı Ankaragücü 9 puanla gelmektedir. 8 puanlı Fenerbahçe, bir maçları eksik 7 puanlı Sarıyer ve Beşiktaş’ın önündedir.
17 Eylül’de Fenerbahçe, Adana Demirspor deplasmanından Aykut, Orhan ve Oğuz’un golleriyle 3-1 lik galibiyetle döner ve Schumacher ligdeki ilk golünü eski bir Fenerbahçeli, Zafer’den yer. Bu kez 3 gol de ilk yarıda gelir, İsmail ikinci yarıda bir de penaltı kaçırır. Hakan ilk kez resmi bir maçta Fenerbahçe forması giyer. Oğuz – Turan ve Hakan’dan oluşan orta sahanın bir arada oynadığı ilk maçtır aynı zamanda.
Beşiktaş, 75 inci dakikaya 1-1 girilen maçta Sakaryaspor’u 4-1 yener. Milne bu kez forveti üçleyerek Metin’i sağ önde oynatmıştır. Ali’nin 2 golüne Şifo Mehmet ve ikinci yarıda oyuna giren Halim’de katılırken Sakaryaspor’un tek golü eski Fenerbahçeli Pesic’den gelir.

Galatasaray ise lig tarihinin en gollü maçlarından birisinde Adanaspor’u 7-3 yener. Maçın ilk yarısı 1-1 bittiğinde kimsenin aklında böyle bir skor yoktur. Tanju’nun 4 golüne Mirsad 2 golle eşlik ederken İsmail’de 2 gole imza atar, biri rakip diğeri ise kendi kalesine.

RIDVAN RESİTALLERİ

21 Eylül’de Türkiye ve Yunanistan 39 yıl sonra karşılaşırlar. Maç baştan sonra bir Rıdvan resitali şeklinde geçer ve Tınaz Tırpan yönetimindeki Türkiye sahadan 3-1 galip ayrılır. Goller Tanju, Oğuz ve Rıdvan’dan gelir. Henüz 8 inci dakikada Oğuz Rıdvan’ı nefis kaçırır, Rıdvan ceza sahasına girdiğinde yapılacak tek şey kendisini düşürmektir. Verilen penaltıyı Tanju gole çevirir. Arkadan çok benzer bir pozisyonda bu kez rakibini düşüren Recep’tir ve ancak kaleci Fatih penaltıda gole izin vermez. Aynı Fatih ceza sahası dışından çekilen topu göğsünden rakibinin önüne sektirince büyük hatası beraberliğin gelmesine yol açar. Beraberlikten sonra Rıdvan – Oğuz – Tanju üçlüsü iş başındadır. Tanju Rıdvan’a harika bir pas geçirir, Yunan defansı bu kez Rıdvan’ı yakalayamaz bile, topu ortaya çıkardığında Oğuz’a sadece dokunmak kalmıştır. Rıdvan üçüncü gole adını yazdırırken golün asistinde Semih’in adı vardır.

Maçı izlemeye gelen Danimarka Milli Takımı Teknik Direktörü Piontek’de Rıdvan’a hayran kalır.

SEZONUN İLK DERBİSİ

DSC_3051

Hafta arasında Yunanistan’ı perişan eden Rıdvan’ın hafta sonundaki kurbanı Galatasaray’dır. Soğuk, rüzgarlı ve yağmurlu bir havada oynanan ve Fenerbahçe’nin 7-8 çok net gol pozisyonundan yararlanamadığı maçı Oğuz’un nefis pasında Rıdvan’ın golüyle 1-0 kazanır. Ceza sahasında topla buluşan Rıdvan önce sağına gidiyor gibi yaparak B. Savaş’ı tek ayağı üzerinde yakalar. Sonra topu soluna çektiğinde kendisine gerekli olan mesafeyi kazanmıştır. Sol ayağıyla Simovic’in üstünden fileleri görür. Oysa Fenerbahçe’nin kaçırdığı pozisyonlar bunlar çok daha kolaydır.

Günümüzün kuralları uygulanacak olsa Galatasaray sahada 8 veya 9 kişi kalacaktır. Sadık Deda, özellikle Semih ve B.Savaş’ın Rıdvan’a yaptığı kasıtlı ve sert faullere göz yumarak maçı çığırından çıkartır. İkinci Galatasaray maçında da çok net pozisyonlardan yararlanamayan Orhan daha sonra karısının kendisini eve almadığını söyleyecektir.

Mustafa Denizli geri dörtlüde bu kez B. Savaş’ı Cüneyt’in yanında denemiştir ve ağırlıklı olarak Rıdvan’ın markajına vermiştir. Ancak B. Savaş’ın Rıdvan’ı yakalaması imkansızdır bu sebeple Semih’le ikili markaja alırlar ancak gene de durduramazlar. Sakatlığı devam eden Tanju 60 ıncı dakikada oyuna girse de son yarım saat zaten Fenerbahçe’nin bunaltıcı ataklarıyla geçmiştir, topla buluşamadığı için etkili olamaz.

DSC_3050
Beşiktaş, Malatya deplasmanından 1-1 lik skorla ayrılır. Maç saat 11.00’de oynanmıştır. Karşılıklı goller Ali ve Feyzullah’dan gelir. Sahanın en iyisi sağ bek Recep’tir.

1 Ekim’de Galatasaray, Bursaspor’u sahasında 2-1 yenerken maç sonunda protesto edilir ve Denizli kötü futbol nedeniyle ıslıklanır. Tanju’yu dinlendiren Denizli, sene başında en çok aksayan savunma kurgusu olan Cüneyt – Erhan – Semih üçlü defansına yeniden geri dönmüştür.

Beşiktaş sahasında Boluspor ile golsüz berabere kalır. Her iki takımın da birbirine sürekli baskı yaptığı maç çok zevkli geçmesine rağmen bir türlü gol olmaz.  Bunda Boluspor kalecisi Süleyman’ın da rolü çok büyüktür. Metin’e yer açmak için Rıza’yı orta sahanın ortasına, Şifo Mehmet’i de sol açığa çeken Milne hem orta saha düzenini bozar hem de Mehmet’ten hiç katkı alamaz.

Fenerbahçe’de deplasmanda Trabzonspor ile 0-0 berabere kalırlar. Maç Trabzon forvetleri ile Schumacher ve Fenerbahçe stoperleri Nezihi – Ergin arasında geçmiştir. Schumacher Türkiye’ye geldiğinden beri en iyi performansını sergiler. K. Şenol’da bir topu çizgiden çıkartır. Trabzonsporlular iki penaltı pozisyonu sebebiyle hakem Ahmet Akçay’a uzun süre itiraz ederler.

snlgns
7 inci hafta sonunda Galatasaray 16 puanla lider, Fenerbahçe 15 puanla ikinci, 6 maçlı Beşiktaş 12 puanla altıncı sıradadır.

AVRUPA KUPALARI

Avrupa Kupası maçlarında Beşiktaş, 3 sene sonra Milan’a transfer olacak 19 yaşındaki Zvonimir Boban’ın liderliğindeki Dinamo Zagreb’e 2-0 yenilerek elenir. Türk futbol tarihinin en unutulmayacak hakem performanslarından birine sahne olan maçta Bulgar Kolev maç boyunca verdiği taraflı kararlara bir de penaltı ekleyerek Beşiktaş’ın elenmesindeki en büyük sebep olmuştur. Maçın bitimiyle birlikte tüm futbolcular Bulgar hakemin üzerine yürürler. İşin kötüsü aynı hakem Avusturya ile oynayacağımız Dünya Kupası Eleme Grubundaki deplasmandaki maçın da hakemidir. Türkiye derhal değiştirilmesi için gerekli girişimlerde bulunur.

Sakaryaspor deplasmanda Becescaba’ya 1-0 yenilmesine rağmen bir üst tura çıkar.

Galatasaray ise Rapid Wien’i 2-0 yenerek tur atlar. Tanju ve Cüneyt gollerin sahibidir. Maç naklen yayınlanmayınca tribünler karşılaşmadan saatler öncesinden dolmuştur. Sahanın en iyi ismi rakibin en korkulan oyuncusu Kranjcar’ı sahadan silen Bülent Korkmaz’dır. Denizli bu defa defansı Erhan, Cüneyt ve Bülent ile beşler. Orta sahadan kimseyi kesmez ve Tanju ileride tek forvet olarak çıkar.
DSC_3053
Mustafa Denizli ; “Daha da farklı kazanabilirdik. Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı üst üste 5 defa yensem bu kadar mutlu olmazdım. Artık hedef yarı final.”

Markoviç ; “Hakem Conrtney, bir golümüzü ve penaltımızı vermedi. Penaltının verilmediği an dönüm noktası oldu.”

Avusturya Presse gazetesi ; “2-0’lık skora hakemin tartışma götürür kararları da eşlik etti. Maça en kritik 3 noktada müdahale etti, önce penaltıyı, daha sonra Galatasaray’ın her iki golündeki ofsaytları vermedi.”

Maçtan sonra gece düzenlenen eğlenceye katılan Galatasaraylı futbolcular, Simovic’in Kranjcar’ı düşürdüğü pozisyonun penaltı olduğunu itiraf edeceklerdir.

Futbol Federasyonu tur atlayan takımlara oyuncu başına 10’ar milyon başarı

primi dağıtırken ikinci tur için bu rakamı 20’şer milyon olarak açıklar.

Çekilen kuralarda Galatasaray kendi liginde onuncu sırada yer alan Fransız Gilbert Gress’in çalıştırdığı İsviçre Şampiyonu Neuchatel Xamax, Sakaryaspor ise Csernai’nin çalıştırdığı Alman liginde 5 inci sıradaki Eintracht Frankfurt ile eşleşir. Neuchatel ilk turda Yunanistan’ın zayıf ekibi Larissa’yı penaltılarda eleyerek üst tura çıkmıştır. Bu kura Türkiye’de büyük sevinç yaratır. Denizli’ye göre Rapid’den çok daha zayıf bir takımla eşleşmişlerdir. Frankfurt’ta kendi liginde iyi günler geçirmemektedir ve on altıncı sıraya kadar gerilemiştir. Bu sebeple Feldkamp koltuğunu Csernai’ye bırakmak zorunda kalmıştır.

DSC_3052

8 Ekim’de Fenerbahçe, Fatih Terim’in çalıştırdığı Ankaragücü’nü 5-1 yenerken Rıdvan kaldığı yerden devam etmektedir. 28 inci dakikada Oğuz’un pasını gole çeviren Aykut Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirirken pozisyona ofsayt sebebiyle itiraz eden Ahmet, hakem Oğuz Sarvan’dan kırmızı kart görür. Aynı Oğuz Sarvan Fenerbahçe’nin bir penaltısını vermez. Turan ve Aykut ile fark 3 e çıktıktan sonra Alman golcü Buschman, Schumacher’in büyük hatasından takımın tek golünü atar. Rıdvan takımının dördüncü golünü kaydederken beşinci gol, Rıdvan ve Aykut’un birbirlerine attırmaya çalışmaları yüzünden az daha kaçacaktır. Aykut ceza sahasına girer, kaleciyle karşı karşıyadır ama Rıdvan’a çok kötü bir pas atar. Gene de Rıdvan süratiyle topu yetişip kaleciyi de geçtiğinde gol açısı tamamen kaybolmuştur. Buna rağmen aut çizgisi üzerinden topu arka direğe Aykut’un tam kafasına oturtmayı başarır.

DSC_3056

Beşiktaş ve Galatasaray’ın maçları, Avrupa’dan yorgun döndükleri gerekçesiyle ertelenmiştir. Sercan’ın sürüklediği Sarıyer, Adana Demirspor’u 3-1 yenerek ligin tepesine iyice yaklaşır. Aynı hafta içerisinde ekonomik darboğaza giren Malatyaspor yönetimi de istifa eder.

12 Ekim’de Grup Elemelerindeki ilk karşılaşmada İnönü Stadı’nda Türkiye, Alman Sigi Held’in çalıştırdığı İzlanda ile 1-1 berabere kalırken Tanju önce 45 inci dakikada penaltı atışından ve ikinci yarıda mutlak bir gol pozisyonundan yararlanamaz. Milli takım maç boyunca kapanan İzlanda defansını sadece Ünal’ın nefis şutu bir defa aşabilir. Türkiye Dünya Kupası Eleme maçlarındaki son galibiyetini 1977 yılında Malta’ya karşı almıştır.  Maç sonunda ortak kanı elemelere daha ilk maçta havlu atıldığı yönündedir. Rıdvan, sağ ayağında oluşan yırtık nedeniyle bir süre sahalardan uzak kalacak ve hafta sonu oynanacak Beşiktaş karşılaşmasında forma giyemeyecektir.

LİGE DERBİYLE DÖNÜŞ

15 Ekim’de Rıza‘sız Beşiktaş, Rıdvan‘sız Fenerbahçe’yi 2-0 yenerken, Galatasaray’ı 2-1 yenen Sarıyer ligin yeni lideridir.

Rıdvan’ı kaybetmenin moral bozukluğu içinde sahaya çıkan Fenerbahçe, Beşiktaş karşısında varlık gösteremez. Ferdinand ve Feyyaz’ın ilk 20 dakikada attığı 2 gol maçın skorunu belirler. Feyyaz belki de kariyerinin en güzel golünü atmış Schumacher ise unutamayacağı bir gol yemiştir. Beşiktaş’ın Fenerbahçe’yi kendi ceza sahasına hapis ettiği dakikalarda sağdan gelen orta Fenerbahçeli defans oyuncularının kafasından seker ve tam penaltı notasının üzerine düşer. Feyyaz önünde seken topa hareketlendiğinde sırtı Fenerbahçe kalesine dönüktür. Sağ ayağına ağırlığını verip vücudunu bir anda 180 derece çevirir  ve sol ayağıyla topu Schumacher’in bakışları arasında 90’a gönderir.

Veselinovic önlerinde daha 27 hafta olduğunu ve yeniden zirveye yerleşeceklerini açıklar. Kimse Fenerbahçe’nin kalan 27 haftada 3 beraberlik (Ankaragücü, Malatyaspor, Galatasaray) ve 24 galibiyet alacağını, bu mağlubiyetin ligdeki tek yenilgileri olacağını henüz tahmin edememektedir.  Milne – Veselinovic mücadelesinde durum şimdi İngiliz’in lehine 3-0 olmuştur.

Ligin iki yenilgisiz takımını karşı karşıya getiren karşılaşmada ilk yarı Galatasaray’ın üstünlüğünde geçer. Bu dönemde sahanın en iyi iki ismi Sarıyer kalecisi Yaşar ve Mustafa Yücedağ olurlar. Başta Tanju birçok fırsat kaçarken Uğur’un golü sarı kırmızılıları öne geçirir. Arkadan Selçuk’un penaltısı skoru eşitler. Maçın bitimine 15 dakika kala Osman kırmızı kartla atılınca Sarıyer 10 kişi kalsa da Cengiz ile 3 puanı alacak golü bulmayı başarır. Özellikle Erhan, Cüneyt ve Bülent Korkmaz’dan oluşan üçlü savunma 52 inci dakikada Bülent’in sakatlanarak çıkması ve buraya Semih’in geçmesiyle çöker. Gol atamasa da Sercan hayatının en rahat maçlarından birisini çıkartır. Mustafa Denizli sahada bir vahşet yaşandığını söyleyerek Sarıyer’in sertliğinden şikayet eder.

8 maçta topladığı 20 puanla ilk sırada yer alan Sarıyer’i 9’ar maçta topladıkları 18’er puanla Fenerbahçe ve Boluspor takip etmektedirler. Galatasaray 8 maçta 16, Beşiktaş 7 maçta 15 puana sahiptir.

19 Ekim’de Galatasaray 83 yaşına basarken Fenerbahçe,  K.Hasan’ın transfer için gün saymaktadır. Geriye sadece Rizespor’a verilecek olan Önder, Orhan ve Bilal’in ikna edilmeleri kalmıştır.

Ligde futbolcuların katıldığı bir ankette 314 futbolcu en beğendikleri antrenörleri seçerler. 64 oy alan Denizli ilk sırada yer alırken Fatih Terim ikinci, Özkan Sümer üçüncü olurlar. Veselinovic ise yabancılar arasında ilk sıradadır.

İLYAS DAVASI SONUÇLANIYOR

21 Ekim’de, yani tam 22 ay sonra, Fenerbahçe, İlyas aleyhine açtığı davayı kazanır ve İlyas 50 milyon lira ödemeye mahkum olur. Tazminat maddesi 100 milyon olmasına rağmen bilirkişi tarafından 50 milyona indirilmiştir.
1986 Haziranında İlyas, Fenerbahçe’den bonservisini isteyerek Alman Schalke 04 takımına transfer olacağını söyler. Fenerbahçe bunu kabul ederek Türkiye’de bir takıma transfer olmaması için bir mukavele imzalatır ve karşılığında da 100 milyon liralık bir cezai şart koyar. Galatasaray’ın verdiği parayla bonservisini alan İlyas’ın doğruca Galatasaray’a transfer olması üzerine Fenerbahçe kendisini derhal mahkemeye verir. Karar üzerine İlyas’ın avukatı İzzettin Doğan, temyize gideceklerini açıklar.

22 Ekim’de Fenerbahçe özellikle son 10 dakika 10’a yakın net gol pozisyonundan yararlanamadığı maçta Eskişehirspor’u 3-1 yener. Goller Oğuz (2) ve ikinci yarıda oyuna giren Rıdvan’dan gelirken Oğuz’un ceza sahasının dışından topun gelişine vurarak attığı gol sezonun en iyilerindendir. Eskişehirspor’un golü bulduğu pozisyonda topu çıkartmaya çalışan Schumacher kafasını ciddi şekilde direğe vurur. Bir sere yerde baygınlık geçirdikten sonra alkışlarla oyna devam eder. Hakem İhsan Türe skor 2-1 devam ederken Eskişehirspor’un bir penaltısını vermez, daha sonra da Rıdvan’ın ceza alanı içinde düşürülmesine penaltı yerine ceza sahası içinde çift vuruş verir fakat şanslıdır ki bu atış gole dönüşür.

Beşiktaş, yıllardır zorlandığı Bursa deplasmanında sağ bek Ahmet Suphi’nin golüyle geriye düşer. Arkadan Ali ilk yarının uzatmalarında beraberliği bulur. İkinci yarıda yoğun Bursa baskısı sonucu değiştirmeye yetmez. Uzun süre sonra forveti üçleyip Feyyaz, Ali ve Ferdinand’ı ilk kez bir arada oynatan Milne, sağ kanatta da Metin’e yer verince ortaya 4-2-4 e benzer bir diziliş çıkmış, Zeki ve Şifo Mehmet’ten kurulu ikili orta saha maçın ikinci yarısında çökmüştür.

Sarıyer iki defa ön geçtiği maçta Hami’yi durduramayınca Trabzonspor’a 3-2 yenilir. Rizespor – Galatasaray, Neuchatel maçı gerekçesiyle ertelenmiştir. Zirve yeniden Fenerbahçe’nindir.

NEUCHATEL MAÇLARI BAŞLIYOR
Milliyet gazetesinde Neuchatel – Galatasaray arasında oynanan ve Danimarkalı hakem Sörensen’in yönettiği maç ile ilgili bir haber çıkar.

Bu habere göre Neuchatelli yöneticiler, İsviçre’nin Kopenhag Ticaret Ataşesi olan eski bir futbolcuları aracılığıyla Sörensen ile temas kurarlar ve öğle yemeği yerler, amaçları hakemi etki altına almaktır.

Bu durumdan bir şekilde haberdar olan Galatasaraylılar ise derhal başka bir Türk iş adamını devreye sokarlar ve hakem için nasıl bir önlem alabileceklerini konuşurlar. Sörensen’in tarafsız bir şekilde maç yönetmesini sağlamak amacıyla kendisine ve eşine iki kaliteli deri palto gönderilir ve daha sonra Doğan Sarıbeyoğlu’nun bu durumu doğruladığı yazılır.

27 Ekim’de Avrupa Kupasında Neuchatel, sahasında Galatasaray’ı 3-0 yener. İlk yarıda gol olmaz ancak Cüneyt’in bomboş kale dururken auta attığı kafa şutu gerçekten inanılmazdır. Neuchatel’in de bir frikiği direkten döner. İsviçre ekibi 52 de aradığı golü bir korner organizasyonunda bulur. Maç 1-0 devam ederken sahaya giren bölücü gösterilere polis sert müdahalede bulunur ve oyun 9 dakika durur. Maça geri dönüş Galatasaray’a çok olumsuz yansır, oyun yeniden başladığında tamamen kopmuş bir takım vardır sahada. Son iki golden birisi 82 inci dakikada diğeri de sahaya giren bölücü göstericiler sebebiyle maçın uzadığı dakikalarda gelir. UEFA, Galatasaraylı taraftarların sahaya yabancı madde atmaları sebebiyle 23 milyon, Neuchatel’e gerekli güvenlik önlemlerini almadığı gerekçesiyle 29 milyon, yardımcı hakemle kavga eden Mustafa Denizli‘ye de kural dışı hareketleri sebebiyle 1 maç ceza verir. Denizli rövanşı tribünde takip edecektir.

Neticede skor ne olursa olsun Galatasaray Neuchatel’den daha iyi bir takım olduğunu göstermiştir. Ama bakalım 3-0 geriden gelip turu geçebilecek midir? Futbolcular ve yöneticiler bundan kesinlikle emindirler.

Frankfurt Almanya’da Sakaryaspor’u 3-1 yenerek tur ümitlerini söndürmüştür.
Federasyonu’nun mahkemelik olan olaylı Genel Kurulu ile ilgili karar verilir ve seçimler geçersiz sayılır. Turgut Özal zaten bu işe bulaştığına bin pişmandır. Orta yolu bulur ve Çorbalı’dan görevde kalarak yeni kurulları oluşturmasını ister.

HASAN VEZİR FENERBAHÇE’DE

Aynı gün Hasan Vezir, elektrik kesintisi sebebiyle mum ışığı altında imzayı atarak sezon sonuna kadar kiralık olarak Fenerbahçeli olur. Karşılığında Önder, Orhan ve Bilal Rizespor’un yolunu tutarlar.  “Şimdiden söyleyebilirim ki Temmuz ayında Fenerbahçe’nin öz malı olacağım” diye de ekler. Zincirin tek eksik halkası da artık eklenmiştir.
29 Ekim’de Beşiktaş, Konyaspor’u ikinci yarıda Feyyaz ve Şifo Mehmet’in (3) golleriyle zorlanmadan 4-0 yener. Maça damgasını vuran isim çaldığı birbirinden yanlış düdüklerle Oğuz Sarvan olmuştur. 70 inci dakikada sağ bek Nejat kırmızı kart ile oyundan atılır. Milne maça Bursaspor karşılaşmasındaki aynı dizilişle, 3 forvet ve Metin’le çıkar ve ilk yarıda gol olmaz. İkinci yarıda Metin’in yerine Rıza’nın girmesi orta sahanın ve maçın dengesini tamamen değiştirir.

Fenerbahçe’de oyuna ikinci yarıda sol bek Sedat’ın yerine giren Hakan’ın unutulmaz güzellikte röveşata golünü attığı maçta Karşıyaka’yı İzmir’de 2-1 yener. Maçı 51bin biletli seyirci izlemiştir. İlk yarıda oyunun tek hakimi Fenerbahçe’dir ancak Karşıyaka kalecisi Juricevic kalesinde devleşir. İkinci yarının hemen başında aynı atakta Karşıyaka’nın iki topu üst direkten geri döner. Fenerbahçe’nin ikinci golü Aykut’un penaltısından gelir. Hakem Coşkun Kutay’ın, Karşıyaka’nın golü bulduğu penaltı kararı hatalıdır.

DSC_3058
Galatasaray naklen yayın yüzünden sadece 9.034 kişinin izlediği maçta Altay’ı 2-1 yener. Tanju ve K. Savaş ile öne geçen Galatasaray, Altay’ın durumu 2-1’e getirmesinden sonra maçta çok zorlanırlar. Galatasaray’ın en kötü defans dizilişi olan Semih – Cüneyt ve Erhan yine sahada bir aradadır, özellikle ikinci yarıda iyice yorulan Erhan oyundan tamamen kopar. Rakibine yaptığı açık penaltı hakem Burhan Koçak’ın gözünden kaçar.
AVUSTURYA MAÇI

Avusturya ve Türkiye 2 Kasım’da karşılaşırlar. Maçın hakemin Bulgar Kolev değiştirilmiştir fakat yerine atanan İtalyan Lanese, Bulgar hakemi de aratır. Defans hataları sebebiyle önce Avusturya Polster ve Herzog (2) ile 53 üncü dakikada 3-0 öne geçer. Arkadan sahneye çıkan Rıdvan önce Feyyaz sonra da Tanju’ya birer asist yaptıktan sonra hakem faciası yaşanır ve ceza alanı içerisinde düşürülmesine penaltı verilmediği gibi bir de sarı kart gösterilir. Bu pozisyonda son derece antipatik hareketlerle Rıdvan’ı işaret eden Lindenberger  verdiği ödevi unutan bir öğretmene hatırlatma yapan öğrenci sevimsizliğiyle sarı kart görmesi için hakemi kışkırtır. 70’den 70’e tüm Türkiye’nin haklı nefretini kazanırken İstanbul’daki rövanş maçında tribünler kendisini sık sık hatırlayacaklardır. Ünal durum 3-1 devam ederken kaleciyle karşı karşıya bir fırsattan yararlanamaz. Neticede maç 3-2 Avusturya’nın galibiyetiyle sona erer. Yenilgiye rağmen Tınaz Tırpan’ın sahaya çıkardığı takım ve oyun anlayışı kusursuza yakındır.

Maçtan sonra oyuncuların otel odasında paralı kanaldan porno yayını izlemeleri üzerine faturaya yansıyan 2 milyon lira ekstrayı Milli Takım yetkilileri ödemeyince futbolcular aralarında para toplayıp otelde rehin kalmaktan kurtulurlar.

LİGE DÖNÜŞ

5 Kasım’da Fenerbahçe kendisini fazla zorlamadığı maçta ilk 12 dakikada attığı 2 golle Sakaryaspor’u 2-0 mağlup eder. Geri kalan 78 dakika Fenerbahçe sezonun en kötü oyununu sahnelemiştir. Maçın bitimine doğru türbinlerden ıslık ve protesto sesleri yükselir

Galatasaray, deplasmanda Kahramanmaraşspor’la 1-1 berabere kalırken hakem Erman Toroğlu Kahramanmaraşspor’un 2 golünü ofsayt sebebiyle iptal eder, 1 penaltısını vermez, maç golsüz berabere devam ediyorken ofsayt pozisyonunda kesmediği çok tehlikeli bir Galatasaray atağı gol olmaz.

Haftanın en önemli maçında Beşiktaş, Sarıyer karşısında 3-1 galiptir. Ferdinand’ın 2 golüyle öne geçen Beşiktaş daha sonra durur. Erdal’ın golü ile Sarıyer umutlansa da Rıza son sözü söyler. Milne bu kez maça Konyaspor maçının ikinci yarısındaki doğru kadroyla, hatta Feyyaz’ı Ferdinand – Ali ikilisinin biraz arkasında daha çok 10 numara gibi oynatarak çıkmıştır. Ancak Metin’i oynatmadığı için eleştirilmeye devam etmektedir. Geçen senenin en iyi ismi Ali bir türlü formunu yakalayamamıştır.

Galatasaray, ertelenen Konyaspor maçının tarihi konusunda Federasyonla bir türlü anlaşamamaktadır. Maçın 23 Kasım’a alınmasına Konyaspor itiraz eder, bu sefer yeni tarih 1 Ocak belirlenince Galatasaray karşı çıkar; “Bu karar bütün suçu Milli Takıma 8 futbolcu vermek, Avrupa Kupalarında çeyrek finale kalmış bir takımı cezalandırmaktan başka bir şey değildir. Bir genç futbolcuyu yahut uygar bir insanı yılbaşı gecesi evinden, yuvasından uzak tutmanın o insan üzerindeki olumsuz etkilerini düşünmek, ceza sözcüğünü niçin seçtiğimizi anlatmaya yeter.”

NEUCHATEL ZAFERİ

Neuchatel

9 Kasım’da rövanş maçları oynanır ve Galatasaray, Neuchatel’i 5-0 yenerek bir üst tura geçer. Sakaryaspor ise Frankfurt’a sahasında 3-0 mağlup olmuştur.

Uğur (2) ve Tanju’nun (3) golleriyle sarı kırmızılılar Avrupa’nın en iyi 8 takımı arasına kalmışlardır. Tribünler maçtan saatlerce önce dolarken iki takım sahaya çıktığı anda turu kimin atlayacağı az çok belli olmuş gibidir.

İlk yarı Uğur’un golüyle 1-0 biter. İkinci yarının 53 üncü dakikasında Prekazi soldan ön direğe yaptığı ortada topu adeta Tanju’nun ayağının içine bırakır, durum 2-0 olmuştur. Neuchatel 11 kişiyle kapanırken sol kanattan Prekazi bu kez uzak direğe keser, bir karşı yüksekteki topa uçarak kafayı vuran Uğur 76 ıncı dakikada maçı uzatmalara götürecek skoru sağlamıştır. 80 inci dakikada Simovic alışık olduğumuz uzun degajlarından birisini yapar, yerde bir kez seken topu kontrol eden Tanju rakip ceza sahasının sol tarafına doğru hareketlenir. Rakibini önce sola gidiyormuş gibi yaparak topu sağına çeker, bu aldatma kendisine gereken 1 saniyeyi kazandırmıştır. Sağ ayak içiyle topa mümkün olabilecek maksimum falsoyu verdiğinde Kasım ayının en güzel golü filelere yolculuğuna başlamış ve tribünler artık kendilerinden geçmişlerdir. Neuchatel golü bulmak için nihayet top oynamaya karar verdiğinde iş işten geçmiştir, 85 inci dakikada ani gelişen kontrada Uğur soldan topu Tanju’ya çıkardığında gol sesi çok az çıkmıştır çünkü artık kimsede nefes kalmamıştır.

DSC_3059

Galatasaray sahaya ilk kez beyaz formasıyla çıkmıştır. Bu forma aslında Derwall’in Milli Takım için çalıştığı yıllarda beğendiği formadır. Almanya’dan alıp getirmiştir fakat beğenilmeyince Galatasaray’ın deposuna atılmıştır. Maçın hakemi hem Galatasaray’ın hem de Neuchatel’in renklerinde kırmı olması sebebiyle ev sahibi ekipten farklı bir forma giymesini rica eder. Birden akıllara unutulan forma gelir, farklı galibiyet formanın uğuruna bağlanır.

DSC_3060

İslam Çupi; “Benim kuşağım Macaristan galibiyetini bir 32 yıl Türk futbolunun en doruk başarısı bir aşılmaz servet diye taşıdık.

Dünkü Galatasaray sonucundan sonra artık gönlümüzdeki Macar şatosunu yıkıp yerine sarı – kırmızılı bir saray yapmalıyız.

Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük sonucu dün alındığı için.”

Galatasaray, kendisine gereken 4 farklı galibiyetin üzerinde bir skor alırken çıkan olaylar sebebiyle UEFA’ya başvuruda bulunulacağı haberleri keyifleri kaçırır. Neuchatel Başkanı sahaya bozuk para ve yabancı madde atıldığını, yan hakemin başına atılan para nedeniyle oyunun 5 dakika durduğunu, yedek oyuncuları Kunz’un da ısınırken başına para atıldığını, Kunz’un bunu hakeme vermesi üzerine Galatasaray yedek kulübesinin üzerine yürüdüğünü ve maçın iptal edilerek tarafsız sahada tekrar oynanması için UEFA’ya başvuracağını açıklar.

Çorbalı olayların fazla büyütülmediği takdirde Galatasaray’a para cezası geleceğini, fakat olaylar tüm ayrıntılarıyla raporda yer almışsa çeyrek final karşılaşmasının İstanbul’dan 400 km. uzakta oynanacağını söylerken Hilmi Ok, yan hakemin maça devam edememe durumunda kalsa maçın iptal edileceğini ve Galatasaray’ın büyük ceza alacağını belirtir. Ancak hakemin devam etmesi sayesinde gelecek ceza az olacaktır.

Şenes Erzik’e göre maç 5-0 bitmiştir ve Galatasaray tur atlamıştır, maçın yeniden oynanması düşünülemez.

İtalyan gözlemci Gonella ve Fransız hakem Quinou maçtan sonra toplanarak maçla ilgili raporu hazırlarlar. İlk yorumlar Galatasaray’a para cezası ve 2-3 maç seyircisiz ya da tarafsız sahada oynama cezaları geleceği yönündedir. Neuchatelli yöneticiler İstanbul’da sahaya atılan bozuk paraları bir torbaya toplayarak UEFA’ya delil olarak sunarlar.

18 Kasım’da UEFA Disiplin Komitesi, rövanşın seyircisiz ve tarafsız yeri daha sonra belirlenecek bir sahada tekrar oynanmasına karar verir. Sebep olarak
– İkinci yarı boyunca sahaya bozuk para, kağıt rulo ve ekmek parçalarının atılması
– Yan hakeme para atılması
– Yan hakemin bu para ile yaralanması ve en az 1 cm uzunluğunda bir yara oluşması
– Başka bir İsviçreli oyuncunun da aynı şekilde atılan parayla yaralanması
– 40 bin kişinin aşırı taşkınlık yapması gösterilmiştir.
Tarafsız saha ülke sınırlarının 350 km dışında olmak zorundadır.

Bu karar tüm Türkiye’yi ayağa kaldırır. İsviçre’ye ekonomik ambargo uygulama ve İsviçre ürünlerini protesto etme dahi gündeme gelir.

Halim Çorbalı : “Cezanın haklı bir dayanağı yok.”

Süleyman Seba : “Büyük hayal kırıklığına uğradık.”

Tahsin Kaya : “Bu karar yasalara, hukuka ve centilmenliğe aykırıdır. Fenerbahçe olarak sonuna kadar Galatasaray’ın yanındayız.”

Veselinoviç : “Dünyanın hiçbir yerinde böyle ağır bir karar görmedim.”

Alp Yalman : “Her şey önceden planlanmış. Avrupa’nın en ünlü avukatlarıyla temasa geçtik. İtiraz hakkımızı Pazartesi günü kullanacağız ve sonuna kadar hakkımızı arayacağız.” Galatasaray, o ana kadar UEFA’ya karşı hiç dava kaybetmemiş olan ünlü Alman avukat Rauball ile anlaşır.

Derwall “Galatasaray rüya görmesin, İtiraz Komisyonu’ndan farklı bir karar çıkmaz, UEFA’nın kolay karar değiştirdiği görülmemiştir.” derken Ali Şen iyi kulis yapılırsa masada %100 kazanılacağından emindir.

Disiplin Komitesi’nde maç sonunda, olayları fazla büyütmenin gereği yok, ortada bir tehdit unsuru görmedik, yan hakemin başına bir madde isabet etti ama başka bir tehlike unsuru yoktu şeklinde bir ifade kullanan Fransız Hakem Quiniou’nun raporunun etkili olduğu iddia edilir. İddialara göre hakem şöyle bir rapor sunmuştur ; “Maç 2-0 devam ederken 68 inci dakikada iptal etmek durumundaydım. Birçok kişi sahaya girmişti. Yan hakemimin kafası tribünlerden atılan bir madde ile yaralanmıştı. O anda maçı tatil edecektim fakat bu karar daha büyük olaylara neden olacaktı. Can güvenliğim olmadığı için maçı bitirmek zorunda kaldım”
Quiniou, bu söylentiden son derece rahatsız olmuştur. Türklerin durduk yerde kendisine düşman olduğunu oysa maç çıkışında söylediklerinin geçerli olduğunu ve bu ifadeleri kesinlikle kullanmadığını söyler.
Heyet
Galatasaray ile Futbol Federasyonu toplanarak 7 kişilik bir heyet oluştururlar, Şenes Erzik, Ali Şen, Aldo Elagöz, Türker Aslan, Togay Bayatlı, Halim Çorbalı ve Haluk Özbek heyetin üyeleridir. Ali Şen’in ofisinde toplanan üyeler savunmanın şu prensipler üzerinde yoğunlaştırılmasına karar verilir ;

– Verilen karar, diğer emsal kararlar içinde eşitsizlik yaratmaktadır.
– Oyun, sonuna kadar intizam içinde idare edilmiştir ve bitmiştir.
– Galatasaray maçın emniyeti açısından elinden gelen her şeyi yapmıştır. Stadın dışında içeri giren taraftarlara üst araması uygulanmıştır.
– 68 inci dakikada yaralandığı iddia edilen Kunz’un 85 inci dakikada oyuna sokulması, bu oyuncunun ciddi olarak yaralanmadığını göstermektedir. (Neuchatel ise yaptığı komik savunmasında 68 inci dakikada sakatlanan oyuncunun 15 dakika süreyle oyuna giremediğini ve Galatasaray’ın bu fırsatı değerlendirerek farklı skora bu sürede ulaştığını belirtecektir.)
– Eğer maçı 2-0 kazanarak elenseydik yeniden tekrar edilmesine karar verilecek miydi?

– Heysel Stadı’ndaki olaylar bile maçın tekrarını gerektirmemişti

26 Kasım’da İsviçre, Fransa ve Belçika basını UEFA Başkanı Jacques Georges’in ölümle tehdit edildiğini açıkladığını ve koruma istediğini ileri sürerler. Telefon ve faksları kilitlenen UEFA eski hatlarını iptal ettirerek yeni numaralar alır ancak bunları son derece gizli tuttuğu için Avrupa ile tüm bağlantısı ve iletişimi kesilir.

UEFA İtiraz Komisyonu, Fransız, Alman, İskoç, Maltalı ve Romen üyelerden oluşmaktadır. UEFA Kontrol Komisyonu Başkanı Rene Eberle İtiraz Komisyonu üyelerini arayarak kararın değiştirilmesinin iyi sonuçlar doğurmayacağını ve UEFA olarak çok katı bir tutum içinde olduklarını hatırlatır.

Aslında İtiraz Komisyon üyeleri sır gibi saklanmaktadır ancak Ali Şen ve Şenes Erzik bu isimlere kolayca ulaşır. Daha sonra komisyon üyelerin Avrupa’da göreve çıkan 7 kişilik heyet tarafından birer birer markaja alınmasına karar verilir. Fransız üye ortadan kaybolurken kendisine ulaşılan Maltalı bir daha kesinlikle aranmamasını ister. Romen üye için başbakan Turgut Özal ve Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz devreye girer, üç kişilik bir heyet derhal Bükreş’e hareket eder. Çavuşesku ile görüşülerek durum anlatılır ve komisyondaki Romen üyenin aranarak bilgilendirilmesi rica edilir. Alp Yalman ve  Derwall, Fransız ve Alman üyelere ulaşmaya çalışırken Ali Şen yakın arkadaşı olan İskoç üye Peter Gardner’e hemen ulaşır ve akşam buluşarak birlikte soğanlı biftek yerler.

Ali Şen son derece rahat ve kendinden emindir ; “ Merak etmeyin. İskoç üye kesin kararlı, hakeme ve gözlemciye şu soruları soracak;
– Maçı iptal edecek bir olay var mıydı?
– Varsa neden anons dahi yaptırmadınız?
– Yurt dışında bu kadar maç izlediniz. Bu tür olayların başka maçlarda da olduğuna hiç şahit olmadınız mı ?”

27 Kasım’da UEFA İtiraz Komisyonu 6,5 saat süren toplantı neticesinde 5-0’lık skoru onaylar, maçın tekrar edilmesini gerektirecek bir durum olmadığına karar verir. Çeyrek final karşılaşması herhangi bir Avrupa ülkesi, yükselindiği takdirde yarı final karşılaşması ise İstanbul’dan 300 km uzakta yapılacaktır. Kararın açıklanması üzerine sevinç gözyaşlarıyla zafer çığlıkları birbirine karışır.

Necdet Çobanlı’nın itirazı üzerine Neuchatel’in tüm taleplerine rağmen iptal kararı alan İtalyan Barbe toplantıdan çıkartılırken Derwall, Galatasaray adına toplantıya sokulmuştur. İskoç üye sorularında sonuna kadar direnmiştir. Galatasaray’ı destekleyen bir diğer isim Romen üye hakemlere stadın hoparlörlerinden anons yaptırıp yaptırmadıklarını sorar. Anonsu gerektirecek bir olay olmadığı cevabını alırlar. Quiniou aynen daha önce söz verdiği gibi Galatasaray’ı savunmuş, cezanın gerektiği konusunda hem fikir olduğunu ama maçın tekrar kararının çok ağır olduğunu bildirmiştir. Bu sefer sadece Galatasaray taraftarları değil tüm Türkiye sokaklara dökülmüştür.

kutlama

Ali Şen İskoç üyenin büyük rolü olduğunu söylerken Tahsin Kaya, Türk milletinin yaptığı onur mücadelesini kazandığını belirtir. Florya’da şampanyalar patlarken Ali Tanrıyar, başarılı çalışmalara sebebiyle, yakasındaki Galatasaray rozetini çıkartarak Ali Şen’e hediye eder. Kendinden geçen Türker Aslan şampanyayı kafasına dikerek zaferi kutlamaktadır.

Kararı kabullenemeyen İtalyan basını halen jürinin aldığı ölüm tehditlerinin işe yaradığını yazmaktadır.

Lige dönülen haftada Beşiktaş Rizespor’u, Galatasaray’da Samsunspor’u aynı sonuçlarla 4-0 yenerler.

Neuchatel maçının havasıyla sahaya çıkan Galatasaray, Samsunspor’u presiyle boğarken goller Tanju (2), Uğur ve Mirsad’dan gelir.

Beşiktaş’ın formda forveti Ferdinand gollerine devam etmektedir. İlk iki gole imza atarken Feyyaz farkı 3’e çıkartır. Son dakikaların yedek golcüsü Halim maçın skorunu ilan ederken birçok pozisyondan yararlanamayan Ali gözyaşlarını tutamaz. Milne ideal 11’ini bulmuştur artık ancak Metin ve Sinan ile ilgili eleştirilere dayanması ve bu 11’den kimsenin sakatlanmaması ve cezalı duruma düşmemesi gerekmektedir.

Fenerbahçe Malatya deplasmanından Aykut’un penaltı golüyle 1-1’lik beraberlikle dönerken Engin Kurt’un Fenerbahçe lehine verdiği penaltı tartışmaya açıktır. Schumacher, Ceyhun’un 25 metreden çektiği şutun hemen önünde sekmesi sonucu yediği golde son derece talihsizdir. Veselinovic’in nedense Malatyaspor’dan aşırı derecede çekinmesi, defansı beş oyuncudan kurmasına ve takımın tüm dengesini bozmasına neden olmuştur. Tüm sezon boyunca Ergin, Nezihi ve Müjdat’ın bir arada oynadığı tek karşılaşma budur.

DSC_3061

TRT VE NAKLEN YAYINLAR

TRT kulüplerden gelen yoğun şikayetler üzerine bunda sonra lig maçlarını naklen yayınlanmayacağını açıklar. TRT Haber Dairesi Başkanı Ali Kırca yaptığı açıklamada artık sadece derbi karşılaşmalarının naklen yayınlanacağını söyler. Maçlar bitiş saatlerinden sonra banttan ekranlara getirilecektir. Böylece seyirci sayısındaki düşüş ve hasılat kaybının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

20 Kasım’da Fenerbahçe ligin en dişli ekiplerinden Boluspor’u Kadıköy’de 4-2 yener. Goller Hasan Vezir (2), Rıdvan ve K. Şenol’dan gelirken golcü Aykut 4 gol pozisyonunu değerlendiremez.  Oğuz ve Rıdvan sahanın en iyi isimleridir.

KOcaman

Beşiktaş İzmir deplasmanından 3-1’lik Altay galibiyetiyle dönmektedir. Maçın hemen başında öne geçen Altay’ın iki şutu da direkten döner. Kendine gelen Beşiktaş Ferdinand, Recep ve Feyyaz’la 3 puanın sahibi olur. Altay’da Yesic kırmızı kart görür.

Galatasaray, Adana Demirspor deplasmanında 0-0 berabere kalmıştır. Denizli, hafta içi UEFA ile ilgili yaşanan olayların oyuncuları olumsuz etkilediğini söyler.

14 üncü hafta sonunda Fenerbahçe 31 puanla liderdir. Takipçisi Beşiktaş 12 maçta 28 puan toplamıştır. Sezonun en iyi çıkış yapan takımı Fatih Terim’in çalıştırdığı Ankaragücü aynı puanı 14 maçta toplamıştır.
26 Kasım’da Beşiktaş, Kahramanmaraşspor’u 7-0 yenerken Fenerbahçe Adana deplasmanında 3-1 galiptir. İlk yarısı 0-0 biten karşılaşmada, ilk yarıda çok kötü oynayan Fenerbahçe golü bulana kadar Schumacher birçok gol pozisyonunu önlemiştir. Goller Aykut, Hasan ve Rıdvan’dan gelir.

Beşiktaş, Konyaspor maçının ikinci yarısında bulduğu 11’le çıktığı maçlarda üst üste galibiyetler almaya devam etmektedir. Goller ligin en etkili golcülerinden biri haline gelen Ferdinand (3), Feyyaz (3) ve haftalar sonra nihayet golle buluşan Ali’den gelir

DOĞU ALMANYA MAÇI
1 Aralık’ta UEFA’nın Galatasaray lehine verdiği kararın moraliyle sahaya çıkan Türkiye, Doğu Almanya’yı İnönü Stadı’nda nefis bir havada 3-1 yener. Goller Tanju (2) ve Oğuz’dan gelmiştir. Hakem Nemeth bir de Feyyaz’a yapılan penaltıyı vermemiştir.

Doğu Alman defansı, Feyyaz ortasında Tanju’yu ceza sahasında topla buluşturduğunda neler olacağından habersizdir ancak öğrendiklerinde iş işten geçmiştir. İkinci yarıda frikikten Tanju skoru 2-0 yapar. Son sözü Oğuz söyler.

tırpamn

Tınaz Tırpan’a yönelik eleştiriler biraz da olsa hafiflemiştir. Gene en doğru kadroyu en doğru taktikle sahaya sürmeyi bilmiştir. Tek eksiği sivri demeçler vermemesi ve göz önünde olmayı fazla sevmemesidir. Bir önceki dönemde son maça kadar gol dahi atamayan ve galibiyeti bulunmayan Milli takım 3 maç sonunda attığı 6 golle Romanya ile birlikte 32 ülke arasında en çok gol atan ülkedir. Beş yıl sonra ilk defa Avrupa’da deplasmanda gol atılmış, 11 yıl sonra ilk kez Dünya Kupası Eleme Grubu’nda bir maç kazanılmış, ilk kez averaj artıya geçmiştir.

2 maçta 1 galibiyet ve 1 beraberliği bulunan Sovyetler 3 puanla liderdir. İkinci sırada aynı puana 3 maçta ulaşmış milliler vardır. Fakat grubun en zayıf ülkesi İzlanda’ya kaybedilen puanın önemi ileride çok daha iyi anlaşılacaktır.

Denizli’nin yakın çevresine söylediği iddia edilen, sene sonunda Galatasaray’ı bırakacağı, Avrupa’da bir takım çalıştırmak istediği haberleri şaşkınlık yaratırken ertesi günü Derwall’in bu açıklamaları yanlış bulduğu yazılır.

4 Aralık’ta hakem Engin Kurt’un çok kötü bir yönetim gösterdiği karşılaşmada Galatasaray, Mirsad’ın son 20 dakikadaki golleriyle Trabzonspor’u 2-0 yener. Galatasaray sahaya “Türk Ulusuna Teşekkür ederiz” yazan pankartla çıkar. Şenol Güneş maçtan sonra hakem Engin Kurt’tan şikayetçidir; “İlk golde bariz faule seyirci kalan hakem çirkin hareketlere de göz yumarak tansiyonu artırdı.”

Beşiktaş ise Samsun deplasmanından 0-0 beraberlikle dönerken futbolcular sert futboldan şikayetçilerdir. Samsunspor’da Nasır kırmızı kartla oyun dışı kalmıştır. İki takım da maç boyu beraberliğe razı bir futbol oynarlar.

Fenerbahçe haftayı pas geçmiş ve Uludağ’da yarı çalışarak yarı dinlenerek geçirmiştir.

7 Aralık’taki erteleme maçında Galatasaray deplasmanda Rizespor’u 3-1 yener. Goller Tanju (2) ve Uğur’dan gelir. Bayan taraftarlar ilk kez Rize Stadında maç izlerler. Maçın, erteleme maçı olması sebebiyle K. Hasan transferi karşılığında Fenerbahçe’den gelen Önder, Orhan ve Bilal oynamamışlardır.

Fenerbahçe 15 maçta aldığı 34 puanla liderdir. Bir maç eksiği olan Beşiktaş 32 puanla ikinci sıradadır. Arkadan Ankaragücü, Galatasaray ve Boluspor sıralanırlar.

8 Aralık’ta Denizli, çıkan söylentilerle ilgili Milliyet gazetesiyle yaptığı söyleşide şunları söyler ; “Yaşantımın geri kalan kısmında kimse benim bir başka ekibi çalıştırdığımı göremeyecek. Süper uyum içerisindeyiz. Tek vücut şampiyonluğa koşuyoruz. Galatasaray benim yuvam, içtiğim suda, yediğim lokmada Galatasaray’ın payı var. Beni Galatasaray yarattı, kişiliğimi, mesleğimi, her şeyimi Galatasaray’a borçluyum. Kimse beni kulübümden koparamaz. Hedefim hem lig hem Avrupa Kupası şampiyonluğu.”

10 Aralık’ta Doğu Almanya’yı 5 yıldır çalıştıran teknik direktör Stange görevinden uzaklaştırılır. 2 hafta sonra da Federasyon görevinden istifa edecektir.

 

Aynı gün Beşiktaş protesto edildiği maçta Adana Demirspor’u 2-0 yener. Ali ve Feyyaz’ın golleri 3 puanı getirse de son iki maçta üst üste sezonun en kötü futbolunun oynanması endişeleri de beraberinde getirir. Orta sahada Zeki’nin formsuzluğu dikkat çekmektedir.
Bir sonraki gün Galatasaray, Ankaragücü karşısında 85 inci dakikada Uğur’un golüyle 1-0 galiptir. Hakem Sadık Deda çok ağır bir kararla 40 ıncı dakikada Tugay’ı düşüren Abdülkerim’e kırmızı kart gösterir. Abdülkerim, 10 gün sonra bu kart sebebiyle 5 maç ceza alacaktır. Daha sonra Deda’nın Ankaragücü lehine verdiği yanlış penaltıdan Ankaragücü’lü Hayrettin yararlanamaz. Semih’in yokluğunda bu defa defansın üçüncü stoperi olarak Muhammed’i deneyen Denizli Tugay’a orta sahada yer verir. Avrupa Kupalarının değişmez oyuncusu Bülent, ligde şans bulamamaktadır. Tren garında çıkan olaylarda iki takım taraftarları birbirlerine girerler.

Fenerbahçe kendi sahasında 28.791 biletli seyircinin izlediği maçta Bursaspor’u 3-1 yener. Bülent’in golüyle yenik duruma düşen Fenerbahçe Hasan, Ergin ve Aykut’la 3-0 öne geçer. İkinci yarıda her iki takımda adeta sahada yürüyünce taraftarlar ıslıklarını esirgemezler.

Aynı hafta içerisinde Emlak Bankası ile forma reklamı anlaşması da yapılır. O zamana dek Fenerbahçe her maça değişik bir reklam ile çıkmaktadır. Forma reklamı karşılığında Fenerbahçe’nin kasasına 400 milyon lira girecektir. Banka, devre arası Kıbrıs kampının masraflarını da karşılayacaktır.

13 Aralık’ta ligin ilk yarısını 15 inci sırada bitiren Frankfurt, Csernai’nin görevine son verir. Fenerbahçe’nin 250 milyon lira istemesi sebebiyle hiçbir takımda futbol oynayamayan Lukovcan’a UEFA bonservis verir. Böylece yeniden futbol sahalarına döner. Bu hareketten yüz bulan Lukovcan, UEFA’ya başvurarak Fenerbahçe’nin kendisine bonservisini vermemesi sebebiyle uğradığı zararı karşılamasını talep eder ve 200 bin mark para ister.

AVRUPADA KURA GÜNÜ VE DERBİ ZAMANI

16 Aralık’ta Galatasaray’ın çeyrek finaldeki rakibi belli olur. TRT’nin Kuruçeşme stüdyolarında yayına katılan Mustafa Denizli, Real Madrid’i isterken Tanju, İlyas, Erhan ve Semih, Monaco ile eşleşmek istemektedirler. Dilekleri gerçekleşir ve Galatasaray, Fofana, Hateley ve Hoddle’lı Monaco ile çeyrek final oynayacaktır. Kalesini Ettori’nin koruduğu Monaco’nun başında 38 yaşındaki Arsene Wenger bulunmaktadır. Bordeaux’dan transfer edilen Battiston ve sol bek Amoros takımın milli futbolcularıdır. Fildişi Sahilleri’nin en önemli silahı 22 yaşındaki Fofana geçirdiği sakatlıktan tam olarak kurtulamamıştır. 25 bin nüfuslu Monaco’nun 20 bin seyirci kapasiteli stadının seyirci ortalaması 7 bin kişidir.
DSC_3063
Ertesi günü Beşiktaş, 4 yıldır yenemediği Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de Feyyaz’ın 3 gol attığı maçta 4-1 yener. Galatasaray maçın hemen başında beşinci dakikada Uğur ile öne geçmişken Beşiktaş’ın 3 golü son 15 dakika içinde gelmiştir. Zeki’nin golünde Simovic’in büyük hatası vardır. Maç öncesi çıkan olaylarda 45 taraftar gözaltına alınır. Sakatlanan Ferdinand sezonun ilk yarısını kapatır.

Hava şartlarının kötülüğü ve zeminin ağırlığı maçın güzelliğini etkilemez. Beşiktaş’ın maçın sonunda çok daha diri ve dinç kaldığı gözlerden kaçmaz. Denizli defansın ortasında gene Muhammed’i denerken Tugay’a orta sahada yer verir. Semih’in sakatlıktan yeni çıkmış olması sebebiyle maçı tamamlayamaz ve yerini Bülent Korkmaz’a terk eder. Beşiktaş ise artık oturmuş, alışılmış 11’i ile harika bir futbol sergiler.

TRT Spor Saati isimli programına bu maç yerine Galatasaray’ın 3-1 galip geldiği maçın görüntüleriyle başlayınca Beşiktaşlı taraftarların büyük tepkisini çeker. Programda Milne’e hiç yer verilmezken Mustafa Denizli’de sürekli ekrana yansıtılmıştır.

Fenerbahçe, aşırı soğuk bir havada ve yoğun kar yağışından sonra temizlenmiş bir zeminde Konyaspor deplasmanından 5-1’lik galibiyetle dönerken Erman Toroğlu gene adından söz ettirmektedir. Sahanın yıldızı 2 gol atan Oğuz’dur. Diğer goller Turan, Rıdvan ve K. Şenol’dan gelir. Fenerbahçe deplasmanlarda İstanbul’dan daha farklı galibiyetler kazanmaktadır. Dış sahada yakalanan 2,4 lük gol ortalaması Türkiye ligleri rekorudur.

DSC_3078

Türkiye’de ilk kez bitime 15 dakika kala, Konyaspor’un ikinci oyuncu değişiklik hakkını kullanmasından sonra yedek kulübesindeki tüm oyuncuların dışarı çıkmasını istenir ve oyun 5 dakika kadar durur. Seyirciler bu duruma büyük tepki gösterirler. Toroğlu yaptığı hiçbir işten pişman olmadığını açıklarken bir sonraki hafta amatör ligdeki Beypazarıspor – TEK karşılaşmasına atanır. Çorbalı, bundan sonra böyle bir uygulama yapmayı yasaklayarak yedeklerin de maçı sonuna kadar izleyebileceklerini açıklar.

Monaco maçı için saha arayan Galatasaray, 20 Aralık’ta çeyrek final karşılaşmasının Köln’ün 32 bin kişilik Müngersdorfer Stadyumu’nda oynanmasını kararlaştırarak gerekli girişimlere başlar.

CEMAL YILMAZ’IN TUHAF TRANSFER HİKÂYESİ

22 Aralık’ta Türk futbolundaki ilginç olaylardan birisi daha yaşanmaya başlanır. Sarıyer, PSV’nin Türk oyuncusu Cemal Yılmaz’ı transfer etmek üzere davet etmiştir. Fakat uçağın Yeşilköy’e inmesinden kısa bir süre önce hem Sarıyer hem de Galatasaray yöneticileri havaalanına birbirlerini görmeden gelmişlerdir. Ergün Gürsoy uçağın içine adam sokturarak Yılmaz’ı gizli bir kapıdan kaçırır. Sarıyer’li Maral Öztekin ise Cemal’in uçaktan inmemesine şaşırmaktadır. Daha sonra Ergün Gürsoy tarafından kaçırıldığını öğrenir.

Gürsoy ofisine getirdiği Cemal’le anlaşarak el sıkışır ve kalacağı Tarabya Oteli’ne gönderir. İşin garip tarafı kalacağı otelin parası Sarıyer kulübü tarafından ödenmektedir. Gürsoy bu duruma “Olacak o kadar” yanıtını verir. Yaptığı açıklamada Cemal’in amatör olarak geleceğini ve ikinci yarıda Galatasaray forması giyeceğini söyler.

Cemal’in Tarabya Oteli’ne geldiğini öğrenen Sarıyerliler hemen otele ulaşırlar. Cemal, Hollanda’dan Sarıyer için geldiğini, havaalanında kendisini karşılayanları da Sarıyerliler sandığını söyler.

Sarıyer, Galatasaray’ı kınarken Cemal ertesi günü antremana çıkar ve Sarıyer ile 300 milyon lira karşılığında 3 yıllık sözleşme imzalar.

Gürsoy bunun önemli olmadığı kanısındadır, Hollanda’ya gidişleri sırasında PSV’li yöneticilerle görüşerek transfer işini bitireceğini açıklar. Galatasaray, PSV ile temasa geçerek Cemal için söz alır ve Sarıyer’in imzalattığı sözleşmeyi, üzerinde noter onayı bile olmayan, hükümsüz, boş bir kağıt olarak değerlendirir.

23 Aralık’ta Almanya’nın Sesi, Schumacher ile bir söyleşi yapar ;

– Türk gazetecilerle aranız nasıl?
– Türk basın mensupları da Latin gazeteciler gibi sansasyon meraklısı, bu nedenle de futbolcuların söylediklerini değil kendi dilediklerini yazıyorlar. Bunu ahlakla bağdaştırmak mümkün değil. Gazeteciler unutmasınlar ki biz, futbolcu ve basın mensupları, yaşam denizinde aynı sandala biniyoruz. Sandal batarsa biz de boğuluruz onlar da.

 Levent’teki Galatasaraylılar Evinde, Futbol Federasyonu Basın Sözcüsü Türker Aslan’ın yönettiği panelin konusu Galatasaray ve katılımcılar Mustafa Denizli, Hıncal Uluç ve Doğan Koloğlu’dur. Denizli ; “Galatasaray’ın yarısı yabancı diye yazıyorlar. Biz de sadece 2 yabancı var, Simoviç ve Prekazi, diğerlerinin elinde T.C. nüfus cüzdanı var.” diye isyan ederken Hıncal Uluç “Başımıza ne geldiyse aşağılık kompleksinden geldi. Bunu da yapan basındır. Yönetim Kurulunda bazı yöneticiler Denizli’nin kellesini istiyor.” demektedir.
24 Aralık’ta Beşiktaş son iki dakikada Şenol ve Ali’nin attığı gollerle Trabzonspor’u 2-0 yener. İlk yarıda bir şutu direkten dönen Trabzonspor maç boyunca iyi direnmiştir ancak Beşiktaş’ın fizik gücüne dayanamaz. Maçın bitimine 2 dakika kala ceza sahasına doldurulan topa gereksizce kalesini terk ederek çıkan Trabzonspor kalecisi Şevki topu yumrukla ancak 4-5 metre uzağa uzaklaştırabilir. Topu önünde bulan Şenol yaklaşık 30 metreden boş kaleye güzel bir aşırtma vuruşla golü atar. 1 dakika sonra Rıza’nın topu üst direkten döner. Son dakika, tribünler maçın bitmesi için artık ıslıklamaya başladıkları sırada oyundan iyice kopan ve çizgi halinde kalan Trabzonspor defansını aşan Ali son sözü söyler. Ferdinand’ın yokluğunda Milne yeniden orta sahayı Rıza – Zeki – Şenol – Mehmet’ten kurarak 4-4-2 ye dönüş yapar.

25 Aralık’ta hakem Ergül Yücedağ’ın çok kötü bir yönetim gösterdiği maçta Fenerbahçe Sarıyer’i 3-2 yener. Turan Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirir. İlk yarının son dakikasında Rıdvan’a yapılan bir penaltıyı vermez. Rıdvan ile 2-0 öne geçen Fenerbahçe tam rahatladım derken Sercan Sarıyer’in golünü atar. 60 ıncı dakikada Hasan ile yeniden 2 farkı bulan Fenerbahçe bundan sonra oyundan gene kopar. Yücedağ, 67 inci dakikada Rıdvan’ın ceza sahasının dışında düşürülmesine penaltı kararı vermiştir ama Aykut atışı kaçırır. Sarıyer’li Yaşar’ın Rıdvan’a savurduğu tekmede kırmızı kartını gösteremez. Maç 3-2 devam ederken Müjdat’ın Sercan’ı ceza sahası içinde düşürmesi ve Sarıyerli Feridun’un ceza sahasında topla elle oynaması da penaltı gerektiren pozisyonlardır.

Galatasaray Eskişehir deplasmanından 1-1 lik beraberlikle dönerken golü maçın uzatma dakikalarında topu elle düzelterek önüne alan Tanju atmıştır fakat hakem Oğuz Sarvan pozisyonu göremez. Tanju sahadan çıkarken yaptığı ilk yorumda “Ne var ki? Maradona’da elle gol attı.” derken daha sonra “İnanın top elime çarpmadı, bakın omuzum kızarmış, topu omzumla aldım.” diyecektir. Ergün Gürsoy ; “Gole kimse itiraz etmesin. Nizamiydi.” Beşiktaş’tan kiralanan Saffet Sancaklı kaçırdığı gollerle tribünlere saç baş yoldurur.

Federasyon Başkanı Çorbalı her iki maçın hakemlerini değerlendirir; “Yücedağ’ın Fenerbahçe lehine çaldığı penaltı yanlış karar. Ancak Sarıyerli futbolcuların kendisine saldırması yanlış.

Eskişehirsporlu futbolcular hakemi suçlayacaklarına önce kendilerine baksınlar. Son dakikada kaçırdıkları yüzde yüz golün üzerinde dursunlar. Oğuz Sarvan kararında yerden göğe kadar haklıdır.”

29 Aralık’ta Kızılyıldız’dan kovulan Stankoviç, Karşıyaka’nın başına geçmiştir. Ayağının yozuyla yaptığı yorumda Galatasaray’ın Monaco karşısında tur atlama ihtimalinin %20 olduğunu söyler.

Erteleme maçları 31 Aralık’ta oynanır ve Galatasaray tarih sebebiyle Federasyona hala tepkilidir. Beşiktaş deplasmanda Adanaspor’u 1-0 yenerek devreyi lider olarak kapatır. Hakem Engin Kurt, Beşiktaşlı ceza alanı içinde Zeki’yi hastanelik eden pozisyonda penaltıyı çalmaz.

Galatasaray ise angarya olarak gördüğü karşılaşmada Konyaspor’a 1-0 yenilir, Konyaspor’un golü sahanın en iyisi Suat’ın ayağından gelmiştir.

İlk devre sonunda Beşiktaş 44 puanla lider, Fenerbahçe 43 puanla ikinci, Sarıyer 35 puanla üçüncü, Galatasaray 34 puanla dördüncü sıradadır. Arkadan birer puan farkla Boluspor, Ankaragücü ve Trabzonspor gelir.

Gol krallığında 16 gol atan Hami’yi15 golle Feyyaz (3 gol penaltı) ve 14’er golle Aykut (2 penaltı kaçırmıştır) ve Tanju (4 gol penaltı) izler. 44 golle Beşiktaş ve Fenerbahçe en çok gol atan takımlardır. Kendi sahasında 35 gol atıp sadece 3 gol yiyen Beşiktaş deplasmanda sadece 9 gol atabilmiştir.

Kahramanmaraşspor sadece 1 maçı kazanabilirken Sakaryaspor 11 yenilgi almıştır. Fatih Terim’in çalıştırdığı Ankaragücü 42 sarı kart ve 3 kırmızı kartla kart sıralamasında zirvededir.

 İLK YARIDA BEŞİKTAŞ

Beşiktaş ilk yarının tamamında aynı kale ve defans dizilişiyle maçlara çıkmıştır; sol bek Kadir, ortada Gökhan – Ulvi ikilisi ve sağ bek Recep. Geçen senenin en önemli açığı sağ bek pozisyonunu Recep başarıyla kapatmıştır ancak takımın, hatta Türkiye liginin en büyük çıkış yapan futbolcusu bir önceki sezon orta sahada oynayan Gökhan’dır. Defansta hem oyun kurma hem de kesicilik anlamında tek kelimeyle mükemmel bir ilk yarı geçirmiştir. Bu dizilişin tek aksamaya meyilli yanı kaleci Zalad olarak görünmektedir.

Orta sahada Gökhan ile birlikte takımın en iyisi olan Rıza’nın performansı gene dikkat çekicidir. Burada Milne’in başını en çok ağrıtan konu Metin meselesidir. Milne’in kafasında dört orta sahayla çıktığı maçlarda sağda Rıza’yı, ortada Zeki ve Şifo Mehmet’i bir arada kullanmak vardır. Boluspor’dan alınan Şenol ofansif bir orta saha oyuncusu olmasına rağmen sol açıkta oynatılır, burası hala takımın en büyük eksiğidir. Milne aslında solda oynatacağı en iyi alternatif olan ancak aşırı kilolu ve disiplin problemli Sinan’ı kafasından tamamen silmiştir. Gelgelelim Metin’i oynatınca Rıza’yı orta sahanın ortasına kaydırmak durumundadır. Bu durumda Zeki yerini korurken Şifo Mehmet’i sola çekmek zorunda kalmak demektir ki bu takımın tüm kurgusunu bozar.

Nihayet Milne çareyi orta sahada Rıza – Şifo Mehmet ve Zeki’nin hemen önünde Feyyaz’ı, ileride iki santrafor Ali ve Ferdinand’ı oynatmakta bulur. Kendine yer bulması çok zor görünen Saffet Eskişehirspor’a kiralık olarak verilirken sürpriz golcü Halim çok kritik gollere imza atmıştır.

Bu diziliş Beşiktaş’ın en iyi işleyen sistemi olmuştur. Ferdinand ve Ali hücum presle rakip defansı boğarken orta sahada Rıza ve Zeki benzer görev yapmaktadırlar. Özellikle İstanbul’da iç saha maçlarında rakip takımlar Beşiktaş kalesine bile gelmekte zorluk çekerler.

Sol açık hala eksiktir, bu bölge hariç geçen seneye göre açıklar çok iyi kapatılmıştır ancak kadro derinliği hala yoktur. Beşiktaş’ın şampiyon olması için bu dizilişini hiç sakatlık, ceza, hastalık vs. olmadan minimum 25 maç kullanması gerekmektedir ancak futbolda bu pek olanaklı değildir.

FENERBAHÇE

Fenerbahçe olması gerektiği gibi neredeyse sıfırdan bir kadro kurmuş, ligin ilk yarısında büyük bölüm Veselinovic’in arayışlarıyla geçmiştir. Takım hala kopuk kopuk oynamaktadır, maçın 20 dakikasında inanılmaz işler yapıp 3-4 gol bulabilirken geri kalan 60 – 70 dakika geçen senenin bile altında bir oyun ortaya çıkabilmektedir. Maç içinde yaşanan bu anormal iniş çıkışlar tamamen uyum ve konsantrasyon ile ilgilidir. Yetenekli oyunculara tek gereken şey biraz daha zamandır.

Fenerbahçe’nin en büyük kazancı kalede Schumacher’in olmasıdır. Sadece kalede durması bile rakip forvetlere gol vuruşu yapmadan önce bir an tereddüde düşürmektedir.

Defansın sağı İsmail solu ise K. Şenol’un olmuştur. Ortada Müjdat’ın yeri garanti görünürken yanında Nezihi ve Sönmez Filament’ten gelen genç Ergin bolca fırsat bulmuştur. Ergin markajda iyi, hava toplarında etkili ancak çok ağırdır. Nezihi ise ilk yarıda henüz istikrarına kavuşmamıştır.

Orta sahada ilk yarının en iyi ismi şüphesiz Oğuz’dur. Rıdvan’la harika işlere imza atarlar. Oğuz’un en çok rahatlatan isim şüphesiz yaptığı pres, tatlı sert oyunu ile defansın da tüm açıklarını kapatan Turan olmuştur. Üçüncü isim olarak denenen Durmuş, B. Şenol ve Erdi istenileni verememiştir. Fenerbahçe Hakan’ı beklemektedir.

Forvette Rıdvan gol atmaktan çok attırmayı sevdiği için yanına besleyeceği bir isim aranmaktaydı. Bu da Aykut olur. Ancak ikisi de forvette yumuşak kalmaktadırlar, sadece top ayaklarındayken etkili olan isimlerdir. Yanlarına üçüncü forvet olarak alınan Hasan Vezir gereken sertliği sağlayacak isim olabilecek midir?

 GALATASARAY

 Galatasaray nedense ilk yarının sonlarına doğru tamamen ligi boşlamış ve hazırlık maçı havasına çevirmiş bir görüntü sergilemektedir. Sürekli yorgunluktan bahsedilmesi takımın da kendisini psikolojik olarak yorgun hissetmesine neden olmaktadır. Oysa Fenerbahçe’den 4, Beşiktaş’tan 2 maç fazla oynamışlardır.

Kalede bildiğimiz Simovic güven verici oyununu sergilemeye devam etmektedir.

Defans Mustafa Denizli’nin deneme tahtasıdır. Üçlü, dörtlü ve beşli defansı denediği gibi buradaki isimleri de sürekli değiştirmektedir. Ligde şans bulamayan K. Bülent Avrupa’da oynarken bir maç libero oynayan Tugay ertesi maç orta sahanın ortasındadır. Fenerbahçe maçında buraya B. Savaş’ı çekerken aynı futbolcuyu Rapid deplasmanında ofansif orta saha olarak oynatmıştır. Ligin sonlarına doğru Muhammed’i bile burada dener. Tuhaf olan takımın en çok puan kaybettiği ve pozisyon verdiği diziliş olan Semih – Cüneyt – Erhan üçlüsünde bu kadar ısrar etmesidir. Rakiplerin kafasının karıştığı doğrudur ancak takımın da kendi içinde dengesi bozulmaktadır.

Orta sahada Uğur ilk geldiği seneki performansına yaklaşmıştır. B. Savaş’ın uyum aşaması hala devam etmektedir. Prekazi geçen sene kaldığı yerden devam etmekte, hem atmakta hem de Tanju’ya attırmaktadır. Muhammed oynadığı az sayıda maçta orta sahanın en etkili isimlerinden olmaya devam eder. İlyas’ın formunda ise gerileme vardır. Zaman zaman burada denenen Tugay ileride iyi işler yapacağının sinyallerini vermektedir. Sol kanatta oynayan B. Metin ise takımın 3-5-2 oynayıp tüm sol kanatta görevlendirildiği maçlarda bu yükü kaldıramamıştır ancak dörtlü orta sahanın solunda iyi işler yapmıştır. Yusuf’un geçmek bilmeyen sakatlığı ve Arif’in artık futbol hayatının sonlarına yaklaşması orta sahanın alternatif sayısını azaltmaktadır.

Forvet ikilisi Tanju ve Mirsad’a emanettir ancak ikilinin takım içinde alternatifi yoktur.

SARIYER

Sarıyer bir önceki sezon da flaş transferler yapmış, kadrosuna Erdal, Fikret ve Selçuk’u katmış ancak ligi orta sıralarda bitirmiştir. Bu sezon ise Yugoslav çalıştırıcı Ribar yönetiminde farklı bir oyun oynamaktadırlar. Kalede eski Fenerbahçeli Yaşar güven veren bir görüntü çizmektedir. Defansa alınan Yugoslav futbolcu Zoran Vorotovic burayı iyi toparlamıştır. Ancak en önemli transfer şüphesiz Hollanda’dan transfer edilen, sezon başında Fenerbahçe’nin kampına katılan Mustafa Yücedağ’dır. Sercan ligin son haftalarına doğru iyi bir form tutmuştur. 7 gol atan Erdal ve 12 maçta 6 golü bulan Brezilyalı Silva Sarıyer’in önemli silahlarıdır. İkinci yarıda Ribar’ın üzerinde en çok çalışması gereken konu Selçuk ve Fikret’in eski günlerini hatırlaması olacaktır.

GALATASARAY’DA YÜKSEK GERİLİM

Yeni yılla birlikte Gürsoy – Denizli arasındaki kriz iyice ortaya çıkar. Aslında yönetimin tamamı Mustafa Denizli’den şikayetçidir çünkü tamamen ligi bırakmış ve Avrupa’ya odaklanmıştır. Diğer bir konu futbolcular üzerindeki etkisini tamamen kaybetmesi ile ilgilidir. Ancak Monaco karşılaşmaları iki tarafın da elini kolunu bağlamaktadır. Denizli’nin en büyük başarısı takımın çok yorgun olduğuna tüm camiayı inandırmış olmasıdır.

Gürsoy, Denizli’den şikayetçi olduğunu söyleyerek istifasını ister ve ya ben ya Denizli diyerek rest çeker. Denizli’ye en başından beri karşıyım. Derwall’den sonra bu işleri tek başına götüremezdi ama o günlerde başka alternatif de yoktu. Benim yönetimim ayrı, Mustafa’nın ki ayrı, biz nasıl olur da birlikte çalışırız?
Denizli kendini şova verdi. Takım onun ikinci işi haline geldi. Panellerden ve forumlardan dışarı çıkmıyor. Antrenmanlara isteyen çıkıyor isteyen çıkmıyor.”


Denizli ise Fenerbahçe’den 4, Beşiktaş’tan 2 maç fazla oynayan takımın çok fazla maç yaptığı yorgun olduğu kanısındadır. “Futbolcularım artık maç ve futbol lafını duymak bile istemiyorlar. Duysalar mideleri bulanıyor.”

Yaklaşan Monaco maçı sebebiyle Gürsoy ikna edilir ve sorun bir süreliğine buzdolabına kaldırılır. Mustafa Denizli’nin sezon sonuna kadar tam yetkili olduğu duyurulur.

Gürsoy, Hıncal Uluç’a da, kendisi ile ilgili yazılarından dolayı sinirlidir. “Galatasaray camiasında akıl hocası olarak bilinen bu kimse artık soyunma odası ve maç kamplarına giremez. Hıncal Uluç kinini kusmuş ve ne olduğu anlaşılmıştır. Kendisini disiplin kuruluna vereceğiz.” Aynı şekilde Hıncal Uluç’u korumakla suçladığı Alp Yalman’la da sert bir kavga eder.

Uluç ; “Ergün Gürsoy duygulu ve öfkeli bir Karadenizlidir. Bugün bağırır çağırır, yarın gerçeği öğrenince gelir özür diler. Gürsoy ile benim aramda herhangi bir sürtüşme olamaz. Onun için söyledikleri beni rahatsız etmiyor, nasıl benim yazma özgürlüğüm varsa onun da konuşma özgürlüğü vardır.
İşin önemli yanı Ergün Gürsoy’un Hıncal Uluç’u eleştirmesi değil, yazdıklarından dolayı tehdit etmesidir. TSYD, Basın Konseyi bu durumda ne yapacaktır ?”

4 Ocak 1989’da Selçuk Uygur, 5 yıldır sürdürdüğü Yönetim Kurulu üyeliği ve basın sözcülüğünden istifa eder ve istifası kabul edilir. Basın sözcülüğüne Çağatay Altınlı getirilir. Uygur’un istifa ederken alacağı 200 milyonu kulübe bağışladığını açıklaması çeşitli söylentilere yol açar. Buna göre Selçuk Uygur, Kuruçeşme adasındaki inşaat sırasında 215 milyon lira tutan masrafları şişirerek 425 milyon lira göstermiştir fakat konuyla ilgili tahkikat başlaması üzerine 200 milyon lirayı hibe ediyorum diyerek istifa edip gitmiştir.

Uygur ; “Bu 200 milyonu kulübüme hibe etmemi içlerine sindiremeyenlerin attığı çamurdur. Parayı verdim, hibe ettim ve köşeme çekildim. Bazı yöneticileri bizim de hibe etmemiz gerekecek diye bir korku aldı, asıl neden budur.”

Fakat hemen akabinde Galatasaray’a 20 milyonluk bir haciz gelir. Kuruçeşme Adası’nın onarımı için yönetim 50 milyon liralık bütçe ayırmıştır. Bunun karşılığında Selçuk Uygur’a tarihsiz 5 adet 10’ar milyonluk senet verilir ve senetleri başka bir kişiye iletmemesi rica edilir. Ancak Uygur bu senetlerin üzerine tarih atar ve iş yaptığı firmalara verir. Necdet Kahramanoğulları iki adet senedi alan bir iş adamıdır. 3 ve 12 Aralık tarihli senetlerin tarihi geldiği halde kendisine bir ödeme yapılmaz. Galatasaray Kulübü kendisinden daha ileri bir tarih atılmasını ister ancak bu teklif kabul görmez. Bunun üzerine Galatasaray icraya verilir.

ALİ SAMİ YEN SATILIK

Kemal Kamiloğlu, İstanbul’a 100 bin kişilik bir stat gerektiğini düşünmektedir. Kaynak olarak da Ali Sami Yen’i 200 milyara satmayı planladıklarını açıklar. Stadın konumu büyük bir ticaret merkezi yapılmasına son derece uygundur. Yerli ve yabacı kurumlarla kısa sürede irtibata geçilmesi kararlaştırılır.

VESELİNOVC’İN KEHANETLERİ

5 Ocak’ta Fenerbahçe devre arası kampı için Kıbrıs’a ulaşır ve çalışmalara başlar. Eskişehirspor ile yaptığı hazırlık karşılaşmasını 5-2 kazanırken 3 gol aran Rıdvan izdihamdan zor kurtulur. FIFA maçın oynanmasına ancak Türkiye’den gelen bir hakemin yönetmesi şartıyla izin vermiştir.

Galatasaray ise etabın ilk kısmında Rotterdam’da minyatür sahada futbol turnuvası ile ikinci yarıya hazırlanır. Buradan geçtikleri Köln’de Hayrettin ile B. Metin’in otelde yumruk yumruğa kavgası bir kes daha disiplinin sorgulanmasına neden olacaktır. Daha sonra takım Alanya’ya geçer. Alanya ile yapılan ve tam kadro çıkılan hazırlık maçının 4-1 kaybedilmesi kampın bütün neşesini kaçırır. Turnenin son sırasındaki Kuşadası kampında çim saha bulunamaması takımı sefil eder.

Beşiktaş rakiplerinden 1 hafta sonra sahaya inerek Fulya’da çalışmalara başlar. Arkadan da Kıbrıs’a geçerler.

Mustafa Denizli’den sonra uçma sırası Veselinoviç’e gelmiştir; “Türkiye gibi bir Balkan ülkesinden ne yaparsanız yapın İngiliz futbolu oynatamazsınız. Fenerbahçe’nin son şampiyonluklarında hep Yugoslav antrenörler var. Milne iyi insan ancak Beşiktaş’ı şampiyon yapamaz.

Ligin ikinci yarısında Beşiktaş’a beş atacağız. İlk maçta hem Rıdvan yoktu hem 20 dakikada 6 futbolcumuzu birden sakatladılar.

Rıdvan Real Madrid dahil her takımda oynar. Bir takımı yıkmak için iki dakika oynaması yeter. Türkiye’de Rıdvan – Hasan – Aykut üçlüsünü durduracak takım yok.”

Veselinoviç muhtemelen futbol hayatının en kötü öngörüsünü yaparken takip eden 3 sene, hele bir sonraki sezondaki Beşiktaş maçı hakkında ancak bu kadar yanılabilir.

12 Ocak’ta transferi yılan hikayesine dönen Cemal, yedek beklemekten bıktığını, saha kenarında oturmak istemediğini, oynayacağı bir takıma transfer olacağını fakat bu takıma kendisinin değil menajerinin karar vereceğini açıklar.

cmlylmz
Sarıbeyoğlu ; “Biz bu oyuncuyu uzun süredir izliyoruz. Sarıyer sonradan ortaya çıktı. 3 hafta önce Yönetim Kurulu olarak Cemal’i renklerimize bağlama kararını kesinleştirdik. PSV Kulübüne de teminat mektubunu yolladık. Cemal amatör futbolcu olduğu için transferi PSV’nin elinde, biz de kulübüyle anlaştık.”

Galatasaray’ın, Cemal’in Monaco maçında forma giymesi için UEFA’ya başvurarak gerekli hazırlıklara başlandığı da yazılmaktadır.

Öztekin ; “Biz Cemal’le hem amatör hem de profesyonel olarak sözleşme imzaladık. Galatasaray sadece bizim işimizi zorlaştırabilir o kadar. Oyuncuya kapora bile verdik. Galatasaray’ın ne yapmak istediğini anlayamadım.”

 Transferi Galatasaray ile Sarıyer arasında yılan hikayesine dönen Cemal’in transferine Hollanda Futbol Federasyonu son noktayı koyar, Buna göre Cemal amatör değil profesyonel bir futbolcudur ve 1 Ocak tarihi geçtiği için amatörlüğe döndürülerek transferin yapılması, bir sonraki sezona kadar mümkün değildir.
15 Ocak’ta Schumacher ile Cumhuriyet gazetesinin yaptığı röportajdan bir alıntı ;
“Köln’de bir lig maçına gidenler Südkurve denince neden bahsedildiğini bilirler. Müngersdorf Stadyumu’nun meşhur güney tribünü, en koyu ve sadık taraftarlarını bulunduğu bölümdür.

Ben hep güney tribünü için oynadım çünkü orada hakiki taraftarlar var. Beni kötü ve iyi günümde aynı içtenlikle destekleyen taraftarlarım.

Benim için maça bedava girmiş, gelirken takım elbiselerini giymiş ve ilk yarı bitmeden eve giderken “Yine ne kadar kötü oynadılar” diye bilirkişilik taslayan kişiler hiçbir zaman önemli değildi.

Benim için sadece Fenerbahçe Stadı değil tüm İstanbul güney tribünü. Sadece stadın bir bölümünde değil her yerde taraftarlarım beni kötü günümde de bir gol yedikten sonra destekliyor.”

 KAHRAMANMARAŞ’TA OLAY VAR

 16 Ocak’ta Kahramanmaraşspor karışmıştır. Teknik direktör görevden alınmış, futbolcular da şehri terk etmişlerdir. Futbolcular yeni başkan Hüseyin Belli’nin, yönetim kurulundan bir üyenin sahibi olduğu Kral Pavyon’da verdiği yemekte başkandan ve pavyon fedailerinden yedikleri dayaktan sonra kenti terk ederek Ankara’ya sığınırlar. Antrenör de kulübün yeni başkanından dayak yediğini söyleyerek istifa etmiştir. Bu sebeple lig maçlarının ertelenmesi için Federasyona başvuruda bulunurlar. Çorbalı tüm ısrarlarına rağmen, canlarının derdine düştüklerini söyleyen oyuncuları geri döndürmeye ikna edemez. Başkanın futbolculara “Siz oynayın, ben size kadın bile bulurum” dediği iddialar arasındadır.

Başkan Belli ise dayak olayını kabul etmez ve futbolcuların bilinmeyen güçler tarafından yeni yönetime karşı kışkırtıldıklarını iddia eder. Başkana göre yemeğin verildiği yer pavyon değil hanım sanatçıların çalıştığı bir gazinodur. Hüsnü’ye yumruk attığı iddialarını da red ederken itiş kakış sırasında sadece yanağını okşadığını söyler.

20 Ocak’ta taraflar arasında buzlar erir, futbolcular tam kadro Bolu’da kampa girerler. Belli, futbolcuları tek tek öperek barışır.

SAMSUNSPOR ARTIK SİYAH

20 Ocak’ta Türk futbolunda büyük bir acı yaşanır. Samsun kafilesini Malatya deplasmanına götüren otobüs karşı yönden gelen pancar yüklü bir kamyonla çarpışmış, futbolculardan Muzaffer, Mete ve teknik direktör Nuri Asan, otobüsün ve kamyonun şoförleri olay yerinde hayatlarını kaybetmişlerdir. Emin’in belkemiği kırılmış ve felç olmuştur. Nabzı olmayan Tomic önce öldü denilerek bırakılmış, daha sonra suni teneffüsle yeniden hayata döndürülmüştür, makineye bağlı yaşam savaşı vermektedir. Diğer futbolcuların da durumu çok kötüdür, bel omurları kayan Yüksel’in en iyi ihtimal 4 yıl sonra sahalara dönebileceği açıklanır. Beyin kanaması geçiren Nasır’ın sağ tarafına felç inmiştir.

Federasyon Samsunspor’u her maç hükmen yenik sayacak ve rakiplerine 3 puan verecektir. Daha sonra da dördüncü takım olarak ligden düşürerek ertesi sezon yeniden birinci lige alacaktır. Forma renkleri kırmızı-beyaz-siyah olarak tescil edilecek ve takımın yeniden kurulması için transfer hakkı verilecektir.

İKİNCİ YARI BAŞLIYOR

21 Ocak’ta Fenerbahçe tek kale oynadığı maçta Rizespor’u ikinci yarıda attığı gollerle 3-0 yenerken hakem Özcan Oal önce maçın başında Fenerbahçe’nin bir penaltısını vermez. Daha sonra karşılaşma 2-0 devam ederken Rizesporlu oyuncunun eline çarpan topta yanlış bir kararla penaltı vermiştir. Atışı kullanan Rıdvan topu kaleci Pahl’e teslim eder. 2 gol Oğuz’dan gelirken sahanın en iyilerinden Hakan, eski takımına karşı gol atan diğer isim olur.

Bu Fenerbahçe’nin ideal 11’iyle sahaya çıktığı ilk karşılaşmadır. Schumacher kalededir, sağ bek İsmail’in sol bek ise K. Şenol’undur. Defansın göbeği Müjdat – Nezihi ikilisinden oluşur. Turan orta sahanın hamallığını yaparken yanına hem teknik hem de pres gücüyle Hakan’ın gelmesi Oğuz’u iyice rahatlatır. Forvet Rıdvan – Aykut – Hasan Vezir üçlüsünden kuruludur. Özellikle Hasan’ın rakip defansa yaptığı baskı orta sahayı oldukça rahatlatmaktadır.

Beşiktaş Ankaragücü’nü 3-1 yenerken hakem Kazım Ünlüsoy maçın hemen başında Ankaragücü’nün bir penaltısını vermez. Beşiktaş’ın gollerinde Feyyaz (2) ve Mehmet’in isimleri vardır. Ankaragücü’nün golü büyük takımları affetmeyen Buschmann’dan gelmiştir.

Galatasaray ise Tanju’nun penaltı kaçırdığı maçta Karşıyaka deplasmanından 0-0’lık beraberlikle dönmektedir. Stankovic’in rakibi kilitleyen taktiği işe yaramış ve son derece tatsız bir karşılaşma ortaya çıkmıştır. Zaten hücumu hiç düşünmeyen bir takıma karşı Denizli, Erhan – Cüneyt – Semih üçlüsünün önüne üç defans ağırlıklı orta saha Yusuf, Muhammed ve Tugay ile çıkınca takımın yaratıcılığı en alt seviyeye iner.

Maç bitimiyle Galatasaray’da yeniden kriz patlar. Ergun Gürsoy, kamp boyunca telefondan Hülya Avşar’ı arayan Tanju’yu basına şikayet eder. Futbolcular, Denizli’den şikayetçilerdir, takımda yeri belli olan tek futbolcunun kaleci Simovic olduğunu söylerken her maça farklı diziliş ve taktikle çıkmaktan memnun değillerdir. Bir hafta iyi oynayanın ertesi hafta tribüne çıktığını, bir hafta libero oynayanın sonraki hafta forvet arkası oynadığından yakınırlar. Ali Tanrıyar Denizli’yi savunurken suçu penaltıyı kaçıran Tanju’ya atar.

Maçı izlemeye gelen Wenger en çok Uğur ve Prekazi’yi beğenirken Tanju’nun asla boş bırakılmayacak kadar tehlikeli olduğunu ve karşılaşmayı izlerken gözlerine inanamadığını söyler; “Türkiye’ye gelip Galatasaray’ı izliyorum. Sonra videodan Neuchatel maçına bakıyorum. Gözlerime inanamıyorum. Yoksa Galatasaray bu maçta doping mi yaptı? Bunun aksini düşünmek istiyorum ancak inanın tatmin olamıyorum.”

wenger

47 puanlı Beşiktaş ve 46 puanlı Fenerbahçe rakiplerinden iyice kopmuştur artık. Arkadan gelen Boluspor 36, Galatasaray ve Sarıyer 35’er puandadırlar.
25 Ocak’taki Kupa maçlarında Fenerbahçe Kuşadası’nı 5-1 yenerken akıl almaz goller kaçıran Aykut ve inanılmaz kurtarışlar yapan Schumacher gündemdedir. Galatasaray deplasmanda Ayvalıkgücü’nü 1-0, Beşiktaş ise Beşiktaş Amatör’ü 4-0 mağlup ederler. Dizinde toplanan su çekilen Ferdinand yaklaşık 6 hafta sahalardan uzak kalacaktır. Beşiktaş ideal dizilişinden çok önemli bir fireyi vermiştir.

Lig maçında Galatasaray kendi sahasında kaleci Engin’i sadece bir kez geçebilir ve Sakaryaspor’la 1-1 berabere kalır. Engin en az beş yüzde yüz gol pozisyonunu kurtarırken Galatasaray forveti daha fazlasını dışarı atar. Hakem Ünal Ünal, Sakaryaspor’un bir penaltısını vermez. Maçın bitiminde Prekazi’nin kendisine küfür ettiğini yazınca bu futbolcu Ceza Kurulu’na sevk edilir ve 2 maç ceza alır. Tanju’nun formsuzluğu artık taraftarları isyan ettirecek seviyeye gelmiştir. Takımı Florya’ya götüren otobüs taşlanır ve camları kırılır.

Fenerbahçe İzmir deplasmanında 62.600 kişinin 191 milyon liralık rekor hasılat bıraktığı maçta Altay’ı son 7 dakikada attığı gollerle 3-0 yener. Kapılar maçtan saatler önce kapanırken binlerce kişi de dışarıda kalır. Fenerbahçe maçın ilk dakikasından itibaren bastırdıkça bastırır ancak golü bir türlü bulamaz. Perdeyi nihayet sahanın en iyisi Turan açar. Zelzeleyi andıran bir gol sesinden sonra 20 kişi sevinç gösterileri sırasında hastanelik olur. Hasan devam eder. Rıdvan’ın unutulmaz güzellikteki golü aynı zamanda yılın golüdür. Orta saha çizgisinin üzerinde Aykut’la ver kaça girer. İki kişinin arsından sıyrılıp topu sürmeye devam eder. Sonra karşısına çıkan Altay’ın defans ikilisi Yesic ve Mustafa önünü kapatmaya çalışsalar da topu ikisinin arasından atıp süratiyle geçmeyi başarır. Kaleci Zafer tam altı pasın üzerinde çıkmakla çıkmamak arasında tereddüt halindedir. Zafer tam sağ tarafını koruma altına almaya çalışmaktadır ki Rıdvan sağ ayak içiyle tam ceza sahası çizgisinin üstünden nefis bir ayak içi plaseyle topu yerden Zafer’in soluna bırakır. Topa koordinatlarını tam olarak veren Rıdvan adrese gönderiyi bıraktıktan sonra topun nereye gittiğine bile bakmaz, doğru tribünlere koşar. Top o kadar yavaş gitmiş, çaresiz bıraktığı kaleciye o kadar yakın geçmiştir ki yılın en güzel olmayı sonuna kadar hak etmektedir. Çünkü insanlar böyle zor bir şeyi böyle basit gösteren insanları severler.

İslam Çupi; “Bir maç on dakikada kurtulur mu? Türkiye’nin itfaiye teknolojisi on dakikada dama çıkmış bir kediyi bile aşağıya indirmeye aklı yetmiyorken Fenerbahçe’nin top uzay istasyonu Altay maçını kurtarmak için on dakikasını sahanın ötesine berisine serpmesi yetti…

On dakikada maç kurtarmak… 58 yaşındayım, daha çok şeyler öğrenmem lazım futbolda…”

KRAL AYAKKABISINA KAVUŞUYOR

 gerd 

1 Şubat’ta monte Carlo’da düzenlenen törende Tanju altın ayakkabısını idolü olduğunu söylediği Gerd Müller’in elinden alır. Törendeki diğer futbolcuların aksine İngilizce, Fransızca ve başka bir yabancı bir dil bilmemesi ve bir tercüman olmadan sahneye çıkması yüzünden güç durumlar yaşar.  O da çözümü her soruya No diyerek cevap vermekte bulur.

“Ben Galatasaray’dan daha yukarılara çıktım, kulübümü gölgede bıraktım” sözlerine ise yöneticiler tepki gösterirler. Ali Tanrıyar ve Özhan Canaydın, kendisinden en kısa zamanda bir açıklama beklediklerini söylerler. Türkiye’ye dönen Tanju, törende çok zorluk çektiğini ve kendisinin de olmayacağını çok iyi bildiği halde en kısa zamanda İngilizce öğreneceğini açıklar; “Her Avrupa’ya çıkışımızda geri dönerken ilk işim İngilizce öğrenmek olacak diyorum ama bir türlü vakit bulamıyorum. Bu kez gidip öğreneceğim.”

Galatasaray’dan ayrılan Fransız futbolcu Siz Türk gazetecilere önemli açıklamalar yapar; “Galatasaray yanlış yolda. Önce Derwall sonra ben devre dışı bırakıldık. Sonra da Galatasaray şampiyonluktan koptu. Denizli ile bu iş yürümez. Ben bunu daha önce Galatasaray’lı yöneticilere de söyledim. Ancak dediğim notaya geldiler. Şu anda Alp Yalman yeni sezonda Denizli’nin yerine yeni antrenör arıyor.”

 

Kupa maçlarının rövanşında Galatasaray Ayvalıkgücü’nü, Beşiktaş’ta Beşiktaş Amatör’ü aynı sonuçlarla 5-1, Fenerbahçe yedek kadrosuyla deplasmanda Kuşadasıspor’u 1-0 yenerek tur atlarlar.

Beşiktaş maçında oyuna 85 inci dakikada dahil edilen Metin maçtan sonra çıldırır; “Taraftar boşuna benim için bağırmasın, bu hoca bana şans vermez. Son beş aydır sadece maaşa talim ediyorum, böyle devam ederse yönetim ile konuşup başımın çaresine bakacağım”

GALATASARAY PİYANGOSU

Galatasaray, 600 milyon ile 1 milyar arası kar beklediği piyangodan 225 milyon lira kazandığı açıklar. Bazı kaynaklara göre ise 800 milyon liraya varan zarar etmiştir. 1 milyon adet basılan biletten 90 bini satılmıştır ve piyangoda ödül olarak dağıtılan 15 arabadan 14 tanesinin satılan bu 90 bin biletin içindekine isabet ettiği konuşulmaktadır.

Yönetim bu durumu takımın ligdeki kötü gidişine bağlarken taraftarlar, geçen sene vaat edilen apartman dairesi yerine arsa veren zihniyetin inandırıcılığını zedelediği görüşündedirler.

3 Şubat’ta Federasyon Kupası kuraları çekilir, buna göre Beşiktaş – Kocaelispor, Bursaspor – Galatasaray, Trabzonspor – Fenerbahçe eşleşmişlerdir.

 

5 Şubat’ta Fenerbahçe’nin rakibi ligde 20 maçta 1 galibiyet alan son sıradaki Kahramanmaraşspor’dur. Tribünleri 8-10 gol görmek isteyen 28.799 biletli seyirci doldurmuştur. İlk yarıyı 4 maçtır suskun kalan Aykut, Oğuz ve Rıdvan’ın (2) golleriyle 4-0 önde kapatan Fenerbahçe ikinci yarı bir de gol yiyip maç 4-1 bitince tribünlerin protestosuna maruz kalır. Maçtan sonra yönetim ve futbolcular protestolardan üzgün ve şikâyetçidir.

Metin Aşık; “Dört beş atıyoruz, gene yaranamıyoruz. Ben bu işi anlamadım. Bu takım her maç sekiz – on gol atmak zorunda değil.”

İsmail; “Geçen yıl 1-0 lık galibiyete bayram ediliyordu. Ne çabuk unutuldu.”

 

Malatyaspor – Galatasaray karşılaşması 0-0 biterken kendisine faul yapan Eren’e küfür eden Uğur 40 ıncı dakikada kırmızı kartla oyundan atılmıştır. Defansı Yusuf – Cüneyt – Tugay üçlüsünden kuran Denizli Erhan’ı bu kez orta sahada oynatır. İkinci yarıda Tugay oyundan çıkar, görev bölgesine Erhan geçerken oyuna da forvet Mirsad girer.

Doğan Sarıbeyoğlu, Karaozan için ruh hastası derken derhal hakemlerle ilgili bir deklarasyon yayınlanır, “MHK, Yavuz Karaozan gibi çağdışı kalmış hakemleri bizim maçlarımıza vermesin. Biz kulüp olarak hakemlerimizden, oyuncularımıza tekme atılmasına müsaade etmemelerini istiyoruz. Monaco ile 1 Mart’ta oynayacağımız maça en güçlü kadro ile çıkmak istiyoruz.” Mesaj açıktır aslında, Biz Türkiye’yi temsil ediyoruz, kimse bize karşı sert oynamasın.

Beşiktaş, Eskişehir deplasmanından 1-0’lık galibiyetle dönerken gol altın yedek Halim’den gelir. Ferdinand’ın olmadığı maçta Ali’yi de 25 inci dakikada kaybeden Beşiktaş maçta çok zorlanır. Orta sahada Turan’a görev ver Milne, uzun süre sonra ilk defa ilk 16’da yer verdiği Metin’i gene oynatmaz. Oynadığı toplam 9 maçta toplam 90 dakika forma şansı bulamayan Halim’in ligdeki 5 inci golüdür ve takımına bu şekilde 6 puan kazandırmıştır.

KUPA MAÇLARI

8 Şubat’ta kupada ilk maçta Trabzonspor, çok sert geçen karşılaşmada Fenerbahçe’yi 1-0 yener. Maçın tek golü uzaktan şutlarıyla dikkat çekmeye başlayan Hami’den gelir. Rıdvan’ı son dakikada ceza sahasına girmek üzereyken indiren Trabzonsporlu Aykut, hakem Sadık Deda tarafından kırmızı kartla oyundan atılmıştır. Sahaya bol miktarda yabancı madde atılırken İsmail’in boynuna isabet eden taş oyunun bir süre durmasına neden olur. Şehir sularının kesik olması sebep gösterilerek Fenerbahçeli oyuncuların soyunma odasındaki duşların suyu kesilmiştir ve İstanbul’a duş almadan dönerler.

Galatasaray Bursa deplasmanından 1-0 lık galibiyetle döner. Tek gol sahanın en iyisi Muhammed’in ayağından gelir.

Beşiktaş, kendi sahasında zorlandığı maçta 60 dakika 10 kişi oynayan Kocaelispor’u Gökhan ve nihayet forma şansı bulan Metin’in golleriyle 2-1 yener.

MONACO’YA GERİ SAYIM

9 Şubat’ta Galatasaray, 1 Mart’ta oynayacağı Monaco karşılaşmasını sebep göstererek 26 Şubat’taki Fenerbahçe karşılaşmasının ertelenmesini ister. Fenerbahçe, bu maçı milli bir dava olarak gördüğünü belirtir ve Galatasaray ile istedikleri tarih ve şartlarda oynamayı kabul edeceğini açıklar.

Maçın hakemi Alman Dieter Pauly olarak açıklanınca akıllara ilk olarak 1986 yılından Craiova’nın Galatasaray’ı yendiği maçtaki kötü yönetimi gelir.

Wenger ise Fransa Futbol Federasyonundan şikayetçidir. İddiasına göre maçları Galatasaray’ın aksine Federasyon tarafından ertelenmemekte ve üç bir günde maç yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.

 

11 Şubat’ta Beşiktaş Karşıyaka’yı 2-0 yener. Hücumu hiç düşünmeyen Stankovic Beşiktaş’ı adam adama markajla kilitleyince ortaya çok keyifsiz bir maç çıkar. Goller Ali ve Feyyaz’dan gelirken tribünler uzun süre Metin’i sahaya davet ederler.

Galatasaray, Arsene Wenger’in izlediği maçta ligin önemli takımlarından Boluspor’u 4-0’la geçer ve altı hafta sora galibiyetle tanışır. Goller Tanju (2) ve Mirsad’dan (2) gelir. Özellikle Tanju’nun ceza sahası dışından attığı ilk gol defalarca izlenmeye değer. Bu iki ismin yanında Prekazi ve Muhammed sahanın en iyi isimleridir. Skor 2-0 devam ederken hakem Ahmet Akçay, aut atışını geç kullanarak zaman çaldığı iddiasıyla Boluspor kalecisi Süleyman’a sarı kartını gösterir. Şaşkınlıktan 10 saniye kadar hakeme bakakalan Süleyman ikinci sarı kartı da görerek kırmızı kartla oyundan atılır. Daha doğrusu sahadan güçlükle çıkartılır. Galatasaray’ın 3-0 öne geçmesi sağlayan penaltı vuruşu da çok hatalı bir karardır.

İkinci yarı itibariyle Denizli, sakatlıktan dönen Yusuf’u üçlü defansa Erhan ve Cüneyt’in yanına monte etmeye başlamıştır. İsmail’i sağ, Semih’i ise sol kanata verince ortaya çok daha etkili bir oyun çıkmaya başlamıştır. Uğur – Muhammed ve Prekazi orta sahayı beşlerken ileri ikilide Tanju ve Mirsad takımın sezon başından beri en ideal kurgusu olarak ortaya çıkmıştır. Denizli kafasındaki on biri deneye deneye bulmuşa benzemektedir ancak ligin ikinci yarısı haftalar önce başlamıştır bile.

Normalde Samsunspor deplasmanında olması gereken Fenerbahçe 3-0 la 3 puanın sahibidir.

KUPA RÖVANŞLARI

15 Şubat’ta rövanş karşılaşmalarında Beşiktaş Ali ve Feyyaz ile Kocaelispor’u 2-0, Fenerbahçe normal süresi 1-0 biten maçın uzatma bölümünde Trabzonspor’u 3-1, Galatasaray’da Yalçın’ın kırmızı kart görmesi sonucu 10 kişi kalan Bursaspor’u 4-2 yenerek bir üst tura çıkarlar. Denizli maça ideal 11’i ile çıkarken takımın Monaco ile karşılaşana kadar iyice birbirine alışmasını istemektedir.

toni

Fenerbahçe gergin bir ortamda çıktığı maçta bir türlü istediği futbolu oynayamaz. Trabzonspor maçın genelinde daha iyi görünse de Turan’ın tek golü maçı uzatmalara götürür. Bu bölümde daha etkili olan taraf Fenerbahçe’dir. 113 üncü dakikada Oğuz Fenerbahçe’ye turu getirecek skoru sağlar. Bitimi 3 dakika kala Hami’nin 2 metreden şutu direkten geri gelirken dönen top Trabzonspor kalesine Rıdvan’ın ayağından üçüncü gol olarak takılır. Uzatma dakikalarında oyun devam ederken Müjdat’ın tribünlerle karşılıklı sarı – lacivert çektiği sırada kaptırdığı topta Hami’nin tek golü skoru belirler.

Şenol Güneş ; “Şans zaten bizden yana değil. Bir de Trabzonspor ezdiriliyor. Trabzonspor’a bu öfke neden? Başarı için iyi futbol yetmiyor, yan etkenlerle uğraşmazsak başarıya gidemeyiz. Trabzon’da bir Fenerbahçe maçı oynadık ve kazandık, bazı gazeteler galibiyetin zorbalıkla alındığını yazdı. Bir Trabzonlu olarak bu onuruma dokundu. İstanbul’daki maç öncesi sürekli bu konu işlendi, zemin hazırlandı. Maç boyunca İskender’i tekmeleyen İsmail’e kart çıkmadı ama Aykut maçın hemen başında sarı kart gördü

Boluspor ligde bize oynadığı kadar hiçbir takıma bu kadar sert oynamamıştır. En az 4 kırmızı kart çıkması gerekiyordu ama sarı kart bile çıkmadı.”

Çekilen kurada Fenerbahçe Trabzonspor’dan sonra bu kez Galatasaray ile eşleşirken Beşiktaş’ın rakibi Karşıyaka’dır.

AKATLAR TESİSİNİN TEMELLERİ ATILIYOR

tesis

16 Şubat’ta Beşiktaş’ın Akatlar’da yapılacak olan tesislerinin temeli atılır. İçinde iki bin kişilik bir spor salonu, olimpik yüzme havuzu ve tenis kortları, toplantı salonları ve restoranlar yer alacak tesisin temel atma töreni İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan Ve Süleyman Seba tarafından gerçekleştirilir. Kompleks 49 yıllığına Beşiktaş’a verilecektir.

19 Şubat’ta lig maçlarında Fenerbahçe, 27.225 biletli seyircinin izlediği maçta Adana Demirspor’u zorlanmadan 6-0, Beşiktaş deplasmanda Sakaryaspor’u 3-0 yenerken Galatasaray, Yusuf’un kırmızı kartla oyun dışı kaldığı maçta Adanaspor’la 0-0 berabere kalır.

Ferdinand’ın dönmesi ile Beşiktaş ideal diziliş ve taktiğiyle sahaya çıktığı maçta çok üstün bir oyun sergiler. Goller Ferdinand, Şenol ve Feyyaz’dan gelir.

Fenerbahçe baştan sona tek kale oynadığı maçta 6 gol atarken daha da fazlasını kaçırır. Özellikle Aykut ve 4 net gol kaçıran Rıdvan günlerinde olsalar Fenerbahçe Veselinovic’in iddia ettiği 10 golden fazlasını bile çok rahat bulabilecektir. Goller K.Şenol (2), Hasan (2), Hakan ve Turan’dan gelir. Ahmet Çakar hatalı bir ofsayt kararıyla Fenerbahçe’nin bir golünün geçersiz sayılmasına neden olur. Galatasaray ile oynanacak lig maçları ertelendiği için çalışmalara Dereağzı’nda devam ederlerken Rıdvan krizi patlar verir. Bunun üzerine Veselinovic konuyu görüşmek üzere, Schumacher, Oğuz ve Rıdvan’ı saat 11’de tesislere çağırır. Saat 11’de Rıdvan hariç herkes tesislerdedir, 40 dakika beklerler ancak gelen giden olmayınca dağılırlar. Öğleden sonra tesislere dönen Veselinovic Rıdvan’ı odasında kendisini beklerken bulur. Veselinovic sabah toplantısına hasta olduğu için gelmediğini söyleyen Rıdvan’ın bir önceki gece Tanju ve Naim Süleymanoğlu ile gece kulübünde olduğunu çok iyi bilmektedir. Kendisine iyi davranarak sorununu çözmeye çalıştıklarını ancak bunun için dürüst olması gerektiği söylenince Rıdvan sinirlenerek tesisleri terk eder.

Ertesi günü açıklama yapan Rıdvan gece kulübüne Tanju ile gittiğini ancak akşam evine döndüğünü, toplantıya yetişemeyeceğini kulübe telefon açarak bildirdiğini ancak hocaya iletilmemesi sebebiyle kriz çıktığını açıklar.

Adana Demirspor maçında çok net pozisyonlardan yararlanamayan Rıdvan o anlık sinirle takım arkadaşlarını kendisine pas vermemekle suçlar.

 

26 Şubat’ta Galatasaray kafilesi Monaco’ya hareket eder. Kafilede kulüp başkanı Ali Tanrıyar ve diğer yöneticilerin yanı sıra Ali Uras, Federasyon Basın Sözcüsü Türker Aslan, Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar gibi isimler de bulunmaktadır. Kafileyi uğurlamaya Fenerbahçe Basın Sözcüsü Hadi Türkmen ve Kulüp Müdürü Serkan Acar’da gitmişlerdir. Denizli yola çıkmadan şu açıklamaya yapar ; “Ben bugün istesem 1-0 lık skorla bir sezon boyunca maç kazanıp işi bitirebilirim. Çoğu antrenör de böyle yapmış zaten. Ama bu şekilde Galatasaray şampiyon olsa ne olur, olmasa ne olur? Futbol oynamak, gol atarak tribünlere futbolu sevdirmek ayrı bir olay.”

27 Şubat’taki erteleme maçında, ilk yarısı golsüz geçen karşılaşmayı Ali, Feyyaz, Ferdinand ve Şenol’un golleriyle Malatyaspor’u 4-0 yenerek kazanan Beşiktaş 59 puanla lider olur. İkinci Fenerbahçe 58, üçüncü Sarıyer 45 puandadırlar.

İLK MONACO MAÇI

wenger2

1 Mart’ta Galatasaray, deplasmanda Monaco’yu 1-0 yener. 20 inci dakikada Tanju’nun ayağından gelen golden sonra, Mustafa Denizli’nin 3 gün önceki demecinin tam aksine savunma ağırlıklı bir futbol sergileyen Galatasaray, Köln’deki rövanş karşılaşması için büyük avantaj elde eder. Uğur’un pasında soldan hareketlenen Prekazi kafasını kaldırıp ceza sahasına baktığında 6 Monaco’lu ve bir tek sarı – kırmızılı oyuncu görür ancak onun için bu durumda bile topu Tanju’yla buluşturmak çatal bıçak tutmak kadar kolay bir iştir.

İkinci yarıda sakatlanarak oyundan çıkan Hateley’in yerine mecburen giren Hoddle’da sakatlığı devam ettiği için oyunu hareketlendirse de istenileni veremez. Genç forvet George Weah zaman zaman önemli tehlikeler yaratır.

Sağ ayak bileğinden ameliyat geçirerek sezonu kapatan Hateley Simoviç’in kendisini kasten sakatladığını iddia etmektedir. Orta sahanın en önemli isimlerinde Toure bir hafta önce sakatlandığı için ameliyat olur ve rövanş maçında da oynamayacağı kesinleşir.

Denizli karşılaşmaya üçlü dizilişle çıkar, Yusuf – Cüneyt ve Avrupa kupalarının değişmez ismi Bülent Korkmaz çok iyi bir maç çıkarırlar. İki bek fazla ileri çıkmazken sağ kanadı İsmail, sol kanadı Semih’e teslim eden Denizli, forvette Tanju’yu tek bırakarak Mirsad’ı keser ve Muhammed – Prekazi – Uğur’da n oluşan üçlüye B. Savaş’ı da ekleyerek orta sahayı iyice kalabalık tutar. Sürekli gol atmaktan, hücum oynamaktan bahseden Denizli son derece akıllı ve olması gereken bir takım ve oyun anlayışı ile sahaya çıkmıştır. Problem söyledikleri ile yaptıklarının birbirini hiçbir şekilde tutmuyor olmasıdır, sürekli oynattığını söylediği 3-5-2 aslında olması gerektiği şekilde 5-3-1-1 e dönmüştür.

Cumhuriyet gazetesinde maçın istastikleri şu şekildedir;

Ceza alanı dışından şut; Monaco 13 – Galatasaray 2

Ceza alanı içinden şut; Monaco 9 – Galatasaray 1

Kaleyi bulan toplam şut; Monaco 9 – Galatasaray 2

 

Futbol Federasyonu’nun Galatasaray’ın dinlenmesi için Bursaspor maçını cumartesi günü yerine pazar oynatması büyük tepki çeker. Futbolcular maçın cumartesi oynanması halinde pazar gününü dinlenerek geçireceklerini ve pazartesi günü Almanya’ya dinlenmiş olarak gideceklerini ancak Federasyon’un bu garip kararıyla şimdi yola yorgun argın çıkmak zorunda kaldıklarını söylerler. Mustafa Denizli tüm programlarının alt üst olduğunu söyler.

Çorbalı bu açıklamalardan dolayı çok kırgındır, Galatasaray’ı gözetmek için tüm lig be kupa fikstürünü yeni baştan düzenlediklerini söyleyerek “daha ne yapalım” şeklinde isyan eder.

 

Fenerbahçe – Trabzonspor karşılaşmasının cumartesiden Pazar gününe alınması Trabzonspor Başkanı Mazhar Afacan’ın hoşuna gitmemiştir ; “Bu karar keyfi ve tek taraflıdır, Fenerbahçe gözetildiği için alınmıştır. TRT bu maçı cumartesi günü naklen yayınlayacağını açıklamıştı, bize de 40 milyon lira gelir kalacaktı. Şimdi oluşan 60 milyon liralık kaybımızı kim karşılayacak?”

RIDVAN’I SATALIM

4 Mart’ta Fenerbahçe Mali Kongresinde 1989 yılı bütçesi 10 milyar 423 milyon 200 bin lira, yani o zamanın döviz kuruyla hesapladığımıza yaklaşık 5 milyon 350 bin dolar olarak kabul edilir. Üyelerden Kerim Kerimoğlu’nun “Rıdvan’ı satarak para kazanalım” sözü büyük protestolara neden olur, kendisi yaka paça kürsüden aşağı indirilmek suretiyle susturulur. Muhasip üye Aybulak Sonçağ bir üyenin Beşiktaş sezonu karlı kapatıyor. Biz neden kapamayalım sorusunu yanıtlar; “Beşiktaş’ın basketbol takımı 2 inci ligde. Voleybol takımı yok. Amatör branşlarda faaliyetleri az. Biz büyük kulübüz. Bizi Beşiktaş ile nasıl kıyaslarsınız?”

 

5 Mart’taki karşılaşmada Fenerbahçe’de bu kez Hakan sahneye çıkmıştır. Sahanın her yerindedir, her topa ayağını sokar, Trabzonspor defansını yerle bir eder. Özellikle maçın ikinci yarısında kapalı tribünün önünde bir apartman boyu mesafeden yere inen topu stop edişi uzun yıllar unutulmayacaktır. Hakem İhsan Türe Hasan ve Aykut’a yapılan iki açık penaltıyı vermez ve Trabzonspor’un golündeki ofsaydı görmez fakat maç tarihi bir skorla, 5-1 biter. Skordan da öte kaygan ve ağır zemine rağmen sahada o güne dek sezonun, belki de son yılların en iyi Fenerbahçe’si vardır.

20 inci dakikada Oğuz soldan Rıdvan’ı kaçırır, sıfırdan ceza sahasının uzak noktasına yaptığı ortasında Aykut perdeyi açar. 10 dakika sonra fark ikiye çıkar. K. Şenol’un soldan kullandığı serbest atışta ceza çizgisi üzerinde Rıdvan topu kafayla Aykut’a aşırtır. Aykut altı pas çizgisi üzerinde nefis bir aşırtma vuruşla topu ağlara gönderir. Bir dakika sonra Rıdvan’ın pasında Hasan kaleci Şevki ile karşı karşıya kalır. Şevki topu bırakıp sumo güreşçisi gibi Hasan’ı ite ite açısının kaybetmesine neden olur ancak İhsan Türe’nin kararı devamdır. 40 ıncı dakikada Trabzonspor’un tek golü gelir. Lukic sağdan nefis çalımlarla iki kişiden sıyrılır, ceza sahasına girmeden uzak direğe yaptığı ortada Murat topu Schumacher’in çıkartamayacağı tek yere gönderir. İkinci yarıyla birlikte Fenerbahçe’nin baskısı bunaltıcı bir hal almaya başlar. Sağdan hareketlenen Aykut yerden kale çizgisine paralel bir orta keser. Defansı aşan top uzak direkte kayarak gelen Rıdvan’la buluşunca fark yeniden ikiye yükselir.  İhsan Türe’nin Aykut’a yapılan penaltıyı vermediği pozisyonu Trabzonspor’lu Turgut’un direkten geri gelen nefis şutu izler. 70 inci dakikada Oğuz, çizgi halindeki Trabzonspor defansının üzerinden topu sağ ayağının dışıyla kaldırıp depar halindeki Turan’ın önünde öldürür. Skor şimdi 4-1 olmuştur. Son olarak Rıdvan’ın sıra dışı golü gelir. Turan orta sahanın ortasında kazandığı topla ara pasıyla Rıdvan’ı kaçırır, Rıdvan ceza sahasının dışında kaleciyle karşı karşıya kalmıştır ancak dengesi iyi değildir. Kendi ekseni etrafında tam 360 derece döner. Top hala hareket halinde olduğu ve hızını da kaybettiğinden dolayı yeniden kontrol edecek kadar zamanı yoktur. Yere düşmek üzereyken topu kale direğinin dibine plaseleyerek maçın skorunu belirler.

DSC_3062

İslam Çupi ; “Bu Fenerbahçe’nin mali kongresinde Rıdvan’ı satalım kerametinde bulunan avukat – kabzımal karışımı zat dün acaba maçta mıydı?

 Ben baktım, göremedim. Görsem önüne benim kullandığım kağıt ve kalemi sürüp ilk harfe benzeyen bir komet verecektim.

 Yaz bakalım Rıdvan ne?

 Rıdvan’ı yazmak bakkala sipariş listesi yazmak kadar kolay değil. Hele insan mikrofon dişbazı olup beyaz kağıt ve açılmamış kalem fakiri ise, hangi elle yazıyorsa oraya cümle değil hüzül iner…”

 

Ligi artık tamamen boşlayan Galatasaray, Bursa deplasmanından 1-0 lık yenilgiyle dönerken Beşiktaş, Zalad’ın başarılı kurtarışları sayesinde 1-1 lik skorla Bolu deplasmanından 1 puan çıkarmayı başarmıştır. Beşiktaş’ın tek golünü atan Ferdinand’ın Demirovic tarafından yediği tekmeler sonucunda sakatlanarak maçın ikinci yarısına çıkamaması takımın dizilişini olumsuz yönde etkiler.

İlk antremana gelen öfkeli taraftarlar bu kez Ali’ye laf atarlar, bu grupla Ali ve Gökhan arasında çıkan tartışma kavgaya dönüşmeden yatıştırılır.

Pazartesi günü, Bursaspor maçının cumartesi gününden pazara alınmasına büyük tepki gösteren Galatasaray, Konyaspor karşılaşmasının ertelenmesi sebebiyle maçtan tam 9 gün önce Köln’e giderek kampa girer ve maça hazırlanmaya başlar. Maçın bir gün önceye alınması sebebiyle Denizli, futbolcuların 1 günlük izinlerinin kaybolması ve tüm programlarının alt üst olması sebebiyle tepki göstermiştir. Futbolcular ise Federasyon’un kendilerine 1 gün dinlenmeyi bile çok gördüğünden şikayetçilerdir.

Mustafa Denizli, buraya kadar hücum futbolu oynayarak geldiklerini söyler ve kesinlikle 1-0 lık skorun arkasına saklanmadan ofansif bir anlayışla sahaya çıkacaklarını belirtir. Demeçleri oldukça kafa karıştırıcıdır; “Korkmuyorum ama endişeliyim… Uykularım kaçmıyor çünkü hiç uykum gelmiyor.”

Monaco ise takımın yarısının sakat olması sebebiyle zorlanmaktadır. Nice ile oynayacakları maçın ertelenmesini kabul etmeyen Nice antrenörü Bjekoviç, Fransa’da büyük tepki alır.

Galatasaray’ın yıllardır kullandığı hiç eskimeyen bir taktik vardır. Oynanacak bir sonraki maçtaki rakibin en önemli veya korkulan oyuncusuna teklif yapılacağı basına açıklanmaktadır. Özhan Canaydın ; “Hoddle ve Hateley’i transfer etmek istiyoruz. Her iki futbolcu ile rövanş karşılaşması sonrasında konuşarak teklifimizi yapacağız.”

 

12 Mart’ta Beşiktaş, Adanaspor’u 4-1 yenerek yeniden lider olur. Ulvi attığı iki golle maça damgasını vuran isim olur. Rıza ve Ali diğer iki golün sahibi olurlar.

Fenerbahçe,  çok kötü oynadığı deplasmandaki Ankaragücü maçında K. Şenol’un ayağından bir penaltı atışından yararlanamamış ve en iyi performanslarından birisini gösteren Schumacher sayesinde 1-1 lik skorla 1 puan almıştır. Ankaragücü’nün golü büyük takımlarını affetmeyen Buschmann’dan gelir. Bitime 5 dakika kala Aykut’un golü Fenerbahçe’yi yenilgiden kurtarır.

Sahanın için böyleyken dışı savaş alanı gibidir. Stadın tamamen dolmasıyla dışarıda kalan taraftarlara polis önce copla saldırır. Arkadan panzerler tazyikli su sıkarak kalabalığı dağıtırlar.

GALATASARAY’DAN İKİNCİ ZAFER ve YENİ RAKİP

 

tanju

15 Mart’ta Köln’deki rövanşta Galatasaray, Monaco ile 1-1 berabere kalarak yarı finale çıkan ilk Türk takımı olur. Tribünler Ali Sami Yen’i bir dakika bile aratmaz. İlk yarıda Monaco daha atak görünse de fazla pozisyon olmaz.

51 inci dakikada Muhammed’in ara pasında çizgi halinde kalan Monaco defansından Amoros çareyi Tanju’yu kündeyle yere indirmekte bulur. Topun başına geçen isim her ne kadar Prekazi olsa da topun yeri rakip yarı sahanın tam ortasıdır. Tüm hazırlıklar yapılır, çoğu insan orta yapacağını beklemektedir ancak Prekazi yaklaşık 30 metreden topa vurduktan daha doğrusu füzeyi ateşledikten 2 saniye sonra kupa tarihinin en güzel gollerinden birisi yerden 1 karış yukarıdan Monaco ağlarına takılacaktır. Maçtan sonra kendisinin de dediği gibi, topun canı vardır. Canı isterse girer, istemezse girmez. O akşam canı girmek istemiştir.

Monaco Weah ile çok basit bir defans hatasından yararlanarak kısa zamanda cevap verir ama maç sonuna kadar kendilerine gereken golü bulamazlar. Özellikle Simovic kalesinde devleşir. Defansta oynayan Yusuf ayağına gelen her topu tribünlere atarken takımına 5 dakikadan fazla süre kazandırmıştır. Maçın bitimiyle hem Köln’de hem de tüm Türkiye’de kutlamalar başlarken İlker Tahsin ağlamak istemektedir.

Denizli Yusuf, Cüneyt ve Bülent Korkmaz’dan oluşan üçlünün hemen önüne Erhan’ı da çekerek göbeği iyice sağlamlaştırır. Sağda İsmail solda ise Semih orta sahayı pek geçmezler. Orta sahanın yükünü Uğur ve Muhammed çekerken ileride serbest oynayan Tanju ve Prekazi gol arayan ayaklar olmuşlardır.

Wenger bazı cümleleri çok doğru olan ancak biraz da kıskançlık hissettiren bir analizle maçı anlatır; “Dün gece Türk şampiyonu çok şanslıydı, futbol ise hiç yoktu. Şimdi yarı finalde olan taraf Galatasaray ama bana göre işleri çok zor. Daha doğrusu artık hiç şansları yok. İspanya ve İtalya’da sayısız maç izledim ancak Türk futbolseverleri kadar muhteşemini görmedim.”

Cumhuriyet gazetesinde maçın istastikleri şu şekildedir;

Ceza alanı dışından şut; Monaco 8 – Galatasaray 3

Ceza alanı içinden şut; Monaco 4 – Galatasaray 1

Kaleyi bulan toplam şut; Monaco 6 – Galatasaray 2

Her iki maç toplamında;

Ceza alanı dışından şut; Monaco 21 – Galatasaray 5

Ceza alanı içinden şut; Monaco 13 – Galatasaray 2

Kaleyi bulan toplam şut; Monaco 15 – Galatasaray 4

 

Çekilen kurada Galatasaray’ın rakibi Petrescu, Lacatus, Hagi, Piturca gibi yıldızların bulunduğu Steau Bükreş’tir, Milan veya Real Madrid yerine Romen takımının çıkması final ümitlerini artırmıştır.

Steau’nun kalesini tecrübeli kaleci Lung korumaktadır. 21 yaşındaki sağ bek Dan Petrescu Romen futbolunun en gelecek vaat eden isimleri arasında gösterilmektedir. Takımın en korkutucu yanı ise orta saha ve forvet hattıdır, Rotariu, 24 yaşındaki Hagi ve 20 yaşındaki Dumitrescu hücumda çok etkili isimlerdir. Forvet hattı ise daha korkutucudur, 24 yaşındaki Lacatus ve 33 yaşındaki Piturca Steau’yu gol makinesine dönüştürmüşlerdir.

Romanya’da Bükreş’in bir maçını izleyen Yusuf Namoğlu ; “Steau’da bildiğimiz Rıdvan’dan daha hızlı ve kontratağa kalktığı zaman rakip defansı hallaç pamuğu gibi atan bir Hagi var, Galatasaray’ın onu tutması şart.” Hagi takımın ligde attığı 71 golün 21’ine imzasını atmıştır.

Sonraki sezon komünist rejimin Milan ve Bayern Münih’in tekliflerini kabul etmemesi sebebiyle Romanya’da kalacak olan Hagi, 1990 Dünya Kupası’nı takiben Real Madrid’in yolunu tutacaktır.

Türkiye Avrupa sıralamasında 11.665 puanla 23 üncü sıradadır ve üstündeki Bulgaristan’ı geçtiği takdirde UEFA Kupasına 2 takımla katılacaktır. Bunun için de Galatasaray’ın Steau Bükreş karşısında 2 galibiyet alması gerekmektedir.

LİGİN KADERİ BELLİ OLUYOR

26 ıncı haftada 18 Mart’ta belki de şampiyonluğunun kaderini belirleyecek maçta Fenerbahçe, Beşiktaş’ı beş yıl aradan sonra ilk kez yenerek büyük avantaj elde eder ve rakibi namağlup unvanını da kaybeder. Milne – Veselinovic mücadelesinde skor şimdi 3-1 olmuştur.

Maçtan önce Dereağzı civarında toplanan iki takımın taraftarları sabaha kadar Kadıköy sokaklarında birbirleriyle zincir, kasatura, taş, kasap bıçağı, çivili sopalar ve Molotof kokteylleriyle savaşırlar. İki grup ayrıca kendilerine engel olmak isteyen polisle de çatışır. Gün ağardığında 5 yaralı ve 100’den fazla gözaltı vardır.

sopa

2-1 biten karşılaşmada sahanın yıldızı bir kez daha hafta içi sakatlanan ve antrenmanlara dahi çıkamayan Hakan olur. Nezihi Ferdinand’ı sahadan siler. Beşiktaş’ta ayakta kalan tek oyuncu Gökhan’dır.

Beşiktaş maça hızlı başlar. Ali’nin Schumacher ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda Schumacher rakibini oyalayarak Nezihi’ye zaman kazandırır. Ali, Schumacher’i geçerek topu kademeye yolladığında Nezihi yetişmiştir ve topu çizgiden çıkartır. Arkasından tipik bir Beşiktaş golü gelir, Rıza sağdan ortalar, Ali kafayla topu doksana gönderir. Fenerbahçe yavaş yavaş maça ağırlığını koymaya başlar ve bu kez tipik bir Fenerbahçe golü gelir. Oğuz Rıdvan’ı görür, Rıdvan Aykut’u kaçırır ve Aykut topu uzak direğin dibinden ağlara gönderir. Rıdvan’ın direkten dönen topundan sonra ilk yarı 1-1 olarak sona erer.

İkinci yarıda kazanılan korneri Rıdvan çok kötü kullanarak topu 5 metre ilerdeki Beşiktaşlı oyuncuların ayağına bırakır. Hakan yaptığı presle topu Beşiktaşlı futbolcudan kurtarır ve Aykut’a kazandırır. Tam verkaça girecekleri sırada Aykut ceza sahasında düşürülür ancak top sahanın en iyisi Hakan’ın önünde kalmıştır. Toroğlu penaltıyı vermeden az önce Hakan topu filelere gönderir. Beşiktaşlılar bu pozisyona, penaltı atışı verildiğini zannederek durakladıkları gerekçesiyle, aleyhlerine penaltı verilmesi için itiraz ederler.

Maça damgasını vuran bir diğer isim hakem Erman Toroğlu’dur. Önce maça takımlar sahaya çıkıp dizildikten sonra 2 dakika geç çıkar. Maç sırasında verdiği kararların kimin lehine kimin aleyhine olduğu zorlukla anlaşılırken çaldığı düdükler de zorlukla duyulur, kabadayı tavırlarıyla tribünlerin tepkisini çeker.

DSC_3065

Beşiktaş 25 hafta sonra yenilgiyle tanışmıştır, ligin bitimine daha 11 hafta vardır ancak taraftarları antrenmanı basarak büyük olaylar çıkartırlar, teknik direktör ve yöneticilere taş, tekme, küfür ve tükürük yağar, tesislerin camları kırılır, Fenerbahçe bayrağı yakılır. Keçeli’den kötü gidişle ilgili hesap sorulur, bu sırada bazı taraftarlar kendisini tekmelemeye çalışırlar. Milne’e, Metin’i oynatmadığı için küfür edilir ve istifası için bağırılır. Şike yapmakla suçlanan Zalad’da suratına tükürülmek suretiyle eleştirilerden payını almıştır. Beşiktaş’ta kalmanın bir anlamı kalmadı açıklamasını yapan Ferdinand; “Can güvenliğimiz bile yok. Bir de bana aileni Türkiye’ye getir diyorlar.”

 

Ertesi günü Sarıyer, eksik kadroyla sahaya çıkan Galatasaray’ı 19.118 kişinin izlediği maçta Erdal, Selçuk ve Osman’ın golleriyle 3-1 yener. Defansı Bülent Korkmaz – Cüneyt – Semih üçlüsünden kuran Denizli sol kanadı B. Metin’e sağ kanadı ise Arif’e teslim edince doğal olarak ortaya konan futbol da tat vermez. Çok kötü bir yönetim gösteren hakem Yahya Diker, maçın 20 inci dakikasında henüz gol atılmamışken Sarıyerli Osman’a sarı kart göstermek üzere hazırlanırken daha önceden bir sarı kartı olduğunu hatırlar ve kartını cebine sokar. Sarıyer’in ilk golünden önce oluşan karambolde de Sarıyerli futbolcunun topu faulle aldığını görememiştir. Denizli bunun sıradan bir maç olduğunu ama kupayı kesinlikle hafife almayacaklarını açıklar.

26 ıncı hafta sonunda 65 puanlı Fenerbahçe liderliği geri alırken 63 puanlı Beşiktaş ikinci sıradadır. Ligin geri kalanında da büyük kopmalar başlamıştır. 54 puanlı Sarıyer’in ardından 45 puanla Trabzonspor gelmektedir. Bir maçı eksik Galatasaray 41 puanla Boluspor’un ardından altıncı sıradadır.

Derken Galatasaray’dan hakemle ilgili açıklama süratle gelir; “Sarıyer karşılaşmasına eksik kadroyla çıktığımız için taraftarlarımız üzülmesinler. Onlara Çarşamba günü Fenerbahçe’yi yenme mutluluğu yaşatacağız. Ancak MHK’nin maçlarımıza hakem tayin ederken dikkatli davranmasını istiyoruz. Komite maçlarımıza iyi ve kaliteli hakemler vermelidir. Yoksa MHK’yi sadece Galatasaray’a değil, Türk futboluna yardımcı olmayan bir kurum olarak ilan edeceğiz.”

 

22 Mart’taki Kupa karşılaşmasında Fenerbahçe ile Galatasaray 2-2 berabere kalırlar. Fenerbahçe maçın üçüncü dakikasındaki penaltı golüyle 1-0 öne geçmiştir. Daha sonra Özcan Oal hatalı bir kararla Tanju’nun golünü iptal ettikten sonra sahada tekmeler konuşmaya başlar. Uğur yerde yatan İsmail’i tekmeler, Prekazi – K.Şenol, Oğuz – Mirsat saha içinde birbirleriyle dalaşırlar. Fenerbahçe Rıdvan’ın kafasıyla ikinci yarının 46 ıncı saniyesinde skoru 2-0 yaptıysa da Galatasaray Tanju’nun 52 ve 73 üncü dakikalardaki golleriyle 2-2 lik beraberliğe ulaşır. Son 15 dakikada Oğuz iki, Rıdvan ve Aykut birer inanılmaz gollük pozisyonlardan yararlanamazlar. Maç sonunda Fenerbahçe’nin on şutundan altı tanesi kaleyi bulmuşken Galatasaray, çektiği altı şutun kaleyi bulan ikisinde gole ulaşmıştır. Denizli, Steau’nun maçını izlemeye giderek sahaya takımının başında çıkmaması sebebiyle eleştiri alır.

Günün diğer karşılaşmasında Beşiktaş, deplasmanda Karşıyaka’yı 3-0 yener.

YENİ BAŞKAN ŞENES ERZİK

24 Mart’ta Futbol Federasyonu Başkanlığı için güvenilir, yıpratılmamış ve Avrupa’da tanınan, sözü geçen bir isim arayan Turgut Özal, Şenes Erzik’te karar kılmıştır. Aynı zamanda Fenerbahçe kongre üyesi olan Erzik, UEFA Gençler Kurulu Üyesi, Gençler Komisyonu Üyesi ve UEFA Gözlemcisidir. Herkes merakla açıklayacağı kurulları beklemektedir ve 2 gün sonra açıklama yapılır.

Federasyon’da Başkan Yardımcısı olarak Prof. Dr. Turgay Atasü (Tıp profesörü /  Beşiktaş eski yöneticisi), Basın Sözcüsü Turgut Yılmaz (İş adamı / Mesut Yılmaz’ın kardeşi), Başkan Yardımcısı Turgay Aksoylu (İş adamı / Fenerbahçe eski yöneticisi), Engin Civan (İş adamı / Turgut Özal’ın ekonomi prenslerinden, ileride 90’lı yılların en büyük olaylarından Civangate skandalına imza atacak Emlak Bankası Genel Müdürü), Oğuz Çarmıklı (İş adamı), Şahap Sayın (Trabzon doğumlu Beden Terbiyesi eski Genel Müdürü), Kemal Zorlu (İş adamı / Nazif Zorlu’nun kardeşi ve Altay eski yöneticisi), Mehmet Ağar (Ankara Emniyet Müdürü) gibi isimler yer almaktadır.

Tahkim Kurulu’nun başına Beşiktaş’ın eski başkanlarından Ekrem Amaç, MHK’nin başına Hilmi Ok getirilir.

ESKİŞEHİR’DE SAĞANAK

DSC_3100

25 Mart’ta Fenerbahçe, maçın ilk dakikası içinde mağlup duruma maçta deplasmanda Eskişehirspor’u 7-2 yener ve Türkiye liglerinin deplasman rekorunu kırar. Maçın oynanacağı günün sabahında Eskişehir’de adeta gök delinmiş saha da çok ağırlaşmıştır.

İkinci yarının birçok maçında olduğu gibi Fenerbahçe kalesini bulan ilk top genelde gol olmaktadır. Bu kez de bu geleneği bozmayan isim Beşiktaş’tan kiralık olarak gelen Saffet Sancaklı olur ve takımını ilk dakika içinde 1-0 öne geçirir. Arkadan öyle bir Fenerbahçe fırtınası esmeye başlar ki dakikalar daha 40 olmadan skor 5-1 olmuştur bile. Gollerde K. Şenol, Hasan, Rıdvan ve Aykut’un isimleri yazılıdır. Vedat’ın golü ilk yarı sonucunu 5-2 olarak belirler. İkinci yarıya da fırtına gibi giren Fenerbahçe Turan ile 6 ıncı golü bulduktan sonra Hakan ve Turan’ın sakatlanarak çımalarından sonra frene basar. 76’da sahanın en iyisi ismi Rıdvan skoru belirler. Böylece Fenerbahçe 27 maç sonunda 78 gole ulaşmıştır.

Beşiktaş ise iki kez mağlup duruma düştüğü Bursaspor maçında, Gökhan’ın 88 inci dakikadaki golüyle 3-2 galip gelerek yarışa devam eder. Futbolcular maçtan önce kendilerini tribünleri selamlamaya davet eden taraftarlarının isteğine uymazlar ve barışma çabaları sonuçsuz kalır. Bursaspor Erkan’ın şans golüyle ilk yarıyı 1-0 önde kapatır. Kadir’in 50 inci dakikadaki nefis volesi beraberliği getirse de 15 dakika sonra Bursaspor yeniden öne geçer. Maçı bırakmayan Beşiktaş Metin’in de oyuna girerek getirdiği hareketlenmeyle 70’de Feyyaz ile beraberliği sağlar, 88’de Gökhan ile 3 puanın sahibi olur. Maç bitiminde koridorda Ferdinand Kalayiç’e kafa atarken son dakikada kırmızı kart gören isimler Feyyaz ile Ahmet Suphi’de birbirlerine girerler.

Galatasaray sahasında sadece 7.500 kişinin izlediği maçta Rizespor’u Tanju ve İlyas’ın ikinci yarıdaki golleriyle zorlanmadan 2-0 lık skorla geçer. Maç o kadar yumuşak bir havada geçer ki hakem Hasan Ceylan sarı kartına baş vurmaya gerek dahi duymaz.

Üçüncülük mücadelesini yakından ilgilendiren maçta Trabzonspor, Sarıyer’i Hami’nin penaltı golüyle 1-0 mağlup eder.

ZİCO’NUN VEDASI

Zico’nun jübilesi sebebiyle Udinese’de oynanacak olan maçta Dünya Karmasına, Ali Şen’in çabaları sonucunda Tanju’dan sonra Rıdvan’da seçilir. Tahsin Kaya ise Ali Şen’in kendisine sormadan Rıdvan’ı Dünya Karması’na davet ettirmesinden dolayı kızgındır.

Ali Şen’in gayretiyle Rıdvan’ın ilk 11’de, Tanju’nun ise ikinci yarıda sahaya çıkması Galatasaraylıları pek memnun etmez. Ali Şen herşeyi ayarlamıştır ancak Rıdvan’ın ilk’de maça çıkması için oynayacağı mevki yoktur çünkü takımın forvet hattı bellidir. Bunun üzerine Rıdvan saha dizilişinde maça defansif orta saha olarak başlar. Dünya Karması maçı 2-1 kazanırken ilk golün asisti Rıdvan’dan gelir. Tanju maç topunun çok hafif olduğunu, normal bir topla oynaması halinde mutlaka iki gol atacağını açıklar.

Ergun Gürsoy Ali Şen’e kızgındır;” Hiç çağrılmamış bir futbolcuu bir günde çağırttırıp oynatmayı başaran bir güçten iki futbolcuyu aynı anda oynatmasını beklerdik.”

Jübile maçından doğruca Atina’ya geçen Rıdvan, 1-0 biten Yunanistan milli maçında da harika oynayarak golü kaydeden futbolcu olur.

 

1 Nisan’da Rıdvan, sürekli Galatasaray’a transfer olacağı ile ilgili çıkan söylentilerden bıktığını söyleyerek 800 milyon lira + Etiler’de bir daire karşılığında  2 yıllığına daha Fenerbahçe ile anlaşır. Aynı şekilde Tanju için de sürekli Fenerbahçe’ye geleceği yönünde haberler çıkmaktadır.

2 Nisan’da Beşiktaş’a çim saha, kamp yeri gibi tesisler kazandıran Süleyman Seba başkanlıktaki 5 inci yılını doldurmaktadır. “45 yıldır bu kulübün içindeyim. Don Kişot gibi yel değirmenlerine karşı savaştım. En büyük arzum Beşiktaş’ı insanların cebine muhtaç olmaktan kurtarmak. İstifa konusuna gelince, bizi kongre getirdi, kongre götürür, görevimize devam edeceğiz.”

28 inci haftada Fenerbahçe, Stankoviç’in defansif oynattığı Karşıyaka’yı 2-0 yenerken zorlanır ve fazla gol pozisyonu bulamaz. Aykut’un maçın hemen başında sakatlanmasıyla moraller bozulsa da Oğuz ve Rıdvan Fenerbahçe’ye 3 puan getiren gollere imza atarlar ve kulaklar aynı saatte oynanan Konyaspor – Beşiktaş maçına çevrilir. Maç, Konya’nın Refah Parti’li yeni Belediye Başkanı Halil Ürün’ün iki takıma da çiçek verme organizasyonu nedeniyle geç başlamıştır. İlk yarısı golsüz biten maçta Beşiktaş Ferdinand ile öne geçerken Konyaspor 65 inci dakikada beraberliği yakalar. Kadıköy’de birçok radyonun kırılmasına neden olacak gol ise 89 uncu dakikada Şifo Mehmet’ten gelecektir.

Sarıyer, 2-0 öne geçtiği maçta Hasan ve Buschmann’ın son 4 dakikadaki gollerine engel olamaz ve Ankaragücü ile 2-2 berabere kalarak çok önemli bir fırsatı kaçırır.

71 puanlı Fenerbahçe’nin arkasında 69 puanla Beşiktaş ve 55 puanla Serıyer yer almaktadır.

4 Nisan’da UEFA, Monaco karşılaşması sebebiyle Galatasaray’a 31 milyon lira tutan ceza vermiştir, sebep seyircilerin taşkın hareketleri ve maç bitmeden sahaya girmeleridir. Galatasaray ayrıca haberleşme ve organizasyon masrafları için de 13 milyon lira ödeyecektir.

HASAR BÜYÜK

5 Nisan’da Steaua Bükreş, Galatasaray’ı 4-0 yenerek finale çıkmayı büyük ölçüde garantiler. Galatasaray maça Tanju’yu gene tek forvet olarak çıkartır. Erhan, Yusuf ve Cüneyt defansı üçlerken sağ ve solda her zaman olduğu gibi İsmail ve Semih yer alır. Erhan’ın da zaman zaman ileri çıkmasıyla orta sahayı kalabalık tutan Denizli Muhammed’in yokluğunu çok arar çünkü ne K. Savaş ne de B. Savaş beklenileni verebilirler. Özellikle Hagi’ye hiçbir tedbir almamıştır. Ayakta kalan isimler Semih ve Prekazi’dir.

DSC_3067

 

Cumhuriyet gazetesinde maçın istastikleri şu şekildedir;

Ceza alanı dışından şut; Steau Bükreş 9 – Galatasaray 8

Ceza alanı içinden şut; Steau Bükreş 11 – Galatasaray 4

Kaleyi bulan toplam şut; Steau Bükreş 11 – Galatasaray 4

Rotariou’nun harika ara pasıyla buluşan Dumitrescu şansının da yardımıyla maçın henüz 8 inci dakikada Steau’yu öne geçirir. 40 ıncı dakikada kazanılan penaltıyı Hagi gole çeviri. İlk yarı 2-0 bittikten sonra ikinci yarının hemen başında Portekizli hakem Coreira, Tanju’nun attığı golü ofsayt sebebiyle saymaz. 69’da mükemmel bir şutla Petrescu, hemen 2 dakika sonra Hagi’nin harika pasıyla buluşan oyuna sonradan giren Balint maçın skorunu belirler. Buna rağmen Simoviç’in “Maç 12-0 da bitebilirdi” demecinden anlaşılacağı üzere Galatasaray’ın çok daha farklı bir yenilgiden kurtulduğu görüşü hakimdir. Üstüne üstlük cezalı duruma düşen Tanju ve Uğur, İzmir’de oynanacak olan rövanş karşılaşmasında forma giyemeyeceklerdir.

Denizli hakemi suçlar ; “Savunma hataları sonucu kötü goller yedik. Bir de hakem faktörü var. Tanju’nun attığı %100 golü vermeyen hakem yenilgimizde etkili oldu çünkü o gol bizim futbolcularımızı kamçılayacak çok önemli bir pozisyondu, Portekizli hakem buna izin vermedi.

Penaltı hareketinin de çok iyi izlenmesi gerek, orta hakem o pozisyonda kararsızdı. Ben maçtan önce de söylemiştim, Steau oyuncuları kendilerini artistik hareketlerle yere atıyorlar ve hakemleri kandırıyorlar diye ve bu söylediklerim dün gerçekleşti. Kendini yere bırakan oyuncunun bu hareketini hakem çok ağır biçimde penaltı olarak değerlendirdi.”

Bahsi geçen, kendini artistik hareketle yere bıraktığı iddia edilen oyuncu Hagi’dir ve kendisine yapılan bu hareket sonucunda hakemin verdiği penaltıyı gole çevirerek skoru 2-0 yapmıştır.

Diğer yarı final karşılaşmasında Real Madrid ile Milan Hugo Sanchez ve Van Basten’in karşılıklı golleriyle 1-1 berabere kalmıştır.

11 Nisan’da Galatasaray’da futbolcuların prim çekleri karşılıksız çıkar. Monaco karşılaşması sonrası Yönetim Kurulu tarafından verilmesi kararlaştırılan 13’er milyonluk prim, 10 Nisan tarihli çek olarak dağıtılır. Bankaya giderek paralarını almak isteyen oyunculara banka yetkilileri, Galatasaray’ın hesabında para bulunmadığını ve ödeme yapamayacaklarını söylerler.

Ankaragücü’nü çalıştıran Fatih Terim, ikinci kez 45 günlük hak mahrumiyeti cezası alır.

MAGDEBURG PANTERİ

12 Nisan’da Türkiye, Magdeburg’da Doğu Almanya’yı Tanju ve Rıdvan’ın golleriyle 2-0 yener. Golleri atan Tanju ve Rıdvan aynı zamanda asistlerin de sahibidirler. Kalesinde devleşen Engin bir de penaltı kurtarmıştır. Türkiye’ye döndükten sonra bir açıklama yapan Engin gönlünde yatan takımın Beşiktaş olduğunu söyler. Danimarkalı hakem Damgaard’ın penaltı kararı oldukça ağırdır ve maç içinde de birbiriyle çelişen kararlar vererek genelde kötü bir yönetim göstermiştir. Maçtan sonra kimse elini sıkaya gitmez.

Kalede Engin’e yer veren Tırpan defansın göbeğini Yusuf, Gökhan ve Cüneyt’le üçlerken sağda Recep solda ise Semih’e şans verir. Orta saha Oğuz, Ünal ve Uğur’dan oluşurken forvette Tanju ve Rıdvan forma giyerler.

Maç başında 1,7 gol ortalaması yakalayan Türkiye son 23 senenin en golcü takımıdır aynı zamanda. Deplasmanda 12 maç aradan sonra ilk kez gol atan milliler 1924 yılından beri ilk kez rakip sahada üst üste iki maç kazanırlar.

Fenerbahçe, ağır bir trafik kazası geçiren Samsunspor takımının kalecisi Fatih’e kucak açmıştır. İstanbul’daki Samsunspor kupa maçında çıkan olayların başlamasıyla ilgili  Fenerbahçeli oyuncular tarafından suçlanmış olan Fatih, Schumacher ile 15 günlüğüne antrenmanlara çıkmaya başlar. Tahsin Kaya’nın Aden Oteli’ne yerleşerek masrafları karşılanır ve Veselinoviç’de kendisiyle özel olarak ilgilenir.

İNGİLTERE’DE FACİA

15 Nisan’da bir facia haberi İngiltere’den gelir. Federasyon Kupası yarı finalinde Liverpool – Nottingham Forest maçında Hillsborough Stadı tribünlerine biletsiz seyircilerin girmesiyle kalabalıktan dolayı izdiham yaşanır. İlk belirlemelerde ölü sayısı 95, yaralı sayısı 200 olarak açıklanır. Maçın hemen başında maça giremeyen 4 bin kadar içkili Liverpool taraftarı kale arkasında açık kalan bir turnikeden içeri girmeye başlarlar. Turnikelerdeki izdihamı önlemek isteyen polis bu sefer kapıları açarak taraftarların içeri rahat girmesine yardımcı olmaya çalışır ancak içeri girmek istedikleri tribün zaten ağzına kadar doludur. Kapının önünde olmasını engelledikleri karışıklığı bu defa tribünlere taşımışlardır. Can verenlerin ve yaralananların tamamı saha ile seyircileri birbirinden ayıran çelik tel örgülerde ezilenlerdir.

Bu olay İngiltere’de radikal sayılabilecek bir karar alınmasına neden olacak ve tel örgüler tüm statlardan kaldırılacaktır.

 

29 uncu haftada 15 Nisan’da Galatasaray, jübile maçı sertliği ve ciddiyetinde geçen karşılaşmada Steau provasını yapar ve Kahramanmaraşspor’u 6-0 yener. İlk 35 dakika içinde skor 4-0 olurken 37’de kazanılan penaltıyı tribünlerin isteğini kıramayan Simovic gole çevirir. İkinci yarıda disiplinden iyice uzaklaşan iki takımın futbolu sadece bir golün daha olmasına izin verir.

Ertesi günü Sakaryaspor ile deplasmanda karşılaşacak olan Fenerbahçe ise rakiplerinin kendi maçları açıklamış olduğu ve tarihlerinin en yüksek rakamı olan 5 milyonluk prime tepki gösterir.

16 Nisan’da Beşiktaş Sarıyer’i 1-0 yener. Gol gene uzatma dakikalarında gelmiştir ancak bu kez ilk yarının sonlarında…  İhsan Türe ilk yarının 2 inci uzatma dakikasında Kadir’in attığı golü yanlış bir kararla Ferdinand’ın kaleci Yaşar’a faul yaptığını düşünerek faul sebebiyle iptal eder. Hemen bir dakika sonra 3 üncü uzatma dakikasında ise Rıza’nın attığı goldeki ofsaydı, yan hakemine bakmadığı için atlar ve golü verir. Topun ağlara gittiğini gören İhsan Türe orta alana koşar ancak yardımcısı Taner Yalçındağ bayrağını kaldırıp yerinde çakılı kalmıştır. Fakat ikili bir türlü göz göze gelmezler. Yalçındağ yerinde 1 dakika kadar bekledikten sonra santra vuruşu için orta sahaya gelmek zorunda kalır.

Aynı gün Beşiktaş için kötü bir haber gelir. Bir süredir yoğun bakımda tedavi gören Beşiktaş’ın sembollerinden Baba Hakkı, Hakkı Yeten 79 yaşında hayatını kaybeder.

hakk

Şu anda Yunanistan sınırlarında yer alan Vodina’da doğan Hakkı Yeten ailesiyle 1 yaşındayken İstanbul’a göç ederler. İstanbul’da top oynarken Beşiktaş Futbol Şube Sorumlusu Şeref BEyin dikkatini çeker ve Beşiktaşlı olur. Kısa sürede takımın kaptanı olur ve otoriter yapısıyla “baba” ünvanını kazanır. Öyle ki bir maçta kırmızı kart gören takım arkadaşı hakemi kaale almadan dönüp Hakkı Yeten’e çıkayım mı diye soracaktır. Bununla beraber futbol kariyerinde sadece bir defa kart görmüş bir isimdir. 439 maçta 382 gol atar, bunların 60’ı Galatasaray’a, 60’ı Fenerbahçe ağlarınadır. Aynı zamanda cukat olan Hakkı Yeten futbolu bıraktıktan Beşiktaş’a önce teknik direktörlük sonra farklı yıllarda Beşiktaş’ta 3 dönem başkanlık yapar.

hkkı

Bir diğer önemli kayıpta Türk futboluna birçok isim kazandırmış isim olan ve son olarak Kuşadasıspor’u çalıştıran 47 yaşındaki Candan Tarhan’dır.

Fenerbahçe Turan, Aykut ve İsmail’den yoksun çekinerek gittiği Sakarya deplasmanından 4-1’lik galibiyetle dönmektedir. Maçtan önce Fenerbahçe taraftarları Engin’e büyük sevgi gösterilerinde bulunurlar. Fenerbahçe kalesine gelen ilk topun gol olma kuralı gene bozulmaz ve Sakaryaspor 5 inci dakikada 18 yaşındaki forveti Hakan Şükür ile 1-0 öne geçer. Daha sonra frikikten durumu 1-1 yapan K.Şenol bir penaltı atışından yararlanamaz, Magdeburg panteri gene günündedir ve topu kornere atar. Korner atışı kullanıldığı sırada Engin halen kutlamaları kabul etmektedir, defansın uzaklaştıramadığı topta Hakan’ın golü ilk yarının skorunu belirler. Maç son dakikaya kadar büyük mücadeleye sahne olurken skoru bitime 5 dakika kala gelen Rıdvan ve Erdi’nin golleri tayin eder. İlk devrenin 20 inci dakikasında önüne atılan bir pasta depara kalkan Oğuz koşmayı birden keser ve sekerek saha kenarına gelir, adalesinde yırtık tespit edilmiştir. Sahanın yıldızı bir kez daha muhteşem oynayan Hakan’dır.

sakarya

AVRUPA’YA VEDA

17 Nisan’da Mustafa Denizli ; “Rövanş karşılaşmasında Galatasaray riskli bir oyun sergilemek zorunda. Riske girmeden zafer kazanmak zor bir hadise. Galatasaray bu turda da Avrupa’da ses getirecek sonucu alacaktır. Belki tur şansını yakalayamayız ama Steau Bükreş buradan perişan çıkacak.”

Maç için TCDD İzmir’e özel tren seferleri düzenler. Devlet Deniz Yolları Ankara feribotunu bu maç için özel hizmete sokar.

DSC_3069

19 Nisan’da Galatasaray, Steau Bükreş ile 1-1 berabere kalarak kupaya veda eder. İzmir’deki yarı final karşılaşmasına 24.605 biletli seyircinin gelmesi üzerine maç başladıktan sonra Ergün Gürsoy’un devreye girmesi ve Vali Nevzat Ayaz’ın talimatı ile kapılar açılır. Tanju’nun cezası sebebiyle forvet oynayan Cüneyt’in 35 inci dakikadaki golüyle öne geçen Galatasaray’a Bükreş 4 dakika sonra Simovic’in yan topta yaptığı büyük hata sonucunda Dumitrescu ile cevap verir.

Denizli amaçlarına ulaştıklarını söyler; “Bu maça kadar çok iyi oynayan futbolcularım Avrupa Kupalarında Türk futbolunu en iyi şekilde temsil ettiler. Tek üzüntüm bu maçı kazanamamamız oldu. Takımların hedefleri asgari yarı finaldir, biz bunu elde ettik. Finalist takıma elendik.”

Cumhuriyet gazetesinde maçın istastikleri şu şekildedir;

Ceza alanı dışından şut; Steau Bükreş 3 – Galatasaray 7

Ceza alanı içinden şut; Steau Bükreş 8 – Galatasaray 9

Kaleyi bulan toplam şut; Steau Bükreş 7 – Galatasaray 8

Diğer yarı final karşılaşmasında Milan’ın Real Madrid’i 5-0 yenerek finale çıkması üzerine Doğan Sarıbeyoğlu Galatasaray’ı +1 averajla Avrupa üçüncüsü ilan eder. Karşılaşmadan Galatasaray’a 439 milyon lira net gelir kalmıştır.

Avrupa Kupalarına İtalyan takımları damgalarını vurmuşlardır. Gullit, Van Basten ve Rijkaard’lı Milan Şampiyon Kulüpler Kupası’nda, Maradona ve Careca’nın sürüklediği Napoli UEFA Kupası’nda, Vialli ve Mancini’li Sampdoria Kupa Galipleri Kupası’nda finale kalırlar.

Finallerde efsane kadrosuyla Milan, Steau Bükreş’i Gullit (2) ve Van Basten’in (2) golleriyle 4-0, Napoli ise iki maç sonunda Stuttgart’ı 2-1 ve 3-3’lük sonuçlarla geçerek kupayı İtalya’ya taşıyacaklardır. Tek fire finalde Barcelona’ya 2-0 yenilen Sampdoria’dan gelir.

30 uncu HAFTA VE 90 ıncı GOL

Ligde Fenerbahçe’nin rakibi Malatyaspor’dur ve tribünlerde 29.384 biletli seyirci vardır. Bir klasik olarak Malatyaspor 7 inci dakikada Serginho ile öne geçer. Daha sonra o ana kadar vasat bir futbol oynayan ancak ikinci yarıda kendisine yapılan faule sinirlenen Rıdvan kısa sürede skoru 5-1 e taşır. Özellikle Hasan’a attırdığı 4 üncü golde Malatyaspor defansı ve orta sahasını tek başına çalımlayarak 50 metre topu sürmüştür. 13 üncü dakikada kendini ısrarla attırmak isteyen Ünal’ı kırmızı kartla oyun dışında bırakan Tahsin Kesiciler ikinci yarının başında üst üste Malatyaspor’un yakalandığı ofsaytları atlayarak Fenerbahçe kalesinde net gol pozisyonlarının yaşanmasına sebep olur.

Maçı 6-1 kazanan Fenerbahçe 90 gole ulaşır ve 1959 – 60 sezonundaki 88 gollük kulüp rekorunu kırar.

DSC_3068

İsviçre’de menüsküs ameliyatı geçiren Turan’ın sezonu kapatıp kapatmadığı henüz belirsizdir. Oğuz’un tedavisine de devam edilmektedir. Bilal, Serdar ve Durmuş bu iki ismin açığını henüz kapatmış görünmemektedirler.

Maçın son düdüğü ile birlikte dikkatler Rize’ye çevrilmiştir.

Beşiktaş, küme düşmenin önemli adaylarından Rize deplasmanından 1-1 lik beraberlikle dönerken Rizespor’un golü Hasan’a karşılık giden Önder’den gelmiştir. Ali’nin golü sadece 1 puanı getirir. Maç çok sert ve gerilimli bir havada oynanmıştır. Bu kez son dakikada başka bir gol olmaz. Maçları ne radyo ne televizyon yayınladığı için skor haberi telefonla gelir ve  Kadıköy’deki kutlamalar iki misline çıkar. 2 gün sonra İstanbul’ Fenerbahçe antrenmanını izlemeye gelen Önder taraftarlarca omuzlarda taşınır.

Rize maçından sonraki ilk antrenmana futbolcular gene olay çıkacağı endişesiyle çıkmak istemezler. Keçeli olay çıkmayacağına garanti verir fakat idmanı izlemeye gelen taraftarlar futbolcularla alay ederken Milne’de istifaya davet edilir. Yönetim de protestolardan nasibini alır. Ortak düşünce taraftarın ve camianın ikinciliğin başarı olduğuna alıştırıldığı yönündedir. Keçeli, taraftarların çok doldurulduğunu, yönetici olmasa kendisinin bile antrenman basacak seviyeye geldiğini söyler.

Beşiktaş’ın en büyük problemi Milne’dir. Bir sene daha kalıp kalmamasına bir türlü karar verilememektedir. Basında çıkan haberlerde futbolcuların büyük kısmının ve 4 yöneticinin kendisini istemediği yazmaktadır. Milne ise yapılan eleştiriler karşısında, şampiyonluğu kaçıran bir takımda faturanın antrenöre çıkmasının normal olduğunu söyler.  Kendini savunan Zalad; “Schumacher 22 gol yedi ben 17. Taraftarlar ne istiyor anlamıyorum” diyerek dert yanar. Futbolcuların tamamı şampiyonluktan umudu kesmişlerdir, Fenerbahçe’nin puan kaybedeceğini düşünmemektedirler.

Ligde üçüncü olarak seneye Avrupa Kupaları’na katılma savaşı veren Sarıyer, Eskişehirspor karşısında Silva’nın son dakika golüyle 1-0 galip gelir. Üçüncülük savaşı için diğer adaylar Trabzonspor, Galatasaray ve Ankaragücü’dür.

30 uncu haftaya Fenerbahçe 77, Beşiktaş ise 73 puanla girerken Fenerbahçe 30 maçta 90 gol atarak maç başına 3 gollük bir ortalama yakalamıştır. Geri kalan maçlarda sadece 1 gol daha atması halinde Galatasaray’ın 1962 – 63 sezonundaki 2,5 gol ortalamalı rekorunu kıracaktır. Rıdvan – Hasan – Aykut toplam 55 gole imza atmışlardır ki bu rakam ligdeki 15 takımın attığı gol sayısından daha fazladır.

25 Nisan’daki Hürriyet gazetesinde Galatasaray’ın Florya’daki 11 milyar liralık tesis projesi ile ilgili bir haber çıkar. 17 ay önce Yönetim Kurulu, Genel Kuruldan yetki alarak kredi almış ve tesis yapılması için arazi bulmuştur. Aradan geçen 17 ayda ise arazinin üzerinde en ufak bir yapı dahi yükselmemiştir. Kaderine terk edilen arazinin, tesisler 1990 yılına tamamlanamaması halinde Galatasaray’ın elinden alınma ihtimali de vardır çünkü kredi bu şartlarda temin edilmiştir.

ERTELEME KRİZİ

26 Nisan’da hem kupada hem de ligde birbirleriyle karşılaşacak olan Fenerbahçe ve Galatasaray arasında maç tarihleri sebebiyle anlaşmazlık çıkar. Federasyon açıkladığı takvimde önce kupa, daha sonra da lig maçının oynanacaktır. Fenerbahçe ise orijinal fikstüre sadık kalınarak lig maçının, kupa maçından önce oynanmasını istemektedir. “Galatasaray’a Şampiyon Kulüpler Kupası maçları nedeniyle biz anlayış göstermiştik. İki erteleme isteklerini de düşünmeden kabul ettik. Özveriler karşılıklıdır. Galatasaray hep vermeden almak istiyor. Şimdi isteğimiz erteleme maçlarının sırasına göre yapılması.”

Fenerbahçe’nin bu açıklamalarından sonra Federasyon herhangi bir karar almamasına rağmen bazı gazetelerde Şenes Erzik’in ağzından, maç tarihlerinin Fenerbahçe’nin talep ettiği gibi değiştirildiği yönünde haberler çıkar. Bu duruma sert tepki gösteren Galatasaray, yayınladığı deklarasyonda “Eğer maç tarihleri değiştirilirse bunu Tahsin Kaya’nın demecine bağlayacağız ve Futbol Federasyonunu sarı – lacivert forma içinde görmüş olacağız.”

Şenes Erzik yaptığı açıklamada programda herhangi bir değişiklik olmadığını ve önce kupa, sonra lig maçının oynanacağını açıklar.

Fenerbahçe Divan Kurulunda konuşan Osman Kavrakoğlu ; “Galatasaray, Avrupa Kupalarında tur atlayacak diye ligleri allak bullak edenler, şampiyonluğa koşan Fenerbahçe’ye 27 günde 7 maç oynatmaya kalkışıyorlar. Galatasaray ne yaptı? 6 eksikli Monaco’yu Prekazi’nin kaza golüyle 1-0 yendi. Biz bu 6 eksikli Monaco’yu orda 6-0 yenerdik. Galatasaray Avrupa Kupalarında tur atladı ama biz de şampiyonluğa oynuyoruz. Bize de eşit davranılsın.”

MELİH GÖKÇEK OYUNLARI

Melih Gökçek Türkiye’nin en büyük ilçelerinden Keçiören’in Belediye Başkanı’dır. Aynı zamanda belediyenin spor kulübü olan 3 üncü ligde mücadele eden Keçiörengücü Spor Kulübü’nün de başkanıdır. Veysel Karani ise (Tarih ve din kitaplarında adı geçen şahsiyetle tamamen isim benzerliği, Keçiören’de halen Veysel Karani Camisi bulunmaktadır) hem belediyede hem de spor kulübünde Melih Gökçek’in yardımcısıdır.

26 Mart tarihinde Türkiye’de gerçekleştirilen seçimlerden 3 gün önce bir ihale düzenlenir. Bu ihaleye belediyeyi temsilen Belediye Başkanı sıfatıyla Melih Gökçek, spor kulübünü temsilen Keçiörengücü Spor Kulübü Başkan Yardımcısı sıfatıyla da Veysel Karani katılırlar.

Beş bin kişilik Aktepe Stadı, iki bin beş yüz kişilik Fatih Stadı, üç renkli televizyon, üç telefon, oyun aletleri, masalar, sandalyeler, bahçıvanlar ve işçiler 10 yıllığına Spor Kulübü’ne verilir.

26 Mart’ta seçimler yapılır ve Melih Gökçek kaybeder.

27 Mart’ta belediyenin kapısına kamyonlar gelir ve aylığı 100 bin lira karşılığında 10 yıllığına kiralanan milyarlarca tutarındaki mallar yüklenerek Keçiörengücü Spor Kulübü’ne taşınır. Belediye dımdızlak kalmıştır.

Yeni başkan Hamza Kırmızı çaresiz kalmıştır. Statları ve tesisleri kullanmak isteyen takımlar olduğunu ancak elinin kolunun bağlı kaldığını açıklar. Ayrıca Spor kulübüne giden mallar için belediyeye ödenecek olan yıllık 1 milyon 200 bin liranın da çok komik bir rakam olduğunu söyler.

Melih Gökçek ise uzlaşma yanlısı değildir: “Adı geçen iki stadı da biz yaptık. Onlar da yapsınlar, kime isterlerse kullandırsınlar. Bu kulübü batırmak istiyorlarsa buyursunlar.”

 

28 Nisan’da Galatasaray’ın eşya piyangosundan kazandığı daireyi alamadığını öne süren Mustafa Güngör isimli şahıs davayı kaybeder. Dosya hakkında 11 inci Hukuk dairesi “görevsizlik” kararı verir. Dava Yargıtay’a intikal eder.

29 Nisan’da 14 bin taraftarın yarısının Süleyman Seba, diğer yarısının da Milne aleyhine bağırdığı karşılaşmada Beşiktaş Altay’ı 3-0 yener. Goller 44 ve 45 inci dakikalarda Ali, 78 inci dakikada Feyyaz’dan gelir. Sahadaki futbolcular en ufak hatalarında alkışlarla protesto edilir. Milne “Taraftarlar iyi günde de kötü günde de takımının yanında olmalı. 3-0 galipken destekleyip kötü oynadığı zaman yuhalamak olmaz.”

Fenerbahçe zorlu Boluspor deplasmanından 2-0 lık galibiyetle dönmektedir. Her ne kadar adı deplasman olsa da tribünlerde üstünlük sarı lacivertli taraftarlarındır. İstanbul’dan Bolu’ya uzanan karayolu hafta sonu boyunca bir piknik ve karnaval alanına dönmüştür. Nisan’ın sonu olmasına rağmen maç olağanüstü sıcak bir havada oynanır. Boluspor kendi sahasında oynadığı çok sert maçlara bir yenisini ekler, özellikle zaten sahaya iğnelerle çıkan Rıdvan tekmelerden ayağa kalkamaz. İsmail’in sakat ve Taygun’un cezalı olması nedeniyle sağ bek oynayan Ergin 55 inci dakikada bir duran topta Fenerbahçe’nin ilk golünü atar, Hasan’ın son dakikalardaki golü ise skoru belirler. Sakat olan Oğuz’un yerine Serdar forma giymiştir. Maç bitiminde İstanbul’a dönen taraftarlar artık şampiyonluktan biraz daha emindirler. Geriye en büyük engel Bursaspor deplasmanı kalmıştır.

İslam Çupi ; “Fenerbahçe’nin 900 metrelik Bolu dağı’ndan İstanbul’a getirdiği üç puan değil aslında Türkiye Ligi Şampiyonluğu.
Sarı Lacivert ekip belki son beş maçın en kahırlı doksan dakikasını oynarken, Türkiye’de gazete sayfalarına kadar düşen teşvik primleri denilen bir rakiple de oynadı. Maçın başından beri özellikle Fenerbahçe’nin teknik ustalarına doğru jilet tarzında uzanan bir savunma maçı normal bir hakem için kart bolluğu göstergesiydi. Özellikle Boluspor’lu Metin’in maç başından sonuna kadar Rıdvan’ın tandonlarına doğru uzanmış cinayeti şayet Sarı-Lacivertli futbolcunun arkasında gözleri olmasaydı bir Bolu cinayetinin manşetlerinde dolaşan adı olacaktı.
Fenerbahçe çok iyi oynamadı. Fenerbahçe’nin zaten mevsim başından beri sahaya döktüğü şey futbol değil oyundur. Bu oyun belli terörlere rastladığı zaman, bu oyun kurallarının dışında bir kaba kuvvete rastladığında, oyunun oyunluktan çıkmış hali Fenerbahçe’nin tarifidir bir bakıma.”

Amacı, Avrupa Kupalarına katılabilmek için 3 üncülük olan Galatasaray Adana Demirspor’u zorlanmadan 4-1 yener. Goller Mirsad, Tanju (2) ve Yusuf’tan gelir. Sarıyer’den 2 ve Trabzonspor’dan 3 maçı eksik olan Galatasaray her iki takımın da 5 puan gerisindedir. Fenerbahçe ile oynanacak olan kupa maçının primi 2’şer milyon olarak açıklanır.

FENERBAHÇE DESTANI

DSC_3101

2 Mayıs’ta Türk futbolunun unutulmaz maçlarından birisi Ali Sami Yen’de yaşanır; Galatasaray 3 – Fenerbahçe 4.

Fenerbahçe sahaya çıktığında tanınmayacak haldedir, görüntüsü geçen senenin bile altınadır. Galatasaray ise tam tersi yılın en önemli maçına çıkmış havasındadır. Sahaya henüz hazır olmayan Oğuz ile çıkan Fenerbahçe orta alanı tamamen kaybetmiş durumdadır. Turan’ın görevi verilen Durmuş’ta çok verimsizdir.

Denizli,  takımı, çekindiği maçlarda oynattığı şekilde kurmuştur. Defansta Cüneyt – Yusuf ikilisinin hemen önünde Erhan oynarken sağ taraf İsmail sol taraf ise Semih’indir. Tek fark olarak orta sahadan bir kişiyi keserek Uğur ve Tugay’a şans vermiş, ileride çift forvete dönerek Mirsad – Tanju ikilisinin arkasında serbest Prekazi’ye şans vermiştir. Erhan’ın ve Semih’in orta sahaya verdikleri büyük destek ilk yarıda Fenerbahçe’yi oyundan tamamen düşürmüştür.

Fenerbahçe’nin maçın hemen başında Rıdvan’ın şutunda bir topu direkten döner. Arkadan Galatasaray sazı eline alır. Maçın henüz 10 uncu dakikasında Cüneyt’in düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı Tanju gole çevirir. 16 ıncı dakikada Simovic’in uzun degajı kafalardan seke seke ceza sahasının içindeki Uğur’un önüne düşer. Uğur doğru olanı yaparak topu sağında bomboş bekleyen Tanju’nun önüne yuvarlar. Tanju’nun o pozisyonda kaleciyi affettiği görülmüş şey değildir. 36 ıncı dakikada Prekazi, 2 bomboş pozisyonda golü atamayan Uğur’u kaçırır. Ceza sahasına giren Uğur topu Schumacher’in yanından plaseler. Top direğin dibini sıyırarak auta gitmek üzereyken Tanju kayarak yetişir ve farkı üçe çıkartır. Sarı kırmızılı tribünlerde şimdi beş, beş sesleri yankılanmaktadır.

Fark üçe çıkınca Galatasaray uyuyan devi uyandırmak için elinden geleni ardına koymaz. Önce Prekazi bacak aralarına başlar, orta sahada top sektirir. Orta sahadaki pozisyonda Mirsad’ın ve Prekazi’nin röveşatalar havada uçuşur. Galatasaray’ın kondisyoneri Sandhowe ilk yarının bitiminde takımlar soyunma odalarına giderlerken Fenerbahçe tribünlerine eliyle 5 işareti yapmaktadır. Galatasaray Fenerbahçe ile alay etmektedir.

Ve dev uyanır.

İkinci yarıyla birlikte sahada bambaşka bir Fenerbahçe takımı vardır. Veselinovic bütün riskleri almıştır. Oğuz’u çıkartır, oyun kurma görevini Durmuş’a verir. Daha sonra B. Şenol’la değiştirecektir. Oğuz’un yerine aldığı Taygun’u sağ beke çeker. Maça sağ bek başlayan Ergin’i gerçek yeri olan stopere, Nezihi’nin yanına çeker. Nezihi’nin yanında defansın göbeğinde maça başlayan Müjdat’ı orta sahaya çeker. Sol tarafın tamamını K. Şenol’a verir. 6 kişi tamamen serbest ve sadece golü düşünerek oynayacaktır. Orta saha topa hakim olmaya başlayınca önce hakan rahatlar. Sağ tarafın tamamını emanet ettiği Hakan’ın rahatlaması Rıdvan’ı kendine getirir ve olanlar olur.

Takımlar ikinci yarı için sahaya çıktıklarında o sırada Ali Sami Yen’e gelmiş bir kişi 3-0 önde olan tarafın Fenerbahçe olduğuna yemin edebilir çünkü sarı – lacivert tribünler gürültüden sahayı yıkmaktadır. Herkes gerçek Fenerbahçe’nin bu olmadığını bilmektedir. Açıkçası galibiyet bekleyen kaç kişi vardır bilinmez ama tek farklı, şerefli bir yenilgiye tribünlerin çoğu razıdır. Sahadaki oyuncular hariç.

Devrenin hemen başında, 48 inci dakikada Rıdvan’ın pasoyla ceza sahasının kendine göre sol tarafında topla buluşan Aykut önce Erhan’dan kurtulur ancak gol açısı kalmamıştır. Yaklaşık 15 derecelik bir açıdan meta fizik golünü attığında tribünler sevinmeye yaklaşık 5-6 saniye sonra sevinmeye başlar çünkü gol olduğunu kimse anlamamıştır.

55 inci dakikada Rıdvan gene sahneye çıkar, orta sahadan aldığı topla herkesi geçer, topu penaltı noktasında kaleci Simovic ile karşı karşıya bekleyen Hasan’a aktarır. Skor şimdi 3-2 dir, tek farklı yenilgiye razı tribünler saatlerine bakarlar, sahaya bakarlar, acaba diye sormaya başlarlar.

 

Arkadan sahadan atılmak için adeta kaşınan Prekazi orta sahada gidip Taygun’a kafa atar arkasından da kendisini yere atar. Deda kafasını çevirip baktığında iki oyuncuyu da yerde yatarken görür. Yan hakemlerine danışır ve Taygun’a sarı kartı, daha önceden sarı kartı olan Prekazi’ye de ikinci sarıdan kırmızı kartını gösterir.

75 inci dakikada Aykut’un pasıyla Rıdvan bu kez sağdan ceza sahasına iner, kafasını kaldırıp bakar, uzak noktadaki Hasan’ı görür. Hasan’ın volesinin sesi tribünlere kadar gelmiştir. Şimdi her şey yeniden başlamıştır.

Ve 85 inci dakika gelir. Rıdvan bu defa ortadan ilerler, Sağ ayağının dışıyla Hasan’a “Oğuzvari” bir ara pası atar. Hasan’da Simovic’in sağından topu filelere yolladığında tribünlerde gol sesi hıçkırık seslerine karışır. 45 dakika boyunca yırtılmış olan gırtlaklarda artık ses kalmamıştır. Benzer durum soyunma odasında da vardır.

DSC_3102

 

Böylece iki taraf ta maçtan önce çıkan söylentilere en iyi cevabı sahada vermişlerdir. Dedikodulara göre Fenerbahçe kupada Galatasaray’ın yolunu açacaktır. Galatasaray ise lig karşılaşmasında Fenerbahçe’ye fazla zorluk çıkartmayacaktır.

Veselinoviç ; “Çok enteresan bir maç oldu. Bu karşılaşma tarihe geçer. Devre arasında futbolcularıma 3-0 mağlup olmanın önemli olmadığını anlattım. İlk yarının hemen başında bir gol bulursak 4-3 kazanacağımızı söyledim. ”

Mustafa Denizli ; “Özellikle Fenerbahçe maçlarında bu tür sonuçlar hep yaşanmıştır. İlk maçta da biz 2-0’dan 2-2’yi yakalamıştık. Bu maçta Fenerbahçe bizim yapamadığımızı yaptı. Yediğimiz ilk golden sonra oyundan koptuk. Bunda Prekazi’nin kırmızı kartı da etkili oldu.”

Schumacher ; “20 sene sonra İstanbul’a geldiğimde bu maçın bana hatırlatılması kim bilir ne kadar güzel olur.”

toni2

Rıdvan ; “7 gol yeseydik 8 gol atardık. İlk yarının sonlarına doğru Prekazi ve Mirsat’ın yaptığı röveşatalar bize doping oldu. Fenerbahçe forması ile alay edilmez.”

Nezihi ; “3 avans verdik, 4’te biter dedik.”

Hasan : “Fenerbahçe’yi Bırakmam”
“Röveşata yapmaya başladılar… Bacak arası atıp dalga geçmeye çalışıyorlardı… İste o an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Biz bunlara layık değildik ve bu maçı kazanmalıydık.
Hiçbir zaman rakam konuşmadım. Metin ağabeyden istiyorum, veriyor. Bu sezon kiralığım, gelecek sezon tam Fenerbahçe’li olacağım. Başka bir takıma gitmek istemiyorum. Şampiyon takımı, hele hele Fenerbahçe gibi Türkiye’nin en büyük takımını bırakmak biraz garip olur.”

DSC_3070

İslam Çupi ; “Bu bir Fenerbahçe destanıdır. Bu 4-3’lük kupa destanını gören yaşı yirmilik Fenerbahçe taraftarları bir 30 yıl, Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti söz konusu olduğunda hep bu maçı anlatacaktır, böbürlenerek Fenerbahçeliliğini höpürdeterek. Biz onlara ilk yarıda 3 gol avans verip kupada Galatasaray’ı paçavra ettik.
Ne oldu biliyor musunuz? Fenerbahçe Galatasaray’dan 3 gol yedi. Ne vardı 3-0 ‘dan sonra Galatasaray’ın galerisinde ? Tribünlerin hepsinde, vatandaş tribününde, basın ve şeref tribünlerinde çiklet yerine Fenerbahçe’yi çiğneyen alaylı şapır şupurlar ve rakibi küçümseyen dudak valsleri.
FAKAT O GALATA KULESİ DİBİ ESKİ YAHUDİ KILIKLI ESKİCİYE BENZEYEN, HER MAÇTAN ÖNCE GÖYE Galatasaray’ı ISITAN HAMAMCI GÖREVİNİ ÜSTLENEN O ALMAN KONDİSYONER (Sandhowe) PANDOMİMCİSİ DEVRE BİTERKEN HANGİ TOP İLİM VE İRFANIN SIĞINARAK ELİ İLE FENERBAHÇE TRİBÜNLERİNE “BEŞ…BEŞ…” İŞARETİ YAPIYORDU. O ELİ FENERBAHÇE LAVABONA SOKAR SONRA.
Bitmemiş bir maçın en tehlikeli yanı güven dozudur. Herhalde kazandığını düşünen bir takım kaybetmeyi düşünen bir ekiple yarışırken ne onun kadar inançlı, ne onun kadar yırtıcı, ne onun kadar hırslı, ne onun kadar onurlu olabilir.
Bir metafizik gol atan Aykut kaybetmeyi düşünmüyordu. İkinci devre boyunca Galatasaray yarı sahasında şeytanın bolerosundan figürler yapan Rıdvan kaybetmeyi düşünmüyordu. Son 45 dakikada inanılmaz bir fizik gücü ile orta saha oyuncusu olarak kendi geri dörtlüsünü lehimleyen Müjdat, adam markajını anıtlaştıran Nezihi kaybetmeyi düşünmüyordu. Galatasaray yarı sahasının sol tarafında hangi sarı kırmızılı futbolcu gelmişse onları ayaklarından püskürttüğü eterle bayıltan Hakan kaybetmeyi düşünmüyordu.
Bu maç basit bir maç değildir, Fenerbahçe için bir tarih maçıdır.
Belki Fenerli bir şair ilerde bu maçın üstüne şöyle bir mısra düşecektir.
FENERBAHÇE YENİLMEZ…BU FORMA İLE DALGA GEÇİLMEZ…”

Maç sonrasında Ali Tanrıyar Ankara’ya, Alp Yalman Monte Carlo’ya, Ergün Gürsoy Fethiye’ye, Mustafa Denizli ise Çeşme’ye gitmişlerdir. Mustafa Denizli’nin artık Galatasaray’dan ayrılacağı neredeyse kesinleşmiş gibidir.

Galatasaraylı futbolcuların tepkileri ise özellikle, Coca-Cola turnuvasında oynasınlar dediği iddia edilen Rıdvan üzerinde yoğunlaşmıştır.

Yusuf ; “Artık bizden insaf beklemesin. Bakın lig maçında neler olacak.”

Beşiktaş ise bin kişinin izlediği maçta Karşıyaka’yı 1-0 yenerek bir üst tura çıkmıştır.

RUS TANKI

10 Mayıs’ta İnönü’de Türkiye, Dassaev, Kuznetsov, Litovchenko, Zavarov, Protasov gibi yıldızların bulunduğu Lobanovski yönetimindeki Sovyetler Birliği’nin makine düzeni içinde oynayan futboluna karşı gol pozisyonuna dahi giremediği maçı, defansın bir anlık uyuması sonrası Mikhailichenko’nun 40 ıncı dakikada attığı golle 1-0 kaybeder. Her atak, mekanik bir oyun oynayan Sovyet savunmasından, duvara çarpar gibi dönmüştür. Ruslar maç boyu tempoyu hiç yükseltmeden kusursuz bir disiplin içinde oyuna hakim olup istedikleri soncu alıp giderler.

DSC_3074

Aslında maça her iki taraf 1 puan için çıkmışlardır. Amaç önce gol yememek, atılacak bir golün de üstüne yatmaktır. Recep – Gökhan – Yusuf – Cüneyt – Semih ile defansı beşleyen Tırpan’ın en büyük hatası ileride Rıdvan – Tanju ikilisinden birisini feda edemediği için orta sahayı Uğur – Ünal ve Mustafa Yücedağ ile üçlemesi olmuştur. İki kısa boylu forvet topu her ayaklarına aldıklarında iki Rus futbolcu ile karşı karşıya kalırlar. Maçın ilerleyen dakikalarında sakatlanan Uğur’un yerine giren Hasan’ın çok çabuk sakatlanması sonucu oyuna Feyyaz’a girer.

İslam Çupi ; “Sovyet takımına ay-yıldızlı renkleri fazlaca koyulatıp öyle bakar ve yazmaya kalkarsanız vereceğiniz hüküm şöyle olur; Yenilmekten müthiş korkuyorlardı. Maçın 1 inci dakikasından 90 ıncı dakikasına kadar beraberliği korumak için oyunu yavaşlattılar, topu defansta tuttular. Maçı kaleciye geri pas olarak boğdular ve tesadüf bir golle maçı kazanıp gittiler.

 Sovyet takımı bize hiç bir şey göstermemişse şunu ispat etti dün. Bizi oynatmamayı düşünen kalıbı çok ağır bir takım bizi oynatmaz. Türk futbolu ne hücumcudur, ne çağdaştır ne de total bir evrenselliktir.

 Şimdi Türkiye’de 10 milyon kişi Sovyetleri 90 dakika savunma yapmaya mahkum ettik, tesadüfi bir gol yedik, bu mağlubiyeti hak etmedik. Biraz şanslı olsaydık Sovyetleri yenerdik. Lideriz, Roma’ya gideriz diye düşünüyorsa eyvah.

 Dünkü maç 1-0 değil 20-0’dır. 20-0…”

Seyirci, maçı yöneten Fransız hakem Vautrot’u çok etkiler ve çok önemli bir teşhiste bulunur; “Bu seyirci biz de olsa Fransa yenilgi yüzü görmez ama ne zaman bağıracaklarını tam olarak bilmiyorlar.”

Sovyetler Birliği 4 maçta 7 puanla zirvede, Türkiye 5 maçta 5 puanla ikinci sıradadır. Avusturya 2 maçta 2 puan toplamıştır.

 

Fenerbahçe’de sakat futbolcular arasına Oğuz, Turan ve Serdar’dan sonra Sovyetler Birliği maçında sakatlanan Hasan’da katılmıştır. Bunca sakatlıkla 32 inci haftada Adanaspor karşısına çıkan Fenerbahçe, sezonun en etkisiz futbollarından birisini oynar ve maçı 7 inci dakikada Erdi’nin golüyle güç bela 1-0 kazanır. Hakan’da 33 üncü dakikada sakatlanarak yerini B.Şenol’a bırakmıştır. İsmail’de 55 inci dakikada oyunu terk etmez zorunda kalır. Durmuş’da isminin hakkını verince orta saha tamamen oyundan düşer.

Toprak sahaya alışık olan Beşiktaş, Kahramanmaraşspor karşısında zorlanmadan 3-0 galip gelir. Maça Metin – Ali – Feyyaz üçlüsüyle çıkan siyah beyazlıların golleri Şifo Mehmet, Ali ve Ulvi’den gelir.

DSC_3073

83 puanlı Fenerbahçe’nin ardından 79 puanlı Beşiktaş gelmektedir. Avrupa Kupası bileti demek olan üçüncülük koltuğu için ise şimdilik 61 puanlı Sarıyer en avantajlı takım olarak görünmektedir. Galatasaray 53 puandadır ancak 3 maçı eksiktir. Sezonun en büyük çıkışını şüphesiz 56 puana sahip Fatih Terim yönetimindeki Ankaragücü yapmıştır.

YENİ BAŞKAN MEHMET ALİ YILMAZ

Trabzonspor’un olağanüstü kongresinde Mehmet Ali yılmaz 246 oy alarak başkan seçilirken diğer aday Mustafa Günaydın 119 oyda kalmıştır. Yılmaz’ın listesinde İskender Önal, Sadri Şener, İsmet Kalafatoğlu, Tahir Güler gibi önemli isimler yer almaktadır.

2 inci lig A Grubunda Gençlerbirliği, C Grubunda Zeytinburnu, B Grubunda da Bursaspor takımı şampiyon olarak şampiyonluk turu atarlar. Aynı anda ise ligi ikinci sırada bitiren Bakırköy’de 1 inci lige çıkmayı kutlamaktadır çünkü Bursaspor’un 1 inci ligde mücadele etmesi sebebiyle bu şampiyonluğun geçerli sayılmayacağını düşünmektedirler. Federasyon bu konuyla ilgili en kısa sürede cevabı verecektir.

Galatasaray, transfer listesindeki Vokri’yi bir süre izledikten sonra transfer etmeme kararı alır, sebebi Tanju’nun daha fazla özelliklere sahip olmasıdır. Mustafa Denizli ise yurt dışında kurslara gönderilecektir ve takım yabancı bir teknik direktöre emanet edilecektir. Lucescu adı ilk geçen isimdir.

Federasyon Kupası kuralarında Fenerbahçe – Malatyaspor ve Konyaspor – Beşiktaş eşleşirler. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın finale çıkmaları durumunda ligi 3 üncü sırada bitirecek takım da UEFA Kupası’na katılacaktır. Aksi halde kupayı kazanan taraf Avrupa bileti alacaktır.

ERTELEME DERBİSİ

17 Mayıs’taki erteleme maçında Galatasaray ve Fenerbahçe 1-1 berabere kalırlar. İki tarafta sahaya gerçekten savaşmak için çıkmışlardır. Aynı gerilim tribünlere de yansır. İlk kez bir Fenerbahçe – Galatasaray maçı yöneten ve maç boyunca sertliğe prim veren Erman Toroğlu’nun yönetimiyle her iki takım futbolcuları da birbirlerini sürekli tekmelerler.

Fenerbahçe 55 inci dakikada sahanın en iyisi Oğuz ile öne geçer. Galatasaray 70 inci dakikada İsmail ile beraberliği yakalar. Hasan’ın yokluğunda Veselinovic, 1-1 berabere biten Malatyaspor deplasmanındaki dizilişe benzer bir şekilde, orta sahayı çoğaltarak çift forvetle sahaya çıkar. Amacı öncelikle yenilmeden sahadan ayrılmaktır.

 

Galatasaray Cüneyt – Erhan – Yusuf defans üçlüsüyle sahadadır. Orta sahayı olabildiğince kalabalık tutarak forvette Mirsad ve Tanju’yu beslemeyi amaçlamaktadır. Maçın son bölümünde Denizli, tüm riskleri göze alarak Cüneyt’i de ileri sürer. Fenerbahçe tribünlerinin yaptığı Hülya Avşar’lı tezahüratlar yüzünden Tanju koridorsa ısınarak maça çıkar.

Yusuf, daha önceden açıkladığı şekilde Rıdvan’ı acımasızca tekmeler ve dirseklerken İsmail’de sürekli Uğur’un peşindedir. Yusuf maçtan sonra attığı dirsekle dudağı patlayan ve dirseği zedelenen Rıdvan’a attığı tekmelerin az olduğunu söyler. Toroğlu, Rıdvan’ın gole gittiği pozisyonda, ceza sahası dışına çıkarak düşüren Simoviç’e kırmızı kartını göstermez.

DSC_3075

Maç sonrasında Erhan kendisine laf atan bir Fenerbahçe taraftarına kafa atar. Bunun sonucunda da maç çıkışında karakola giderek ifade verir. Simoviç, Köln’de Türk bayrağı taşımasına rağmen kendisin edilen küfürlere üzüldüğünü söyler.

Gürsoy, en az 2 Fenerbahçelinin kırmızı kart görmesi gerektiğini iddia ederken Denizli, Semih’in dizinin yarıldığını, Erhan ve Tugay’ın sakatlandığını, Uğur’un her yerinde yaralar olduğunu açıklar.

Tahsin Kaya, acımasız oynamaları sebebiyle Galatasaraylı futbolcuları Afrika’da savaşan paralı askerlere, kabadayı hareketleri sebebiyle de Erman Toroğlu’Nu köy bekçisine benzetir.

Yan hakem Murat Ilgaz, Yusuf’un sürekli olarak kendisine küfür ettiğini ve tükürdüğünü söyler. Erman Toroğlu ise kendisine durumu bildirmediği için Ilgaz’a kızar. Maç sonunda küfür eden Mirsat’ı raporuna yazar.

Fenerbahçe maçtan sonra Yusuf’un forma giymesine itiraz eder. Yusuf, Adanaspor – Galatasaray maçında kırmızı kart görmüştür ve bir sonraki hafta oynanacak olan Galatasaray – Fenerbahçe maçı ertelenmese forma giyemeyecektir. Bu sebeple nasıl Rizespor’a kiralanan Önder, Orhan ve Bilal, Galatasaray erteleme maçında oynayamamışlarsa aynı şekilde Yusuf’un da Fenerbahçe’ye karşı oynamaması gerekmektedir.

20 Mayıs’ta, Galatasaray kulübünün, revize edilmesi için 18 Mart’ta geri gönderilen 1989 yılı bütçesi 2 milyar lira artışla 14 milyar lira olarak kabul edilir. Tanju – Hülya Avşar beraberliği ise konuşulan ikinci gündem maddesidir.

Tanju’nun yanına aranan forvet için bu kez Hasan Vezir’in adı gündeme gelir ve kendisiyle bir ön görüşme yapılır.

33 üncü HAFTA

21 Mayıs’ta Galatasaray, Trabzon deplasmanından 3-2 lik yenilgiyle dönerken, Malatya deplasmanından 2-2 lik skorla puan çıkaran Sarıyer, 3 üncülük için en avantajlı takım haline gelmiştir.

Sakatlar sebebiyle kadro kurmakta zorlanan Denizli bu defa 4-4-2 ye dönerken defansta Yusuf – Bülent ikilisini, hemen önlerinde B. Savaş’ı oynatır, Cüneyt’e Tanju’nun yanında forvette şans verir.

Trabzonspor Murat’ın golüyle ilk yarıyı 1-0 önde kapar. 65’de Hami skoru 2-0 yaptıktan sonra son 10 dakikada tribünler 3 gol izlerler. 81’de Uğur durumu 2-1 yapar, iki dakika sonra İsmail farkı yeniden ikiye çıkartır, iki dakika sonra Tanju skoru belirleyen golü atar.

Trabzonspor’un genç futbolcusu Soner sahanın yıldızı olurken Şenol Güneş maçın çok daha farklı bitmesi gerektiğini söyler.

Sarıyer’in Malatya deplasmanından 2-2 lik beraberlikle dönmesi, takımların hepsinin birbirlerinden farklı sayıda maç yapmış olmaları, kalan maçların zorluk derecesi göstermektedir ki Avrupa biletini alacak takım son hafta belli olacaktır.

33 maç oynayan Fenerbahçe 84 puanla liderdir. Aynı maç sayısına sahip Beşiktaş 82 puandadır. Sarıyer 33 maçta 62 puan toplamıştır. 34 maç yapan takımlardan Trabzonspor 61, Ankaragücü 57 puandadır. 31 maç yapan Galatasaray 54 puandadır.

Grup elemelerinde Demokratik Almanya ile Avusturya 1-1 berabere kalırlar. 4 maçta 7 puanlı SSCB’nin ardından 5 maçta 5 puanlı Türkiye ve 3 maçta 3 puanlı Avusturya sıralanmaktadır.

 

Beşiktaş Yönetim Kurulu Milne’e güvenoyu verir ve 1 yıl daha takımın başında kalmasını kararlaştırır. Transferler de, Milne’in listesi doğrultusunda yapılacaktır. Milne’de takımı 1 yıl daha çalıştırmayı kabul eder, transfer listesinin başında Malatyaspor’lu Ünal bulunmaktadır. Ferdinand’ın İngiltere’ye döneceği kesin olduğu için bir de santrafor gerekmektedir. Kale için düşünülen isim ise Brondby takımının 24 yaşındaki file bekçisi Schmeichel olur.

ALMANYA’DA KAVGA

Alman 1 inci liginde şampiyonluğu belirleyecek Bayern Münih – Köln maçından önce iki takım teknik direktörleri, Bayern Münih’i çalıştıran Heynckes ve Köln’ü çalıştıran Daum, televizyon programında birbirlerine girerler.

Daum ; “Heynckes, İnter maçından sonra bitti, adeta beyni sulandı. Perşembe günü Köln maçı kendisinin sonu olacak.”

Heynckes ; “Bana yapılan bu hakaretin acısını çıkartacağım. Maç sonrası kimin beyninin sulandığını göreceğiz.”

daum

Yapılan araştırmada söz düellosunda, Daum’u başarılı bulanların sayısı daha fazla çıkar. Ancak saha gülen taraf 3-1’lik galibiyetle Bayern olacaktır.

24 Mayıs’ta erteleme maçında Galatasaray, Konyaspor’u 3-1 yenerken Konyaspor’un golcüsü gene Suat’tır. Sekiz bin taraftarın izlediği maçta Galatasaray’ın golleri K. Savaş, Uğur ve Tanju’dan gelir Özellikle Tanju’nun demi volesi, attığı en güzel goller arasındadır.

Aynı tarihte Steau Bükreş’i Van Basten ve Gullit’in 2’şer golüyle 4-0 yenen Milan, Avrupa Şampiyonu olmuştur.

İLYAS’IN TAZMİNAT DAVASI SONA ERİYOR

Fenerbahçe’nin açtığı tazminat davasını kaybeden İlyas, 93 milyon 500 bin lira yatırır. Mahkemenin Fenerbahçe’yi haklı bulması ile İlyas Fenerbahçeli yöneticilerle görüşür ve ödeme kolaylığı ister. Ancak kendisine Fenerbahçe hakkında yaptığı ileri geri konuşmalar nedeniyle olumlu yanıt verilmez. Galatasaraylı yöneticiler kendisine yardımcı olurlar. “Bu borcu yatırdıktan sonra anladım ki Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki fark dağlar kadarmış. Kendilerinde yardım istediğim halde bana yardım etmeyen Fenerbahçeli yöneticilerin bu hareketini sportmenliğe yakıştıramadım. Yedek kulübesinde oturduğum halde bana hiç itiraz etmeden çek yazan yöneticilerime teşekkür ederim.”

27 Mayıs’ta Sarıyer, Boluspor’u 2-1 yenerken maçı ve Sarıyer’den transfer edilebilecek futbolcuları izlemeye gelen Ergün Gürsoy, az sayıdaki Sarıyer taraftarı tarafından protesto edilir.

ECZACIBAŞI MUCİZESİ DEVAM EDİYOR

Basketbolda finalin dördüncü maçında Çukurova’yı Isparta’da 76 – 73 yenen Eczacıbaşı durumu 3-1’e getirir ve üst üste ikinci şampiyonluğunu kazanır. Geçen seneki kadrosunu aynen koruyan takımda Orhun, Taner ve Richard sezonun en iyi isimleri arasındadır.

FENERBAHÇE ŞAMPİ….

Bursa’da olağanüstü gergin bir ortamda ve taş yağmuru altında oynanan maçta Fenerbahçe, Bursaspor’u İsmail’in penaltı golüyle 1-0 yenerek çok önemli bir avantaj elde eder çünkü Beşiktaş, Feyyaz’ın penaltı kaçırdığı maçta Adana Demirspor’la deplasmanda 1-1 berabere kalmıştır.

DSC_3104

Futboldan uzak geçen maçın 66 ıncı dakikasında Ahmet Suphi’nin geri pasını yakalayan Rıdvan, kaleci Eser tarafından indirilince Hasan Ceylan penaltı noktasını gösterir. İtirazlardan penaltı 3 dakika sonra kullanılır, Kalayiç kırmızı, Beyhan sarı kart görür ve İsmail belki de hayatının en kritik penaltı atışını gole çevirir. Fenerbahçe stadı hafta sonda oynanacak Konyaspor maçı için süslenmeye başlanmıştır artık. 100 üncü golü kimin atacağı ise merak konusudur.

Bursasporlu taraftarlar, şampiyon olan ikinci lig takımları yerine Bakırköy’ün birinci lige çıkacağı ile ilgili haberler nedeniyle İstanbul basınına tepkilidirler. Maçın ikinci yarısında Bursaspor kalesi arkasında bekleyen foto muhabirlerini taşlayarak oradan uzaklaştırırlar. Yan hakem Bahri Ceylan’da kafası yarılanlar kervanına katılır.

Beşiktaş Adana’da Zeki’nin golüyle öne geçer. Küme düşme savaşı veren Adana Demirspor 35’de beraberliği yakalar ve maç bu sonuçla biter. Sadık Deda’nın, Feyyaz’ın kaçırdığı penaltı pozisyonundaki kararı doğru değildir. Son dakikalarda Beşiktaş’ın Halim’in ayağından kazandığı golü de yanlış bir kararla iptal etmiştir. Beşiktaşlı oyuncular son düdükle beraber sahanın ortasına çökerler ve uzun süre kendilerine gelemezler. Artık tek hedef Türkiye Kupası kalmıştır.

3 üncülük kovalayan Galatasaray, Ankaragücü’nü 5-2 yener. Özellikle sahanın, belki de haftanın en iyisi Prekazi’nin üç kişiyi geçip topa verdiği nefis falso ile attığı gol unutulmazlar arasında yerini alır. Diğer goller K. Savaş (2) ve Tanju’dan (2) gelir.

Son iki haftaya girilirken Fenerbahçe 87, Beşiktaş 83, Sarıyer 65, Trabzonspor 61 ve 1 maçı eksik Galatasaray 60 puandadırlar.

BİR DEPLASMAN HİKAYESİ

DSC_3076

“Maç sabahı erken saatlerde otobüslerle İstanbul’dan yola çıktık. Bursa il sınırında bizi polisler karşıladılar ve otobüslere binerek şehirde durumun oldukça gergin olduğunu, polis arabalarının bize merkeze kadar eşlik edeceğini, otobüsten dışarı kesinlikle bayrak, flama vs. çıkartılmamasını ve sahaya girene kadar tezahürat yapılmamasını söylediler. Aynen dedikleri gibi şehir merkezine kadar olaysız geldik, otobüsler stadın yakınındaki parkta bizi bıraktılar ve üstümüzde sarı – lacivert görünen hiçbir şey kalmayacak şekilde polis koruması altında gişeye ilerlemeye başladık. Bu arada üç otobüsteki herkesin de kale arkası bileti vardı. Fakat gişelere geldiğimizde bize ayrılan kale arkası tribününün 1 saat önceden dolduğunu öğrendik. Bu yüzden bizi içeri alamayacaklarını söylediler. Biz biletimiz olduğunu, İstanbul’dan geldiğimizi, maçı mutlaka izlememiz gerektiğini anlatırken şansımızı kale arkası ile maraton tribünün birleştiği gişede denedik. Gişedeki yetkili biletimizi kabul edip zaten maraton tribününde de Fenerbahçeliler olduğunu ancak içeri girerken dikkatli olmamızı söyledi. Biz büyük bir sevinçle, hem içeri girmenin sevinci hem de kale arkası yerine maçı maraton tribününde izlemenin heyecanıyla içeri koşarak girdik ve bir anda Bursaspor tribünün tam içine çıktık, hem de adamların en delirdiği sırada.

Biz içeri girmeden dakikalar önce kale arkası tribününe sığmayan Fenerbahçeli taraftarlar, maraton tribününden ayıran tel örgüleri kırmışlar, maraton tribünün bir bölümünü ele geçirmişler ve oradaki Bursasporlu taraftarlar orta sahaya doğru geri çekilmiş. İki taraf arasında iki sıra polisin ayırdığı koca bir boşluk var çünkü Bursalılar diğer tarafı kuşatma altındaki bir şehre saldırır gibi taşlıyorlar. Gözümün önünde bir taraftar keserle beton tribünü kırıp dağılan kayaları atması için arkadaşlarına pay etti. Üstelik polisin hemen yanında. Bir tek evden mancınıklarını getirmemişler.

Biz o sırada birinci sıra polisin yanına yanaşıp bizi Fenerbahçelilerin arasına salması için yalvarmaya başladık. Fakat polisin pek umurunda gibi görünmüyordu. Derken bir anda Bursalılar, bizim Fenerbahçeli olduğumu fark ettiler, birisi benim ceketimi kaldırıp atkımı aldı, başkası bıçak çekti ve tribünde gizlenen ne kadar Fenerbahçeli varsa ilk sıra polisi yarıp ikinci sıra polise doğru deparla koşmaya başladık. İkinci sıra polise yaklaştığımızda bir anda bir söylenti uyduruldu, bizi yakaladıkları zaman, Fenerbahçeli olduğumuzu ve baş komiserin Bursasporluların arasında olmamamız gerektiğini söylediğini uydurduk. Bu şekilde Fenerbahçelilerin arasına kavuştuk. Fakat ilk gelenler biz olduğumuz için aralıksız yağan taş yağmuruna da biz mağdur kalıyorduk. Kafası yarılan 4 veya 5 kişi ambulansla hastaneye kaldırıldı. Ancak ilerleyen zamanla Fenerbahçelilerin tribünü doldurması sayesinde 3-4 saat sonra taş menzilinden çıkmıştık. Bu sırada sahaya folklor ekipleri geldi, minikler arasında maç düzenlendi fakat gerilim bitecek gibi değildi. Herkes Bandırma ve diğer bazı il ve ilçelerden bütün çevik kuvvet ekiplerinin Bursa’ya geldiğini konuşuyorlardı.

Derken maç başladı. Tribündeki gerilimin aynısı sahaya da yansımış durumdaydı. İki taraf birbirini kollamak ve tekme atmaktan futbola zaman bulamadı. Ta ki İsmail’in penaltı golüne kadar. Maç bitti ancak biz yeniden can derdine düştük Bursaspor taraftarları sahayı boşaltana ve stadın çevresinde güvenlik sağlanana kadar bizi içeride tutacaklarını biliyorduk. Maçın bitimiyle beraber bu sefer daha beter bir taş yağmuru stadın dışından başladı. Saha eğim sebebiyle aşağıda olduğu için dışarı çıkanlar ellerine ne geçerse kolayca kafamıza atabiliyorlardı. Bu sefer hepimiz tel örgülerin önüne yığıldık ve sahaya girmek için yalvarmaya başladık. Fakat polisler olaylar da bizim de suçumuz olduğunu söyleyerek bizi tribünde bırakıp gittiler. Yarım saat kadar daha tam siper halinde taş yağmurunu geçiştirdikten sonra nihayet kapıları açtılar ve koşarak parkta bekleyen otobüslerimize bindik. Otobüslerde kimse koltuklarında oturmuyordu, herkes koridora yatmış durumdaydı. Bir ara kafamı kaldırıp dışarı baktığımda polisin 10 metrede bir dizildiğini ve tüm caddelerin boşaltıldığını gördüm. Bursa il sınırını geçip koltuğumuza oturduğumuz da anca fark ettik ki şampiyon olmuştuk. Gecenin geç saatlerinde Bağdat Caddesi’ne giriş yaptığımızda herkes kutlamaları yapmış ve evlerine dağılmıştı. İkinci kutlama yapmak bize düştü.”

Beşiktaş taraftarının ilk antrenmanda özellikle Feyyaz ve İsmail’e büyük tepkisi vardır. “Delikanlı Feyyaz, 500 milyon sana az” şeklinde kendisine bağırılır. İstifaya davet edilen Gordon Milne, olayların daha fazla büyümesini önlemek için antrenmanı yarıda kesmek zorunda kalır.

 Feyyaz ; “Çok soğudum, İçimden Fulya’ya gitmek gelmiyor. Beşiktaş’ta kalmam imkansız. Milne’in prensipleri var fakat Türkiye’de bu yürümez. Türk futbolcusuna yakın olmak gerek. Ünal’ın fiyatı 1 milyar, ben o parayı istesem bana verirler mi ?

Beşiktaş’ı ve arkadaşlarımı çok seviyorum ama ne pahasına olursa olsun artık gitmek istiyorum.

 Son 2 yıldır faturalar hep bana kesildi. Artık yapamıyorum, bıraksınlar gideyim. Kalsam dahi hiçbir faydam olmayacak, yöneticilerden anlayış bekliyorum.” Bahsedilen fatura Adana Demirspor maçında kaçan penaltıdır. Bu açıklamalar üzerine Feyyaz ertesi günü kadro dışı bırakılır.

 

Bilet fiyatları nedeniyle Boluspor’u, Bursaspor’u, Sakaryaspor’u kınayan Fenerbahçe yönetimi kalan ili maç, Konyaspor maçı için bilet fiyatlarını 2 – 3 katına çıkartınca taraftarların büyük tepkisini çeker. Bu arada sene başında kombine olarak satılan biletleri alan taraftarlar da aradaki bilet parası farkını ödemek zorunda bırakılırlar. Ligin son maçında Sarıyer, Fenerbahçe ile Kadıköy’de karşılaşmayı kabul eder.

31 Mayıs’ta Galatasaray İzmir’de Altay’ı 4-0 yenerken küfürleşen Tanju ve Uğur’un arasındaki kavgayı Ergün Gürsoy önler. Goller Tanju (2), Erhan ve K. Savaş’tan gelirken üçüncülük mücadelesi devam etmektedir.

ŞAMPİYON FENERBAHÇE

DSC_3071

3 Haziran’da sahaya sarı formalarla çıkan Fenerbahçe, Konyaspor’u Aykut (3) ve Hasan’ın golleriyle 4-1 yenerek 12 inci şampiyonluğunu kutlar ve 99 gole ulaşır. Maçın bitimine 30 dakika kala 100 üncü gol stresi iyice kendini belli eder ve Fenerbahçe’nin usta ayakları kilitlenir.

Takımdaki 21 futbolcudan 17’si Fenerbahçe’de ilk şampiyonluklarını yaşamaktadırlar. Schumacher hayatının ikinci şampiyonluğu Köln’den 11 yıl sonra yeniden yaşamıştır. Bağdat Caddesi, İstanbul ve Türkiye sabaha kadar ayaktadır.

Sarıyer maçını ve gelecek olan hasılatı düşünen yönetim, takımın tur atmasına izin vermeyince tribünlerin sevinci buruk kalır.

DSC_3105

İslam Çupi ; “Sevgiler değişmez dozajda değillerdir. Beşiktaş’lının Beşiktaş’ı sevmesi, Galatasaraylının Galatasaray’ı sevmesi bir sevgi fişeğidir ama Fener bahçe’linin Fenerbahçe’yi sevmesi Türkiye’nin en büyük kıyametidir.
İstanbul’u sabahtan itibaren Fenerbahçe’nin başkenti haline getiren Sarı-Lacivert taraftar, on saat önce girdiği statta yeri göğü inletiyor, tribünlerdeki dev korodan çıkan mevsimin en büyük gürültüsü bir Fenerbahçe marşı olarak Yuşa Tepe’sini tırmanıyor, bir vapur gibi Kadıköy’ü denizden geçerek Topkapı Sarayı’nın ne günler görmüş olan yüksek duvarlarına vurup Karaköy’ün serin ve loş akşamına düşüyordu.”

 Veselinovic sezonu değerlendirir; “Beşiktaş’ı 2-1 yendiğimiz maçta şampiyon olduğumuza kesinlikle inandım. İstanbul’da 0-0 biten Samsunspor, 1-0 kazandığımız Adanaspor ve 7-2’lik Eskişehirspor maçlarında çok üzüldüm. Adanaspor maçında puan kaybedeceğiz diye çok korktum. Eskişehir’e o gün 10 gol atmalıydık. 4-3’lük Galatasaray maçını da unutamam.

 Nezihi ben olduğum sürece kadroda kalacak. Oğuz ve Turan ikişer ay takımdan uzak kalmasalardı 100 golü çoktan geçerdik. Aykut sezon başında bizimle çalışabilseydi 40 golü geçerdi.Müjdat orta sahada çok daha faydalı olur. O nedenle bir libero arıyoruz. Bu konuda seçimi Schumacher’e bıraktık.

 Galasataray Avrupa’da çok başarılı oldu. Prekazi’yi çok takdir ettim.”

Rıdvan; “Sene başında konuşurken kesin şampiyonuz diyordum. Ancak bunları söylerken şansımızın yüzde elli olduğuna bile inanmıyordum. Yanılmışım.

 Veselinovic hayatımda çalıştığım en iyi antrenör. Dini imanı gol. Antrenmanlardaki tüm çalışmalar gol için. Hücum futblu demek Veselinovic demektir. Bursa’da hoca 20 dakikada işi bitirmemiz lazım dedim. Yok bre çocuk, ilk 60 dakika 0-0i sonra 1 gol, hadi güle güle. Bana 3 puan lazım dedi. Bizi özgür bırakıyor ama Müjdat’ın ileri gitmesi yasak. Nezihi’nin görevi hücumu kesip topu en yakınındakine vermek.

 19 gol attım, 11-12 şutum direkten döndü, kaçan penaltılarla birlikte bu sayı 35 – 40 bile olabilirdi. İzmir’de Altay’a, Konya’da Konyaspor’a ve ilk yarıda Galatasaray’a attığım golleri beğendim.

 4-3’lük Galatasaray maçını unutamam. Bizimle dalga geçtiler ve en iyi cevabı verdik.

 Çok fazla maç yaptım. 60-70 maç oynadım. Hep aynı tempoyu devam ettirmeye çalıştım. Vücudum çok yıprandı ve sinirlerim gerildi. Son maçlarda arkadaşlarıma çok bağırmaya başladım. Bu hatamı düzelteceğim.

 Schumacher bize profesyonelliği öğretti. Nasılsa arkamızda Toni var diye rahat oynuyoruz.

Nezihi Schumacher 2, antrenmanda bile elinden geleni yapıyor. Kapasitesinin üstüne çıkmaya çalışan tek isim o.

Hakan iyi ki Veselinovic ile çalıştı. Veselinovic onu iki ay çalıştırdı, markaj öğretti. Şu anda  Türkiye’nin en iyi sağ iç orta saha oyuncusu.

Oğuz Türkiye’nin en iyi futbolcusu. Bu sene yüzde altmış ile oynamasına rağmen.

Hasan şampiyonluğun en önemli adamı. Rize ve Altay maçlarını farklı kazandığımız için eksikler görülmedi. Eksik samsun ve Kahramanmaraş maçlarından sonra ortaya çıktı. Hasan komple bir santrafor, onunla aşamayacağımız defans yok.

Aykut’u çok merak ediyordum, sezon başında beraber çalışamadık. Yeteneklerini göstermek için Rize’ye 4 gol birden atmasına gerek yoktu. Gelecek sezon çok daha iyi olacak.”

 

Aynı gün yapımı 10 yıl süren Abdi İpekçi Salon’u, Harlem takımının gösterisiyle  Başbakan Turgut Özal tarafından hizmete açılır.

Ligde üçüncülüğe oynayan Galatasaray, tek hedefi kupa olan Beşiktaş’ı 1-0 yenerek iddiasını sürdürür. Skor 1-0’dır fakat iki tarafın da kaçırdığı gol pozisyonlarının haddi hesabı yoktur. Özellikle Şifo Mehmet’in oyun 0-0 devam ederken orta sahadan kaleye aşırttığı topu K. Savaş’ın kafayla çizgiden çıkartması maçın en akılda kalıcı anıdır. Feyyaz’ın yerine oynayan Halim sahada hiç varlık gösteremez. Beşiktaş taraftarlarının yönetimi istifaya davetleri sürerken “Mr. Milne, go back to your home” pankartı açılır. 27 inci dakikada Yusuf’un vuruşu direğe çarparak auta gider, hakem Yusuf Namoğlu, yan hakem Serdar Çakır’ın ısrarlı uyarısıyla bu pozisyonda korneri verir. Topuna Kadir’den dışarı çıktığını zannetmiştir. Korneri K. Savaş, Prekazi’ye pas olarak kullanır, Prekazi’nin kaleye falsolu vuruşunda topun yere düşmesini beklemeden ayağını uzatan Tanju karşılaşmanın tek golünü atarken Beşiktaşlıların itirazları sonuç vermez.

milne gs bjk

Sarıyer, küme düşme hattındaki Adanaspor’u deplasmanda 4-1 yenerken üçüncülük şansını son haftaya bırakır.

Son haftaya girilirken Fenerbahçe 90, Beşiktaş 83, Sarıyer 68 puan ve +28 averaj, Galatasaray 66 puan ve +44 averajdadır. Bir sonraki sezon için Avrupa biletini kimin alacağını tayin etme görevi Fenerbahçe’nindir. Galatasaray’ın 3 üncü olabilmesi için son haftada Fenerbahçe’nin Sarıyer’i yenmesi veya berabere kalması gerekmektedir. Doğal olarak Fenerbahçe’nin Sarıyer’e maçı vereceği dedikoduları bütün hafta boyunca sürer gider.

FEDERASYON’UN YENİ KARARLARI

Futbol Federasyonu 5 Haziran’da 3 yabancıya izin verir. Takımlar oynatacakları yabancılar için sırasıyla 10, 15 ve 20 bin dolar alt yapı fonu ödeyeceklerdir.

30 kişilik lisanslı kadroda alt yapıdan en az 5 futbolcu bulunacaktır.

Kulüpler kendi futbolcularıyla 30 Nisan – 15 Ağustos arasında sözleşme imzalayabileceklerdir. Dış transferin tarih aralığı ise 26 Haziran – 15 Ağustos olarak belirlenir. Sözleşme süreleri 2 yıllık olacak ve 31 Mayıs’ta sözleşmeler bitmiş olacaktır. Sözleşmesi biten futbolcu 1 yıllık sözleşme bedelinin 5 katına serbest kalır.

Liglerde bir takımın tek takımı bulunacaktır, Bursaspor’un Birinci Lig’de yer alan takımıyla birleştirilmesi kararı alınır ve Bakırköyspor’un Birinci Lig umutları sona erer.

Takım sayısı 18’de kalacak, gelecek yıl 5 takım düşecek ve 3 takım 1 inci lige yükselecektir.

Aynı gün Beşiktaş Yönetim Kurulu Feyyaz’ı yeniden kadroya dahil eder.

Galatasaray Prekazi ile iki yıllığına yeniden anlaşır.

 

Başkan Tahsin Kaya, Metin Aşık, Mehmet Özbek ve Özer Kanra, yaklaşık 2 milyar liraya yaklaşan alacakları için maç gelirlerine temlik koyarlar. Fenerbahçe’de yeni bir kriz kapıda gibi görünmektedir. Tahsin Kaya ile Metin Aşık arasındaki gerilim de artık saklanamayacak hale gelmiştir.

Rıdvan’ın Juventus’a transfer olması ile ilgili haberlere Tahsin Kaya tepki gösterir; “Bir ay önce kendisiyle 750 milyon liraya anlaştık. Ayrıca namus sözü verdi. Madem böyle bir niyeti vardı 2 ay önce aklı neredeydi? Juventus Fenerbahçe’den daha mı büyük? Fenerbahçe’yi dünya tanıyor, biliyor.”

KUPA YARI FİNALLERİ

7 Haziran’daki kupa maçında üst üste gelen Konyaspor, Malatyaspor ve Sarıyer maçlarındaki pahalı bilet fiyatları sebebiyle sadece 4.651 kişinin izlediği maçta yürüyerek oynayan Fenerbahçe Malatyaspor’u 1-0 yener. Tek gol 60 ıncı dakikada Oğuz’dan gelir. Daha etkili bir futbol oynayan Malatyaspor’un 2 şutu direkten dönmüş, 3 tehlikesini de Schumacher önlemiştir. Maça gelen binlerce seyirci bilet fiyatlarını görünce evlerine geri döner.

Beşiktaş, 4.717 kişinin izlediği maçta deplasmanda Konyaspor’u sahanın en iyisi Metin ve Kadir’in golleriyle 2-1 yener. Affedilen Feyyaz yeniden ilk on birde sahaya çıkar. Hasan Ceylan’a, Metin’in düşürüldüğü pozisyonla ilgili uzun süre itiraz edilir.

Bütün bir sezon sakin kalan Seba hakemlerle ilgili konuşur ; “Hasan Ceylan’ın Konyaspor maçında tereddütlü kararlarını gördük, açık penaltıyı vermedi. Bu ilk kez olmuyor. Sayılmayan gollerimiz, verilmeyen penaltılarımız, artık sabrımız taşıyor. Bir takımın kaderiyle oynamak bu kadar kolay mı acaba ?”

Futbol Şube Sorunlusu Metin Keçeli; “Neden bazı hakemler Beşiktaş’la uğraşmayı kendilerine iş edinmişler? Rıdvan düşürüldüğü zaman penaltı a neden bizim futbolcumuz düşürüldüğü zaman penaltı değil? Resmen hakkımız gasp edilmiştir.”

 Ve LİG BİTİYOR

DSC_308111 Haziran’da Fenerbahçe Sarıyer’i 4-3 yenerken rakibinin Avrupa Kupası hayallerine de son verir ve Galatasaray’ın Avrupa’ya gitmemesiyle ilgili spekülasyonlar da gerekli cevabı verir. Milliyet’in başlığı şampiyonluğu çok güzel ifade etmektedir; “ŞİKESİZ, LEKESİZ, TERTEMİZ”

5 inci dakikada Turan Fenerbahçe’nin ligdeki 100 üncü golünü atan oyuncu olur.

DSC_3082

10 uncu dakikada kazanılan penaltıda tribünlerin Schumacher isteğini alman kaleci Aykut’u göstererek reddeder ve ligin yeni kralı penaltıdan farkı ikiye çıkarır.

DSC_3079

Durum 2–0 devam ederken Özcan Oal yanlış bir kararla Sarıyer lehine penaltı verir. Penaltıyı gole çeviren Selçuk her zaman olduğu gibi başı önünde alkışlar eşliğinde santraya yürür. Fenerbahçe Aykut’un ikinci golü ile 3–1 öne geçtikten sonra Sarıyer Sercan’ın golleriyle durumu 3-3’e getirir fakat Erdal 85 inci dakikada %100 gol pozisyonunda topu Schumacher’in göğsüne nişanlar. Bir dakika sonra Hasan skoru ilan eden golü atar.

DSC_3106

İslam Çupi ; “Şampiyonluğunu ilan etmiş ve ligi bitirmiş bir Fenerbahçe’yi Sarıyer’e karşı galibiyet için hangi meşale ateşleyecek, hangi galibiyet meleği sonuç için onları konsantre edip filelere yollayacaktı?
Devrede Galatasaray vardı üstelik. Ali Sami Yen Stadı’ndan çıkıp sanki bir savcı edasıyla postu Fenerbahçe santrasına sermiş bir Galatasaray seyrediyordu Sarı-Lacivertli ekibi.
Dedikodular hafta başından beri yuvarlanıyordu asfaltlarda, gazete manşetlerinde “Fenerbahçe yatacak, maçı ve üçüncülüğü Sarıyer kazanacak, Galatasaray ise gelecek yıl Türkiye içinde bir mecburi istikamete tabi tutulacaktı.”
Maç bittiği zaman basının rotatiflerinde hangi insafın hangi değerlendirmelerin döndüğünü bilmiyorum ama dar sokaklarda geniş asfaltlarda tekerlekleri dönen bir sürü otomobilde Fenerbahçe ile Galatasaray bayraklarının müşterek dalgalandıklarını gördüm.
Aslında Fenerbahçe ve Galatasaray birbirlerinin aptal dostu değil, akıllı birer düşmanı idiler.
İstanbul’da hiçbir rakibi kalmamıştı Fenerbahçe’nin. Kendisi ile dövüşüyordu, kendisi ile sevişiyordu, kendisi ile gurur duyuyordu, kendisi ile deliriyordu Fenerbahçe. Yalnız bir en büyüktü Fenerbahçe İstanbul’da. “

DSC_3077

 

Metin Aşık Futbol Şubesini tüm sezon başarıyla idare etmiş, elini cebine atmaktan hiç çekmemiş, hangi futbolcunun neye, ne zaman ihtiyacı olduysa karşılamış ve şampiyonluğun arkasındaki gizli kahramanlarından bir tanesi olmuştur.

Aykut Kocaman 29 golle ligin yeni gol kralıdır artık. Geçen senenin kralı Tanju 27 gol, feyyaz ve Hami 22’şer gol atmışlardır. Rıdvan ise yılın futbolcusudur. Yılın en iyi kalecisi Schumacher’dir. Üç büyükler dışında bütün sene üst düzey bir futbol oynayan Malatyaspor’lu Ünal’da yılın en iyileri arasında olmayı hak etmiştir.

36 haftada 39 sarı kartla Fenerbahçe aynı zamanda ligin en centilmen takımıdır. Beşiktaş’lı oyuncular 28 kez sarı kart görmüşlerdir ancak bir de kırmızı kartları vardır. Adana Demisrpor 7 kırmızı 68 sarı kart, Ankaragücü 4 kırmızı 76 sarı kartla en hırçın takımlar olurlar.

36 haftalık maratonun 29 haftasını lider tamamlayan Fenerbahçe’nin attığı 103 golden 19 tanesini atan Rıdvan sadece Aykut ve Hasan’a 25 gol attırmıştır. Bunun dışında takımına 4 penaltı kazandırmış, ceza alanına girmeden faulle durdurulması sonucu kazanılan serbest atışların 2 si gol olmuştur. Aykut ve Hasan dışındaki oyunculara da 17 asist yapmıştır. Başka bir deyişle 103 golün 67’sinde Rıdvan’ın büyük payı vardır.

Goller ise ağırlıklı olarak ilk ve ikinci yarıların son dakikalarında gelmiştir; 76-90 dakikaları arasında 24 gol, 31-45 dakikaları arasında 15 gol atılırken, ilk ve ikinci yarıların ilk dakikaları en az gol atılan dakikalardır; 1-15 arası 12 gol ve 46-60 arası 13 gol.

ESKİŞEHİRSPOR VEDA EDİYOR

Maç boyunca 16 defa ofsayta düşen Galatasaray Eskişehirspor’u Tanju’nun ilk yarının son dakikasındaki golüyle 1-0 yenerek ligi 3 üncü sırada bitirirken Eskişehirspor bu sonuçla lige veda eder. Beşiktaş Trabzon deplasmanında 2-1 mağluptur.

Murat’ın ilk yarıda attığı iki gol ile ilk yarıyı 2-0 önde kapatan Trabzonspor karşısında Beşiktaş’ın tek golü Şifo Mehmet’ten gelir. Trabzonspor’un genç ismi Soner gene sahanın en iyileri arasındadır.

Toroğlu, Galatasaray maçında verdiği kararlarla tribünlerin büyük tepkisini çeker. Eskişehirspor kaptanı İbrahim’in Prekazi’ye arkadan gelerek attığı yumruğu görmesine rağmen kartını göstermez. Prekazi’nin itirazı üzerine kendisine kırmızı kart gösterir. Maç sonunda çıkış tüneline yönlendiği sırada tribünlerden yağan bozuk para, çakmak, şişe ve tahtalar nedeniyle tünele varmasına 1 metre kala iki defa sahanın ortasına geri döner ve 20 dakika burada bekler. Polis kalkanı altında soyunma odasına girebilir. Polislerin biraz oyalanma önerisini kabul etmeyerek stadı erken terk edince bu defa taraftarların stadın 500 metre uzağında saldırısına uğrar. Devreye giren polis taraftarları zor kullanarak dağıtabilir. Maç sonrasında olaylarla ilgili olarak ağır bir rapor hazırladığı söylenir.

Maç sonunda Mustafa Denizli futbolculara bir veda kokteyli düzenler.

Lig sonunda şampiyon Fenerbahçe 93, ikinci Beşiktaş 83, üçüncü Galatasaray 69, dördüncü Sarıyer 68 puandadır. 64 puan toplayan Trabzonspor’u 60 puan ile Ankaragücü takip eder. Eskişehirspor, Rizespor ve Kahramanmaraşspor ligden düşen takımlardır. Ligin son haftasında İzmir’de Boluspor ile 1-1 berabere kalarak 1 puan alan Altay son anda averajla ligde kalmayı başarmıştır.

ELVEDA TOMIC

14 Haziran’da 156 gün yoğun bakımda bitkisel hayat yaşayan Samsunsporlu futbolcu Tomic, Belgrad’daki ailesinin isteğiyle Yugoslavya’ya dönmek üzere getirildiği İstanbul’da uçağa binerken yaşamını kaybeder.

DERİMOD YARIŞMASI ve YILIN GOLÜ

Derimod Yarışmasında Rıdvan’ın Altay’a attığı gol 11 oy alarak yılın golü seçilirken Tanju’nun Neuchatel’e attığı gol 9 oyda kalır. Böylece Rıdvan sıfır kilometre bir arabanın sahibi olur. Üçüncü sırada ise Feyyaz’ın ligin ilk yarısında Fenerbahçe’ye attığı gol vardır.

Veselinoviç ; “Gelecek yıl şampiyon olmamız, taraftarımızı bu seneki kadar memnun etmeyecek. Galatasaray, Avrupa Kupalarında yarı finalist oldu, bizden de final bekliyorlar. Schumacher ile anlaşacak bir libero şart. Orta alana da tecrübeli bir futbolcu almalıyız. Kalbimde Prekazi vardı ancak olmadı.”

Mustafa Denizli ; “Bir panelde yüzlerce öğrenciye Galatasaray’ın 5 yıl arka arkaya şampiyon olmasını mı yoksa Avrupa Kupası’nda finale çımasını mı istersiniz diye sordum. Hepsi yarı final diye bağırdı. Bu yarı finali 5 şampiyonluğa değişmem. 3-0 kaybettiğimiz Neuchatel maçından sonra Ali Sami Yen’e tura inanan 45 bin kişi topladık. Bu halkın Galatasaray’a olan inancını gösterir. Galatasaray Türk insanının 50 yıllık ezilmişliğini, korkaklığını bir yılda sildi.

Artık yoruldum. Avrupa Kupalarındaki zor sınavlar beni fazlasıyla yıprattı. Fiziksel ve dimağ olarak dinlenmeye ihtiyacım var. Avrupa’da önemli değişiklikler oluyor. Bilgilerimi artırmak istiyorum. Bunun için de yaz tatilinin kısalığı benim için yeterli değil. Dinlenmek için şimdilik gidiyorum ama kavga olan her yerde varım.”

Milne ; “Başarı şampiyonlukla ölçülemez. Son 30 yılın en istikrarlı takımı Liverpool şampiyon olamadı. Geçen yıl Galatasaray’ı, bu yılda Fenerbahçe’yi kovaladık. Gelecek yıl belki onlar bizi kovalar. Lig şampiyonluğu başarı ölçüsü değildir. Önemli olan şampiyon gibi oynayabilmektir.”

FENERBAHÇE

sampiyon

Fenerbahçe ligde tüm rekorları kırarak uzak ara şampiyon olmuştur üstelik neredeyse dibe vurduğu bir sezonun hemen ertesinde. Bunda en önemli faktör takımın baştan aşağı yenilenmesi ve gelenlerin çok çabuk uyum sağlamasıdır.

Kalede Schumacher sezon boyunca takıma güven vermiş, profesyonellik nedir öğretmiş saha da ise bir lider gibi davranmıştır. Çok kritik kurtarışlara imza atmış, çok kötü goller de yeniştir ama disiplinden hiç taviz vermemiştir. Özellikle eliyle geriden oyun kurması defansı çok rahatlatmıştır. Problem yedeğinin olmamasıdır.

Defansta sağ bek İsmail ve sol bek K. Şenol harika bir sezon geçirmişlerdir. Özellikle K. Şenol etkili frikikleri ve hücuma verdiği destekle modern bir bek görünümündedir. Aynen kalede olduğu gibi bu ikilinin de alternatifi yoktur. Sağ bekte Taygun her ne kadar idare eder görünse de K. Şenol’un yükü çok ağırdır.

Göbekte Ergin – Müjdat – Nezihi üçlüsü umulandan daha fazla güven vermişlerdir ancak bir sonraki sezon için, Avrupa’da düşünülürse buraya da direkt oynayacak bir takviye gerekmektedir. Gerektiğinde Turan’da burada görev alabilir ancak o zaman da orta saha tamamen düşmektedir.

Fenerbahçe Beşiktaş’a 5 defa yenilmiştir, bunun sebebi pres yapan takımlara karşı genel zafiyettir. Orta sahada sadece Hakan ve Turan’ın yaptığı pres zayıf takımlara ve iç saha maçları için yeterlidir. Ancak Beşiktaş gibi dört orta sahalı takımlar bu direnci kolayca kırarlar. Oğuz, Rıdvan’ı müthiş beslemiştir, top ayağındayken ligin en etkili ve teknik orta saha oyuncusudur ancak top rakipteyken de tamamen izlemektedir çünkü hep serbest oynamaya alışmıştır. Bu bölge için diğer alternatiflerden Serdar uyum sağlamamış, Durmuş futbolunu hiç ilerletememiş, Erdi ise hala ilk günün şaşkınlığını atamamıştır. Bu bölge takımın en çok transfere ihtiyacı olan yeridir.

Forvette Rıdvan belki de Türk futbol tarihindeki tüm oyuncular içinde en iyi sezonu geçirmiştir. Attığı ve attırdığı gollere ulaşan bir futbolcu yoktur. Aykut ise bitiricilik ve imkansız goller atma konusunda Rıdvan’ın aradığı isim olmuştur. Aynen orta sahadaki gibi bu iki isim de sadece top ayaklarındayken çok etkilidirler. Hasan’ın gelmesi o yüzden bu ikiliyi çok rahatlatmıştır. Burada görev alan B. Şenol ve Erdi bekleneni verememişlerdir.

Türkiye ligi için hem bu forvet hattı hem de takım yeterli görünmektedir ancak Avrupa’da düşünüldüğünde bir yedek kaleci, bir defans, iki orta saha ve bir forvet kadronun derinliğini oldukça artıracaktır.

BEŞİKTAŞ

Beşiktaş bir önceki sezon olduğu gibi son haftalara kadar yarışın içinde kalmış ancak Fenerbahçe’nin rekorları parçalayan istatistiklerine denk gelmeleri en büyük şanssızlıkları olmuştur.

Kalede ligin en az gol yiyen kalecisi Zalad güven veren bir görüntü çizmez. Hatalı gol yememiştir ancak kurtardığı top sayısı da fazla değildir. Bunun sebebi de Beşiktaş’ın Türkiye’nin en iyi defansına sahip olmasıdır. Recep – Gökhan – Ulvi ve Kadir’den kurulu defans tüm sezon boyunca başarıyla mücadele etmiş ve çok az bireysel hata yapmıştır. Özellikle Gökhan2ın performansı göz kamaştırıcıdır. Bu hattın tamamı da alternatifsizdir.

Defansın bu başarısında şüphesiz en büyük pay orta sahanındır. Rıza ve Zeki rakiplerin 90 dakika göz açtırmazlar. Büyük ümitlerle gelen Şifo Mehmet tam olarak performansını sergilememiştir ancak kapasitesini göstermiştir. Şenol orta sahada çok etkili bir isimdir ancak sol kanatta oynadığı maçlarda verimsiz kalır.

Beşiktaş ligin ikinci yarısında ideal dizilişini bulmuştur. BU üçlü orta sahanın hemen önünde Feyyaz serbest oynarken Ali ve Ferdinand rakip defansları fizik güçleri ve presleriyle çok hırpalarlar. Ancak Ferdinand seneye İngiltere’ye dönecektir ve bir forvet Beşiktaş’ın en önemli eksiğidir.

İki sezon önce kadro yetersiz kalmıştır, bu sene eksikler önemli biçimde giderilmiştir. Şimdi bir forvet, bir sol açık ve bir orta saha ile Beşiktaş’ın elinde kusursuz bir takım olma şansı vardır. Ancak Milne Metin krizini hiç yönetememiş, kendi oyuncularının bil tepkisini çekmiş, tribünlerden büyük eleştiri almıştır.

GALATASARAY

Ligi neredeyse tamamen boşlayan Galatasaray Avrupa Kupaları biletini de son haftada alabilmiştir. En büyük değişikliği geçirmesi gereken takım da Galatasaray’dır. Takım da artık ekonomik ömrünü tamamlayan futbolcuların olması gibi yeni teknik direktörün kim olacağı, takımı nasıl oynatacağı halen soru işaretidir.

Kale Galatasaray’ın en güvenilir yeridir. Simovic her sene artan formuyla ligin en iyi iki kalecisinden birisidir.

Defansta İsmail ve Semih yerleri en garanti iki oyuncudur. Ancak Denizli’nin sürekli farklı diziliş ve isimlerle çıktığı defans sezon boyunca bir türlü oturmamıştır. Cüneyt ve Yusuf göbeğin en etkili iki ismidir ancak Yusuf’un bitmek bilmeyen bir sakatlık sorunu vardır. Avrupa maçlarında oynayan Bülent Korkmaz ilerisi için oldukça ümit vermiştir. Erhan’ın ise artık jübile vakti gelmiş görünmektedir.

Orta sahada Muhammed, Prekazi ve Uğur Galatasaray’ın en etkili üç ismidir. Tugay gelecek adına umut vaat eden genç bir futbolcudur ancak zamana ihtiyacı vardır. Burada zaman zaman görev alan B. Savaş bekleneni vermekten çok uzak kalmıştır. K. Savaş aynı şekilde arada sırada parlamıştır ancak istikrarı yoktur. Diğer iki isim Arif ve İlyas’ın da Erhan gibi jübileleri gelmiş görünmektedir. Burası Galatasaray’ın en çok takviye gereken bölgesidir.

Forvet orta sahadan sonra en az iki transfer gereken başka bir bölgedir. Tanju’nun yanında kimin oynayacağı Galatasaray’ın başarısını belirleyecektir. Mirsad’a güvenerek kadro kurmak Galatasaray’ın yeni sezonda işlerini kolaylaştırmaz.

Ancak teknik direktör kim olacak sorusu çok önemlidir. Galatasaray sezona en sıkıntılı giren takım olarak görünmektedir.

Yorum bırakın